- 737 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Yalan (Sahne 1)
Kadının ağzının içi köpük doluydu.
Ölmek için deterjan mı yutmuştu yoksa kudurmuş muydu?
Ya da epilepsi..
Son tahmin daha yakın gibiydi.
Yanına yaklaştım.
Dişleri kadının dilini koparmak için var gücüyle baskı yapıyor,
Dişten çok bir pres gibi görünüyorlardı.
Maalesef bu kadın epilepsi dedim kendi kendime..
Gerçi maalesef demek saçmaydı, diğer seçenekler arasından en iyiydi epilepsi.
İzlediğim filmlerden ve okuduğum kitaplardan edindiğim bilgiyle koydum bu teşhisi.
Ben doktor değilim..
Gerçi kudurmuş ya da deterjan yutmuş olma olasılığı yok sayılamazdı ama yüksek olasılıkla, epilepsiydi.
Şuan yaşadığı her ne olursa olsun, şanslı biri olduğu kesindi.
Şehrin göbeğinde, en kalabalık caddelerden birinde,
Etraftan geçen arı sürüsü deyimine yakışır çoklukta insan arasında gelen bir nöbet..
Eğer nöbetse..
Yardım edecek mutlak bir doktor çıkardı ama,
Ben çıktım karşısına, tesadüf en yakın bendim..
Zorda olsa açabildim dişlerini.
Arasına cebimden çıkardığım madeni parayı yerleştirdim.
O kadar kalabalık olmuştu ki etraf.
Biri su uzattı, diğeri kolonya.
Ve gözleri yeni bir yaşantıya doğmuşçasına mutlu bir merhabayla açıldı..
O arada çok defa sorduğum soruların hiçbirine yanıt alamamıştım.
Klasik şok/baygınlık geçiren kişi ve yardım eden şahıs diyalogları.
-Beni duyabiliyor/görebiliyor musun?
-İsmin ne?
-Hangi şehirdeyiz ve devamı...
Tüm sorularınıza tek tek yanıt vermemi ister misiniz diyerek başlayan ilk cümlesi, beni gülümsetti.
O da gülümsedi..
Tek soru sordum.
Epilepsi misiniz?
Yanıt tuhaf, hayır..