- 566 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAVŞAĞIM
Kısa bir süre yalnız kalmayı fırsat bilip hemen elime aldım.Ne kadar da büyüktü...Birden içimden boyunu ölçmek geldi,yaklaşık 12 santim kadardı.O an emin olduğum tek şey, bu kadar uzun ve kalın olmasının benim için çok olumsuz birşey olduğuydu,çünkü büyük olduğu için kullanması da zordu.Ben Nokia 5110’umu bu şekilde incelemeye devam ederken birden monofonik melodisiyle irkildim telefonun.Sanki bana cevap veriyormuş gibi.Ne oluyo lan dememe kalmadan arayanın arkadaşım Murat olduğunu farkettim.Hemen açtım telefonu ama karşıdaki sesin Murat’ın değil,telesekreterin olduğunu farkettim.Ödemeli arıyordu beni yavşak.’Sanki ben herifin babasıyım **ına koyim’ diye söylendim ve telefonu kapattım.Fakat birazdan dayanamayıp karaktersizce onu aradım.5 dk içinde dükkana gelip beni alacağını söyledi ve geldi de.
Birlikte stada doğru yola çıktık.Denizlispor-Fenerbahçe maçına gidecektik ve daha da güzeli maça beleş girecektik.Murat’ın babası polisti hem de o maçta stadın giriş kapısında görevlendirilmiş bir polis.Bundan daha kutsal bir görev olabilirmiydi ki..Her ne kadar Murat maça beleş girebileceğimizden emin olsa da ben çok korkuyordum,gergindim.İçimden bir ses ’boku yicen olum sen’ diye haykırıyordu.Çünkü Murat son derece şerefsiz bir insandı ve lise yıllarında bana yapmadığı ibn*lik kalmamıştı.Onunla aramızdaki ilişki saygıdan tamamen yoksundu.Ama ilginçtir ki ense tokat göte parmak ayrılmadan birlikteydik 4 senedir.Hep beraber takılırdık ama onun beni her an göt gibi ortada bırakabileceğini düşünürdüm her zaman.İşte o psikoloji içinde Murat’ın babasını bulduk kalabalığın içinde.Korktuğum başıma gelmişti.Polislerin sadece 1.dereceden akrabaları içeri girebiliyordu.Fakat ben Murat’ın babasının 90.dereceden bile akrabası değildim.Aslında Murat ve sülalesiyle hiçbir akrabalık bağım olmadığı için kendimle her zaman gurur duyardım ama bu sefer durum farklıydı işte.Kapıda birçok polis vardı ve hepsi bana piçmişim gibi bakıyorlardı.Gözlerim dolmuştu,utanmasam ağlayacaktım.Ne hayallerle gelmiştim.Boynum bükük bir şekilde beklerken Murat’ın babasından dahice bir fikir geldi ve Murat’a ’seni bu kapıdan alayım arkadaşını da arka kapıdan içeri alayım’ dedi.Sevinmiştim,hemen koşarak stadın arka kapısına depar attım.Stadın arka kapısı ön tarafa göre epey ıssızdı ve karanlıktı.Orada beklemeye başladım ama Murat’ın babasından ses seda yoktu.15 dakika boyunca bir grup baliciyle birlikte giriş kapısında bekledim,polislere bakıyorduk mazlum mazlum.Beklerken üşümüştüm,kıçım soğuktan titriyor hatta adeta kıvırıyordu.Balicilerden biride benimle aynı hissi paylaşmış olacak biraz geride ateş yaktı.Balicilerle ateşin başında beklemeye ve sohbet etmeye başladım.Balicilerden biri bilet fiyatına sinirlenmiş olsa gerek,bana dönerek:
- ’****** ya **** ne biçim *** *** ben bu işin ta ******* biletlerde anasının *** gibi ****** ****** ****** lannnnnnn’ diye bağırdı.
Baştan aşağı küfürlerle dolu,cümlenin sonlarına doğru gittikçe volümü yükselen bir cümleydi bu.Açıkçası çok tırsmıştım.’Balicilerle akraba olcam burda yeter lan maçın **ına koyayım’ diye bağırıp evin yolunu tuttum.Fakat yolun hemen başında Murat’ın benle ertesi gün dalga geçeceği düşüncesi gitmeme engel oldu.Okulda ’ben maçı kapalı tribünden izledim ismail giremedi, aynen eve döndü gerizekalı’ diye anlatacaktı herkese.İşte o derece yavşak bir kişilikti Murat.Ona bu keyfi yaşatmamalıydım,benle taşak geçememeliydi.Hemen stada tekrar yöneldim ve her normal Denizlispor taraftarı gibi cebimdeki son 5 lirayla kale arkasından bir bilet aldım.
Ve işte stada girmiştim,koltuğumu da buldum.Kale arkasında olabilecek en iyi yerlerden biriydi.Tam kalecinin kıçının hizzasında yani tam ortadaydım.Ama bir sorunum vardı.Aşırı susamıştım,köpek gibi dilim dışarıdaydı ve cebimde 5 kuruş param kalmamıştı.Koltuğumdan kalktım ve belki biri düşürmüştür diye yerlerde bozuk para aramaya başladım çaresizlikten.Herkes biletindeki koltuk numarasını arıyordu,ben ise yerde su parası arıyordum **ına koyıyım.Birkaç dakika turladıktan sonra Allah büyük yerden 1 ytl buldum ve sevinçle koltuğuma dönüp sucu çocugun bana doğru gelmesini beklemeye başladım.Tam o esnada maç başlamıştı.Fakat o an maçla ilgilenemiyordum çünkü hemen önümdeki koltuklarda iki tane manken gibi bayan vardı.’Bunların bu maçta ne işleri var a.q’ diye düşünmeye başladım.Bu düşüncemin yerini keşke evden çıkmadan önce süslenseydim,jole mole sürseydim diyerekten pişmanlık aldı.Aslında süslenmeye niyetlenmiştim ama 10 bin erkekle birlikte 22 herifin topunu seyredeceğim düşüncesi süslenmemi gereksiz kılmıştı aklımda.Dolabımdan ne bulursam onu giymiştim ve son derece rükuştum.Her neyse,konuya dönelim.Oturduğum koltuğun yan tarafları boştu,yayıla yayıla maçı izlemeye başladım.Fakat biraz sonra irice,öküz yavrusu kadar göbeği olan bir adam gelip yanıma oturdu.Kıçı doğal olarak koltuğa sığmamıştı ve benim koltuğumunda yüzde 40’ını işgal ediyordu.Bu da yetmezmiş gibi her gol pozisyonunda aşırı heyecanlanıyor ve beni kıyafetimden tutup itekliyordu.Öküz adam beni heyecandan itip kaktığı için 3 kez yere kapaklandım.Artık maçta gol pozisyonu olmasın istiyordum.Aslında ben maçlada ilgilenemiyordum çünkü önümdeki bayanlar her gol pozisyonunda ayağa kalkıyorlar ve görüş açımı tamamen kapatıyorlardı.Zaten kız milletinden ne hayır görmüştüm ki burdada yaptılar bana yapacaklarını.Her gol pozisyonunda onlarla beraber bende ayağa kalktım mecburen.Birazdan omzumu dürten,iri,damarları pörtlemiş bir elle irkildim.Arkadan kalınca bir ses ’ayağa kalkmada bizde görelim bilader’ diye seslendi bana.O an ’önümdekiler kalkıyo lan napayım görmek için kalkıyorum mecburen,sende kalk a.q’ diye bir konuşma hazırladım kafamda ve arkamı döndüm.Fakat arkamdaki adamı görünce götüm yemedi,’tamam abi’ dedim,önüme döndüm karaktersizce.Maçta ilk devre bitmişti.Yanımdaki fil kılıklı ayı herif,bu seferde öndeki kadınların koltuklarını tekmeleyerek tık tık yapıp duruyordu.Aklınca kadınlara sarkıyordu.’Şimdi başımıza bela açacak bu ib*e’ dememe kalmadan kadınlardan biri arkasını döndü,sanki tecavüze uğramış gibi bağırmaya başladı.2 polis hemen kadınların yanına geldi ve kadına hangisi diye sordular.Çağırsan o kadar hızlı gelmezler **ına koduklarımın polisleri.Kadınlar arkada bir bana birde yanımdaki ayı herife baktılar.Ben gerek el kol hareketlerimle gerek mimiklerimle olayla ne kadar alakasız olduğumu gösterince kadınlar beni şikayet etmedi.Polisler ayı herifi aldılar ve stadın dışına götürdüler.
Artık rahatlamıştım,yanım boşalmıştı.Beni itip kakan ayı adam gitmişti.Her gol pozisyonundan sonra soluğu yere kapaklanarak almayacaktım artık.Gözüm sucu çocuğa ilişti.Hemen su aldım bir tane.20 kuruşluk suyu bana 1 ytlye sattı onun bunun çocuğu.Pet bardağın kapağında suyu içebileceğim kadar delik oluşturdum.O sırada aynı anda telefonuma gelen mesaja bakacam derken olan tüm suyu sıkarak önümdeki kadınların kafasına fışkırttım.Kadınlar zaten az önceki olaydan sabıkalı olan bana büyük bir sinirle baktılar.Bende benimde kafama su gelmiş gibi yaparak yukarı doğru baktım ve utanmadan kadınlara ’su atıyolar yukarıdan ya,ne terbiyesiz insanlar var’ dedim.Kadınlar zerre ziklemedi beni,önlerine döndüler.Suyumu da içememiştim.Dilim damağıma yapışmıştı,gaza gelip futbolculara sövecek halim bile kalmamıştı.Maçın ikinci yarısında yine bir gol pozisyonunda önümdeki kadınlar ayağa kalktı ve bende arkadaki adam yüzünden kalkayımmı kalkmayımmı diye tereddüt ettiğim sırada tüm stad gooolllll diye yıkıldı.Lanet olsun golü de görememiştim.
Maçta o skorla 1-0 bitti.Herşey ters gitmişti.Murat şerefsizi beleş girdiği kapalı tribünde rahatça maçı izlerken, ben 5 lira götüme girmesini bırak, kale arkasında balici ve sapık muamelesi görmüştüm.Su almıştım ama içememiştim.Hırpalanmıştım,yıpranmıştım.Gözlerim nemli stattan çıktım.Tam eve doğru yol alacaktım ki Murat aradı bir kez daha.’Nerdesin’ dedi.’Murat senin ta **ına koyıyım şerefsiz’ diye bağırdım.Yavşakça güldü ve ’Kapatıyorum teli’ dedi.’Siktir git’ dedim.Teli kapadı suratıma.O olaydan sonra Murat’la bir daha asla konuşmamaya karar verdim.Ama yapamadım ve 1 hafta küs kaldıktan sonra karaktersizce gidip konuştum.Çok yavşak bir kişilik ama ondan kopamamıştım.Yapacak birşey yoktu,o benim yavşağımdı.
Böyle şerefsiz,yavşak tipler daima var çevremde.Artık yıllar geçtikçe böyle tiplere öyle aşina oluyorum ki onları garipsemiyorum bile.Hayatımın bir parçası olarak görüyorum.Kim bilir belkide yavaş yavaş ben de onlara benziyorum,bende yavşaklaşıyorum,kim bilir..
İsmail PİŞER’in kaleminden..
comatose.blogcu.com
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.