- 654 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AN VE ÖLÜM-3
An yaşamamızın en kısa zaman dilimini ifade eder.Bazen bir ömür sığdırırız bu zaman dilimine,bazen de kendimizden çok şeyler yitirdiğimiz ve bir daha geri getiremediğimiz kısacık bir zaman dilimidir.
An; saltık bir ömürdür bizden hayatı gizleyen.Zamanın tüm kederlerini üzerimizden savuran,bizleri bir kırlangıç ötüşü sevdalara götüren ve bitmesi uzunca bir masal olan tüm aşklarımzı gizler.
Ben sanki ölümden çok uzak anın bitmeyen o sonsuzluk düşündeydim.Beni saran bu an geçerse belirsizliklerin esiri olurdum.Belki de öldüğüme gerçekten inanır kendi yazgıma ve kaderime boyun eğerdim.Ama hayır yaşadığım anda ölüm yoktu.Umudun parlayan gözleri,gözlerime bakıyor ve beni yeni bir yaşama,yeni bir tutkuya,yeni bie heyecana sürüklüyordu.-Hemen buradan gitmeliyiz,yoksa çok geç olabilir.Çocuğun bana söylediği bu cümlenin zihimde boyuna tekrarlanması bir tehlikeden hemen uzaklaşmanın güçlü bir sinyali gibi zonkluyordu beynimde.O an hızlı adımlarla yürüdüğümüzü ve bir tehlikeden uzaklaştığımızı fark ettim.Yürürken önüne değil sürekli başını kaldırıp yüzüme bakıyordu.Bir ara gülümsediğini fark ettim.Karşılaşmamızdan bu yana ilk defa gülümsüyordu.Gülümserken gözlerinin içi parlıyordu.Çok saf,çok doğal ve derin bir mahsumiyet vardı üzerinde.Çocuktu.Tüm çocuklar böyle değil miydi? Ön yargılardan uzak,masum,temiz,hiçbir yalanın,hilenin ve sahteciliğin olmadığı bir dünyanın ve doğanın varlıkları değil miydi çocuklar?
Hızlı adımlarla yürümeye devam ediyorduk.Nefes nefese kalmak üzereydik ikimizde.Nereye götürüyordu bu çocuk beni.Ona bakarken içimdeki tüm korkular siliniyor ve zihnimdeki var olan tüm sorular anlamsızlaşıyordu.Neden böyleydim,bu duyguları neden hissediyordum?Asıl muamma burada gizliydi.
Açık kestane rengini andıran saçları,omuzlarından beline kadar uzamış,düz,parlak ve bakımlı saçları vardı.Bir kız çocuğundan ziyade ergenlik döneminin olgunluğunu sergileyen kendinden emin bir görünümü vardı.Oldukça sakin olamsına rağmen korkunun ve aceleciliğin getirdiği bir tedirginlik psikolojisi içindeydi.İkimizde anın gölgesindeki belirsizliklerin kucağında yürümeye devam ediyorduk.Hiç farkına varmadan sokaklardan uzaklaşmış nasıl olduğunu bilmeden bir patika yolda yürüyorduk.Yol daracık sağlı sollu palmiye ağaçları içinde aynı tempoyla yürümeye devam ediyorduk.Şaşkındım,şaşkınlığıma yeni yeni şeyler ekleniyordu.Palmiye ağaçlarının bitiminde yol sağa sapıyordu ya da bir ayrım veya kavşak gibi görünüyordu.İlk etapta ne olduğunu kestiremedim.Yüksekçe bir dağın zirvesine tırmanmışız gibi ötesi bir uçurum veya baş aşağı iniş gibi görünüyordu.Hayır hayır yürüdüğümüz patika yol harabe bir evin önüne çıkıyordu.Bizde oraya yürüyorduk.Karşıma çıkan bu harabe ev neyin nesi? Küçük kız tekrardan başını kaldırıp bana baktı.Yüzünde yine o doymsuz gülümseme vardı.Birden:
-İçin rahat olsun bundan sonra korkmamıza gerek yok dedi.
Küçük kıza dönerek:
-Baştan beri korktuğun ve korkmamız gereken şey neydi? diye sordum.
-Hiç dedi.Benim korktuğum şey seni kaybetmekti.Kafam karıştı.Artık olan biten hiçbir şeye anlam veremiyordum.
-Neden dedim.İyice gerilmiş ve sinirlenmiştim.
-Daha başındayız herşeyi sonunda öğreneceksin dedi.Harabe evin kapısına gelmiştik.Yürüdüğümüz yolun sonu burasıydı gibi geliyordu bana.Kapı kendiliğinden açılmaya başladı.Kapının arkasında yaşlı bir kadın belirdi gözüme.İçeriye girdik yaşlı kadın bana bakıyor,baştan aşağı beni süzüyordu.Kendiliğinden açılan kapı üzerimize tekrardan kapandı.İçerisi biraz karanlık ve nem kokuyordu.Küçük bir penceresi vardı içeriyi az da olsa o pencere aydınlatıyor gibiydi.Başka da bir ayrıntı çarpmadı gözüme,nem kokusu hissedilecek derecede ağırdı.Sonra bir ses "Hoşgeldiniz" dedi.Yaşlı kadından çıktı bu ses.Küçük kız gülerek yaşlı kadının yanına koştu,ona sarıldı ve kulağına birşeyler fısıldadı.Kadın ayağa kalktı kapıyı açarak dışarı çıktı.Derin bir sessizlik kapladı ortalığı.Ne kadar bir zaman geçti aradan bilmiyorum.Tekrar geri döndü,ben ayakta öylesine bekliyordum.Dönerken elindeki bir sepette kırmızı elmalar vardı.Elmalardan birini bana uzattı.Aldım ve yemeye başladım.Elmayı alınca karnımın çok aç olduğunu fark ettim.
Ben neden buraya gelmiştim.Bu kız ve yaşlı kadında kimdi?İçinde bulunduğum anın gizeminde bu yaşadığım şeyler neyin nesiydi?İlkin kendi ölümümle karşılaşmak,kendi ölü bedenimi yerde görmek,sonra ıssız bir sokakta yürümek,bu kız çocuğu şimdi de bu harabe ev ve yaşlı kadın.Yaşadığım hiçbir şeyi anlamlandıramıyordum.Karnım çok acıkmış olacak ki elimdeki elmayı kocaman ısırıklarla yiyiyordum.Yaşlı kadın gözlerimin içine bakıyor beni süzmeye devam ediyordu.Biraz çekindim ve elimdeki elmayı bitirmeden kalan kısmını birköşeye koydum.Biraz utanmıştım.Üzerimde inanılmaz bir yorgunluk vardı,kolumu kıpırdatacak halim yok gibiydi.Küçük kız ve yaşlı kadın bu kez birlikte kalkıp hiçbir şey demeden dışarı çıktılar.Farkında olmadan dalmışım,ne kadar uyuduğumu bilemiyorum.Birden küçük kızın çığlık sesleriyle uyandım.Ses dışarıdan geliyordu.Hemen koşarak dışarı çıktım.Adamın biri küçük kızı çekiştiriyor onu zorla götürmeye çalışıyordu...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.