- 1299 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MİŞA’LI GÜNLERİM…Perde 6: SEVGİ-GÜVEN-SADAKAT
Sevgi, sözlüklerde "İnsanı bir şeye ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu" olarak tanımlanırsa da, bu tanımın yetersiz ve yüzeysel olduğunu söyleyen birçok yazar, sevginin tam anlamıyla tanımlanamayacağını düşünmektedir.
Sevgi denildiğinde genellikle akla ilk önce, iki karşı cins arasındaki duygusal çekim gelmekteyse de, aslında sevgi, yöneldiği hedefe (sevgiliye duyulan sevgi, Allah sevgisi, vatan sevgisi, ebeveyne duyulan sevgi, çocuğa duyulan sevgi vs.) ve biçimlerine bağlı olarak büyük bir çeşitlilik göstermektedir. Şefkat, merhamet ve fedakârlık sevginin farklı kılıklardaki yansımalarıdır.
Güven , insanlara değer verip, onlara bazı sırların açıklanmasıdır, itimat etmektir.
Herkese güvenmemek gerektiğini bilse de insan, şans tanır. Şansını zorlayanlar çıkar bazen, silinip giderler.
Sadakat, bağlılık, samimiyet, vefa anlamında kullanılan kelimedir.
Kendimce ifadeler katmamak için nette araştırıp bulduğum sonuçlar bunlar.
Sevgi-Güven-Sadakat. Kol kola gezen 3 arkadaş duygu. Başı sevgi çeker. Onunla başlar bu 3 arkadaşın zorlu yolculuğu.
Şöyle düşünelim, size sorsalar :“ hayatınızda olmasını istediğiniz kişide aradığınız özellikler nedir?”. Hadi bakalım soruya bak..! Herkesin aradığı özellikler rakamsal olarak farklılık gösterir. Kimi 5 özellik arar. Kimisi 10 ki, bunlar zaman içinde ne kadar acemi ( dua etsinler acemi dedim yoksa aklımdan geçen kelime daha farklıydı )olduklarını anlayacaklardır. Çünkü abartı bir rakamdır. Şimdi, makul olan 5 e göre, elimizi kaldıralım. Serçe parmak tan başlayalım saymaya. Serçe parmak, ( ne hikmetse hep oradan başlanır ) Sevgi. Yüzük parmağı, Güven. Orta parmak, Sadakat. Yüzük ve orta parmaklar yer değiştirebilir. Çok önemli değil. Ama ilk 3 ü bunlar kaparlar. Sevgi – Güven – Sadakat. Sonrakiler fantezi grubuna girerler. Olmazsa olmaz bu 3lüdür.
Benim sıralamam aynen yazdığım gibidir. Sevgi-güven-sadakat şeklinde. Neden? Bana göre güvenimin zedelendiği bir insandan sadakat ta beklemem. Ya da sadakatinden şüphelendiğim bir insana güvenemem. Sevgi? E olacak ki bir şeyler başlasın. Ama sürekliliği var mı? Bana göre hayır. Zaman içinde mutasyona uğrar ve Alışkanlık ismini alır.
Bu üçlünün içinde en özenerek kurulması gereken cümle sevgi cümlesidir. Hani şu meşhur “ SENİ SEVİYORUM “. Neden? Yine bana göre çok düşünmeden söylenmemesi gereken bir sözdür. İnsana çok ağır sorumluluklar ve görevler yükler ki, taşıması zordur.
Ne diyordu sevginin tarifinde? “ Şefkat, merhamet ve fedakârlık sevginin farklı kılıklardaki yansımalarıdır.”
Bu durumda SENİ SEVİYORUM u açarsak:
1- seni seviyorum = seni üzmeyeceğime söz veriyorum
2- seni seviyorum = seni koruyacağıma söz veriyorum
3- seni seviyorum = senin için yapabileceğim her şeyi yapacağıma söz veriyorum.
4- seni seviyorum = seni göreceğime, duyacağıma söz veriyorum
5- seni seviyorum = ve en önemlisi SENİ SEVECEĞİME söz veriyorum.
Bu liste daha çok uzatılabilir. Böyle bir taahhüdün altına kim girebilir? Söyler misiniz lütfen. Kim böyle ağır bir taşın altına elini koyar? Dürüstçe ben koyamam. Koymadım da. Bu cümleyi hiç kullanmadım. Sonradan yalancı çıkmaktansa baştan dürüst olmayı seçtim. Yanlış mı? Doğrudur. Ama bu da benim doğrum.
Merak ediyorsunuz bu konuyu mişa ile nasıl bağlayacağım diye değil mi? Ben de merak ediyorum açıkçası. Çünkü konu iyice dağıldı. Aslında dağılmadı. Bu 3lü hakkında ayrı bir yazı düşünüyordum ama sadakat, kadın-erkek-kadın ortak yapımı bir eylemsizlik olduğu için ayıramadım. Mişa nın da sadakat duygusu zayıf. Ciddiyim gülmeyin. Çünkü dişi ( erkek olsaydı, çünkü erkek yazardım. Onun için sadakatsizliği dişilere mal ettiğimi düşünmeyin ltf. ). Anlatıcam birazdan.
Mişa, beni seviyor. Bundan hiçbir kuşkum yok. Ben giderim o gider yanımda tin tin eder misali sürekli dibimde. Gölgem gibi adım adım. Ne özelim kaldı ne de mahremiyetim. Lavaboda yanımda. Giyinirken yanımda. Allahtan aynı cinsiz de pek önemsemiyorum.
Mişa, bana güveniyor. Biliyor ki mama saati geldiğinde “ sürü lideri “ yani ben, onun bana taktığı isim buymuş ya, iki eli kanda olsa mamasını verir. Yürüyüş saati geldiğinde, her ne işi olursa olsun onu çıkartır. Şımarıklığına katlanır. Çünkü mişa nın elinde kozu var, havlaması.
Güven’e biraz menfaat mi karıştı ne? Ama biz insanlarda da böyle değimlidir? Denenmeden güven oluşur mu? Oluşmaz.
Gelelim Sadakat’e. Bu benim dibimden ayrılmayan, bana güvenen, beni seven mişa hanım var ya ?. Bir erkek görmesin hemen atlıyor kucağına. O erkeğin uydusu haline geliyor bir anda. Bir cilve, bir endam görmeniz lazım. Suratıma bile bakmıyor. Hiçbir komutumu tınmıyor. Sanki ben yokum orada. Dil bir karış dışarıda bildiği bütün numaraları sergiliyor. Kucağına atlıyor. Elini yalıyor. Gel dediği anda dibinde bitiyor. Kuyruk deliler gibi sallanıyor. Ve her sevindiğinde yaptığı gibi sürekli gidip gazetesine tuvaletini yapıyor. Tek bir kelime konuşturtmuyor.
Misafir gittikten sonra yine sokuluyor dibime. Ama bu kez de ben yüz vermiyorum. Kıskançlık. Sırnaşıyor, yalıyor. Sonunda kendini sevdiriyor ve barışıyoruz. Ben de ihanetini affediyorum.
Ne tipik bir kadın davranışı karşılıklı sergilediğimiz değil mi?
Böyle işte, bir kadının diğerine yaptığını kimse yapmaz hayatta.
Waw bu ağır bir söz oldu. Bunu açmak lazım ama bu söz kendi başına derin bir konu. Ayrı değerlendirmek ve işlemek lazım. Müsait bir zaman da.
Görüşmek üzere…..20.08.2008….12.18
Eser Aslanlı
izmir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.