- 843 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Yehova'nın Askerleri
rengarenk kelebekler gelmediler.çiçeklerde açmadı.yıldızlar bile görünmedi.oturup mahşeri beklemeye karar verdik.kış yada yaz olmayan,ilk yada son baharda olmayan bir mevsim yaşadık.çocuklar oyunlarını,işçiler çalışmayı,anneler yemek yapmayı,sevgililer sevişmeyi,düğünler eğlenceyi,ağaçlar meyveleri kesti...kimse ölenlerine ağlamadı!
***
iki adam geldi
biri,Sodom yıkılacak
diğeri,yarın sabah
dedi...
***
içimizde tuhaf hisler vardı.daha önce hiç deneyimlemediğimiz ve tatmadığımız duygular.milyonlarca beden toplandık ve hiç kımıldamadık.sanki kımıldarsak dünya yıkılacakmış gibi.bütün bunlar o iki
adamın gelip bizi uyarması ile başladı.günahtan bahsettiler ve ahlaktan...
***
Yehova’nın askerleri geliyor
yanlarında yıkım ve ölümle
...
tarlaların ürün vermemesinden ve sürekli yiyor olmamıza rağmen doymamamızdan belli idi.iki adam mahşer salıncağı kurdu evlerimize.ve ölüm başladı.ihanet yada savaşmak.ancak ’’bu insana karşı değil O’na karşı bir savaş olur!’’ dediler.
kimse O’na karşı savaşamaz.bunu biliyorduk.
***
bu iki haberci geldiğinde onlara iyi davrandık.evlerimizi açtık.ancak geliş nedenleri O’nun bize öfkeli olduğu ve yanardağ lavlarıyla yok olacağımız haberini vermekti.günahlardan bahsettiler...
***
salı.biraz sonra gün doğacak ve heryer aydınlanacak.ancak bize yıkım ve ölüm gelecek.birçoklarımız bunun bilinci ile delirmeye başladı.bazılarımız kaçıyor.başka yerlere gidiyorlar.ama gittikleri yerler ,onlar yaklaştıklarını sandıkça uzaklaşıyor.
***
dağ lav püskürtmeye başladı.gökte dev kuşlar göründü.bize ölüm yağdıracak olan kuşlar.teselli yada umut yok.herşey aleni ve ölüm bu habercilerden sonra geldi.
***
iki haberci yanımızda duruyor ve her acıdan muaf olduklarını bildikleri için acımızla ilgilenmiyorlar.
***
işte ortalık aydınlanmaya başladı.titriyoruz ve gülüyoruz,küfrediyoruz ve şarkı söylüyoruz.bazılarımız ölüm kuşlarına tükürüyor ve bazılarımızda direniyor.gri bir kükürt dumanı kaplıyor heryeri.sanki kaçacağımız yerlere sadece içimizde biryerde görebileceğimiz duvarlar örmüşler gibi.Yehova bize kızgınmış.çocukları alacakmış ve taşa çarpacakmış.sonra kapı eşiklerine kurban kanı sürenler kurtulacakmış ve melek ( passah-fısıh,atlamak)atlayacakmış bu imzalı evleri.biz bunları yapmadık ve şimdi biz ölüm kuşlarının altında,acıdan dillerimizi ısırarak,’ağlayış ve diş gıcırtısının’ olduğu yere gideceğiz.
***
lavlar yaklaşıyor.yer titriyor.herşeyi görmeye alışkın güneş hem bize hem hiçbirşeyden haberi olmayan başka ülkelerdeki insanlara görünüyor.gölgelik arıyorlar ama bize güneşin kendisi geliyor ve eriyor bütün gölgelikler.
( bir ölüm kuşu aramıza geliyor ve konuşuyor!)
ölüm kuşu: söz dinleseydiniz size ölüm ve yıkım gelmeyecekti,şimdi ise kanatlarımda ölümle ben,size gölge oluyorum.
Gomorra halkı ( benzer sözlerle ve secdeye kapanarak kuşun önünde!): ey kanatlarında ölümle bilinmeyen yerlerden gelen ölüm kuşu!..kadınlarımızdan çoğu hamile ve çoğumuz yaşlıyız.bu sonu bizden esirgeyin!
ölüm kuşu ( kanatlanıp insanların birkaç metre üstünde uçarak): herşey daha önceden ayarlandı ve hiçbir dua durduramaz artık olacakları.bakın işte yaklaşıyor lavlar!
lavlar akıyor bize doğru.hareket edemiyoruz.ölümü bekleyen bedenlerden fazlası değiliz artık.bize haberi, ölüm ve yıkım haberini getiren iki adam yitip gidiyorlar kutsal semada ve biz orada ölümü bekliyoruz.
lavlar duruyor birden.donmaya başlıyorlar.ancak sevinemiyoruz.antlaşma gereği uymamız gereken emirlere uymadık ve kendi kendimizi cezalandırmak istiyoruz.ölümün başka yollarını arıyor bazılarımız.
(salı bitti ama hayattayız!)
konuşmalarımız artık buradan gitmek hakkında ve içten içe bir korku hepimizi kemirmeye devam ederken,ilk hareketlilikler başlıyor,bu,ölümü görmüş ama onun ellerinden kurtulmuş halk arasında.büyük yapılarda bizi izleyen ve ölümün ve acının asla kendilerine ulaşmadığı ’diğerleri’ bir zevkten mahrum kalıyorlar.bedenlerimizin daldan düşme zamanı henüz gelmedi.
(bir çocuk yüksek yerlerde oturan ’diğerlerine’doğru yürümeye başlıyor ve onlara peygamberlikte bulunuyor!)
çocuk (öfkeden çok tarafsız bir duyguyla):çaldığınız herşey katlanarak alınacak sizden ve bütün zevkleriniz boğazınızda kızgın lavlara dönecek!...evleriniz yağmalanacak ve kadınlarınızın ırzına geçilecek!..çocuklarınız alınıp kayalarda parçalanacak.zevk dolu yataklarınız ve semirmiş bedenleriniz köpeklerin ağızlarından sarkacak.ölümü görecek ve ona doğru koşacaksınız ama o sizden kaçacak!.çıkışınız olmayacak.sömürdüğünüz herşey sizden alınacak ve eziyetleriniz,baskılarınız ve zulümleriniz size cehennem suyu gibi içirilecek.hiçbir sebep yokken titreyeceksiniz yataklarınızda ve kovalayan yokken bile kaçacaksınız.ölümü isteyeceksiniz ,ama o sizden kaçacak.sömürdüğünüz kara tenler sizin kanınızla beyazlaşacak ve kadınlarınızın ırzına geçilecek!..ölüm dört bir koldan saracak sizi.öz evlatlarınız tarafından öldürüleceksiniz!!!
diğerleri ( çocuğun söylediklerine gülerek ve dalga geçerek!): biz bu yapıların içinde doğduk.ve hayat, efendiler ve köleler olarak rol biçer bizlere.doğal seleksiyon!...bizler güçlü türüz!...karnı çok aç bir aslan bir ceylanı önce yemek ister sonrada ona acır ve vazgeçer mi?...bizleri ’evrim’şekillendirdi ve bu sizinle bizim aramızdaki bir savaş.suçlayacaksanız bizi değil evrmi yada şu sizin Tanrı dediğiniz varlığı suçlayın! ve sen ey çocuk!..peygamberlikte bulunarak öfkemizi alevlendirdin ve şimdi lavlardan daha kötü bir ölüm sonunuz olacak!
çocuk ( yüksek sesle ve şimdi öfke içinde!): ay ve güneşe olan kutsal imanımız ve emir tomarlarımız adına yemin ederim ki bunları yaşayacaksınız!.acıdan dillerinizi ısıracak ve açlıktan kendi çocuklarınızı yiyeceksiniz.düşmanınız ev halkınız olacak ve kimseye güvenmeyeceksiniz.cehennem odalarınıza,kafa taslarınızın içine gelecek ve baktığınız o cam ekran size sizin ölümünüzü vaaz edecek!.ışıltılı yapılarınız yerle bir olacak!.varlığınız yağmalanacak!...güvensizlikten dolayı bazılarınız kendi çocuklarını öldürecek ve bazılarınızıda kendi çocukları öldürecek....kıtlık gelecek ve kıtlık önce sizi vuracak! bütün günahlarınız kulaklarınıza fısıldanacak gece gündüz.ölmeyenleriniz delirecek!..sığındığınız yer mezarınız,kamufle elbiseleriniz kefeniniz olacak!
....
çocuk daha fazla konuşmadı ve o kadar yorgun bir hale geldi ki,yere yığıldı.ve gözlerimizin önünde erimeye başladı.o kadar hızlı zayıflıyordu ki,kısa bir zaman içinde ondan geriye sadece kemikleri kaldı.
...
birçoğumuz başka ülkelere göç ettik...