- 746 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
MELEĞİM
Bir gün canım çok sıkkındı ve dolaşmaya çıktım. Kendi kendimle yalınız kalmak istiyordum. İçimde bir sıkıntı ve sıkıntıyla birlikte nedenini bilemediğim sevinçte vardı. İkisi bir arada olur mu diyeceksiniz inanmayacaksınız ama oluyor işte. Farkına varmadım ama bayağı dolaşmışım yorgun bir şekilde eve geldim. Evde bana dediler ki buraya bir güvercin geldi ama çok güzel görmeni isteriz dediler.
Onu merak ediyordum, görmek istiyordum. Aradan bir hafta falan geçti ve gördüm gerçektende çok güzel ve büyüleyciydi fazla yaklaştırmıyor ürkek ve korkuyordu benim amacım da onu ne ürkütmek nede korkutmaktı çünkü ben kıyamam hiçbir canlıya. Birkaç kez geldi ama ben biraz daha yakından görmek istiyordum bir derdimi var gözlerinden, duruşundan, tavrından onu hissediyordum.
Aradan biraz zaman geçti ve gezintiye çıktığımda çalıların olduğu yerden bir ses geliyor derinden merak ettim ve sesin geldiği yere doğru gittim çalının karanlığına kendini korumak için öylesine gizlenmiş ki . Birde ne göreyim bizim oraya gelip giden güvercin. Eğildim aşağıya yaklaşmaya çalıştım fakat ben yaklaştıkça öylesine korkak, öylesine ürkekti ki kendini geriye doğru çekiyor çırpınıyor ama bir türlü uçamıyordu.
Uçamadığına göre ya çok yaralı yada kanatlarında bir sorun var diye düşündüm. Telepati kurmak için çok bekledim. En sonunda yardıma ne kadar ihtiyacı olduğunu, benden bir zararın gelmeyeceğini anlayacak ki gözlerindeki korku ve çırpınışı çok azaldı. Gözleriyle, o haliyle bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Ama o gözlerinin masumca bakışları, kalp atışlarının hızlılığı beni çok etkiledi. Evet anladım ki kanatları kırılmış ve yaralıydı o durumdan bir an önce nasıl kurtulur düşüncelerimden gitmiyordu tek tesellim hayatta kalışıydı.
Yeterince incinmiş, kırılmış olan garibime nasıl yardımcı olabilirim, o halinden kurtulması için ne yapabilirim düşüncesindeydim. Hangi zalim eller kıymış, elleri kırılsın hiç mi acımamışlar bunların hiç sevgisi kalmamış mı dünyada diye söylenip duruyordum. Elimden geldiğince kanatlarını sardım umarım iyi olur diye dua etmeye başladım. Evde olduğumda, işe gittiğimde aklımda hep o vardı bir saniye bile aklımdan çıkmıyordu. Ona öylesine alışmıştım ki nerede olursam olayım çok özlüyordum, o da beni özlüyordu inanıyorum yanına gidince çok sevindiğini hissediyordum bakışlarından.
Satırlarımın ilk başlarında söylemiştim o aralar nasıl sıkıntı içinde olduğumu. Belki o sıkıntılarımdan kurtulmamı yaradan istedi diye hep düşündüm. Ben artık ona Güvercin demiyordum yeni bir ad koydum ‘’MELEĞİM’’
Gerçektende Meleğim’in o gözlerinden ben her şeyi anlıyorum. Bakışları, masumluğu, sadakatı, güveni bana huzur veriyor birlikte dertleşiyoruz o da beni anladığına eminim. Herkesin öyle bir Meleğe sahip olmasını isterim. Ben çok şanslıyım ki benim öyle bir Meleğim var. Kulağına seni çok seviyorum diye fısıldıyorum durmadan. Bellimi olur dile gelirde bende seni seviyorum der diye bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum………………
Tek istediğim Meleğim’in tekrar kanatlanıp uçması, hiçbir şeyden zarar gelmemesi, incinmemesidir. Kanatlanıp uçacak, belki bir daha gelmeyecek, göremeyeceğim ama gökyüzünde hür ve özgürce uçmasını görmem beni çok sevindirir. Meleğime öyle alıştım o kadar çok seviyorum ki onsuz olmaya dayanamam. Diyeceksiniz ki bu kadar çok seviyorsan niye semalara bırakıyorsun kafes yap orada kalsın. Ben Meleğimi kafese kapatamam onu gönül kafesime koydum. Nerede mutlu, huzurlu, kimsenin kırıp üzmeyeceği, gözlerindeki pırıltının eksilmeyeceği yer olsun da o bana yeter. Beni unutmayacağına eminim ara sıra gelecekmiş gibi beklerim taaa ömrümün sonuna dek. Benim meleğim beni unutmaz onu nedenli sevdiğimi biliyor Melekler unuturmu hiç.
Türküler Sevdamız