KARA NOKTA
Tavandaki noktaya asılmıştı sanki düşünceleri. Bembeyaz belki, biraz sigara dumanı rengi tavanda dolanıp duruyordu sorular ve cümleler. Sorup duruyordu aynı soruyu.
- Orada o kara boyanın ne işi vardı.
Kendini parçalarcasına düşünüyordu. O yatakta kim bilir kaç saattir öylece yatıyordu bilmiyordu. Bir an derin bir nefes aldı düşünceleri, boğazında düğümlendi nefesinde kalan cevaplar.
Susadığını hissetti. Mutfak o kadar uzak gelmişti ki. Kalkıp üzerini giyinmeliydi. Bornozla dışarı çıkamazdı. Salonda oturan ev arkadaşı onu böyle görmemeliydi. Savruk biri olduğunu düşünebilirdi ne de olsa. Vazgeçti bütün düşüncelerden ve mutfağa gitmekten de. Banyonun musluğundan içebilirdi.
Kalktı. Bornoza yapışmış ıslak bedeninden yavaşça kopardı tenini. Şöyle bir silkindi, üstünü düzeltti. Bir iki adım atıp aynanın karşısında durdu. Kafasını çevirip bakmaktan çekindi ilk önce. Göreceği şey korkutuyordu onu. Bir cesaret baktı aynaya.
Korktuğu başına gelmemişti. Eğilip sokuldu aynaya yavaşça. Bir iki siyah noktayı sıktı. Kızarttı tenini. Aynadan uzaklaşıp derin bir nefes aldı.
- Şu surata bak dedi. Hayır hayır bakma!
Bembeyazdı teni, belki biraz tavan rengi, ama güzeldi aslında. Döndü etrafında, bornozunu omuzlarına sarkıtıp salındı azıcık. Güzel bir kadın olabilirdim diye düşündü.
Offfff dedi. Of!
Tekrar aynaya yaklaşıp burnunun ortasında duran şeye dokundu. Tiksindi kendinden. --Yüzümün tam ortasında olmasan olmazdı dimi kocaman vücutta bula bula burnumu mu buldun konacak?
Burunda koca bir ben, kara bir örümcek gibi duruyordu. Kaç kez sokakta durdurup “burnunda böcek var abla deyip kaçmıştı çocuklar”. Kaç kez delikanlılar arkasından laf atıp ,yüzünü görünce pişman olmuşlar yada gülmüşlerdi.
- Kim alır ki zaten beni? dedi. Kim alır ki bu böcekle?
Tırnaklarının arasına alıp sıkmaya çalıştı, siyah noktalar gibi gitmiyordu da ve çok acıyordu. Sıktıkça midesi bulandı. Sinirlenmeye başlamıştı artık. Tırnaklarıyla kazımaya çalıştı ama canını acıtmaktan öteye gitmedi bütün çabaları.
Tavandaki, o beyaz -tamam biraz kirli beyaz- tavandaki o kara nokta kadar karaydı beni.
- Bu ben bende olmasaydı” dedi
Gülmek geldi içinden. Güldü de, hatta kahkahalar attı. “ Sinirlerim bozuldu yine, gidip şu suyu içeyim” dedi. Biraz kendine gelmişti, benine gülmesiyle.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.