- 493 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
AYNADAKİ SEN
Açtı gözlerini heyecanla nefesini hissedip, dolmuştu hemen gözleri
_Ama biliyorsun…diyebildi erkek..
Susturdu erkeği ve devam etti kız.. Dur gitme kal biraz bu defa!
Yanı başında duran defterini hızla alıp açtı ; bak kelebek kuruttum defter yapraklarımın arasında bu defa..
bulduğumda yaşamıyordu.. O kadar güzeldi ki kıyamadım atmak istemedim. Snin kahkahalarına gözlerine , bize şahit olan bu küçük dostu ayırmak istemedim bizden..
bana gelirken sen, omzuna konmuştu çünkü o hani.. sen yürüdükçe kanatları inceden bir meltemle hareketleniyordu.. ve biz o gün ayrılana dek oracıkta kalmıştı..
geceleri canlanıp omzuma konuyor dertleşiyoruz biliyor musun..
bakma öyle yüzüme deliymişim gibi.. seni senden iyi biliyor şimdi o.. ve senden sonraki beni de..
bir anlatsa… bir anlatsa… bir gelebilsen yanımıza..
papatyadan taç yapmıştın hani hatırladın mı? “Uzun siyah saçlarına ne de çok yakıştı “ demiştin
hiç bozmadım onu da sakladım hep, eskimeye yüz tutmuş masamın ilk gözünde..
arada suyun içine bıraktım, güneşe koydum.. ve ne zaman kendimi çirkin hissetsem
yalnız hissetsem hep taktım saçlarıma.. baktım sonra ayna da kendime uzun uzun..
sahi ne kadar da yakışıyordu .. gülümsedim kırmızıya dönen gözlerimle .. Sonra dokundum, ellerin değdi ellerime ..
sesin yankılandı bir anda kısık gözlerle tebessüm eden bakışlarının ardından yine; “uzun siyah saçlarına ne de çok yakıştı.” İrkildim, aynaya baktım benimle oradaydın ve gülümsüyordun..
sadece bakakaldım çocuk edalı yüzüne. Cesaret edemedim arkamı dönmeye..
sonra yavaşça yok oldun.. gitme bırakma beni diye fısıldadım, duymadın..
gittin.. oysa ne çok özlemiştim seni bir bilsen..!
istemeyerek bir iki damla daha süzüldü yanaklarımdan.. elin değmişti işte yine, biliyorum çok kızıyordun ağlayınca ben, dayanamıyordun.. öptün sonra.. sarılmak istedim kapalıyken gözlerim, açarsam gidersin diye korktum çünkü.. sarıldım hıçkırırken ama boşlukta sarsıldım… Atım gözlerimi aynada yine sen.. gülümsedin yine ama buruktun bu sefer saklayamamıştın, hüznün akıyordu gözlerinden senin de.. seni öyle görünce dayanamadım , gülümsüyordum şimdi.. Çıkardım tacımı, öpüp koklayıp bıraktım bi kenara.. gözlerimse hala aynada idi..
Bir kadeh şarabın dibine vurdum titreyen ellerim ve dudaklarımla, biraz unutmak, kendi içimde kaybolmak için..Ama olmadı bak birer birer dökülüyor cümlelerim senin için.. bilirsin pek beceremem ben içmeyi..hani ilk içtiğimde de böylesi ürkektim, yüzüm değişmişti, nasıl kahkaha atmıştın.. bense tam utanmaya yüz tutmuşken öpmüştün usulca.. şimdi sen yoksun yanımda.. titreyen ellerime dudaklarıma beceriksizliğime kahkaha atan sonra beni sıkıca saranım yok..
Bazı akşamlar alıyorum elime çayımı ve güneşin batışını izliyorum büyük bir keyifle balkonda.. Her an senin varlığına kaptırıyorum ruhumu..Esen rüzgar kokunu getiriyor bana, sesini fısıldıyor. “muhteşem” diyorum .. Sonra bir ses bekliyorum gülümseyen; “evet hayatım” diye.. Ve başımı yaslama eğiliminde bulunuyorum göğsüne.. Ama derin bir sessizliğin kollarında buluyorum kendimi, yapayalnız, sensiz… Boğazımda düğüm düğüm çayımla, kaybolana kadar güneş kalıyorum o köşede hayalinle… ben yine de mırıldanıyorum şarkımızı titreyen sesimle..Ne zaman göz göze gelsem duvardaki resminle hep gülümsüyorum. Gözyaşlarımı yanağımdaki çukurda saklıyorum hep sen görmeyesin diye..
Gün geçtikçe daha da çoğalıyorsun içimde.. ben bu sevginin altından kalkamıyorum sensiz..
Gecelerim intihar kokulu & çoğu zaman çığlık çığlığa.. uykularım firar ediyor, ben sokak sokak arkasında.. yorgun düşüyorum koşmaktan ardından..Sonra yastığına sarılıp koklayıp geçiyorum kendimden.
Her gece açılan üstümü örterdin bir de buse kondururdun ya.. Biliyorum gitmedin hala benden. bazı geceler uyanıyorum kalbim ellerimde.. Dudakların değiyor sanki yanaklarıma, dokunuyorum kokusu siniyor ellerime.. Üstüm örtülüyor..bir şeyler söyleyecek oluyorum parmağın dudaklarıma kilit oluyor susuyorum..adını sayıklayıp kapatıyorum yine gözlerimi..
Ve ben her sabah sana yeniden başlıyorum gittikçe büyüyen hasretimle…