- 1500 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
NASIL İYİ ŞAİR OLUNUR ( 1 )
Ülkemizin insanları, dünya ulusları içerisinde önüne çıkan engelleri en pratik yoldan halletme konusunda en mahir insanlardır. O yüzden iş hayatımızın her alanında olduğu gibi ŞAİR OLMA konusunda da bizim muhterem şairler camiası pratik yöntemler icat etmiştir.
Hatta en pratik yöntem üzerinde Edebiyat Defteri’nin site sahibi olan ANSIZIN harıl harıl çalışmaktaymış.
Onun tek tuşla ŞİİR YAZDIR adlı , ŞAİRE İSTEDİĞİ KONUYA GÖRE ŞİİR YAZDIRTAN WORLD ŞİİR PROGRAMI bitme aşamasındaymış ki buradan ilgili şairlere duyurulur.
Böylece dileyen, bir iki butona basarak istediği tarzda şıp diye şiir yazma olanağına kavuşacaktır.Ve de insanlık tarihinin hinoğlu hinlik serüvenine yepyeni bir sayfa daha açmış olacağız. Bu habere inanmayanlar sayın yöneticimize bizzat sorabilirler. Ne yani
beni de mi yalancı sanırsınız...? Şairlerimizi vezin düzmek, söz düşünmek, imge bulmak,
hatta mısra yazmak gibi meşekkatli işlerden kurtaracak bu icattan dolayı Ansızın’ı yürekten kutluyorum.
Amma ki şiir seçme makinası bazan arıza yapıyor olmalı ki arada sırada abuk sabuk şiirlerin ortalıkta tufan koparmasına engel olamıyor zahir.
Bu arada pratik vasıflarımızın üstünlüğü konusunda kuşkuya düşenleri şöyle ikna edeyim. Avrupada yaşayanlarımıza sorun , gavurların jetonla çalışan, kahve, sigara,içecek veren makinalarını bizim on yaşındaki Türk bebelerinin nasıl kandırıp, her şeyi bedavaya getirdiklerini , zavallı gavurların bizim bu pratik çözüm bulma yollarımız karşısında harıl harıl yeni icatları bulmak zorunda kalışlarını hayretle dinleyeceksiniz.
Son elli senedir dünyadaki teknolojik gelişmeler, belki de elli bin yıllık insanlık tarihi boyunca yaşanan gelişmelerin bin katına denktir.
SIKI DURUN MÜTHİŞ BİR İDDİADA BULUNACAĞIM.
Son elli senedeki bu gelişmelerin ortaya çıkmasındaki faktörlerin çok büyük bölümü bizim YÜCE TÜRK MİLLETİNİN PRATİK YOLLARDAN AVANTADAN GEÇİNME YÖNTEMLERİNİ BULABİLME MAHARETİ SAYESİNDE BAŞARILABİLİMIŞTIR.
Bizler onların icatlarının taklitlerini ve sahtelerini çıkarıp bedavaya getirdikçe ,onlarda taklit edilemeyip, sahtelerinin yapılamaması için canhıraş bir şekilde hababam yeni teknolojiler geliştirdi. Biz de hababam hin oğlu hinlikte aşama kaydettik.Bu yarış son hız devam ediyor. Bakalım onların icatları mı, bizim hinliğimiz mi galip gelecek ?
İleri zamanlarda geliştireceğimiz " MAKRO TÜRKSOFT HİLE GELİŞTİRME VE AVANTA PROĞRAMI " sayesinde yukarıdaki konunun derinlemsine tahlili de sağlanabilecektir.
Bu zahmetli araştırma işlemini bu günlerde yapabilecek avanak bilim adamı pek kalmamıştır. Dünyanın en çok bilim adamına, buna rağmen en az bilimsel makalesine sahip olan ülkemizde yazılan bilimsel tezler " Copy âlâ, kes yapıştır " yöntemleri gibi pratik metotlarla hazırlandığından, kestirme yollara alışmış alimlerimizin naciz zihinlerini böylesine banal bir konu için senelerce rencide etmeye ve meşgul etmeye kalkışmak zaten külliyen abes bir düşüncedir. Akıllı alim , keşfeden değil, kopyalayan alimdir ki keşfetmek ve işlerlik kazandırmanın külfeti en akılsız insanlara bile âyândır.
Başka bir deyişle, son elli yıldır Batı medeniyetinin ilerlemesine ve bunca icat ve önleyici keşif bulmasına biz sebeb olduk. Avanak Batılıları yolalım derken, adamları öylesine canhıraş önleyici keşifler bulmaya ,kırk bin türlü yeni icat ihtiyac maddeleri oluşturmaya mecbur bıraktık ki çökmekte olan medeniyetlerinin ve ekonomilerinin düzelmelerine sebeb olduk. O yüzden öyle bir kaç yüz tane ihracatcı ve ithalatcı firmamıza dolandırılmakla bizimle asla ödeşmiş olamazlar.
Yani onlar bizim avantadan ihtiyaclarımızı giderme konusunda gösterdiğimiz maharetlerle başedebilmek için habire önleyici keşif yaptılarsa da , biz de onların , önleyici keşiflerini
madara edip yine avantamızı almakve sövüşlemek konusundaki uzmanlığımızı geliştirdik.
O yüzden Avrupaki en önemli meslekler ile bizdeki önemli meslekler birbirinden çokfarklıdır.Bizdeki itibarlı meslekleri sayarsak konu daha iyi anlaşılır.
Hackerlık, kredi kartı şifre kırıcılığı, sahte bilet, para, kredi kartı, evrak, mafya çek ,senet,ehilyet, ruhsat, cahange: araba, marka ,yazar kasa, YAZARCILIK , ŞAİRCİLİK,
dolandırıcılık,tırnakçılık,yankesicilik, ipcilik, tipcilik,mitcilik... çilik de cilik....
Zaten bizde tek bir meslekte uzmanlaşmış olmak danglalaklığın dik âlâsıdır. Gavurlar bir kişinin ömür boyu gece gündüz çabalasa bile tıp, fizik veya herhangi bir bilim dalında uzman olabilmeye ömürlerinin yetemeyeceğini düşünürler.Biz ise bunu çok komik bulduğumuzdan beş on konunun uzmanı olamayanı adam müsvettesi bile saymayız.
Bazı kaliteli copy âlâ tez yazamadığından prof, doçnt olamayanları kanun hükmünde bir kararname ile bir gecede oldu sayarız olur biter.Yani adamların üçüncü dördüncü dereceden uzmanlıklarına böylesi eften püften işler için engel mi olalım yani.
Bu sebebtendir ki, bir koyun çobanı ilkokulu bile bitirmediği halde aynı zamanda , botanik uzmanı, ziraat mühendisi , hakim, avukat, politikacı, şair, muhtar vs vs.olma hakkına sahiptir.
Bu yüzden müşavirlerimizin aynı zamanda sahteci , müteahhit, inşaat mühendisi, bankacı,
sigortacı , ekonmist vb olmasında beis yoktur. Bu kadar becerikli bir milletin yöneticilerinin on yıllık meslek hayatlarında beş yüz yıllık maaş miktarlarında servet edinmelerinde elbette şaşılacak hiç bir yan bulunmayacaktır.
Dünyanın en iyi kasa hırsızlarının, en kaliteli kalpazanların , paradan tutun her türden evraka kadar her şeyin en kaliteli sahteciliğinin, Dünyada en çok dolandırılmış bankaların,
üstelik dolandırlmaya uğraşan bankacıların vb, vs, gibi ...gibi....olduğu ülkenin bizim ülkemiz olduğundan kuşku duyanınız var mıdır ?
Ülkemizde en beğenilen ve önerilen kişilik tarzı kısa yoldan köşe dönmece tiplemeleridir ki,
bu tüm mesleklerimizin ilgi alanını oluşturur.Buna ŞAİR ve yazar olmak da dahildir.Bu ülkede bu tip maharetleri olmayanlara kolay kolay kız da vermezler. Eğer gönüllü varan kızlarımız varsa, onlar da son kozunu oynamak zorunda kalmış bi nacar güzellerimizdir.
Bizde kestirme yoldan gitmeyenlere, inek avanak, salak gibi sıfatlar verilir.Sınıftaki çalışkanlara inek denmesi de bundandır.O yüzden akıllı öğrenci inek durumuna düşmemek için cin oğlu cin rolünü istemese de oynamak zorunda kalır. İleriki yaşantısında da hep bu rolü oynamak mecburiyetinde kallacak, işin esaslısını yapmak yerine sahtesini yapmanın daha kârlı ve çok daha az zahmetli olduğunu öğrenecektir.
Daha da ilginç olanı gerçekten yaptığı işin idealini yapmaya kalkışmanın bu ülkede insanın başına ne belalar getireceğini daha okuldayken öğrenmiş olmasıdır.Sıkıysa herhangi bir klasik soruyu öğretmeninden daha iyi bildiğini belli edecek şekilde cevaplasın.
Bebelerimize ebeveyni ve çevesi hayat hakkındaki tüm hileler ve kaçamak yolları iyice belletir. Öğrenemeyen hıyaroğlu hıyarlar üniversitede, orada da belleyemezlerse; hayat üniversitesinde, nasılsa deneme yanılma yoluyla öğrenmek mecburiyetinde bırakılırlar.Bu durum bendeniz tarafından çok acı tecrübelerle sabittir.
Şimdi okur diyecek ki: " Yazı başlığı neydi, konu nereye gitti ? Dam üstünde kara karga vur tüyüne zımbayı..."
Valla okursanız anlarsınız. Hem boşuna mı öykü bölümüne sohbet tarzı yergi yazdık, sebeb açık. Bu yazı bu sayfada günlerce kalır da ondan . Ne de olsa ben de bu uyanık milletin bir ferdi değil miyim ? Üstelik bunu niye buraya astın diye soran mı var ?
Önceki anafikre uygun olarak esas konu zaten şıp diye anlaşılmış olmalıdır.Zaten pratik zekâlı şairlerimizin emek ederek yazının burasına kadar okumaya devam etmiş olmaları ihtimal dışıdır. Onlar bunca zahmete katlanamazlar. İyi şair olmak için onların zaten okumaya ve öğrenmeye hiç ihtiyaçları yoktur.Bu tip uğraşlar vererek şair veya yazar olmaya kalkışanlar zaten onların gözünde" Avanak Akademisttir" ki onlar gibileri bırak adam yetiştirmeyi KOYUN BİLE GÜDEMEZLER.
Valla bana kalırsa lafın burası doğrudur. Koyun güdebilecek bir akademisyen varsa buyursun koyun gütsün de görelim.
Velhasıl toplumuzun genel anatomisi bu olunca:
Böyle bir toplumun şairinin özelliği nasıl olmalıdır ?
Ya da böyle bir toplumun şairi ne vasıfta bir şair ya da yazar olabilir ?
Aslında bu toplumun bir ferdi olarak acizane bu soruyu şöyle algılıyorum. Şehir çöplüğünde kokmamış yiyecek bulup, yemek şansı var mıdır ?
Devamı kısmetse haftaya saygımla kalın.
YORUMLAR
Millet bilir, Şahamettin Bey. Karac'oğlan' ı Yunus' u, Pir Sultan'ı ve onlarca ozanı kitapsız bilenlerimiz bize kadar Türkü yapıp taşımıştır. Sokağa çıkın herhangi birkaç kişiye sorun. İlhan Berk' i örneğin kaç kişi tanır? Değil mi?. Örnekti ne yapalım ona kısmaet oldu. Devamını bekleriz. Yazımanız ömürlü olsun
Değerli kardeşim,
Konuyu, yazının konusundan fazla taşırmak istemiyorum.
Aramızda fazla görüş ayrılığının olmadığı , sadece veryansın ettiğim muhatapların kimliklerine dair bir ayrıştırma yapmamı önerdiğinizi, neticeden ziyade sebeblere yönelmemiz gerektiğini, sebeblerin neticeler kadar önemli olduğunu vurgulamamı istiyorsunuz.
Ben bu bitmemiş yazıda sebeblerden ziyade oluşumun şairler ve yazarlar üzerindeki yarattığı havanın ironisini yazmayı amaçlıyorum. Burada da etnik, dini, sosyolojik ,
siyasi, kentli, gettocu, entel, cahil.... ayrımı yapmadan tümüne de bulaşan -sebebi şu veya bu - oluşumları ti ye alarak sanat eseri ile, estetik, emek , bilgi , yetenek veya görüntüde olmuş sayılma ,saydırılma arasındaki farkları belirtmye çalışıyorum.
Size önerim , sizce benim eksik bıraktığım , değinmediğim,
yanlış ifade ettiğim vb. konuyla ilgili görüşlerinizi içeren bir yazıyı siz yazın ve bana özelimden bildirin orada tartışalım.
Sizi anladığıma emin olabilirsiniz. Şunu deyim ki , dejenaryonun her türlüsüne , emperyalizmin her biçimine,
yozlaşmanın her şekline ben de karşıyım. Bu anlamda kendimi- diğer yazılarımı da okudunuz farzederek - kendimi ifade edememiş olmama üzülüyorum.
Bir kaç nüans dışında aynı yerde duruyoruz. Fakat aynı saikler sebebiyle ikimiz de aynı endişeleri farklı çephelerden duyan bir temkinle hareket ediyoruz. Aramızda düşünsel olarak küçük nüanslar var ki onlar da çok nazik konulara dayandığından ikimiz de deşelmekten korkuyoruz.
Fikren tekil ve özgün bir duruş sergilerken dejenarosyona zemin hazırlayan üslup ve söylem biçiminize üzülüyorum.
Cümle kurgunuzun ek ve kelime seçimlerinizin açık, duru, arı ve pürüzsüz, söyleminizin ifade bozukluklarından uzak
çelişkisiz ve doğru ifadeli olmasını dilerim
Değerli Yazar/Şair:
"Nedenleri irdelememek veya mevcuta bakmak.. "
Mevcut konusundaki yaklaşımınızı Türk,Türki ve Türkiyeli olarak ve açılımlandırarak örnekledim. Emperyalizm, estetik ve diyalektiği konusunda "bilmeyen var mı?" şeklindeki sorunuzu da, -bilmek-e yüklediğiniz anlam konusunda yeterli görmüyor/ bulmuyorum. Bilmek'i "bilinç" girizgahından özellike başlattım, içinde; eylemi, söylemi, modeli ile hepsi olarak anlayabileceğiniz bir -bilinç -kastetttim.
Emperyalizmden şikayet etmek konusuna gelince; en şikayetçilerin en işbirlikçi olduklarını hep görüyoruz gördük!.. Ona gavur anlamı yükleyen dinsel, siyasal Türkizm'in boğası gibi, kırmızı renge bakış açısından anlamı yükleyen sözde milliyetçi, ve halklar edebiyatı yapa yapa işbirlikçileşip, Stalin, Wilson sentez teziyle, globalizmi tekrar sentezleyen solcu (ki, Marksist diyalektik onlara göre emperyalizme yenilmiştir.), görüntüde veya söylem/slogan olarak dediğinzce anti emperyalistiler, sorsanız hala da öyledirler fakat, buna karşı durma ve ona direnme savaşları verme kısmına gelince, ona tapma ve işbirlikçiliğini yapmayı daha uygun bulmuşlardır. Bunu görebildiğinizi var sayıyorum.
Cümle yapım ve anlaşılamamam konusuna gelince, bundan hep şikayetçi olunulduğunu biliyorum. Bunu kısmende bir haklı olarak gördüm, ama çokça nedeni ise kelime ve kavram yetersizliği ve özgünü olmamak sorunudur diye bakıyorum.
Sözünü ettiğiniz( dahil olmak anlamında, politize kanat)göndermenizle, ne demek istediğinizi tam anlamadım ben de.. Ben kanatlarda değilim, ben bölümsel değilim, marjinal görünmek gibi bir merak/kaygı hiç düşünmedim. Ben dizgeli olan bir bölümleri bütünlemeye yazıyorum.
Temelimde olan; anti emperyal/kapital, istiklal-i tamcı, sınıfsal ve ulusal çelişki karagaşasında eklektizme düşmeden bir özgüne varmak amaçlılık için yeniler yazmaya çabalıyorum.
Beni veya sizi konuşmaya başlamayı da sevmiyorum. Ben, size doğrudan olarak yazım tarzınız, söyleminizle ilgili eleştirel veya öznel polemik ile yazmadım. Anlaşılamadığım yerleri anlaşılır etmem için, neler ve nereler sorusunu soarark, daha size ve tarznıza yakın bir yazımla üstelik, severek açıklamalar getirebilirim.
"Fikir adamları basit fikirleri karmaşa haline getirener değil, tam tersine karmaşık fikirleri basitce anlatabilen insanlardır."
Hiç bir fikir basit değildir. Kısmi ve yetersizdir, bütünsel bakan ve sizler gibi bölümlerin herhangi birinden bakan olarak düşündüklerime bile böyle bir yakıştırmayı gönderme olarak dahi yazma etiğine uygun bulmuyorum. Özne olan eylemleriyle sıfatını bulacaktır efendim, fikr-i takipteyim.
Ben yine de Türk, Türki, Türkiyeli önermemizde ısrarlı olacağım. Toplumsal ve dinsel ahlak ayrışma/örtüşme konusunda ise, sizin yazdıklarınızı söylemek istemedim efendim. Bu iki ahlak önemsemeliden biri olanların çelişkilerine dikkat çekmek istedim. Belirleyen/belirlenen olmayı yazmıştım. İlerletiyorum bunu, etkileyen ve etkilenen ile tamlıyorum. Neo osmanizm, neo islamizm ve siyasi türkizm ile neo liberal sol birlikteliğin, karşısında saf tuttukları Türk/Atatürk ve ulus devlet/cunhuriyet tepeleyiciliği koalisyonuna dikkate ederseniz eğer, söylemek istediğim, anlamında olarak yerini bulacaktır diye düşünmekteyim.
Soyutlamayı ben, sizin gibi ayrıksılamak, dışlamak anlamında kullanmamıştım. Ama siz gibi düşünsem bile, bu benim iddalarımı çürütmüyor. Ulus toplumsalı parçalayanların arkalarını dayadıkları güce ve yazımda da belirttiğim gibi, sizin yazınızda Türk'e gönderme yaptığınız -kriminal ve gayri ahlaki suçları- yapanlar konusunu kastederek ; "Türk nerde vardır?" diye sorarak, buna ısrarla cevap bekliyor olacağım.
Irkı hiç savunur olmadım, bence önemlidir tabi, ama saçmadır !. Öjenizm, asabiyel veya karşıtı şuubiyel yaklaşımlar sevmediğimi belirmekte yarar görüyorum. Doğu ve Batı tanım sosyolojik kavram ve dizgelere karşıt yazıyorum.
Elbette ki, kültür genleri, ırk genlerinden önemli ve onu hep söylediğimce bütünselleyicidir fakat, ayrılıklardan yapay anlamda etnik/dinsel/mezhep veya cemaat uluscuklar oluşturanlara karşı da Türk ulus toplumsalı bu aşamayı mutlak geçmelidir diye karşı yazımlarda bulunmak gerekiyor çünkü !.
Kaldı ki, Türk Ulusu tanımımızı, Büyük kurucu ve kurtarıcı M.Kemal Atatürk'ün çok bilinen o tanımı beri veya ötesinde hiç düşünmedik. Ulusal hareketçilik anlatmakla, "ulusal sorun veya ulus sorunsal" aşamayı ve bu safhayı aşmayı engellleyicilere (işbirlikçilere ve anti Türk cepheye) dikkat çekmeki anlatmak farkını tekrar düşünmenizi önerebiliyorum. Bu çok yapılan bir yanlıştır.
"Sonra : "Bu ülke de Türk: Sanat,siyaset,müzik ve de yönetsel " olarak hiç bir yerde yoksa . Bu kabiliyete sahip bir millet değilse bana niye karşı çıkıyorsun..."
Bu konuda da ısrarlyım, Türkiyeli veya Türk(i)ler işbirlikçiler oligarşisi ve onun dinci/etnikçi/mezhepçi/cemaatçi ve de neo liboş sol maskelenmişleri; yeteneksizlik ve Türk Fikir/kültür vs.üreticiliğin önüne set çekme anlamında sizin yazdığınız suçlamaları asıl muhataplarıdır. Saydığım alanlarda çuvalla kazanan tiplere bakın anlarsınız,
Türkler yeteneksizdir mi demek bu? Ferasetinize yakışmamış efendim.
İletişim ilkelerine riayet edersek, bir de ortak kavram üzerinde anlaşmayı zül saymazsak, ben sizi konu hakkında ikna etmek anlamında değiştirebilirim, dönüşmekten iyicedir bu !..
Aydının belirgin ve bilinen o üç ilkesini önerirsem, işimiz daha kolaylaşır sanıyorum.
Şimdi de izninizle tekrar soruyorum size:
"..Ne güzel anlaştık değil mi ? Yazıyı bir daha okuyun ben de bunu anlatıyordum.
Bu TÜRKLERDEN ADAM MADAM OLMAZ, ÖYLEYSE sahtekarlığa, avantıcılığa, dolandırıcılığa, kalpazanlığa vb, vs kapılsınlar....
TÜRKLER ANCAK BUNLARA LAYIKTIR...
Bunu kabul mü ediyorsunuz şimdi :((((( .."
Ben, yazdıklarımı açıklamış olmayı umarak/dileyerek bunu mu demiş oluyorum hala acaba?
Saygı ve esenlik diledim.
"TÜRKLER ANCAK BUNLARA LAYIKTIR...
Bunu kabul mü ediyorsunuz şimdi :((((( "
Bu kesinlikle değil elbette !
Günaydın Efendim. Yazınızı henüz farketim. Çok yanlış algı ve anlamlandırma içersindesiniz. BUna uzun cevap vermem gerekiyor. Ama çıkmam da gerekiyor..
Akşam artık, uzun bir cevap yazacağım size..
Şimdilik özürlerimle birlikte, güzel bir gün diliyorum.
Esenlikler.
Değerli kardeşim:
"şu cihanın tekerine her bir türden "çomak" sokmuş batılı ve geri feodal doğulu emperyallerin ...aşağılık niteleyebildiğim yaptıklarını görmeyip, bize ve ulus toplumsalımıza veryansn etme biçimli yazınızı da bu konudaki "bilinç" eksikliğine verebiliyorum "
Önce şu paragrafınıza cavap : Yukarıdaki yazım, nedenleri irdelemiyor, mevcuta bakıyor.Bu durumun sebeblerinden birisini özetlemişsiniz.Emperyalistlerin toplumsal ahlakımızı dinamitlediğini bilmeyen mi var ki ; bende bilinç eksikliği olsun.Bu mevcut durumu izahın ucuz tarafıdır. Farkındaysanız haticeleri değil neticeleri anlatıyorum.
Çöküş emperyal, gerici ve sağ/dinsel/etnik/mezhepçi ve de işbirlikçi estetik ve diyalekt önermelidir efendim.
Cümle kurgularınız basit düşünceleri çok karmaşık anlatıyorsunuz. Gramer ve anlam açısından doğru kurulmamışlar.
Bu durum fikrinizin net olarak anlaşılmasını engelliyor. Tavsiyemi yabana atmayın. Bu cümle kuruluşu sözünü ettiğiniz kanadın size dikte ettirdiği bir hatadır. Fikir adamları basit fikirleri karmaşa haline getirener değil, tam tersine karmaşık fikirleri basitce anlatabilen insanlardır.
Burada ilk paragraftaki "çökmeye sebeb olanların"adresini, emperyalistlerden; gerici, dinci, sağcı, etnikci,mezhepçi ve işbirlikçilere yöneltmişsiniz.
Bu durumda ya sabit fikriniz yok, ya da konuyu benim irdelemediğim yöne çekmeye çalışıyorsunuz.Yazıda çöküşe kim yol açtı konusunu irdelemiyorum.
Çöküşün sebebinden ziyade insanlarımızın şair,yazar,bilgin vb olmaktan ziyade kendilerine böyleymiş gibi görüntü yaratmalarındaki komediyi anlatmaya çalışıyorum.Çöküşe bunlarla da işaret etmeye çalıştığım doğrudur.
Ama dilinizin altındakini yazmayı korkmanıza rağmen demek istediğiniz anlıyorum. Toplumsal ve dinsel ahlakı yaratan kesimin değerleri çökmüştür.Bunları da zaten onlar yarattı onlar çökertti diyorsunuz. Yani çöken bir şey yok aslımıza mı döndük.
Ben yazıda dolandırıcılık, tırnakcılık,sahtecilik, hırsızlık,kalpazanlık üç kağıtcılık gibi bozulmaların şair, yazar, bilim adamı, politikacılara kadar sirayet ettiğini anlatıyordum. Bizim aslımız bu mudur ?
Değerli göktürkmen Türk, Türkî , Türkiyeli kavramını çok iyi anlıyorum.Siz hepsini soyutlayıp ayıklayınca ortada saf bir ırk kalıyor onlar da bozulmazlar diyorsunuz.
Umarım ben de onlardanımdır.Fakat bir ırkı kültüründen ahlakından, törelerinden dininden ayıran bir fikirle ilk kez karşılaştığımı itiraf edeyim.
Sonra : "Bu ülke de Türk: Sanat,siyaset,müzik ve de yönetsel " olarak hiç bir yerde yoksa . Bu kabiliyete sahip bir millet değilse bana niye karşı çıkıyorsun...
Ben de bundan söz ediyorum ya nasıl olsa bizden olmaz : yani şair, yazar, bilgin, sanatçı, müzisyen, politikacı , fikir adamı vb. O HALDE NE YAPALIM :OLMUŞ GİBİ OLMANIN GÖRÜNTÜSÜNÜ YARATALIM.
Ne güzel anlaştık değil mi ? Yazıyı bir daha okuyun ben de bunu anlatıyordum.
Bu TÜRKLERDEN ADAM MADAM OLMAZ, ÖYLEYSE sahtekarlığa, avantıcılığa, dolandırıcılığa, kalpazanlığa vb, vs kapılsınlar....
TÜRKLER ANCAK BUNLARA LAYIKTIR...
Bunu kabul mü ediyorsunuz şimdi :(((((
Ben bu duruma ve kabullenişe çok üzülüyorum arkadaşım.
Ben neticeyi görüyorum. Durum buyken siz gidin haticeleri ve oynaşlarını bulup buluşturun.
Sayın Şair/Yazar:
Çöküş emperyal, gerici ve sağ/dinsel/etnik/mezhepçi ve de işbirlikçi estetik ve diyalekt önermelidir efendim.
Bunca yıldır "vatan,millet,sakarya" edebiyatı yapanlar onlardı, ülke tarihine bakarsak yönetselin kahir kısmını bunlar eylemlemişlerdir. Birtengri ve dinsel ahlakı öneren/ dayatan yapanlar da yine onlardı !..( Bu genel anlamda yanlış demiyorum. Bölümsel ve bütünsel önerme olarak bakıyorum.)
Dinsel ahlak ve Toplumsal ahlak mı peki değerli şair? Hiç gündemlerine girdiğini bile sanmamakla birlikte; ikisi arasındaki farkı dahi düşünme erdemli olduklarını yeniden üzülerek sanmıyorum.
Çare demişsiniz, bireyden toplumsal doğru bakan ve topluma katıp, toplumsaldan katkılayanlar olmak ve belirleyen/belirlenen ikileminde ikinci olarak yazılanı "kader" bilmemekten geçer diyebiliyorum.
Son sorunuza, sorulu bir cevap vermekle yetiniyorum.
Bu ülke de Türk: Sanat,siyaset,müzik ve de yönetsel (kaht-i rical) olarak nerde vardır?
Siz görebiliyor musunuz?
Musevi/Yahudi/Avdeti farkını benzeştirerek, benzeri bir önerme/dizge postüle ediyorum izninizle efendim:
Türk,Tük(i), Türkiyeli...
Umarım açıklayabilmişimdir. Saygı ve esenlik dileğiyle...
İyi geceler dilerim.
Sayın göktürkmen toplumsal yozlaşmamızı sorgulamamak üstünü kapatıp, örtmekle vatansever veye milliyet perver olunabileceğini sanmıyorum.
Ülkemizdeki suçluların kökenine ırkçı bir yaklaşımla yaklaşılması ve filanca kökenkl olanların suça ve ahlaksızlığa daha meyilli olduğunun ispatlanması sorunu çözmeyecektir. sorunlar ancak nedenleri bilinip irdelenerek ve çözümü bulunarak çözülebilir.
Üzülerek sizinde işin kolay kısmına doğru kaçtığınız grüyorum. Son yıllardaki ahlaki çöküşümüzün , manevi değerlerimizin yok oluşunu tespit ederek sebeb ve saiklerini bir bir analiz ederek ve çözümler önererek çözüme gidebiliriz. Bunu da batılılar bizim için yabacak değil lerdir değil mi. EĞER milletçe bir çıkmza çöküntüye gittiğimizi kabul ediyorsak, şu kökendekiler daha suçlu bu kökendekiler daha az suç işliyor işimğize bakalım mantığı ile nereye gideriz aceba.
Doğru düşünün doğruyu önerdiğimikabul edin. Üstünü örtmek , savunma makenizmalarımızı çalıştırarak avuntu yoluna kaçmak , sorunları yok saymak hiç bir şeye çözüm olmayacaktır.
Kanserden ya öleceğiz , yada kanserli bölgeyi kesip atacağız yada tedavisini bulacağız. AĞRI kesici kulanmak tedavi değildir.
Size, Türkiye'deki kriminal suçların ve yapanların kökenlerine dair bir araştırma önerebiliyorum. Ciddi iştir..
Bir de, şu cihanın tekerine her bir türden "çomak" sokmuş batılı ve geri feodal doğulu emperyallerin ona iğrenç ve aşağılık niteleyebildiğim yaptıklarını görmeyip, bize ve ulus toplumsalımıza veryansn etme biçimli yazınızı da bu konudaki "bilinç" eksikliğine verebiliyorum..
Sayın Aktaş'ın yorum olarak yazdığı Türkçemizdeki muhteşem atalarsözünde dendiği gibi yineleyip bırakıyorum.
"Asil azmaz, bal kokmaz, kokarsa yağ kokar, aslı ayrandır... "
Saygılar, Değerli şair/yazar..
İnanın Şaban bey ,
Benim her atasözüne inanmak gibi bir huyum yoktur." El üstünde gömleğin olsun ne yırtılır ne eskir " ata sözüne inandığımdığımın yüzünden kime ne verdiysem yerinde yeller esti.
Ayranın aslı da süttür. Herkesin bildiği gibi süt ise büyük ve küçük baş hayvanatların yediği içtiği yiyeceklerden oluşunca sapa samana , ota çöpe hatta gübreye kadar uzanır.
Hem sonra bu milletin içinde ben de varım . Kendimi de dışında tutmuş değilim .