- 1022 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAMIN KÜFÜR ANLARI -8
Tolo düşen Rızgar’ın bedeninin üzerinde duruyordu.İlkin cebinde bıçağını çıkardı.Ne yapacağını biliyordum.Yerimde donup kalmiştim.Yapma diye bağırdım.Avazım çıkıncaya
kadar yapma,yapma,yapmaaa... diye bağırıyordum.Olmadı.Nafileydi tüm bağırmalarım.Ses
tıtreşimlerim ağzımdan dışarı çıkıp hız dalgalarını oluşturamiyordu.Durgunlaşan hava bir
boşluk yaratmişti.Ses titreşimleri,ses dalgaları boşlukta oluşmuyor,yayılmıyor,ağzımdan dışarıya çıkmiyordu.Beyaz atlarda ulaşmişti rızgar’a.Fırdoki olmuşlardı etrafında,öyle sakin,ayina durmuş gibiydiler.Sonra Besra ve Ceylanda ordaydılar.Üzgündüler,hemde çok
üzgündüler... Besra Rızgar’ın baş ucuna diz çüktü.Hafiften toprağa düşen başını kaldırdı
ve sağ dizinin üzerine bıraktı.Ritimli dalgalarla oynayan ipeksi beyaz kefeni yellendi,savruldu.Besra’nın beyaz teni,tüm vucut hatları kalamle çizilmiş gibi kefenden gözüktü.Sonra ruhlara sızan bir melodi sesi yükseldi.Atların oluştuduğu çemberin ortasında beliren bem-beyaz ışıltılar bir ışık hüzmesine dünüştü.Doğa önce ölüme yas tutu.Sonra gerildi,durgunlaştı,sarsılır gibi oldu.Ardında kütülüğü,korkuyu,karanlığı
kıskandırırcasına dirençle gelen ölümü kutsadı.
Besra ve Rızgar elelle tutuşarak ayağa kalktılar.O hüzmeli beyaz ışığın içinde yükselen
doğal melodi sesiyle dans edercesine dönmeye başladılar.Besra, Rızgarın iki ellinide sım-
sıkı kavramişti.Dönerlerken başlarını önce arkaya eğdiler.İkisinin de gözleri parlıyordu.
Yüzlerinde tarifi imkansız bir gülümseme vardı.Işıl-ışıl parlayan gözleriyle bir birini sözüyorlardı.Derken beyaz atlara terkili binen çocuklar ayni güzellikte atlardan inip elele
tutuşarak Besra ile Rızgarın etrafında bir sevgi halkasını oluşturdular.Mutlulukla oynaşırcasına dönüp dans ettiler.Her şey zıttına dünmüştü.Ölüm silinmiş,doğa karşıtlığını
yenmişti.Bir mutluluk ayini vardı.Doğanın kutsadığı bir ayin...Hiç görülmemiş bir güzellik,
mutluluk ve sevgi dansı başlamişti.
Fırdolayi olmuş beyaz atlar,sonra çocukların sevgi dansı,en ortada Besra ve Rızgar,ışık
hüzmesinde çıkan kır ezgisi,kuş çıvıltıları,kelebeklerin uçuş melodisi,çiçeklerin açan şarkısı ve doğanın yarattığı harika sesler birbirine karıştı.Uyumlu,ahenkli bir hal aldı.Besra ve Rızgar o ahenk içinde yavaştan birbirine sarıldılar,kolları birbirinin vucutlarına sım sıkı kenetlendi.Ruhları birbirnin içine geçti,tek vucut gibi oldular.O dalgalı esintinin,o beyaz atların,o ipeksi beyaz kefen içindeki içinde,huzura,mutluluğa
uçtular.Tüm doğa,doğanın tüm güzellikler,hafif rüzgar esinti,ezgili kuş çıvıltıları,uçuşan
kelebek melodileri,açan çiçek şarkları ve tüm sesler ilk kez bu kadar hazlı,bu kadar güzel ve doyumsuz görünüyordu.Ceylan acısını çektiği doğum sancılarından kurtulmuş,birleşen
ruhların etrafında çocuklarla birlikte dans ediyor,zıplıyor ve o ana başka bir güzellik katıyordu.
Tolo;o çıldırtasiya ahengin,güzelliğin içinde simsiyah bir bulut gibi yükseldi,yükseldi,
yükseldi...Sonra o renk cümbüşün üzerini ürterek,kapkaranlık bir gülge oluşturdu.
Gülgenin altında o sihir,o tılsım o bir saltık aşk dansı dünmecesi kaybolmaya başladı.
Sahici bir dünya tekrar kapkaranlık bir bulutun altında kayboldu,ürtüldü ve silindi gözlerimde.Birden Tolo’nun tiksinti veren nefesini hissittim yüzümde.Yakalanıp bu uçuruma sürüklendikten sonra,defalarca iğrenerek yüzümde hissittiğim ve ruhuma bir
karanlık gibi çüken nefesini...
Başımı kaldırıp yüzüne baktım.Benzi atmişti,yüzü silikti.Hiç bir şey anlatmayan bir yüz
gürünümü vardı.İyice bana sokuldu.Sağ elimi tutup kaldırdı.Avucumu açıp içine bir şey
bıraktı."Bu sana ilk hediyem" dedi.Tanrım,inanamadım.Rızgarın kulağiydi.Kesik kulağı.
Daha kanıyordu.Ellerim titredi,tutamadım avuçlarımda.Kulak kayıp yere düştü.Hiç bir şey
diyemedim,sadece olmuş olana lanetler yağdırdım içimde.Sonra kendime,Tolo’ya ve karanlığın tuzağında lanetlenmiş kadarime lanetler yağdırdım...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.