- 550 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
SAYILARA SON (III)
Sayıların suçu yok aslında.
Aileden gelen bir alışkanlık benimkisi. Dar gelirli ama onuruna toz kondurmayan bir adamdı babam. Namuslu olmak dediler mi akan sular dururdu.İnsana eğilmekten tiksindiğin söylerdi.O zamanlar sayılar böyle hayata ahlaksızca hakim değildi.Terör vardı.Sayılar cadde cadde,sokak sokak paylaşmıştı kardeşliği.Namlular hain ellerin kurguladığı kirli bir oyunun figüranları olarak doğrultuluyordu başka bir kardeşe.İnsanlık kardeşlerin ayakları altında eziliyordu.Izdırap çok köklü ve derindi.
Babam çocuklarını gözü gibi koruduğunu sansa da iki kardeş farklı dünya görüşlerine çoktan kapılmıştı bile.Okulda öğretilen bir bir daha iki eder mantığının aile içinde bile işe yaramadığını çocuk aklım daha o günlerde anlamıştı.
Sayıların suçu yoktu aslında.
Aile kavgalarını körükleyen küçük anlaşmazlıklarda bile sayılar öne çıkıyordu nedense.Güç alabildiğine eziyordu az olanı.Ve ezilen sayıca artmanın telaşına düşünce kavramlar tüy gibi uçuyordu hafiflikten.Yapılması gereken yapılmadığı,yapmak isteyen horlandığı için asırlardır süren kör dövüşü durdurulamadı.Sonra başka bir sayı topluluğu ara verdi sayıların hakimiyetine.
Sayıların suçu yoktu aslında.
Hala varlığını sürdüren sosyal ve siyasal çatışma ortamı sevdayı kendi kalesine hapsetmek ,onu korumak ve yükseltmek tutkusunda değildi.Paylaşım sevgiden yoksundu.Benim olsun mantığı karanlık dehlizlerinde sokağın ,evin ve en tehlikelisi kalbin ,aklın sahiplendiği ihtirasa dönüşmüştü.Yetişen onca değer azami ortaklıkları büyüteceği yerde,asgari farklılıkların kavgasında kayboldu.
Sayılar yeniden tanımlansa bu coğrafyada.Kabullerimiz yeniden yatırılsa masanın üzerine.Neler kaybedebileceğimizin sıralaması yapılsa ulu orta.Balta tam ortasına vurulsa gerçeğin.Orta doğuda yeniden çizilecek haritalar diyen iradenin ırak olmayan ülkede yaptıklarına bir bakılsa. Şapkamızı çıkarıp kelimizi gösterebilsek ele güne.Ve sonra yeniden kurmaya başlasak düzeni.Denemeye değmez mi acaba?
Ve sayılarla arası iyi olmayan ben bile o zaman toplamanın faziletlerinin toparlanma olduğunu haykırsam içim sevinç dolu. Törpülenen umutlarım gümrah filizler gibi büyüse durmadan.
Sayıları günü kurtarmaktan korumalı.
Çarpma işleminin iki çarpı ikiden farklı olduğunu öğretsek yeniden .Ve yüreklerimiz bu coğrafyanın kederli çocuklarının yeniden gülüşüne çarpsa.
Bir de kötülükleri,çirkinlikleri,haksızlıkları,iki yüzlülüğü, adaletsizliği yok sayan çıkarma. Atabilsek sosyal hayatımızdan bu kanserli hücreleri.Pansuman değil doğrudan ameliyat.
Bölmekten hep sıkılmışımdır. Hala sorarım kendime niye böleriz ki hayatı, insanları, ülkeyi, dini,sokağı,duygu ve düşünceleri .Hatta gökyüzü birleşik değil mi hala .( imlada ayrı yazanlar olsa bile bitişiktir gökyüzü )
Sayılarında bir bitişi var elbet.
Doğduğun tarih yazılır mermerin üstüne ,öldüğün tarih yazılır.Altına bir dörtlük ve elbette Hüvelbaki eklenir.Ve sayılarla tamamlanmış bir ömrün muhasebesi matematikte biter.
Ya bitmeyen…?
Sayılar varlığını ezel-ebed çizgisinde hep sürdürür.
Geriye sadece edebi olan kalır.
Sİnan YILMAZ