REKABET
REKABET
Küçük dağ görünümlü tepecikler aşağıya kıvrılırken
birden düzlükte buluşup kasabamıza yer açmıştı sanki…yeşilliği baharda daha da fark edilen kasabada rüzgarlar çok olurdu özellikle öğleden sonra bir poyraz vardı ki sormayın , insanın derisini gerdirip çatlatırdı.bir sabah tatlı bir uykunun hatırına kendimi gayet zinde hissedip arabaya binmeden yürümek istedim .güneş sanki çatlamış da evlerin ve ağaçların üzerinden üzerime akıyordu.uzun süre yürüdüm işime doğru , arnavut kaldırımı, tabanı çatlak eski köselemi uçuruyordu nerdeyse ,çıkan sesi duymalısınız dallarda toplaşan kargalar bile güldü, herhalde yürü be endamın yeter diyorlardı .iki sokak ötedeki gevrekçiyi selamladım her zamanki gibi iki yağlı bir peynirli gevrekten istedim , tabi cebimdeki bozuklukları geceden hazırlamıştım fakat kır saçlı , ihtiyar simitçi elini kolunu bile kımıldatmıyordu ,seslendim istediklerimi zorla verdi .uzaklaştım..yoluma koyuldum , sabahları hafiften bir meltem eserdi , bir çocuğun gülümsemesi gibi oluyorlardı bu saatte , insanın elini yüzünü yıkayası geliyor adeta .benim dükkanın sağ yanı boştur orada genelde mahallenin çocukları top falan oynar yaz akşamları, bizim mahalleli kınaydı , nişandı burayı kullanır , biz de orda takılırız ,sandalyeleri kaptığımız gibi briç partisine…asıl çocuk biz oluruz….arsa belediyeninmiş ama yıllarca kimse el atmadığı için öylece kalakalmış aslında kimsenin şikayeti de yok...neyse tam vaktinde dükkandaydım..kepenkleri kaldırdım sanki bir kamyonetin freni patlamış gibi ses çıkarıyorlar her sabah ,,bir iki saniye öylece sabretmek gerekiyor . değiştirmekte epey masraf ….benim dükkan – ters L şeklinde bir biçimdedir bir de şöyle L nin ortasında sola bir kıvırtma yapar ki çok komiktir bu yüzden ben ona kıvırtkan Şaziye derim ,,, Şaziye de dilime bir yakıştı ki sormayın galiba yukarı mahallede papandikis efendinin mahalledeki kırığının adından geçmiş olmalı …bizim kıvrak Şaziyenin müşterisi eskiden çoktu şimdilerde işler kesat ,zaman üretimi , üretim de insanı değiştirmiş anlayacağınız köşkerlik bozuldu ,, tek tük gelen müşterilerden yolumuzu buluyoruz işte ..genelde sabah ile öğlen arası geliyor müşteriler,, genelde yeni ama dikişi zayıf ayakkabılar getirilir, gelenler de zaten çin işi olmuyor olsa da bir ikiyi geçmiyor dağılıyorlar artık bizim mesleği önemseyen de yok herkes hazır kalıpta çıkmış ucuz , bir iki kullanımda atılır türden ayakkabı giyiyor varsılların zaten arabadan indiği yok ayakkabı eskir mi? Yağmur mu görüyorlar kar mı çamur mu? hem onların ayağında birden fazla ayakkabıları bulunuyor yağlı , gıcır gıcır ,- aslında bizim kaliteye yakın- , giyen olsa bizde öyle derileri almasını biliriz, mesleği biz öğrettik herkese , en iyisi bizde, yirmi yıldır bu kasabadayız herkes tilkicinin yeri dedin mi bir şöyle durur ,o kaliteli ayakkabıyı yapmak kolay ama alan çok az ,ancak diktirmeye geliyorlar.yakında biz köşkerler aç kalacağız galiba…hayırlısı …
.öğleden sonra sanki para kazanmak istemezmişiz gibi tek tük gelen müşteriyi de biz gönderiyoruz .çünkü öğleden sonra briç saatimiz , yan komşum güdük rıza ve çakır memed ile gün ortadan çekilene kadar briç oynuyoruz..bizim rıza çok agresiftir kaybettiği zaman tansiyonu çıkar , şeker fırlar , damarlar suratında bir kızgınlık haritası şeklinde belirdiği için artık o günün bitme zamanı gelmiştir , usul usul dağılırız tabi kazanan daha mutlu evine döner..ertesi gün aynı terennüm bir daha..
diğer günlerden farkı olmayan bir gün yine otururken dükkanda ,,bizim yan taraftaki boş araziden sesler duydum , yaklaştığımda bir iki memur ölçüm yapıyordu , soru sormak istedim bir tanesi hiç istifini bile bozmadı diğeri kafasını kaldırdı ve bana arsayı bir şahsın satın aldığını söyledi , şaşırdım bir iki sual daha sordum ve oradan ayrıldım ..
bir iki ay geçmeden yandaki manzara değişmişti hepimiz kaygılı bir bekleyiş içindeydik önce direkleri ,,temeli ,ilk suyuydu , demiriydi ,derken adam gibi bir şeye benzemeye başlamıştı inşaat , bizim rıza briç oynayamamanın teesürüyle iyicene gıcık olmuştu içeride de oynamıyor beni öğleden sonra müşteriyle bırakıyordu, adam resmen tutukluk yapan tüfek gibi öylece ortada kalmıştı. benimde canım epey sıkılmıştı.
Günler geçiyor kış yaklaşıyordu rüzgar uğuldumaları daha istekli ve güçlüydü ,, bizim inşaat bitmişti tastamam orta çaplı bir dükkan olmuştu, rıza , komşular ve diğerleri bekleyişteydik.
Birkaç hafta sonra bizi ıslatan yağmurlarla birlikte, belediyeden birkaç yetkili ve açılış için geldiği belli olan bir adam ,beni ziyaret etti ve buranın bir ayakkabı imalatçası olacağını söyledi , küçük çapta fizibilite çıkarmışlardı bana da teğit ettiriyorlardı , içimden sanki araştırmadınız da bize soruyorsunuz ,dedim. birer çay içtik ve gittiler..
Bir ay sonra fabrika açıldı üretim başladı reklamlar ilanlar derken işler iyi gitmeye başladı , bizim rızanın oğlu Münir de fabrikaya girdi açıkcası bozuldum ama rızaya çaktırmadım , rızanın o gergin bekleyişi sona ermişti seviniyordu oğlu epeydir işsizdi , üstüne gidemedim.
Evlerden sıçrayan ışık, gözlerimde yükselip korkumun etrafına toplanırken gittikçe içime doğru sızıyordu...akşam, son yüzünü yere çalmış ,havaya kalkan sineklerle toplarken eve doğru yol aldım..evimdeki en yeni, sağlam derileri çıkardım yarın yeni bir gün olacaktı , görsün bakalım ayakkabı fabrikası mı daha iyi ben mi ,, dikiş iplerini ,
İğneyi de aldım mı tamamdı… on yıldır paketlerini bile açmadığım alman köselelerimi de unutmamalıydım..
Sabah erkenden işe koyuldum daha fabrika açılmadan ,, bir kaç ayakkabı dikip günü kurtarmalıydım hızlı olmalıydım ayakkabıyı yaparken fiyatlarını düşündüm biraz daha indirim yapmalıydım ama tabi masrafını da kurtarmalıydı, şansımız da yaver giderse iyi olacaktı ,, bizim süloya yeni bir tabela için sipariş verdim şöyle ışıklı falan , biraz masraflı olacak ama olsun artık rekabet kızıştı bir kere , heyecanlanmamak elde değildi , en son askerlik celbi eve geldiğinde böyle hislenmiştim. tabelaya -- ayakkabı alana bir yazlık terlik bedava-- diye yazdırıyorum gazamız mübarek olsun..
Bir ay sonra işler istediğim gibi gitmiyordu ,kampanya falan pek kesmedi , bir müşteri geldi , yüzünde biraz merak tortusu ve istekli , işler nasıl gidiyor diyerek sohbete girme havasıyla fabrikayı sordu ,canım sıkkındı da verdim veriştirdim fabrikaya .beyim ben sabahın altısında kalkıyorum akşama kadar en fazla iki ayakkabı yapıyorum kalitesine diyecek yok yağlı yağlı rugan ,ökçelerine alman köselesi vuruyorum o sizin kalantor fabrikanızda beş dakikada üretilen çin ayakkabıları gibi olmaz …müşteri ,ya beyim fabrika günde üç yüz elli ayakkabı çıkartıyormuş modeli ve renklerine diyecek yok
Ulan oğlum çin malı işte ne olacak iki giy at , bizimkisi adam işi assolist işi ,,
Müşteri-
Ya! iyide fabrikayla sen nasıl baş edebilirsin günde bin siparişi varmış artık yetiştiremiyorlarmış artık vilayete gitmeye gerek yokmuş, komşu kasabalardan da siparişler de var hem çarşı esnafı memnun, ucuza ayakkabı sürümden kazandırıyormuş , galiba işçi alımına da gideceklermiş ,kapat sen istersen, hem ayda sabit maaşın olur alacağın belli satacağın belli…. ulan dedim biz namusumuzla yirmi yıldır bu işi yapıyoruz kimse bize kapattıramaz, çok istiyorsan sen çalış diye bağırınca adam çıktı gitti…
Arkasından ulan bizim gıcır ayakkabılarımızı kim ne yapsın ,millet anasının karnından çekik gözlü doğan ayakkabı alıyor alın ulan alın, bizim göz nuru sabır ehli ruganlarımızı ne yapacaksınız zaten ….
Artık briç oynamıyor ayakkabı da dikmiyordum yan taraftaki hareketliliği görünce çıldırıyordum iki üç aydır sinek avlıyordum da , geçenlerde de bir yakınım da aynı şeyi dedi sen de orada çalışsana hem seni usta olarak alırlar diye.iyice fıttırdım..
Eskisi gibi terlik alanda çıkmıyor , tamire de gelen belli ..yok bu tekerlek dönmez oğlum tilkici bir şeyler yap diye diye akşamı buldum ..
gün boyayınca gecenin kalanını güneş boyamış, uyku girmemişti gözüme ,kalktım tıraşımı oldum doğru imalathanenin yoluna,, beni iyi karşıladılar , bir gözlüklü beyefendi konuştu benimle iki gün sonra tekrar aradılar gel diye iki gün sonra iş başı yaptım hiç benzemiyordu benim şaziyeme insan kaynıyordu ,orada kimsenin yüzü gülmüyordu
ne garipti kimse birbiriyle konuşmuyordu …öleceğim geliyordu her gün….
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.