- 1004 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TARTICI AMCA
Yağmurlu ve kar yağacakmışçasına soğuk bir gün daha Konya’da. Yanıma almadığım bir şemsiye vardı zaten onun yerine de aldım bir tane pazarlıkla, şehrin adetlerine göre! Biraz ileride yağmur şiddetini o kadar arttırdı ki tam karşıya geçtim ve ilk gördüğüm O idi. O mu? O adliye binasının girişinde bir kaldırım betonu üzerinde ve dizlerinde bir battaniye ile duran tartıcı amca idi. Her zamanki efendiliği ile orada oturan, şakır şakır yağan yağmurun altında ıslanan bir amca, bir insan idi. Çoğu zaman insanların kendisini fark etmediği, fark edip de yüzüne bakmadığı! Ve kimi zaman yapılacak iş mi bu diye insanların kendince düşündüğü bir tartıcı idi.
Ben mi? Ben de hiç tartılmadım ondan! Küçükken tartıcılık yapmama rağmen, ve bir gün boyunca bir kişi bile tartamama rağmen. O an durdum düşündüm ama tartılmak istemiyordum yine de!. Cebimde dün akşamdan kalan kandil şekerleri vardı. Avucuma birkaç şeker koydum ve yanına doğru gittim. “Selamun aleykum” “Ve aleykum selam” “Amca kabul edersen dünden kalan kandil şekerlerim var sana vermek istiyorum, istersen şemsiyeyi de vereyim fazla ıslanma!” Amca o an bir duraksadı ve şöyle dedi: “ Bu şekerler var ya!. Bunları Allah gönderdi. Sağ ol. Gel ben de seni bir tartayım.” “Amca şemsiye?” “Sağ ol”…
Ben yavaş yavaş uzaklaşırken tartıca amcanın yanından öyle bir mutluluk geldi ki gönlüme! Daha önce verdiğim hiçbir şeker öylesine tatlı ve öylesine anlamlı gelmemişti bana! Hayırlı işler tartıcı amca…
Bir avuç şekerin yaşattıkları!...
Bir Konya hatırası!