- 834 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bir çakının masum aşk hikayesi
Bindokuzyüzlü yılların sonu.Sonbahar kasabama yeni uğramış.Yol kıyısındaki kavak ağaçları lodosun esintisiyle kıraç topraklardan topladığı tozlarla beraber yapraklarını yeni dökmeye başlamışlar.Daha küçük bir çocuğum onbirli yaşlar.Çocukluğumun belli bir bölümünü ve hazin öyküsünü bu kasabada yaşadım.Anlatacağım hikaye bu küçük kasabada geçiyor.Duvarları taş örgülü,çatısı toprak elektriği olmayan bir evde yaşıyoruz.Dört çocuklu bir ailenin en küçüğüyüm.Çevremizdeki evlerin çoğu benim yaşadığım evler gibi.Arkadaşlarım yanık tenli sıfır numara saç tıraşlı.Tezeklerin üzeri bizim oyun sahamız.Çelik çomak,hınç oyunları bizim en lüks oyunlarımız.Naylon bir top bulursak değme keyfimize...
Mahallemize yeni birileri taşındı.Bir kızları var ismi Gamze.Memurmuş babası şehir şehir tayinleri çıktıkca dolaşıyorlar.Yolumuz benim yaşadığım kasabada o sonbaharda kesişti.Saçları lüle lüle kıyafetleri çok güzel Gamze’nin Bizden farklı şehirli kız diye önceleri hep uzaktan baktık.Mahallenin bütün çocukları Gamze için ne kavgalar ettik.Gamze senin,Gamze benim diye.Az dayak yemedim.’Annem den yediklerim hariç üstümü kirletiyorum diye’.Yılmadım inat ettim bir şekilde Gamze’nin arkadaşlığını kazandım.O benim arkadaşımdı artık.Oyunlarda beraber oynuyor,oyun eşi oluyorduk tabiki Gamze’nin öğrettiği oyunlarda.
Birgün,bana o malum soruyu sordu.
-Zafer beni seviyormusun?
- Sevmesem senin için yaptıklarımı biliyorsun yaparmıydım.
-O zaman bizim için bir çakı alacaksın beraber sevda ağacının en tepesine ikimizin ismini kazıyacağız.
Ertesi günü öğleden sonra buluşmak üzere ayrıldık.
’Sevda ağacı genç sevgililerin bir çakı alıp isimlerini kazıdıkları bir ağaç.Dereye yakın biryerde,daha sonra çakıyı beraber dereye atıyorlar.’
Hemen eve koştum ,kumbaramı koynuma koyup bahçeye geçtim.Başladım bozukları çıkartmaya.Çakı parasını kumbaradan alıp,paraları taşın altına koyacakken arkadaşım Kemal geldi.
-Ne yapıyorsun Zafer?
Olanları anlattım.Birşey söylemedi.Ben eve gidip kumbarayı koyup,geldiğimde taşın altında para yoktu.Kemal de yoktu.Utandım Kemal’e parayı sen mi aldın demeye anneme söylemesinden korktum.Hemen dereye koştum.Üstümü soyunup dalabildiğim kadar daldım.Hava kararıncaya kadar uğraşmama rağmen malesef bir çakı bulamadım.Eve geldiğimde bitkin bir haldeydim.Geceyarısı boğazlarım şişti doktora götürdüler.Zatüre başlangıcı imiş.Ertesi gün tekrar gittik.Doktorun teşhisi doğruymuş.Babam beni İstanbul’a Amcam’a götürdü.Altı ay hastanede yattım altı ay konturollu kaldım.Günler sene,aylar yıldı benim için.Küçük yüreğim benim değildi.Geri dönmeyi dört gözle bekliyordum.
Birdahaki sene geldiğimde,Gamzeler gitmişti.Babasının tayini çıkmış,zaten babası da istemiyordu bizim kasabayı.
Ben büyüdüm istanbul’da bir okul bitirip,iyi sayılabilecek bir işte çalışmaya başladım.Seneler geçmesine rağmen,Gamze’yi unutamadım .Hatta evlenmedim bile Gamze’yi Geçen sene tesadüfen sahil kenarında bir parkta görene kadar,İsatanbul’da yaşadığını dahi bilmiyordum.Bir an durakladım.Yüreğim yerinden çıkacak sandım.Sırtımdan terler boşalıverdi.Ayaklarımın titremesini zor zaptediyordum.Cesaret edip yanına gidip,Kendimi tanıttım.Hatırladı.Evlenmiş,yanın da lüle saçlı bir kız vardı.Gamze’nin küçüklüğü gibi saçlarını okşayınca gülücükler saçıyordu.Neşe kaynağı bir çocuk.Biraz konuştuk eski günlerden bahsettik.
Acı bir tebessüm ettim.
-Unutmadan! senin bende bir eşyan kalmış.
Çantamda yıllarca sakladığım deri kılıf içerisindeki çakıyı, O na uzattım .
-Artık denize atarsın.
Arkamı dönüp giderken gözlerimden boşalan yaşları ,Gamze görmüyordu.Tabiki o ağacın en yükseğine ismimizin baş harflerini kazıdığımıda bilmiyordu.Ben uzaklaşırken,sadece martılar halime gülüyordu.
Bir çakının masum kısa öyküsü bu kadar.
Zafer Salmankaşlı