Uyanık işçi
Uyanık işçi
Uyanık işçi yıllarca bir fabrikada çalıştı.
Her bölümde gece gündüz demeden,işini en iyi yapanlardandı!
Yıllar geçtikçe,emeğinin karşılığını alamaz oldu...
Bu da ona çok ağır geldi, ve işten soğumaya başladı.
Maaşıda azalınca, iyice karamsar oldu ,işini bırakmak istesede
yıllarca vermiş olduğu bir emek vardı. Bu emeğin karşılığını almadan da hiç bırakmak niyetinde değildi. Bir gün baktı,fabrikanın bahçesinde birileri
plan yapıyordu... Sordu kim bunlar diye arkadaşlarına.Dediler ki
patron babasının heykelini yaptırıyor, bunlarda zemin çalışması yapıyorlar...
Bahçeye heykel gelecek bu hafta...Patron tam karşısına yani
camdan en iyi nerden görebilirim diye talimat vermiş,onlar da en iyi nerden görünür, bakınca bahçenin güzel görünen yerini ayarlıyorlar...’’ Bu çalışma heykel için patronun babasının, yani ilk kurucusu anısına bu heykel ’’
dediler. Uyanık işçi bir oh çekti,içinden aklına cin gibi bir fikir geldi.Hemen
ordan uzaklaştı.Sevinerek içinden ’’oldu bu iş,buraya kadar artık
hakkımı alıp bu işten rahatlıkla gidebilirim ’’ diye içinden geçirdi ve gitti...
Günler çabuk geçti,heykel geldi ve bahçe düzenlendi...Güller al yeşil açmış,
heykel pırıl pırıl, patron da durmadan heykeli izliyordu... Uyanık işçi de plan üstüne plan yapıyordu! Aradan bir kaç hafta geçmişti, patron köşesinden
heykeli seyrediyordu yine...Uyanık işçi öğle yemeği istirahatinde, bahçede dolaşmaya başladı...Özellikle patronun göreceği taraftan geldi, ve önce
heykeli öptü içinden ’’merhuma sana saygım var,kurban olayım bende dardayım beni affet ’’dedi! Arkaya doğru açıldı... Patron da camdan izliyordu,ve öptüğünüde gördü... Uyanık işçi açıldı,açıldı açıldı ve koşarak geldi geldi geldi
Heykele bir tokat patlattı ki, elinin acısı gözünden yaş getirdi... Sonra o acıyla
başladı heykelin burnunu sıkmaya... Sıktı,sıktı,sıktı sonra yanaklarına
darbuka çalar gibi vurmaya başladı. Parton da panikleyerek güvenliği gönderdi...
İki güvenlik görevlisi bunu yakalayıp, kollarından sürükleyerek patrona götürdüler... Patronda zaten
koşarak geliyordu... Bunlar bahçenin girişinde karşılaştılar ve patron hiç bir şey söylemeden heykele koştu,güvenliğede onu dışarı çıkartın dışarıda bekletin dedi...Patron heykeli yokladı,birşey olmamıştı. Sadece
bir kaç tokat yemişti o kadar...patron daha sonra döndü işçiye ve neden bunu yaptın dedi... İşçi
’’efendim yanakları çok tombuldu, bir kaç tokat atmakla ne olurki...
Allahın taşı biz her gün tokat yiyoruz, her ay çile çekiyoruz ,sizin taşınız
ne kadar kıymetliyse bizim canımızda o kadar mı ucuz? Burda siz üç günlük taşa önem verdiniz, biz ise yıllardır sizin ekmeğinizin içindeyiz... Aylardırda
çile çekiyoruz patron şöyle bir durdu ve dedi ki artık sana iş vermem, bu olayıda unutmam hesabını al ve git... İşçi belli etmedi ama aslında çok sevinmişti...Patron bir şey soracağım
dedi... Neden önce öptün heykeli ve sonra neden tokatladın...İşçi efendim taşta olsa bir merhumun anısıdır!
Önce rızasını almak ona saygı hürmet göstermek lazımdır... Bu cümle patronun çok hoşuna gider ve der ki bir hata varsa,o da bizdedir. Seni af ettim ve
tüm çalışanların maaaşlarına bu günden itibaren zam veriyorum...
Gönlün rahat olsun,birikmiş yılların ücretini de al,yeni maaşınla sen de işinin başına dön ve bir daha da bu yollara baş vurma!
Yaşar Kılıç