pervane
......gözleri parlak, çakır , küçük bir kız Fatma.Babası Atatürk ün verdiği görevle Cidde demiryollarını döşetmekle görevli bir subay.Orta Asyadan Türk akıncıları olarak göçetmiş bir zamanlar, sonra Ayşeyi beğenmiş gönül gözü yürek özü .Fatma da o güzel sevdanın çiçeği olmuş.
Şimdi hatıraları geliyor hatırına . Akşam olup da babası eve geç kaldığında Koca çakır gözleri pencereden dışarı fırlayan karanlıklarda çığlıklar atıyor.İçinden ,taaa yüreğinin derinliklerinden, yüce dağlarda eko yaparmışcasına yankılanan fısıltılar"neredesin baba, neredesin babam"
Evet, işte göründü küheylan üstünde Koca Cemil.Minik kızına bir an önce kavuşmak için dört nala..Fatma çığlık çığlığa " babam babam" kesik kesik nefesi heyecandan, büzüş büzüş sevinci.Koşarak kapıya ,koşarak zıplıyor kucağına arslanın.Kanatları altında kayboluyor. Nerdeyse görünmüyor bağrında. defalarca öpücükler konduruyor minik dudakları babasının yeşil gözlerine, soğuk terli alnına, sarı sakallı yanaklarına...
_ hadi bakalım Fatma. Gelirken yolda aklıma geldi; mendilimi unuttum istasyonda.Küheylana bin ve git onu bana getir.
Fatma bu sözleri duymak için ayrıca bir heyecan yaşamıyor mu zaten? sevinçle bir çığlık koparıyor
_başüstüne komutanım.
diyor selam vererek......
İstasyona az kaldı, Küheylan dört nala .Üstündeki emanete güven veriyor. Yeleleri bulutların arasında uçuşuyor . Adeta toprakta değil, rüzgardan bir kanatla, yıldızlardan bir yolun ateş ve suyun harmanında ilerliyorlar.
İstasyona giriyor Fatma bir çırpıda atının üstünden hopluyor .Minik adımları kendisini tanıyan toprağı kucaklıyor.
İstasyonun salon kapısında bir lamba, kandilinde yağı bitti bitecek, sarı bir ışık yayıyor belli belirsiz.Ama Fatmanın gözlerine yetiyor,"gel" diyor ona "gel sen de pervane ol ateşimde"
beyaz ışıklı salona giriyor bir gölgede dinleniyor ,demleniyor beyaz mendil."hoşgeldin Fatma" Fatma duymuyor ,koşarak kapıyor ışığın gölgesinden beyaz mendilini,çuvaldan dikilmiş yeleğinin koca cebine sıkıştırıyor. Koskoca cepte sıkıştıracağı bir köşe arıyor, bu kutsal emanetini. Babasına verecekki ertesi gece yine aynı korkusuzluğun macerasını yaşasın.Ertesi gece ,çığlıkları ateşi körüklüyor,koca dağları ağlatıyor hıçkırıkları,kimse alamıyor kimse koparamıyor babasından....
Şehit Cemil Taçyıldız ,şehit edilmiş, atına bağlanmış,atı köredilmiş, kapıya bağlanmış, kasaturasının ucundan damlayan kendi kanı. Toprak ağlıyor, gece ağlıyor, gecede yapraklarını üstüne örtünmüş gül ağlıyor,gülün dikenine sinesini saplamış bülbül ağlıyor
AYŞE ağlıyor ... yiğit kocasını şehit vermiş,
Fatma,Fatma,Fatma ........................................
deniz güneş
YORUMLAR
Anlatımınızdan gerçek olduğu nasılda belli oluyor. Ayrıntı anlatmanızdan sizde braktığı derin izleri görebiliyorum. Fatmanın annesinden ve babasından bildiğiniz diğer hatıralarıda eklersenizdahada güzel olacak. Mesela o anki şartlardan, çekilen sıkıntılardan.öykü çok cabuk bitti hatta biraz kurguda yababilirsiniz ama hikayeyi bozmadan. Fatmanın torunu oluyorsunuz sanırım. Güzel bir paylaşımdı.
Aslında roman olacak bir konu çünkü gerçek.. Sağlıcakla kalın..