- 729 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜM YAĞIYOR AŞKA!!!
Gerçeğinde yol aldıkça keşkelerim artıyor.
Sen yolcu olabilirsin kişiliğin ve ereğin gereği; ama ben hancı, asla!
Sanma ki hep bal dökülür ağzımdan, baldıran dökmeyi de bilirim yeri geldiğinde, yerli yerinde, ama yeterince. Çıkmıyorsa da ağzımdan tek bir acı ya da kötü söz, sana ve yaşattıklarına dair, sanma ki aczimden, kıyamıyorum ki sana. Yakıştıramıyorum da ne sana, ne bana, ne de sevdamız sandığım, adı her neyse o şeye.
Sanma ki gelgitler yaşıyorum. Ben hâlâ orada, o bıraktığın yerdeyim.
Sağlıklı bir kadın olarak, tensel tutkularımın ayartıcı salvolarıyla, kadınca direniş gücümün sarsıntıları arasındaki çatışma ve bocalayışla istikamet seçemeyişim; ne duygu, ne de davranışlarımla başa çıkılmazlığın en üst noktasında, istemsiz patlayışlarla son buluyor. Gelgit diye adlandırdığın bu işte senin! Ani çıkışlar dediğin, ürkütücü bulduğun da bu!
Şunu bilmeni isterim ki; gerçeğine saygım olmasa ve katlanma duygusu olmasa, bütün dünyaya, bütün insanlara kafa tutabilirim. Her köprüyü havaya uçurabilirim.
İsyanlarımla beslenen başıboş özgürlük tutkusu, özlenen varlığınla gönüllü, sevimli bir esarete dönüşüyor. Bununla beraber, köpüre köpüre kıyıya varınca kayalara çarparak geri dönen deli dalgalar gibi bir iç dünyam var benim. Kayalar önüne set çekiyor diye, kıyılara hücum etmekten bir türlü vazgeçmeyen, yılmayan, uslanmayan dalgaların kol gezdiği derinliklerim, kumsalında erimek istiyor oysaki!
Gel aşık olmanın, gel seviyor olmanın tadını çıkart bu gün diyorum kendi kendime her şeyi göz ardı edip ve vazgeçip her şeyden, hiç değilse bir tek gün. Ama olmuyor. Kaçamıyorum gerçeklerden. Yalçın dağ olup dikiliyorlar önüme birer birer
Güneşi batırıyorum zamansız, inceden bir tül indiriyorum en karasından aynı zamanda, sığınıyorum o sensiz, o sevişmesiz yatağıma sessizce, her gelen geceyle olduğu gibi yine. Yastığıma sarılıyorum sen yerine, tüm korkularımdan kaçıp, yorganı daha bir çekiyorum yalnızlığıma.
Her gece olduğu gibi yine…
Ölüm!
Ölüm yağıyor aşka…
YORUMLAR
yazınız muhteşem olmuş.bütün yorumlarınız ve hayata karşı duruşunuz da.verdiklerimizle ve alamadıklarımızla derinleşir içimizdeki yara.anlaşılmadıkça dokunulmadıkça kabuk bağlar..sevgiye susamış azgın bir sele dönüşür yarınlar.umut biter..kin başlar.kin acıtır insanı ve daima içinizde büyür ve kendini büyütür.ve daha çok acı verir gittikçe..bir cümle var bilirmisin.hep sevdiğimizin anlamasını isteriz bizi.ama ihtimaller hesabına göre eğer bir erkek bir kadını anlıyorsa bu yüzdeyüz başkasının karısıdır diyor.terside mümkün..keşke anlayabilsek birbirimize fırsat versek.yaşadım biliyorum.şöyle eski radyo tiyatroları arkası yarınları gibi mola verip hayata..düşünsek seviye dönüştürebilsek sevdamızı...
her ikisi de değil efendim.sadece mektup türünde bir çalışma.lakin bu sitede bu nevi bir bölüm yok.edebiyat sadece şiir,öykü ve denemeden ibaretmiş gibi başka türlere yer verilmemiş ne yazık ki.öyküsü de olması nedeniyel tek paylaşabileceğim yer oluşuyla öykü bölümünde yer verdim mecburen.