- 902 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAMIN KÜFÜR ANLARI -12
Arkamıza bakmadan yürümeye devam ediyorduk.Elimi kaldırıp Rızgar’ın infaz edilmeden önce diz çöküp oturduğum yeri gösterdim.
-İşte burada diz çökmüştü.dedim
İhtiyar:
-Evet burada diz çökmüştü,bizde burada oturacağız.Çünkü dik burun kayalıkların en güzel görüldüğü yer burasıdır.Kayalıklar tüm ihtişamıyla insanın yüzüne burada yansır.İlk baktığında seni içine çekiyor sanırsın.Kayalıkların altındaki vadinin tüm güzellikleri,havası burada insanın ruhunu sarar.Seni alır bir başka güzelliğe,bir başka dünyaya götürür.Birden cennete ulaştığını sanırsın.Hele güneşin batımı zamanında buraya gelirsen,güneşle aynı seviyede olursun.Uzaktan bakanlar senin güneşi kucakladığını,avuçladığını sanır.
Gerçekten öyleydi.Bir doyumsuzluğa bakıyorduk.Bizi içine çeken bir doyumsuzluk...
İhtiyar işaret parmağını kaldırarak;
-İşte her yıl güneşin yere teyet olduğu en parlak anında,dik burun kayalıkların şu görünen zirvesine kayar.Batmadan önce tanlanır,kızıla çalar,göz alan parlaklığı kırılır.Ateş tonlamasını alır.Kayalıklarda şu alttaki vadiye düşer.Vadinin yemyeşil örtüsü deve tüyü sarısı,saman açıklığı rengini alır.Kızıllaşır,kızıllık kayalıkların mermer boncuklarına girer.Eşsiz bir renk hüzmesine döner.Sonra vadiyi baştan başa dolanır.Önce ceylan kayalıklardan vadiye iner.Dört ayağı üzerinde zıplar.Sonra kelebeklerin uçuş melodileri kuş cıvıltılarına karışır.Açan çiçek şarkıları yüreklere sızan bir ezgi gibi o renk cümbüşüyle ritimlenir.Doğanın ses armonisi tüm kanatlıları uçma dansına kaldırır.Civar köylüleri işini gücünü bırakır,damlara bu güzelliği temaşa etmeye çıkar.Sultan upuzun,ipeksi beyaz kefeniyle,Rızgarla birlikte bu vadinin yeşilliklerine ve kızıllaşan ışığın içine iner.Kuşlarla,kelebeklerle,ceylanlarla ve reng-arenk çiçeklerle birlikte elele tutuştukları ve birlikte dansa başladıkları anda,simsiyah bir bulut yükselir.Yayılıp tüm vadiyi kaplar.Tanlanan güneş ışınlarını keser,karanlık bir gölge yaratır.Tüm köylüler gölgeye isyana gelir,homurdanır lanetler yağdırılar.Bu yüzden buralarda gölgeye isyan edenler suçlanır.Bedeller öder.Bu yüzden...
Durmadan anlattı,anlattı, anlattı İhtiyar.Anlattı ama daha sözünü bitirmeden Rızgar gibi yere devrildi.Yüzü,ak sakalları toprağa gömüldü.Hiç bir ses duymadan,dönüp arkama bakmadan, bende İhtiyarın üstüne düşmüştüm.Tolo sol umzumdan tutup beni geriye çekti.Sırt üstü devrildim.O iğreç nefesini bir kez daha yüzümde hissediyordum.Ancak ruhum benliğimden,gövdemden ayrılmişti artık.Ölmüştüm ben.Kendi ölü halimi izliyordum.Tolo cesedime işkence yapıyordu.Bedenimi dirhem,dirhem kesti.Sonra meme uçlarımı,sağ üst dudağımı ve kaşlarımı kesti.Sevgimde ona nakşettiğim mendilin içine koydu...
O zaman dedimki;ey kutsal ışık,tanrısal kudretten,yıldızlardan ve gecelerin gizeminden üzerimize çükmeni,ruhlarımızı almanı;ruhlarımızı arındırmanı,yıkamanı istiyorum.En temiz ve en saf hallerimizle ruhlarımızı kutsamanı ve bizi hep aydınlatmanı istiyorum...
-SON-