- 657 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Delinin Günlügünden...(devamı)
Her dogan güneş,yeni hikayeler dogurur dünyaya.
kimisi gerçek,kimisi hayal ve olması gerektigi gibidir tüm hikayeler,
başlangıcı ve sonu olan.
Dünyanın her hangi bi yerinde,hen hangi bi günde
önemlimi zaman
Bir apartman dairesinden sokaga bakan,sandalyeye oturmuş genç adam.
Bir çift göz zamanın şeridi ve sokaga bakıyor şimdi.
Az önce konuştu ’O’ cok sevdigi insanla
ve ayrılıgın anlamı bi kaç saniye içinde bütünüyle doldu içine.
Her bir damla gözyasının okyanus gibi degeri vardır,sevmeyi bilen için.
Bir damla yaş,binlerce hatıra demektir
ve sagnak sagnak dökülüyor genç adamın gözlerinden.
Neydi onu farklı kılan diger hikayelerin içinden ?
Zaten yaşanmıyormuydu ayrılıklar dünyada,şu anda saniye saniye.
Hiroşima’da acı ve ölüm yaşandı bir bombadan,
oysa şimdi o Hiroşima’ydı içinde insanlar taşıyan.
Genç adamı farklı kılan buydu,o taşıdıgı yüregi.
Bayramları bayram yapan cocukların,karıncanın,gökkuşagının,çiçegin,agacın,denizin
yüregi gibiydi yüregi.
Kadersiz derdi kendine.Herseyi severek ve isteyerek yapardı,
bu yüzden yaptıkları kaderin işi olamazdı.
Kadersizdi işte.
ama şimdi bi kaderi olduguna inanmaya başladı
yada büyük bi kaderin parcası.
Madem baştan belliydi bu son,
neden bu kadar sey yaşandı ?
Kendini bi Tiyatroda hissetti,tüm yaşananların bir oyun duyguların rollerden ibaret oldugunu düşündü.
Kimin içindi bu sergilenen oyun ?
Yaşamamız gerektigi kadar duygumu enjekte ediyordu yüregimize,kader ?
Roller mi masumdu,yoksa oyuncularmı ?
Ayrılıgın sucunu ne kendine ne ’O’ na yükleyebiliyordu.
Tek suçlu varsa oda kaderdi.
Çünki bu oyuna onu kader ekledi.
Bir an silindi tüm düşünceler aklından.
Hayali geldi gözlerinin önüne
Gökyüzü gibi örtündü,acı ceken ruhunun üstüne.
Kapadı gözlerini,derin bir nefes cekti hayalinin teninden.
Herseye degerdi bu bir nefes,sadece bi an ferahladı yüregi.
Bir ömürlük acıya eş degerdi bu bir nefes...
Açıldı gözleri yeniden,ayrılık coktan yerini almıştı içinde ve sanırım dedi gitmeye hiç niyeti yok.
Bu ayrılıgın agırlıgı kaldırmıyordu onu sandalyeden.
Saatler coktan geçmişti bile,o boşluga bakınıp düşünürken...
Bazen başlangıçlar,hikayelerin basında yer almaz,tıpkı hayat gibi,
Her hikayede bi hayat vardır ve her hayattan bi sürü hikaye cıkar.
Gün batımı yaklaşıyordu.
Yollara bakındı,evlerine giden insanlara.Acaba kaçı bugün ayrılık yaşamıştı ?
Kaçı bugüne kendisi gibi lanet ediyordu ?
Kaçı dünyayı bi pencerenin ardında izliyordu ?
Ya bu gün batımlarındaki kızıl yalnızlıklar.
Derlerki ’ kızıl gün batımları,acı cekenlerin sayısı arttıgında dahada parlarmış’
ve bugün tüm gökyüzünü kaplamış.
Hayatta cok sey yaşadı,cok şey gördü ama ilkkez anlıyordu ölümün bi anlamı oldugunu.
Dünyaya sıgmıyordu,nereye giderse gitsin peşinden gelicekti anılar.
Acılar hep tazelenecekti,geride ayak izleri degil göz yaşları kalırdı.
Bu yüzden ölümün bi anlamı vardı.
Kurutmuştu damagını tüm düşünceler.Ruhunu sandalyede bırakarak,kalktı ayaga bi bardak su aldı mutfaktan.
Tekrar geri döndü .
Uyumak geldi içinden,sadece uyumak.
Günlerce hiç uyanmadan ölece uyumak.
Geçmişin ve tüm yaşananların bir rüya oldugunu anlayarak ansızın uyanmak sonra.
Hayatla rüya arasında bi fark yok,ikisinide kontrol edemiyor insan.
Belkide gördügümüz en büyük rüya hayat.Uyandıgımızda hangi gercegin içinde bulucaz kendimizi.
Uzandı yataga
belki dedi belki unuturum ayrılıgı,unuturum geçmişi
onu yeniden tanırım kaybetmen bu defa.
Bir düş boyunca hep sevdigimi sölerim ’O’ na
Korku saldı içini,ya düş bitince.Her düş bitimlerinde yine yeniden ayrılıgımı yaşıycaktı.
Yine bi cıkmaz sokaga girdi.
Ayrılık daha yeni başlamıştı ama sanki bin yıldır sömürüyordu hayatını.
Emiyordu ne zaman güzel bişey düşünse,doymuyordu habire istiyordu kendinden.
Bi saniyede bugulaştı düşünceler,anılar netleşirken.
İlk ne zaman görmüştü ’O’ nu ?...
...Bir bardak su içti,evden çıkmadan önce
Çantasını sonkez kontrol etti.Hep son anda bişiyler olmasından korkardı.
Kapıyı kilitledi ve agır agır indi apartmanın basamaklarından.
Sokaga cıktıgında gökyüzüne bakındı
kapalıydı hava
-Umarım kısmetimde kapalı degildir,dedi gülümseyerek
Otobüs duragına dogru yürürken,yagmur ciselemeye başlamıştı bile
-Hah bi bu eksikti.
Sonra tekrar baktı gökyüzüne
-Bir sıfır öndesin.
Adımları hızlandı,sanki genç adama inat yagmurda hızlandı peşinden.
Bu sabah hersey güzel başlamıştı oysa
Güzel bir rüyanın ardından,ışıl ışıl açılmıştı gözleri
Bugün benim günüm diyordu aynaya bakarken
Peki nerden cıktı bu yagmur ?
ama maglup olmıycaktı bugüne en baştan.
Tebessümle yürümeye devam etti
Onca zaman sonra ilk iş görüşmesiydi bu
İş görüşmesi için aldıgı pahalı takımın ıslanmasına ragmen,kendine güveniyordu duraga yaklaşırken.
Saatine baktı,on dakika vardı otobüsün geçmesine
Hep dokuzda geçerdi otobüs...
Cam kaplı duraktan yansıyan görüntüsüne bakıp,üstündeki yagmur damlalarını silkelerken
İşte ilk orda görmüştü ’O’ nu
Duragın içinde tüm masumiyetiyle,bir kaç dakika sonra gelecek olan otobüsü bekleyen o kız.
Kendi yansımasının içinden,kızın güzelligine daldı gözleri.
Islak sarı saçlarından süzülen yagmur damlaları,sapsarı sahillere vuran dalgaları anımsatıyordu.
Beyaz bulutların arasından fışkıran,mavi gökyüzü gibiydi gözleri.
Hangi ressam böyle bi masumiyeti cizebilirdiki yüzüne ? Tanrı dan başka.
Bu birkaç dakika hayat durmuştu genç adam için.
Gece rüyaya daldıgı andan itibaren,hersey elbirligi yapmıştı bu tesadüfü oluşturmak için.
Rüya,yagmurla konuşmuştu,yagmur hızlandı çünki genç adamın kıza yetişmesini istiyordu.
Sadece bu birkaç dakika içindi tüm zahmetler ama degerdi.
Otobüsün geldigini bile fark edemedi.
kızın adım atmasıyla anlayabildi anca.
Kız arabaya binerken,genç adamın gözleriyle kesişti gözleri ve bi tebessüm belirdi yüzünde...
Genç adamın yüzünde de tebessüm vardı,
’O’ nu ilk gördügü anı hatırlarken.
Bi tek o vardı aklında
Tüm bedenini ruhunu sarmış olsada ayrılık
Bi tek onu koparamazdı yüreginden.
Sancılı bi gecenin ardından,sis çökmüştü tüm şehre.
Onunla beraber yürüdügü yolların üstü kapanmıştı.
Genç adamında odasında sis vardı ama göz yaşlarının bugusuydu bu.
Kaçabilirdi bu sehirden,herseyi geride bırakarak ardına bakmadan uzaklaşabilirdi.,
ama anılara prangalıydı yüregi.
Onsuz bi şehri düşünemezdi ilk adımı attıgında bile.
Bi sevgi nasıl olurda insanı kendinden vaz geçirebilirdi.
Nasıl olurda yüregini zimmetlerdi yüregine
Ayrılıgınada sebep bu degilmiydi
O nu düşündügü için kendinden vaçgeçmemişmiydi
Aptal hissetti kendini bu kadar kolay pes ettigi için.
İlk cıkmaz sokakta bırakmıştı mücadeleyi.
Kader üzerine hiç bir tahmin yürütemessiniz sadece içinde bulundugunuz durumun
duygularını yaşamak düşer size.
Genç adam da aynı otobüse bindigi o kızın hakkında hiç bir tahmin yürütemezdi.
oda zaten inecegi yere kadar,bu hoş duygunun tadını cıkarıyordu.
kızın bir kaç koltuk geride,sağ çarprazında oturuyordu.
Fazla kişi yoktu içinde.Genç adam buna ragmen kaçamak bakışlarla bakabiliyordu kıza.
Aslında o andan itibaren kesişmişti yolları.
ve aralarında kendilerinin bile bilmedigi bi kader başlamıştı.
Azalmıştı yagmur,ciseliyordu küçük damlalar süzülüyordu otobüsün camından.
Bir nisan sabahı ilerleyen otobüsün içinde öyle bi romantizm vardıki,
kimse farkında degildi bunun.
Genç adamın yüzünde hınzır bi gülümseme vardı.
-bu sekilde ülkenin bi ucundan diger ucuna hiç gocunmadan yolculuk edebilirim.dedi
Genç adam inecegi duraga yaklaştıgını fark edince hazırlandı ama kız dada bi hazırlık vardı.
Bu kadar olamaz diye düşündü.
Otobüs durdugunda önce kız indi ardından kendi.
Genç adamın kıza olan dikkati dagıldı,iş görüşmesi geldi aklına.
Acele etmeliydi biraz,geç kalırsa yanlış bi intiba oluşabilirdi.
İşyerinin adresinde yazılı olan binayı aradı gözleri, o sırada kızın kendine baktıgını fark etti.
İkiside gülümsedi,Genç adam buraya kadar dedi,bundan daha fazlası olamaz.
Kız yoluna giderken kalabalık içinde kayboldu.
genç adam kızın gittigi yolda binaların numaralarına bakıyordu
elideki adreste 82 numara yazıyordu ama daha 14 nolu binanın önündeydi,hızlandı.
Ondakika sonra aradıgı binanın önüne gelmişti.
İçeri girmeden öncen kendine ceki düzen verdi,bugün basına gelen herseyi unutup kendini
bu görüşmeye vermeliydi.
Tekrar bakındı üstüne,ciddi bi duruşla girdi içeri.
Daha ilk adımı attıgında gözleri yerinden cıkmıştı.
En usta oyuncular bile genç adamın su anki yüzünde olan şaşkınlıgı taklit dahi edemezdi.
Hersey bir rüya olmalıydı,başka bi açıklaması yoktu bunun.
Oydu, o kız.
Bir masada oturmuş,önündeki dosyayı inceliyordu.
Dünya bu kadarmı küçülmüştü.
Bi korkuya kapıldı.
Kız,onu takip ettigi düşüncesine kapılabilirdi.
Danışmaya yöneldi,hiç görünmeden.
Danışmadaki güvenlik görevlisi onun bi üstkata cıkması gerektigini söledi.
İş görüşmesi olumlu geçmişti.Bizzat yetkili müdürle görüşmüştü.
Odadan ayrıldıktan sonra,alt kata inecegi merdivene yaklaşırken büyük bi heyecan kapladı bedenini.
Acele etmeden yavaş yavaş iniyordu basamakları,filmlerdeki gibi agır çekime girmişti dünya.
İşte orda bir kez daha oldu,kız masadan kafasını kaldırdıgında genç adamı gördü gözleri.
Şaşkınlıgını bile gizlemeye vakit bulamadı,bakışları bütünleşmişti.
Arada kırılmaz bi hat oluştu sanki.
İkiside kendini tutamadı ve gülmeye başladılar.
işe kabul edildigi telefonla bildirildi,onunla aynı işyerinde calışıcaktı artık.
Genç adam balkonda oturmuş kalvaltısını yaparken,
bu kadar tesadüfün bi araya gelip bi kader oluşturmasının büyük bi anlamı oldugunu düşünüyordu.
Kafasına ilgniç bi düşünce sızdı; masadaki şekerin,cam bardagın ve içindeki çayın
ekildigi topraktan üretildigi fabrikadan satıldıgı marketten buraya kadar gelmiş olmaları
ve kendi masasında birleşmiş olması bi kaderdi,şimdi içiyordu bu çayı.
Ya neden dedi,
bunca sey genç adamla kızı bi araya getirmişken,kader unutmuşmuydu mutlu sonu ???
Genç adamın pekişiyordu kafasında düşünceler.
Vaz geçmemeliydi,pes edemezdi.
-Herseyin tükendigi yerde,yeni umutlarla bi hayat başlar,dedi.
İşe gidecegi ilk günün gecesi uyku tutmamıştı gözlerini.
Akşamdan hazırlanmıştı kıyafetler,özenle sabahı bekliyordu onlarda.
Okula ilkkez gidecek olan cocuk gibi telaşlı ve heyecanlıydı ama bunun sebebi,
iş degildi.Kızı tekrar durakta görebilme ihtimaliydi.
Evden hızla cıktı,kızdan önce durakta olmalıydı.
Duraga yaklaşırken yavaşladı,duragın içinde yaşlı bi teyze ve onunla aynı yaşta bi amca vardı,
heralde karı koca idiler.
Duragın içine geldiginde onunla birlikte otobüste geldi.
ama her on dakikada bir geçtigi için problem yoktu, o zaten otobüsü degil kızı bekliyordu.
Yüzünde cin bi tebessüm belirdi.
Hersey hazırdı eger kızda gelirse mükemmel olurdu.
Ya kız gelmesse ?
Olsun dedi,aynı işyerindeyiz neden olsa.içi rahatlıyordu hep bu düşünceyle.
Genç adamın kafası düşüncelerle meşgulken,kız duraga yaklaşmıştı bile.
Birbilerini göründe gülümsediler.
Genç adama göre hersey yolunda gidiyordu,kız dada heyecan vardı.
Yanyana gelmişlerdi sonunda,merabalaştılar.
Genç adam yutkundu çünki planladıgı tüm sözcükleri unutmuştu.
Oysa tüm gece boyunca hayal etmişti aralarında nasıl bi konuşma geçecegini.
Söylemesi gerekenleri kafasında kurmuştu oysa.
Ne faydaki aklındakiler tuzla buz olmuştu.
-Sizdemi o şirkette çalışıyorsunuz ? diyebildi anca.
-evet,dedi kız.
-Sizde yeni başlayacaksınız sanırım.
Böylece başladılar konuşmaya,
duraktan otobüse,otobüsten iş yerine kadar.
(Devam edecek)
Yusuf TAN