Fotoğrafçı (mutluluğu donduran adam)
fotoğrafçıydı bazen en mutlu anları yakalar ve onları nazlı birer çiçek gibi karelerdi
bazende bir cenaze evinde en acı yüzler için basardı deklanşöre
hiç farketmezdi zaman onun için akşam karanlığında alır eline makinesini ayyaşların bulunduğu izbe sokaklarda onların yaşam savaşlarını anlatırdı karelere
yine böyle bir akşam dar bir sokağın karanlıklarında karşılaştı tekrar onunla
4. tim 2. manganın onbaşısı mehmet çakmak tı bu yerde yatan adam
nice görev çürütmüşlerdi beraber
nice darbeler yemişti de hep onun sayesinde ayağa kalkabilmişti
hatta sol dizinden aşağısını mayına kurban verirken bile kol kolaydılar
şimdi ise mehmet onbaşı yerlerde yatıyordu
kendisini tanıyacak hali bile yoktu
önce taksicilik yapan arkadaşına telefon etti sonra onbaşıyı uyandırmaya çalıştı
--mehmet onbaşım uyan ben geldim sıhhiyecin hasan
ama ne mümkün küp gibi içmiş
o halde taksiye bindirdiler ve eve getirdiler
sabahlara kadar bekledi başını onbaşısının
ancak saat 9:30 da açtı gözlerini
hemen nerdeyim diye sordu şaşkınlıkla
beni tanımadınmı onbaşım sıhhiye eri hasan seferi
hasan seferi, hasan seferi diye sayıkladı bir süre sonra gözleri ışıldadı
ede hasan şimdi tanıdım seni dedi
hasan önce kahvaltıyı koydu önüne sonra gidip elinde bir çantayla döndü
çantadan çıkan şey fotoğraf makinesiydi
mehmet onbaşının gözleri doldu dediğini yapmış tı demek
hep derdi zaten birgün herşey istediğim gibi olacak diye sayıklardı hergün
elinde bozuk bir fotoığraf makinesiyle dolaştığı günler aklına geldi
şimdi ise gözlerinden akan yaşlarla makineyi masanın üzerine koydu ve 10 saniyeye ayarladı
onbaşının yanına oturdu sağ kolunu omuzuna attı
şimdi ikiside ağlıyordu
makinenin önce uyarıcı yeşil lambası yandı ardından patlayan flaşla ortalık aydınlandı
çıkan fotoğrafa baktılar önce
sonra sıhhiye hasan bir fotoğraf daha getirdi
tam 13 yıl önce çekilmiş bir fotoğraftı bu
hemde yeşiller içinde