- 1567 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Düşlerin En Güzeli / Yağmur Islaklığında
Dalgaların çarptığı yüreğini toparlıyordu kadın o sonsuz kumsalda… Hüzzam şarkıların nağmesiyle, dilinden dökülen sevda sözleri bağrında yankılanıyordu mehtabın. Gri kayalıklardan kopan rüzgar, kollarını kadının ince beline doladı. Hazanın hüznünü taktı boynuna mercan bir kolye gibi, gözlerini okşadı bakışlarıyla. Gülümsedi arzular, lakin uzaktı ufuklar. Sararıp solsa da hazanı, gül teniyle neşeler saçardı etrafa… Gizli bir hevesle çağlardı güzel kadın. Her gün doğumu “gönül aydın” derdi yüreğindeki sevdaya.
Bir yaban gülü edasıyla yalnızlığına umutlu düşler ekerken, gözyaşlarını biriktiriyordu yarınların gönül borcuna. Saklı hüzünlerine iyimserlikle bakarken masalların içinden kopup geldi bir ses:
“Gülüşlerinden bir gülüş almaya geldim,
U-mutlu gözlerinden, susuzluğuma bir yudum hayat…
Gül sukutundaki dudaklarına bir çiğ damlası olup
Gece uyurken tenini almaya geldim.”
Boynundaki mercan kolyesindeki gerçeklerine baktı kadın. Yıllarca düşlediği sevdaydı gelen. O an saçlarının dalgalı hüznünü araladı koca yürekli bir adam. Mercan kolyeyi çıkardı yaralı elleriyle, paha biçilemeyecek kadar değerli sözleriyle bezenmiş nadide bir çiçek bıraktı kadının koynuna. Suskunlukların kraliçesi solgun yapraklarına büktü boynunu zamansızlıkla. İki çiğ damlası düştü gül yanaklarına… Kıyamazdı, toprağa bakmasına dayamazdı adam -ki yüzündeki her çizgide güzelliği benimsemişti:
“Güz gibi solmanı istemiyorum…
Gül tenin kirpiklerimin gölgesindeyken
Akıtma beni hüzünlü gözlerinden
Suların kulağına fısıldadığım,
Yüreğime mühürlediğim baharımsın sen…” dedi.
Dudaklarıyla sildi kadının gözyaşlarını. Kanayan yaralarına yüreğini bastı. Kanlı bir fırtına olsa da yakın geleceğin karmaşıklığı; sevdaya tutsak akardı damarlarındaki nehir. Sıcak iklimlerin bağrında özlemlerle beslediler düşlerini. Dört bir yanda çıkmazlar vardı oysa, yıkımlara sürükleniyordu hayat. Nemli gözleriyle baktı kadın:
“Bir gece olsun seninle sabahlasın bu gözler
Dilerse bir daha görmesin günü
Bir kez olsun bana akan bir şiir ol deli deli
Ol ki boğazıma düğümlenen maziyi unutayım
Anlamını yitiren kelimelerle ört üzerimi
Yüreğine kurban olduğum sevdiğim
Senin için canımdan vazgeçerim
Tek yaşam sebebim sensin
Yokluğunun silahını dayama şakaklarıma sakın…
Yoksa… Yoksa ölürüm…” dedi.
Zamanın gerisindeki gerçek hep peşlerindeydi lakin. Gecenin koynundaki yıldızlara diz çöküp, uykuyu yendiler. Ufuklara diktiler hep gözlerini. Uzaktan uzağa ilerleyip gül kurusu düşlerde dokunmadan seviştiler. Gülüşleriyle okşadılar birbirlerini. Böylesi bir güzelliğe dokunmaya bile kıyamazdı koca yürekli adam. Gecenin yıldızlı çarşafları terledikçe kanayan güller biriktirdiler suskunluklarına. Sustukça konuştu gözbebekleri. Umut sofrasında nefeslerini katık ettiler tatlı sözcüklerine. Yarınlara bel bağlamadılar sadece an’ı yaşadılar uçsuz bucaksız.
Damarlarında sıkışan özlem akıyordu coşkuyla, nehrin yatağı daraldıkça daha da hızlı akıyordu özlem. Bir nefes yankılanıyordu uçurum kenarında. Yürek yüreğe vererek sele kapılmış iki yaprak gibi sürüklendiler nehrin çılgın sularında. Sancılı özlemleriyle aşındırdılar kayalıkları. Ne bu akıntıdan çıkma isteği vardı içlerinde, ne de gücü…
Bu tatlı hoşlukla dalıp gittiler sevdanın derinlerine
Sevinçler sarmaladı bedenlerini
Kırmızı bir güneş doğdu uçurumun kenarından
Sabahın ilk ışıklarında çiğ damlası oldular bir gül yaprağında
Düşlerin en güzeliydi gördükleri
Ve
İki damla gözyaşı yağmur ıslaklığında…
Nisan 2008
Ayşegül TEZCAN
YORUMLAR
Bu tatlı hoşlukla dalıp gittiler sevdanın derinlerine
Sevinçler sarmaladı bedenlerini
Kırmızı bir güneş doğdu uçurumun kenarından
Sabahın ilk ışıklarında çiğ damlası oldular bir gül yaprağında
Düşlerin en güzeliydi gördükleri
Ve
İki damla gözyaşı yağmur ıslaklığında…
.......Süperdi.....
Düşlerin en güzeliydi gördükleri
Ve
İki damla gözyaşı yağmur ıslaklığında…
Görülen düşte olsa en güzelini görmüşler, belki de gönül gözleriydi görmelerini sağlayan...
Ve en kutsal yağmur, gözyaşı ıslaklığı değil midir? dedim kendimce.
Söz ve yorum bırakmayan yazardan yine etkili, dokunaklı, buram buram hüzün kokan nefis yazı.
Kutladım onlarca kez okumamızı sağladı için.
Sevgiyle.
Damarlarında sıkışan özlem akıyordu coşkuyla, nehrin yatağı daraldıkça daha da hızlı akıyordu özlem. Bir nefes yankılanıyordu uçurum kenarında. Yürek yüreğe vererek sele kapılmış iki yaprak gibi sürüklendiler nehrin çılgın sularında. Sancılı özlemleriyle aşındırdılar kayalıkları. Ne bu akıntıdan çıkma isteği vardı içlerinde, ne de gücü…
Bu tatlı hoşlukla dalıp gittiler sevdanın derinlerine
Sevinçler sarmaladı bedenlerini
Kırmızı bir güneş doğdu uçurumun kenarından
Sabahın ilk ışıklarında çiğ damlası oldular bir gül yaprağında
Düşlerin en güzeliydi gördükleri
Ve
İki damla gözyaşı yağmur ıslaklığında…
....................
'Düşlerin En Güzeli'...Kainatın içinde var oluşumuzun hesaplamasını yapmak kadar güzel bir başlık. Yaşam gibi, yaşamak gibi, sonrasında mutlulukla nefes almak gibi. Hüzünle beslenen, onunla hayata sarılan sarmaşıklar gibi göğsümüze düşen bakır rengi güneşlerin kentini ararız ömrümüzce. Dur durak bilmeden, sızım sızım süzülerek yürüdüğümüz bu yaşam atlasında bir noktaya endekslidir yüreğimiz. O ki, uğruna gecelerin derbendinde şiir şiir sayfalara işleriz...
Yine kusursuz bir Ayşegül Tezcan yapıtı. Anlatının içinde yaşamın yaşanası bir öykü olduğunu fark ediyor okuyan.
Tebriklerimle şaire.