- 768 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sonsuz Aşk -2 ( Kanadı Kırık Yaralı Bir Kuş )
Sonsuz Aşk -2 ( Kanadı Kırık Yaralı Bir Kuş )
Dönüş yolu uzadıkça uzadı. Adam sevdiği kadının yaşlı gözlerle kendisini uğurlamasını unutamıyordu. Yıllar sonra ilk defa aklına sigarası geldi. Elini cebine attı sonrada yarım ağızla gülümsedi. ‘ Hay Allah bırakmıştım zehiri. Beni oyalayacak başka bir şey bulmalıyım. Bu ilişkinin nasıl yürüyeceğini bir türlü çözemiyordu. Aralarında o kadar uzun mesafe var ki. O şehirden uzaklaştıkça bir parçasının kendisiyle gelmediğini gördü. Yarım bir adam oluvermişti. Arabanın camından karanlığı seyretmeye başladı. Gördüğü karanlık değildi karanlıkta yolunu kaybeden kendisiydi.
Yolun bir yerinde verilen dinlenme molasında elini yüzünü yıkadı daha sabah da olmamıştı. Onu gelecek korkutmuyordu. Korktuğu sevdiği kadındı. Ya bir daha göremezse, bir daha sarılamazsa, sevdiğim diyemezse. Kötü düşünceleri aklından kovarak arabaya bindi yerine oturdu. Tam bir çıkmaza girdiğini iyi biliyordu. Araba hareket etti. Gözlerini yumdu. Söz vermişlerdi birbirilerine. Kadın kocamsın demişti tanrı huzurunda. İyi ve kötü günlerimizde hiç ayrılmayacağız. Adam mutluluktan uçuyordu, ‘karımsın’ dedi. Nikahımızı Yıldızlar kıysın. Ay ve Güneş şahidimiz olsun.
Önce elleri birleşti. Adam kadının önünde diz çöktü.
_ Bana bu dansı lütfeder misin aşkım.
Kadının gözleri ışıl, ışıldı, kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.
_ tabi hayatım zevkle.
Derinden gelen müziğin eşliğinde sonu olmayan bir dansa başladılar. Güneş Ay a seslendi ‘bak dostum ne güzel bir manzara ne kadar mutlular’. Ay başını salladı’ keşke hep böyle devam etse’ Gözünden bir damla yaş düştü. ‘Onlar bilmiyor ama sonları hiç iyi olmayacak gibi geliyor bana’. Güneş ‘ Yıldızlara bak onlar yalan söylemez onlarda dans ediyor. Ay hala başını sallıyordu.
Kadın camın önünde karanlığa bakarken gülümsedi çok mutluyum dedi evet çok mutluyum. Dolabın kapısını açarak çamaşırlarının bulunduğu raflarda geceliğini aranmaya başladı. Aylardır giyme ihtiyacı duymamıştı. Nihayet aradığını gördü ve itinayla eline aldı. Derin bir yırtmacı olan kırmızı renkli bir gecelikti. Uzun, uzun seyretti. ‘Bu gece giymeliyim yanımda olmasa da onun için giymeliyim’. Buluz ünü çıkardı aynanın karşısına giderek vücudunu seyretmeye başladı. Güzelliğine güveniyordu en az onun için. Ama daha da önemlisi onu bütün kalbiyle seviyordu. Geceliğini üzerine geçirdi. Yırtmacı kalçalarına kadar geliyordu. Aynaya bakarak kendisine çapkın,çapkın gülümsedi. ‘Senin için hayatım’ dedi ‘senin için’. ‘ Bundan sonra her gece sen olacaksın yanımda’. ‘ Beni kucaklayacaksın’. Kadın yatağa uzandı.Aşkına sarılırmış gibi yastığa sarılarak Uykunun kollarına bırakırken kendisini yüzündeki gülümseme hiç kaybolmadı.
Adam daha sonra verilen hiçbir molada yerinden kıpırdamadı başını cama dayayarak derin bir uykuya dalarken son düşüncesinin dün yaşadığı mutluluk ve heyecan oldu. Gün ışırken araba Boğaz köprüsünü geçip otogara doğru yol almaya başladı.
Yolculuk sona ermişti. Otobüs bağlı olduğu perona yanaştı. Yolcular arabadan inmek için hazırlanırlarken şoför Allah’ın izniyle rahat bir yolculuk oldu diye düşünüyordu. Adam yerinden hiç kıpırdamadı. Yüzüne yerleşen tebessümün altında, onun için yolculuk yeni başlamıştı. O bir günde yılları yaşamanın bilincindeydi. Kalbinin son defa attığında, kanadı kırık yaralı bir kuşum diye düşünüyordu.
05-02-2008-Salı/ Haznedar
Tuğrul Ahmet PEKEL