- 2077 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
RÜŞVET VE YOLSUZLUK
Konuya rüşvet ve yolsuzluğun tanımı verilerek başlanır. Daha sonra haram konusu ve söz konusu kavramların dini durumu, ilgili ayet ve hadislerle açıklanır. Herhangi bir menfaat beklemeden karşılıklı olarak hediyeleşmeyle rüşvet arasındaki fark açık bir şekilde ortaya konur. Rüşvet ve yolsuzluğun insan ruhunda derin yaralar açacağına değinilerek toplum barışını ve insanların birbirlerine olan güvenini ortadan kaldıracağına vurgu yapılır. Rüşvet ve yolsuzluğun toplumları içinden kemiren, insanlar arasındaki kardeşlik ve muhabbet bağlarını koparan huzurun bozulmasına yol açan büyük bir yara olduğu belirtilmelidir. Rüşvet, yaptırılmak istenen bir işte yasa dışı kolaylık veya çabukluk sağlanması için bir kimseye mal veya para olarak sağlanan çıkar demektir. Yolsuzluk ise bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanmak, suiistimal etmek, nizamsızlık yapmak demektir. Rüşvetle ya hak edilmeyen bir menfaat ele geçirilmekte veya başkasının hakkına tecavüz edilmektedir. Böylelikle hem insanların hakları yenmiş olur, hem de toplumda saygı, sevgi ve güven duygusu ortadan kalkmış olur. Bu çirkin fiilleri işleyen ve bunlara aracılık eden günahkâr olur. Rüşvet toplumsal bir hastalıktır. Bu konu bilimsel açıdan ayrı, ayrı ele alındığında da evrenin en üstün canlısı olan insanın, insanlığa affedilemez bir ihanetidir. Ülkemizdeki nüfusun büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu gerçeğinden hareket edersek ve toplumu hem dini hem de ilimsel açıdan aydınlatmak amacıyla; konuyu ayrıca da dini açıdan irdelersek yanlış olmayacaktır. Gelmiş geçmiş bütün yazılı ve yazısız yasalarda, bu olumsuzluklar her kötülüğün anası yalandan kaynaklanmaktadır ve kesinlikle yalanın iğrenç bir uzantısıdır. Bu toplumsal hastalığın önüne geçebilmek için; etnik kökeni ve inancı ne olursa olsun, din adamlarına, bilim adamlarına, aydınlara, dürüst insanlara, öğretmenlere, işçilere, memurlara, esnaflara, annelere, babalara, kardeşlere, eşlere, arkadaşlara, yöneticilere ve bunun yanında her kesimden çok duyarlı biz insanlara çok önemli ve büyük görevler düşmektedir.
Konu İşlenirken Başvurulabilecek Bazı Ayetler
وَلاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَكُم بَيْنَكُم بِالْبَاطِلِ وَتُدْلُواْ بِهَا إِلَى الْحُكَّامِ لِتَأْكُلُواْ فَرِيقاً مِّنْ
أَمْوَالِ النَّاسِ بِالإِثْمِ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ
“Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile, bile günaha girerek yemek için onları hâkimlere (işbaşındakilere) (rüşvet olarak) vermeyin.”
Rüşvet ve yolsuzluk, dinimizde haram kılınmış ve büyük günahlardan sayılmıştır.Bu tür fiiller gizli yapılıyor olsa da Yüce Rabbimiz bizim gizli ve aşikâr bütün yaptıklarımızdan haberdardır.Yüce Rabbimiz Enam Suresinde şöyle buyurmaktadır:
وَعِندَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لاَ يَعْلَمُهَا إِلاَّ هُوَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَا تَسْقُطُ مِن وَرَقَةٍ إِلاَّ يَعْلَمُهَا وَلاَ حَبَّةٍ فِي ظُلُمَاتِ الأَرْضِ وَلاَ رَطْبٍ وَلاَ يَابِسٍ إِلاَّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ
“...O, karada ve denizde ne varsa bilir. O’nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir daneyi dahi bilir.”
Böylece insanların tüm fiil ve davranışlarından Cenabı Allah’ın haberdar olduğu beyan edilmektedir.
Konu İşlenirken Başvurulabilecek Bazı Hadisler
عن أبي هريرة وابن عَمْرو بْنِ الْعَاصٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْهم قال: - لعنَ رسُولُ اللَّهِ صلَّى اللَّهُ عليهِ وسَلَّم الرَّاشي والمُرتَشي في الحكمِ".
َ
Ebu Hüreyre, İbnu Amr İbni’l-Âs radıyallahu anhüm anlatıyor: "Resûlullah (SAV); hükümde rüşvet alan ve rüşvet veren [ve aracılık eden] kimseyi lanetlemiştir."
وعن الْمِقْدَامْ بن معدي كربْ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: قالَ رَسُولُ اللّهِ( ﺹ): مَا أكَلَ أحَدٌ طَعَاماً قَطُّ خَيراً مِنْ أنْ يَأكُلَ مِنْ عَمَلِ يَدِهِ، وَإنّ نَبِىَّ اللّهِ دَاوُدَ عَليْهِ السَّمُ كَانَ يأكُلُ مِنْ عَمَلِ يَدِهِ
Mikdâm İbnu Ma’dikerb (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:"(Benî Adem’den) hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir taamı asla yememiştir. Allah’ın peygamberi Dâvud aleyhisselâm elinin emeğini yerdi."
... فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم (فهلا جلست في بت أبيك وأمك حتى تأتيك هديتك، إن كنت صادقا؟)
Peygamberimizin, zekat toplamak için gönderdiği bir memurun, dönüşünde:
Bu sizindir, şu da bana verilen hediyedir demesine Rasûlüllah (s.a.s) kızmış ve "Eğer doğru söylüyorsan, (git), anne-babanın evinde otur ve bu hediyeler sana gelsin, görelim " buyurmuştur.
Bakara, 2/188
En’am,6/59 .
Tirmizî, Ahkâm 9, (1336) (III,622)
Buhari, Sahih, Büyû 15 , (III, 9)
Müslim, İmare, 27, (1832), (II, 1463)
INTERNET ARAŞTIRMALARINDAN DERLENMİŞTİR...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.