- 1183 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Yol Arkadaşım
Uzunca bir süredir otobüs durağında bekleyen soluk benizli kadın, özensiz topladığı saçlarının rüzgârdan dağılan kâhküllerini elinin tersiyle kulağının arkasına tutturduğunda uzaktan gelmekte olan otobüsü fark etti.Bir adım öne çıktı. Gittikçe yaklaşan otobüsün orta kapısı tam da önünde durmuştu. Hayret! bugün oldukça sakindi içerisi.Kapının hemen solundaki ilk koltuğa ilişiverdi.
Otobüs hareket ettiğinde birbirini süzen gözlerden duyduğu seslerin de susmasıyla dışarıyı izlemeye koyuldu.Yol kenarında ağır adımlarla ilerleyen insanlar vardı.Telâşlı yüzler vardı.’’Yüzlerinde memnuniyetsiz tavır var’’ diye düşündü.Kim memnundu ki halinden? Nerden biliyordu ?Mutluluktan hoplayıp zıplayan insan var mıydı ki böyle düşünüyordu? ’’Acaba bu yüzlerin umdukları, caydıkları, acıyıp acıttıkları nelerdi?
Kimi geldiği yöne gidiyor, kiminden önce O ilerliyordu yolda.Aralıklarla duraklayan, nefesleyen otobüsün hareketinden ve hızla yok olan nesneleri izlemekten yorgun düşmüş olmalı ki başını usulca cama dayadı.Gözlerini tam karşıdaki cam bölmeye dikti;
---Hah, bir sen eksiktin! Merhaba ! Bugün çok kötü görünüyorsun, dedi ve alnının camda bıraktığı bir öbek buharı elinin tersiyle sildi.
---Görüyor musun bu yolculuk hayatımıza benziyor.Bu gelen geçenler hayatımızın bir yerlerinden mutlaka geçenler...Şu gördüğün çocuk parkı; Ah!..hatırladın mı, gazete kâğıdından yaptığımız uçmayan uçurtmayı?Kuyruğunu upuzun yapmıştık da taşıyamamıştı hayallerimizi.Yanındaki okul bahçesinde koştururken kanatmış mıydık dizlerimizi? Hatırladım! kanatmıştık da çorabımızın yırtıldığına ağlamıştık. Sanmıştık ki; kabuklansa da dizlerimiz en çok acıyan yanımız onlar olacaktı.
Az ötesi sevgililer caddesi.Mahcup bakışmaların, ilk aşkların itiraf edilemeyen adresleri.Geçelim bunları geçelim! Babam duyarsa şimdi...Hem şu gördüğümüz evlerden biri bizimki.Bakma bacasının tüttüğüne; nasıl pişer,nasıl taşar... içindekileri dört duvar bilir, bilmez gerisi.
Sen, neden benim gibi yasladın başını otobüsün camına? Ne güzel izliyordum bulutların güzelliğini.Şimdi takıldım kaldım bakışlarının esrarlı buğusuna.
Ne diyorum biliyor musun;az sonra bir gelin geçecek, al kurdelası, ak duvağıyla...Etekleri süpürecek elindeki papatyaların kuruyan yapraklarını...Hep merak etmişimdir zaten,o bedeni bu darlığa nasıl sığdırabildiğini.
Sendeledik korktun mu? Benim de alnım acıdı.Taşlar çıktı önümüze, yine yavaşladık ama yolu da yarıladık.Neyse ne! tabi arada duraksıyor insan,bazı şeylerin içinden çıkamıyor.Sıkılıyor, sıkıyor yolculuk.Boğulur gibi oluyor insan.Tam nefessiz kalmışken bir pencere açılıyor.Hadi yol bitsin diye düşünürken, bu sefer uzasın diyor, hiç bitmesin yolculuk.
Rehavet çöktü gözlerine ya dinledin beni,ya aklın başka yerdeydi.Ne çok gevezelik ettim değil mi?Senden başkasıyla bu kadar konuşmadım hiç.Kızıyorsundur bana ama başka türlü çekilmezdi bu yol.’’Şuncacık yolda gelip karşımda oturmanın ne alemi vardı?’’ diyorsun biliyorum.Demesine diyorsun da vakit geldi ben iniyorum bir sonraki durakta.Beni sevdiğin kadar gel yanımda ya da uzun bir uykuya dal.Elbette indirilirsin son durakta.
Otobüs durduğunda emin adımlarla iniyordu kadın.Elinin tersiyle gözlerinin nemini sildi.Emindi çünkü, biliyordu O’nun da geldiğini....
Özlem Pala
YORUMLAR
"Bir ben var benden içeru"
İçimizdeki ben ile daha fazla konuşmalı ve de tanımalıyız.
---
Değişerek gelişir biz farkında olmayız, oluruz...
Ama varacağı kemal bulduğu nokta hale asıl olan.
Hiç bir an boşa geçmiyor.
Güzel veya çirkin anlar yazılıp duruyor baki levhalara..
---
Tebrik ederim.
Güzel bir yolculuktu...
--
Düşündürdü...