- 1064 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖTEKİ HAYATLAR(3)
-Sadece ne? Bir derdim olmasa burada işim ne benim be adam? Görmüyor musun? Normal yaşam süren birine benzer bir hâlim mi var?
-Özür dilerim, lütfen …
-Önemli değil. Kusura bakmayın birden sinirlendim işte… Maksadım sizi kırmak değildi. Unutmaya çalıştığım geçmişimi hatırlattınız bana. Gerçi hep hatrımda da… Neyse canım artık… Sen kendinden bahsetsene bana biraz. Merak ettim doğrusu.
-Pek iç açıcı bir hayatım yok ama…
-Benim senden farlı bir yanım mı var Cemil?
-Aslına bakarsan dört dörtlük bir hayatım vardı birkaç sene evveline kadar. İşim vardı, evliydim, çocuklarım vardı…Kısacası bir erkek için ne gerekliyse vardı bende.
-Eeee? Şimdi ne oldu.
-Şimdi ise ne işim, ne eşim ne de çocuklarım var.
-Ne oldu yoksa… Yoksa öldüler mi?
-Ölmediler, çok şükür hayattalar ama…
-Anlıyorum… Terk ettiler değil mi?
-Evet, aynen öyle.
-Sebep ne peki?
-Ne olacak lânet olası kumar.
-Kumar mı?
-Evet kumar.
Varımı yoğumu kaybettim kumarda. Evimi, paramı, her şeyimi… En kötüsü ailemi… En çok bu koyuyor bana. Ufaktan ufaktan başladı her şey. İlk seferinde cebimdeki paranın bir kısmını, sonra daha fazlasını, en nihâyetinde de pahâ biçilemeyecek derecede değer verdiğim şeyleri kaybettim.
-Ne iş yapıyordun peki?
-Çiftliğim vardı
-Yaa? Maddî durumun fena değildi öyleyse…
-Ehh! Kimseye muhtaç değildik en azından.
-Şimdi nerede kalıyorsun peki?
-Evimde kalıyorum.
-Evini kaybetmemiş miydin?
-Öyleydi ama evi ipotek ettireceğime söz verdiğim gün kumar oynadığım adam ölünce ev yeniden bana kaldı. Allah’tan bir senet imzalatmaya yetmedi ömrü. Söz vermiştim vermesine ama… Allah’ın işi işte. Bana güvenirdi. Ağzımdan çıkan sözün kanun olduğunu bilirdi. Dolayısıyla acele etmedi. İşini bitirmeden de ecele gitti.
-Nasıl oldu bu iş?
Sıkıntılı günler geçirmeme sebep olan vak’alardan biri de bu pisliğin ölmesi zâten.
-Niye? Ev yeniden sana kaldı işte…
-Evi kurtardık kurtarmasına lâkin bu adamın ölmesi başıma daha büyük bir iş açtı. O aşağılık adamın ölümü de kendisi gibi pis oldu. Hayattayken başımın belâsıydı, öldüğünde de başıma belâ oldu.
-Ne belası? Şunu daha açık bir şekilde izâh etsene!
-En son oyunumuzdan iki gün sonra oldu her şey. Zâten o oyunda da evimi ortaya koymuştum. Ziyâ o günden sonra kumarhâneye pek uğramadı. Bir gün daha gitmiş o kadar… Tabii Ziyâ ortalıkta görünmeyince bunun saz arkadaşları onu aramaya koyuldular. Evine gitmişler.Kapıyı açamayınca kırmışlar. Eve girince de çürük bir et kokusunun farkına varmışlar. Tıpkı leş gibi kokan… Oturduğu odaya girdiklerinde ise kömür gibi kararmış, davul gibi şişkin bir cesetle karşılaşmışlar. İşin kötü yanı kâtil olarak akıllara ilk ben geldim tabii. Çünkü aramız hiç de iyi değildi. Kumarda evimi elimden almıştı. Bu yüzden onu öldürebilecek tek adam bendim. Türlü türlü ithamlarla karşı karşıya kaldım. Mahkemelik oldum. İçeride üç yıl yattım.
-Üç yılla nasıl kurtuldun peki?
-Ziya’yı öldüren adam teslim olunca beraat ettim.
Kâtil kimmiş peki?
-Kanlısı gibi bir şey. Ziya’nın ta önceden bir davası varmış bu adamla. Kavga ettiklerinde Ziyâ bu adamı bıçakla yaralamış. Adam da yıllar sonra öcünü almış anlayacağın… Kapıyı çalıp eve girmiş. Ziyâ adamı sonradan tanımış. Çünkü adam daha önceleri sakallıymış. Ziyâ’yı öldürmeye gidince sakalını tıraş ettirmiş. Tabi Ziyâ adamı tanıdıktan sonra pek de fazla yaşamamış. Adam, elindeki bıçakla Ziyâ’yı kıyma etmiş. Olay bundan ibâret.
-Anlıyorum. Neyse… Kafana takma geride kalmış bunlar.
-Geride kaldı kalmasına ama…
-Amasını söyleme! Ben de biliyorum çünkü. Benim de senden fazla bir farkım yok.
Mustafâ KILIÇBAY
24.05.2008
AKİS GAZETESİ
KÜTAHYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.