- 967 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MEKANA DEĞİL ADAMA GEL
Epeydir görmediği bir dost, vakitsiz bir saatte aklına düşer,telefonda açamaz.Lakin,içine düşen sızı,uykuyu çalıp kaçmıştır.Sabah zorda olsa,üst üste sigaranın tellendirilmesine sebep de olsa nihayet olur.
Eski bir genelevin olduğu yere, yıllar önce yapılan caminin altında,camiyi çepeçevre kuşatan çay ocaklarında arar yıllardır görmediği ihtiyar dostunu.Bir zamanlar adeta bir mektep vazifesi gören, yaren meclislerinin yapıldığı,tadına doyulmaz muhabbetlerin demine varıldığı,Can daha sonra Hamza ağbinin Altın ovası,ve Apdullah ağbinin altın ovası.Duvara sırtını dayayan, elindeki gazete ile bütünleşmiş gibi duran, bir taraftan da fıldır fıldır gözleriyle dört bir yanı süzen, yakışıklı yoktur işte.Bir masaya ilişiverir ve bir çay içimlik etrafı süzer ,nafile ne gelir beklediği nede çok sık kullandığı sigarasından bir iz yoktur.
Gözlerinin altındaki torbalar iyice şişmiş,göbeği de hayli genişlemiş,mekan sahibine sorar ihtiyar dostunu.Olumsuz bir cevap alır almasına da, gene de ısrar eder,yarım ağız dilinin ucuyla ihtiyarın artık buralara pek uğramadığını öğrenir.Alkol ile bedenlerini ve ruhlarını kirletenlerin bol bulunduğu bir yerde olabileceğini öğrenir.Yola düşülür ve orası da bulunur,içerisi loş tuhaf renklerle aydınlatılmış( mı)?Yoksa iyice kimse kimsenin gerçek yüzünü görmesin diye karartılmış(mı),çözemedim ya neyse,etrafa ürkek bakışlarla baka baka bir çalışan aranırken,iri yarı bir çam yarması, buyurun,birine mi? Baktınız, demez mi?Kendilerine ihtiyar dostun adını soyadıyla beraber söyler ve buralarda bulunup bulunmadığını sorar.Zıkkım hanenin görevlisi,ileriyi işaret ederek yol gösterir,işaret edilen yere bakıldığında,ihtiyarın kıravatlı ve traşlı yüzü mekana inat güneş gibi nurludur.Ayağa kalkmasına fırsat vermeden masanın diğer tarafında bulunan boş sandalyeye ilişiverilir.
Epey zaman hiç konuşmazlar öylesine bakar dururlar.İhtiyar gözlerini kısarak gözlerinin içine bakarak,ne oldu,neden geldin dercesine bakar.İçilen zıkkımın etkisiyle,sararan çehreler ve kimsenin dinlemediği halde hiç susmayan ağır nağmeler gözden geçirilir,ağbi burada ne işin var diye sorulacakken,laf ağzında kalır.Oğlum sen bu mereti içmez,içenleri de sevmezdin, burada ne ararsın?İhtiyarın bu sorusuna,AĞBİ BİZ MEKANA DEĞİL,ADAMA,İNSANA geliriz,der ve susar,önüne bırakılan suyu zorda olsa içer,ihtiyar anlatır,ağlar…,anlatır ağlar…,susar… gene ağlar(lar)…,adeta zemhereği boşalan saat gibi,gözyaşıyla mekanı,oraya bi şekilde mahkum edilen garipleri adeta temizler(ler)…Nice vakit sonra ihtiyar müsaade eder ve delikanlı mekanı arkasına bakmadan,duyduklarının etkisiyle,içmeden sarhoş olmuş olarak terk eder.
İhtiyar mı?Hala adam,hala,sarhoş,hala okuyor,hala doğruları milletin gözüne sokuyor…Ve hala çoğu kimse tarafından sevilmiyor.Ama bunu kimse yüzüne söyleyemiyor,çünkü hala kral çıplak diyor,çünkü KRAL GERÇEKTEN ÇIPLAK,hatta, etraf böyle krallarla dolu.
İhtiyar sen çok yaşa…
Kadir ÇELİK Zamansız sancılar SAMSUN..