- 661 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİR GARİP İSMAİL(3)
Kavgacı çocukların grup başkanı olmak, bundan sonraki kaderi bu oldu İsmail ‘in. Grubundaki arkadaşlarla kavgayı bir oyun haline getirmişlerdi. Belki diğer öğrencilerin oynadıkları futbol, valeybol.. gibi o yaşlara uygun sporlardan farklı bir spordu bu. Aslında temelde bir farkı yoktu onlardan. Çünkü kaybeden ve kazanan her ikisinde de mevcuttu. Ama özdeki fark o denli acıydı ki, belki de bunu düşünmek lazım. Zira kavga sevince yetim insanların bir isyanıydı. Diğerleri ise eğlenmek için elindekileriyle tatmin olamayan çocukların farklı alanlara yönelmesiydi.
Arkadışımız bir senesini de bu şekilde dolduruyordu. Sene doldukça an ve an o içindekilerini boşaltıyordu oysa…. Bir senenin sonuna varmış bulunuyorduk. Geçenler bir safta kalanlar bir saftaydı yine. Ben geçtim, İsmail mi? Bilmem belki o da geçmişti.
Tatilden sonra dörde başlamak. Yeni bir telaş, yeni bir heyecan. Hazırlıklar tamamlanınca okula git ve gel. Evet okulun dördüncü rütbesine yavaş yavaş alışmıştık. Okul bahçesinde o kalabalıktan üç aylık bir sürede ayrı kalmıştık. Ve bu ayrılık o kalabalığa bakış açımızı da değiştirmişti belki. Ama değişim ne kadar büyük olsaydı da İsmail ben buradayım diye haykırıyordu, yabancılaşmış bakışlarımız arasından aşinalığına. Onun varlığını görmemek amalığın daniskası olurdu zaten….
İsmail sınıfı geçmişti. Artık üçüncü sınıftaydı. Ama grubu birkaç fire vermişti. Kalan arkadaşları olmuştu. Fakat değişen bir şey olmadı, tenefüslerde yine birleşip oyunlarına kaldıkları yerden devam ediyorlardı. Birkaç ay bu şekilde devam etti üçüncü sınıfın ilk döneminde. Daha sonra ilk yarının sonlarına gelirken İsmail okuldan çıktı/kaçtı/koparıldı.
Onun mağdurları sevinmekteydi belki, belki de….
.
.
.
.
tam üç sene geçmişti aradan. Ben yedinci sınıfa başlamıştım ama farklı bir mekanda. Zaten kiracılar için mekan değişikliği kaçınılmazdır. Hele de böyle kıyı semtlerde. Yeni taşındığımız mahallede komşu olmuştuk kahramanımız İsmail le.