AĞLA KEMAL AĞLA !..
Uyku tutmadığından, gecenin epeyce ilerleyen bir vaktinde ; koltuğunun altına sıkıştırıp gizlediği mütevazı nevalesini alarak , sanki bir şeylerden kaçıyormuşcasına, hızlı adımlarla odasından çıkan Gazi Paşa, tıkırtıya uyanıp canhıraş peşinden gelen emir subayına ;
- Evladım ! Sakın beni takip etme ve istirahatine bak sen ! Emrini verir.
Lisanen `` Emredersiniz Paşam ! `` derken ; uğruna canını siper edip , ölmekten asla korkmayacak kadar muhabbet , cesaret ve ferasetin sahibi emir subayı, görevinin usulüne uygun nasıl yapılacağının öyle müdrikidir ki , kaş ile göz arasında ortadan kaybolurken , gölge misali Gazi Paşa`yı adım adım izlemektedir...
Mevsim yazdır... O vaktin sakin Ankara`sı ve köşkten uzaklaştıkça ıssızlaşan , sanki uçsuz bucaksız bomboş bir arazi...
Gecenin o saatinde ortalıkta kimseciklerin bulunmayacağının ve tebdili kıyafet de olduğundan asla tanınmayacağının rahatlığıyla , yaktığı sigarasından öyle derin bir nefes çekip veriyordu ki , eğer hakiki bir dert ehli görseydi onu ;
-Hayır ! Hayır ! Bu insan her kimse , asla sigara dumanı çekmiyor ciğerlerine... Dert çekiyor, gam çekiyor , tasa çekiyor, hatta sevda çekiyor... Demekten kendini alamazdı.
Evet ! Dert çekiyordu... Hem de derdin en hasını... Vatanın derdiydi , Milletinin bekâ derdiydi, sevdasıydı. En makbûl sevdaydı. Öyle olmasaydı ; aşk peygamberi , Yusuf`ların Yusuf`u Hz. Mustafa (S.A.V.) efendimiz ` Vatana muhabbet imandandır ` buyururlar mıydı hiç ?..
Tayin ettiği ne bir menzili vardı , ne de durağı... Yürüyordu özgürce, aheste aheste...
Ama vakurca ve asilce... Zira, asalet mayasıyla yoğrulmuştu hamuru... Kendisiyle baş başa kalabilmişti nihayet... Dinliyordu, kendisini dinliyordu. Çocuklar gibi keyifliydi...
Öyle uzaklaştı ki , artık Çankaya köşkü görünmez oldu neredeyse...
Biraz ileride ; etrafında bir kaç kişinin oturduğu yanan ateşi görünce , istikametini o yana çevirdi.
Ay` da o gece inadına ışıtıyordu. Yaklaştıkça , oturanlardaki tedirginlik de iyice artıyordu.
Hasbihal edip hoşca vakit geçirmek için bir araya gelmiş , o civara yakın mahalle ya da köyün , sakin üç beş genciydi...
Bir tanesi;
- Benim gördüğümü siz de gördünüz mü ? Dediğinde , onlar da;
- Elbette gördük. Kör değiliz ya ! Sonra , daha aklımız başımızda arkadaş ! Bir Adem oğludur...
-Hayır ! Hayır ! Onu demek istemedim. Şu gelişe bakın ! Yürüyüşe bakın Allah aşkına ! Normal birisinin yürüyüşü mü bu ? Çok asil ve vakur ...
Böyle ne bir vali yürür , ne de gaymakam... Arkadaşlar ! Bana inanmayacaksınız ama bu gelen ancak Gazi Paşa`dır...
- Allah ! Allah ! Sen delirdin mi gardaşım ? Gazi Paşa`nın bu saatte , şu izbe yerde ne işi olur yahu ?.. Üstelik tek başına... Sonra , sen onu ömründe hiç gördünmü ki de ?..
- Evet görmedim , görmedim de... Ne bileyim gönlüm öyle diyor işte ! Gülüşürler ama her adım atışıyla yaklaşan silueti takip etmekten de kendilerini alamazlar.
Ay ışığının altında , simasının seçileceği kadar yaklaşan sır insanın Mustafa Kemal olduğunu anladıkları an öyle telaşa düşerler ki , ortalığı toparlayıp , nevalelerinden ne varsa hepsini , kırık sebze kasasının altına saklayarak ayağa kalkıp esas duruşa geçerler sanki...
Ellerini önlerine bağlayıp , boyunlarını bükerek...
Hep bir ağızdan , sözleşmişcesine ;
- Hoş geldiniz Paşam ! Derler mahsun ve utangaç halleriyle...
İlmi olmasa da , mektep medrese bitirmese de , irfanı vardır Anadolu insanının. İrfan ise , Allah`ın hoş kullarına bahşettiği bir meziyet ve sıfattır ancak... İrfan sahibidir bu asil Millet...
O anda duraklayan Gazi Paşa , bir kaç saniye sükût edip onları süzdükten sonra öyle derin bir ` Ah ! ` çeker ki , ne olduğunu anlayamazlar...
- Evlatlarım ! Yavrularım ! Beni tanımak , bilmek zorundamıydınız sanki Allah aşkına ?.. Ne vardı tanımasaydınız ?.. Ne olurdu , Gazi Paşa diye hitap etmeseydiniz ?.. Ne olurdu bilmeseydiniz be evlatlarım , bilmeseydiniz ?..
Bilmeseydiniz de ... Aranıza katılıp sizden biri olsaydım. Ahmet , Mehmet , Hasan ya da Ali olsaydım da , sabahlara kadar hasbihal etseydim sizinle. Gâhi çocuklar gibi kahkahalar atıp şu gökkubbeyi çınlatırken , gâhi de sevdamı , sevdiğimi hatırlayıp başımı dizinize koyarak , sizi kucaklayarak hıçkıra hıçkıra ağlasaydım.
Çağlasaydım cari nehirler gibi. Bir gecelik de olsa gamı , kederi toprağa akıtsaydım sel olan göz yaşlarımla... Ama heyhat !.. Bize bu bile çok görülür. İşte şimdi ağla Kemal, işte şimdi ağla ! Sana ağlamak düştü ey Kemal ! Sen ağla !.. Ama bu Millet ağlamasın. Sen mahsun ol ama yeter ki bu Necip Millet mahsun olmasın ! Zira bu asil millet; sevmeyi bilen gönülün ve ağlamayı bilen gözün sahibi şefkat , merhamet, ve asalet ehli aşık bir millettir. Sorarım size çocuklar ; Yüce Allah , bu sıfatları başka hangi millete vermiştir acep ?.. İşte onun için sizinle siz olmaya , sizde yok olmaya gelmiştim... Derken ; gözlerinden süzülen yaşları da silmeyi hiç aklına getiremiyordu bile o coşkunlukta Gazi Paşa...
Hepsini kucakladı, öpüp kokladı ayrılırken. Gençler de hıçkırıyorlardı bu bir kaç dakikalık ayak üstü aşkı muhabbetin cuşa gelmesinden...
Gazi Paşa hem mest olmuştu , hem de mest etmişti...
Allah`ım ! Aşk ehli bu aziz Türk Milletini aziz ve leziz et ebediyen... Unuttuğumuz ,yitiğimiz olan cevherlerimizin farkına varıp , elimizdeki , cebimizdeki velhasıl gönlümüzdeki oynaştığımız çakıl taşlarını savurup atmayı nasip eyle bizlere ne olursun ?.. Ehli aşk hürmetine...
YORUMLAR
İlmi olmasa da , mektep medrese bitirmese de , irfanı vardır Anadolu insanının. İrfan ise , Allah`ın hoş kullarına bahşettiği bir meziyet ve sıfattır ancak... İrfan sahibidir bu asil Millet...
Sen ağla !.. Ama bu Millet ağlamasın. Sen mahsun ol ama yeter ki bu Necip Millet mahsun olmasın ! Zira bu asil millet; sevmeyi bilen gönülün ve ağlamayı bilen gözün sahibi şefkat , merhamet, ve asalet ehli aşık bir millettir
Allah`ım ! Aşk ehli bu aziz Türk Milletini aziz ve leziz et ebediyen... Unuttuğumuz ,yitiğimiz olan cevherlerimizin farkına varıp , elimizdeki , cebimizdeki velhasıl gönlümüzdeki oynaştığımız çakıl taşlarını savurup atmayı nasip eyle bizlere ne olursun ?.. Ehli aşk hürmetine...
Son zamanlarda okuduğum en güzel öyküydü.Yazan kaleme ve de yüreğe sağlık.Saygılar.