- 1224 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
NE İSTER GÖZDEN GÜNEŞ...
Bu kekremsi hüznü böylesine hissettiğim vakitlerde neden bestekâr olamadığım aklıma gelir.İçimin bir yerlerinden söylendiğini duyumsadığım bu melodileri notalara dökemeyişimin hayfını kendimden çıkarırım. Delirmiş gibi hissederim kendimi . Aynanın karşısına çıkar ; dilimi çıkarıp , yüzümü buruşturarak kendimle alay ederim. Kendime hakaret etmek gelir içimden. Hatta bir yandan aynadaki görüntümle alay ederken , bir yandan da suratıma tokat attığım zamanlar da olmuştur.
Ben içimdeki bu sesleri neden çıkartamam ? Bu sesleri çıkartamazsam deli olacağımı hissederim. Bu sesler çıkmalıdır. Bir hamilenin çocuğunu doğuracağı vakitte doğurduğu gibi, bu seslerin de bir doğum vaktinin olduğunu düşünürüm . Fakat içimdeki bir ses vaktin , bu vakit olduğunu söyler. Lakin içimden dökemem ben, lakin bu sesleri şerh edip sözlere söyletemem ben .
Kimilerinin yapabildiği gibi de yapamam ben. Ben, o melodileri herhangi bir sözcüğün üstüne yüklenen bir tını haline getirip de, sesli sesli aktaramazsam, daha da beter olurum. Sanki kafamı kırmak, dilimi ısırmak ; ya da ne bileyim, bir yerlere doğru koşmak gelir içimden. Veya bir ırmağa girmek geçer hayalimden.Hatta, hatta bir çağlayanın altında olmak , suların başımdan aşağı dökülürken gürül gürül çırpınışını duymak , seyretmek gelir içimden.
Ne bileyim ? Belki de zihnimdeki bu kekremsi , bu beni örseleyen çaresizlik hissi, o zaman içimden akıp gidecektir, zannederim belki . Belki bu sular, bana yapamadığım , içimden söküp çıkaramadığım bu melodiyi mırıldanıverir. Belki bir " la " notasının üstünde zihnimdeki çalınış şekliyle dilime düşüverir kimbilir .
Bu melodiyi , yüreğimin sesine kulak vermemi sağlık veren her duygusallık anında duymuşumdur. Onu hissettiğim zaman sanki su emmeye başlayan taş kireçi gibi fısır fısır içimin kabarıp yandığını , içimin ; eriyerek, patlayarak genleştiğini hissederim. Yüreğim,
sanki hapsolduğu hücresinde patlamaktadır. Kavını , kabuğunu reddedip fırlamak ister bir yerlerden. Yüreğim kelepçesinden kurtulmak ister.
İşte şimdi şafak söktü . Gavur dağları’nın ardından utana, kızara doğan Güneş’in kızıl yalapları geceden beri henüz kapanmamış gözlerimi yakmaya çabalıyor. Daha kendini göstermeden gözüme saldığı ışıklarının zoru nedir de böyle gözüme dalaşıyor ?
Bir de bana. Biri söylesin bana, Güneş, ne ister bu gözlerimden , neden gözlerimi yakma derdinde hâlâ ? Hem Güneş’ e ne ettim ki ben ?
Benim ne suçum var ki ? Ben o melodiyi daha,dahaçalamadım ki . Ben , henüz o nameleri bir şeylerin üstüne döküp , dilimden kulağıma taşımadım ki . Beni neden hep yakmak, kavurmak ister Güneş.
Şiirlere aktardığım yangının içinde, o melodinin çaldığını duyamadım daha ben . Daha ben, sulara bakıp bakıp gitmelerin derdindeyim. Daha ben, sulara yansıyan silüetimin üstüne , damlayıp damlayıp , sudaki silüetimi halka halka bozmanın derdindeyim.
Güneş benden ne ister ki ?
Dünden dedin ya bana : " Yüreğinin sesini dinlesen yüreğin seni taşıyamaz ki ." Şimdi
sen iyi mi ettin sanki ? Şimdi sen, bana ne yaptığının farkında mısın ? Şimdi sen , yıllardır hücresinde huzuruyla oyalanan bir volkanı ateşlediğini bilyor musun ?
İnsafsız ! Ben yüreğimi bilmiyor muydum ? Ben bunu bilmiyor muydum ?
Bu sesler nereden nasıl çıkarılır ki ? Bir şiir daha yazsam diner mi sancım benim ?
Bu Güneş, neden gözlerimi yakmak ister ki ?
Ben, seni daha henüz ... ben seni görmedim ki ...?
YORUMLAR
...
İşte şimdi şafak söktü . Gavur dağları’nın ardından utana, kızara doğan Güneş’in kızıl yalapları geceden beri henüz kapanmamış gözlerimi yakmaya çabalıyor. Daha kendini göstermeden gözüme saldığı ışıklarının zoru nedir de böyle gözüme dalaşıyor ?
...
Yüreğinize ve kaleminize sağlık efendim.
Selam, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Emanetiniz Allah’adır.