KÜÇÜK KIZ VE MELEK
KÜÇÜK KIZ VE MELEK
Beş yada altı yaşlarında bir kız çocuğuydu. Bir hafta önce gelmişlerdi bu hastaneye. Kız daha o gün anlamıştı kötü bir şeylerin olduğunu. Kanserdi. Doktorlar böyle söylemişlerdi annesine. “o kanserin ne demek olduğunu bile bilmeyecek yaşta,küçücük.” Diye ağlamaya başlamıştı annesi baş ucunda. Günler günleri kovaladı. Küçük kız ne yaptılarsa tedaviye cevap vermiyordu. Artık her şeyi güçlükle yapar olmuştu. Geceleri uyumakta güçlük çekiyordu. Bazı zamanlar ağrıdan sabaha kadar uyuyamıyordu. Hep aynı sözcükler çıkıyordu ağzından. “baba bana bir masal anlat.” Babası da her gece bıkamadan usanmadan aynı masalı anlatıyordu. “bir varmış bir yokmuş. Ülkelerin birinde güzel mi güzel küçük bir kız yaşarmış. Bir gün bu küçük kız hastalanmış. Ne yaptılarsa çare bulunamamış. Kral babası ile annesi onun bu durumuna çok üzülürlermiş. Derken bir gün bir mucize olmuş. Bir melek gözükmüş küçük kıza. Bembeyaz giysiler içinde bir melek.” Kız masalın sonunu dinleyemeden uyuyakalırmış. Ertesi akşam yine aynı masalı anlatırmış babası. Hiçbir zaman duyamamış masalın sonunu. Hep aynı yerde uyuyakalmış,yorgun düşmüş. Babası da bilmezmiş ki sonunu anlatsın kızına. Her gece masalı anlatırken dua edermiş meleklere onu kurtarması için. Kızın durumu iyice kötüleşmeye başlamış.
Annesi kızının durumuna dayanamayıp iyice fenalaşınca doktor onu muayene etmek zorunda kalmış. Gerçekten bir mucize olmuş bu sırada. Küçük kızın bir kardeşi olacakmış. “kardeşi doğduğunda ondan ilik nakli yapacağız.” Demiş doktorlar ailesine. Biraz daha umutlanmışlar her geçen gün. Doğum yaklaştıkça hem heyecanları hem korkuları artmış. Ya iki küçük beden dayanamazsa bu zorluklara diye. Küçük kız her gece aynı masalı anlattırmaya devam edermiş babasına. Babası anlatırken elini annesinin karnına koyarmış. “ sende dinle.” Dermiş. “ben hiç duyamadım sonunu belki sen bana söylersin.” Aylar geçmiş ve bebek doğmuş. Küçük kız kardeşini görmek istemiş bir gün. Odanın kapısı açılınca bembeyaz bir kundağa sarılı küçük bir bebekle gelmiş annesi. Küçük kız onu gördükçe neşelenmiş,gönlünce sevmiş kardeşini. Derken ilik nakli için zaman gelmiş çatmış. Küçük kız ameliyata girmeden önce bir kez daha istemiş kardeşini yanına. Onu yanında tutarken bir kez daha anlattırmış masalı babasına. “bir gün bir mucize olmuş. Bir melek görünmüş kıza.” Der demez gülümsemeye başlamış küçük kız. “kardeşimin adı Melek olsun.”. annesi de babası da çok sevmişler bu fikri. Küçük Melekçiğin o zamana kadar adı konmamış çünkü. Ameliyat başarılı geçmiş ve iki küçük de kurtulmuş.
Yıllar sonra Melek ablasının yaşına geldiğinde babası yataklarının kenarına oturmuş yine her geceki gibi. Ve yine aynı masalı anlatmış. “bir varmış bir yokmuş. Ülkenin birinde güzel mi güzel küçük bir kız yaşarmış. Bir gün bu küçük kız hastalanmış. Ne yaptılarsa çare bulunamamış. Kral babası ile annesi onun bu durumuna çok üzülürlermiş. Derken bir gün bir mucize olmuş. Bir melek gözükmüş küçük kıza. Bembeyaz giysiler içinde bir Melek. Güzel kız meleği görür görmez her gün biraz daha iyileşmiş. Melek can olmuş ona,umut olmuş. Derken bir gün hastalığı tamamen geçmiş. Ama o Melek hiç bırakıp gitmemiş onu. Sonunda herkes mutlu olmuş. Sonsuza kadar mutlu yaşamışlar.” Babası masalı bir kez daha tamamlamış. Uyuyan iki küçük kızı da öpüp odalarından çıkmış.
YORUMLAR
bellik ki çabalamışsın,öykü içerisinde imla ve noktalama işaretlerindeki hatalar akıcılığı engelliyor.Kanserdi...noktalama işareti ünlem olmalı,bu sadece küçük bir örnek.
Bende amatörce öyküler yazıyorum ve bir aksilik çıkmazsa bu yaz ilk öykü kitabım"cam kırıkları" yayınlanacak.
Eline sağlık. Serhat Kızıl/Mersin
[email protected]