- 1500 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİR SEVDA MASALI
BİR SEVDA MASALI
Bir yiğit düşün,
Sevdaları,hayalleri,ümitleri,hedefleri,ülküleri olan......
Bunlara ulaşmak için iman etmiş, azimli, mücadeleci, cesaretli, mert bir genç .....
Yıllarını verdiği acı ,tatlı teccübeleri sırtına yüklenmiş, ülkü denen nazlı geline sevdalanmış, bir o kadar mağrur, bir o kadar Yesevi Dergahından feyz almış, Yunusluk onun yüreğini kaplamış, Yavuzluk ise mertliğinin verdiği cesaretten belli tam bir Türk Delikanlısı......
Tek amacı gayesi Yüce Yaradan’ın rızasını kazanmak olan bu yiğit bozkurt , mücadelesi içerisinde önüne engeller, engebeler, zorluklar , çirkeflikler çıkmasına aldırış etmeden , sabırla, yılmadan , yıkılmadan , Türk’e yakışır dik duruşuyla mücadelesine devam eder....İnandığı ülkü çileli bir yoldur.... Çileye taliplidir....Çünkü amacı Cenab-ı Allah’ın rızasını kazanmaktır....
Yıllar onu her geçen gün daha da olgunlaştırır....
Ama bir gün bir güzel çıkar karşısına ve bu yiğit Türk Delikanlısı bu güzele sevdalanır.....
Güzel sevdalısı bu yiğit Türk Delikanlısını baştan çıkarır ve kendine aşk şarabı tattırır....
Bizim yiğit Türk Delikanlısı aşık olmuştur....
Aşkıyla yıllarını verdiği Ülkü denen nazlı gelini arasında gidip gelmekte......
İkisinide çok sevdiğinden ne yardan vazgeçmekte ne serden vazgeçmektedir.....
Saatler günleri, günler ayları kovalamakta zaman geçmektedir.....
Bizim yiğit Türk delikanlısı ve Güzel Sevdalısı evlilik hayalleri kurarak dünya evine girmenin , birlikte yaşamanın planlarını programlarını yapmaya başlarlar....
Öyle güzelliklerden bahsederler ki birbirlerini tamamlamanın heyacanıyla, gözlerinin parıltıları çevredekileri kıskandıracak bir hal alır....Evlendiklerinde evlerindeki eşyalardan evlerinin duvarlarının bordürlerine kadar her şeyin hayalini kurarlar....
Birbirlerine yakışıyorlardır....
Her şey yolunda gidiyordur....
Yiğit Türk Delikanlısı Güzel Sevdalısının her isteğini yerine getirmek adına , onu kırmamak için her sözünü yerine getirir.....
Yiğit Türk delikanlısı Ülkü denen nazlı gelinini boşladı sanmayın, onada bir o kadar bağlıdır ki yıllarını verdiği, uğruna çileler çektiği, mücadele ettiği ülküsünün peşini bırakmaz....
Her şey yolundadır.....
Hani bir söz vardır ya " seven insan kıskanç olur"....
İşte bizim yiğit Türk delikanlısı da kıskançtır....
Güzel sevdalısını gözünden bile sakınır....
Bu kıskançlık Güzel Sevdalısını bunaltır, korkutur....
Aşırı ilgiden sıkılmıştır .....
Karar alırlar bizim sevdalılar......
İleride daha büyük acılar çekmemek adına, birbirlerini kırmamak adına ayrılırlar....
Bu ayrılık bizim Yiğit Türk delikanlısına acı vermektedir.....
Güzel sevdalısı aklından çıkmamaktadır....
O inançlı, imanlı yiğit Türk delikanlısı çökmüştür....
Kalbi param parça olmuş, yüreği yaralanmıştır.......
Yiğit Türk genci uzaklaşırken herşeyim dediği nazlıçiçeği sevdalısından,
Yüreğinde kanayan acıyı bastırmak, yine davasına düştü.
Her hatırladığında sevdasını, ülküsüyle bastırdı kanayan yarasını.
Yüreğinde acıyan kanayan bir şeyler vardı şimdi,
Unutamayacağı bir sevdaydı aşkı, birtanesi lakin; tercihi bu değildi;
Önemli olan onun için davası ve her şeyi olan
Dönülmez ufukların aydınlık yarınların garantisi TURAN ‘dı....
Karar vermek seçim yapmak zorunda olsada ,
Doğru seçim yaptığını ve doğru karar verdiğini biliyordu
Davası onun için erişilmesi gereken şerefli kutsal bir yoldu,
Çünkü o bu yola baş koymuştu ve bu yoldan dönmeyecekti
Dokuz ışığı vardı yiğidin birbirinden güzel
Bu ahlak ona yeterdi ve o onuncu olan sevdasını kocaman yüreğine gömdü....
Turan yolunda ilerleyen yiğit Türk genci
Önüne çıkan her engeli aşmaya,yüreğiyle savaşmaya devam ediyordu,
Fakat tek sıkıntısı dünyalar güzelini görememek onda dert olmuştu,
Aradan yıllar geçiyordu o TURAN yolunda yılmadan şimşekler gibi çakıyor kasırgalar gibi savuruyordu önüne çıkan her engeli deviriyordu.....
Onun pırıl pırıl imanlı yüreği kor halinde yanan sevdasını artık eskisi gibi bir yerlerde sıcacık tutmuyordu....
Küllenmeye başlamıştı sevdası dünyalar güzeli bir tanesi,
Ama yinede unutmuyordu.............
Günlerden bir gün gece vakti bir rüya gördü yiğidim;
Bir anda otağından kalktı, çadırın önüne çıktı
Ay ışığı vardı heryer ayan seçiliyordu çok uzaklardan bir toz bulutu geliyordu,
Kendi kendine gece bu rüyada gördüğüm bana gelen nazlıcanım bir tanemdi dedi..
Olsun dedi içinden rüya bile olsa bu beni sevinidirmeye yetti dedi kendince...
Gölün kenarına indi abdest almak için namaz kılayım dedi hayra çıksın bu rüyam ,
Gece çok geç olsada yiğidim imanını en güzel şekilde yaşıyordu
Allaha yalvarmanın zamanımı olur dedi içinden...
Namazını kılan yiğidim ardından şöyle semaya doğru ellerini uzattı, gözlerini kapadı dua etti:
ALLAHIM SEN BANA ÖYLE BİR İMAN GÜCÜ VERKİ,
BEN DÜŞMANIMI HER ZAMAN MAĞLUP EDEYİM
ALLAHIM SEN BANA GÜÇ KUDRED VERKİ NESLİMİ KORUYAYIM
YOLUNDA SAVAŞIP ŞEHİD OLAYIM...
ALLAHIM DEDİ ...... ve durdu aklına sevdalısı geldi
ELLERİ SEMADA GÖZLERİ KAPALI AYAĞA KALKARAK EY YÜCE ALLAHIM DEDİ...
BANA ÖYLE BİR DESTEKÇİ VERKİ,ONUNLA EVLENEYİM ,YOLUNDA EVLATLAR
YETİŞTİREYİM DİNİMİ, İLİMİ ,TÖREMİ HER YERE YAYAYIM..........
Duasını bitirdi ve ayağa kalktı...
Birden bire irkildi ne görsün..
Beyaz bir at üstünde nazlıcanı dünyalar tatlısı sevdası ona gülümsüyor
Tekrar şöyle bir durdu ve duası aklına geldi aklına biraz önce yaptığı,
Allahım sana şükürler olsun dedi ....
Nazlıcanına koşarak attan indirdi
Nazlıcanı ona şöyle dedi;
Yiğidim arslanım sen doğru seçimi yaptın benimle kalsaydın,sadece bendeki sevda sana yetmeyecekti sen sevdaların en büyüğünü hak ettin.Sen Dinimiz,töremiz,vatanımız için
Başkoyduğun yolda ilerledin, artık seninle bu yolda beraberiz her zaman destekçinim ve senin evlatlarını yetiştireceğiz dedi.
Biranda bizim yiğit Türk Delikanlısı gözlerini açtığında karşısında nur yüzlü , beyaz sakallı ,elinde asası beyaz at üzerinde yaşlı bir dede görür...Hava ışımıştı artık....Sabah olmuştu...
Aslında bizim yiğit Türk Delikanlısı dua ederken yüreğinden öyle bir dua etmiştiki Cenab-ı Allah’ta ona çok sevdiği Güzel Sevdalısını yüzünü, ay parçasını göstermişti...
Yiğit Türk delikanlısı gördüğünün bir hayal, yansıma olduğunu anladı. Ve Allah’a şükür etti....
Nur yüzlü beyaz sakallı dede ,
--Selamunaleykum Yiğidim
Yiğit Türk Delikanlısı,
--Ve Aleykümselam dede, nereden gelip nereye gidiyorsun böyle ?
Nur yüzlü beyaz sakallı dede ,
----- Yaban ellerden Türk illerine töremizi , dinimizi , sevdalarımızı paylaşmaya geliyorum..
Vatana hasretim evladım...Yıllardır gönül sürgünüydüm vatanımı karış karış gezmeye yeminliyim...Türk ellerini dolaşıp hasret gideriyorum....
Yiğit Türk Delikanlısı,
-----Dedem buyur şöyle seni misafir edelim...Yorgunsundur...Sen şöyle dinlen bende Cenab-ı Allah ne verdiyse bir sofra kurayım bir dilim ekmeğimizi paylaşalım...
Nur yüzlü beyaz sakallı dede ,
-----Sana zahmet olmasın evladım..Ben önce bir abdestimi tazeleyeyim ve namazımı kılayım evladım...Daha sonra dinlenirim evladım....
Nur yüzlü dede abdestini alır, namaza durur. Bizim yiğit Türk Delikanlısı bir yandan hazırlık yapar yemek için bir yandan da Nur Yüzlü Dedeyi seyreder. Dedeye bakarken dalıp gider bizim yiğit Türk delikanlısı...Yaşadığı olayı ve gördüğü rüyayı hayra yoruyordur...Dede namazını bitirir.
Bulundukları alan üzerinde göl kenarında yemyeşil uzanan ağaçların arasında nur yüzlü dedeye ikramda bulunur bizim yiğit Türk Delikanlısı. Birlikte yemeklerini yerler..Sofra duasını yaparlar birlikte...Sohbet etmeye başlarlar...Bizim yiğit Türk Delikanlısı biraz önce yaşadıklarını Dedeye anlatmaya başlar...Dede hayır ola evladım der...
Dede dinlenmiş yemeğinide yemiştir...
Müsaade ister daha gezecek o kadar çok Türk illeri vardır ki ....
Helallik ister yiğit Türk delikanlısından ...Helalleşirler....
Beyaz atına binen Nur yüzlü Dede Allahaısmarladık yiğidim der ...
Ardından birkaç kelam dökülür dilinden ;
Nur yüzlü beyaz sakallı dede ,
-----Yiğidim Cenab-ı Allah sana Turana ve çok sevdiğin o Güzel Sevdalına birlikte kavuştursun yiğidim....
Beyaz atına binmiş olan nur yüzlü dede atıyla birlikte gözlerden uzaklaşır...
Bizim yiğit Türk Delikanlısı da ardından baka kalır.....
Yaşadıklarını , dedenin kerametini çözmeye çalışır .....
Aslında bizim yiğit Türk Delikanlısı için bir imtihandır yaşananlar......
Ülkü ..........
Sabır ..........
Şükür ..........
İnanç ..........
Ve iman .......
Karar vermiştir yiğit Türk Delikanlı Koca Reis’inden öğrendiklerini aktaracağı nice yiğitler yetiştirmeye.Yiğit Türk Delikanlısı ülkü denen nazlı gelini için otağında, obasında, ocak ateşiyle pişireceği, yetiştireceği yiğitlere klavuz , eğitmen , öğretmen , olacaktır....
Bizim yiğit hiç vakit kaybetmeden otağının yanında hemen bir medrese , ocak otağı kurmaya başlar... Çevresinde de sevilen bir yiğit olduğundan herkes ona yardımcı olur . Ocağını çok kısa sürede hazırlar, bitirir.... 2 gün gece gündüz çalışmış ocağı hazır hale getirmiştir. 2. gece geç saatte bitmiştir ocağı....
Artık hazırdır ocağı.....
Hemen sabahında başlamak istiyordur eğitime .......
İlk gün üç yiğitle başlar medrese , ocak eğitimi vermeye .......
İkinci gün beş yiğit .......
Üçüncü gün dokuz yiğit olur......
Dokuz ışık belirmiştir yiğidin ocağında ........
Kendince bir eğitim programı hazırlar....
-----İslam Ahlakı ...........
-----Türk Töresi ............
------Türk Tarihi............
------Kur’an-ı Kerim ........
------ Fıkıh ...............
------- Türk-İslam ülküsü...........
-------Dokuz Işık ............
Ve ata sporlar güreş , ata binme gibi bir müfredat .......
Bu program ilk aşamadır.....
Bizim yiğit Türk Delikanlısı ülkü denen nazlı gelini yoluna kendi gibi yiğitler yetiştirmeye adar kendini.....
Güzel Sevdalı hani o kıskançlığı bahane edip ayrılmıştır ya mutlu mudur acaba ?
Güzel Sevdalısı kafasındaki karışık duygulara cevap verememektedir....
Düşünememektedir , seven bir Türk yiğidinin kıskançlığını .....
Aslında Güzel sevdalısı kıskanmıştır Ülkü denen nazlı gelininden Yiğit Türk Delikanlısını.....
O bunun farkında bile değildir......
Güzel sevdalısı ne kadar acı çektirdiğini bilmiyor mudur acaba ?
Hani gidip de yiğit Türk delikanlısına ben senden hoşlanıyorum , duygularıma karşılık bulamamaktan korkuyorum dediği aklına gelmemekte midir acaba?
İlk adımı kendi attığını unutmuş mudur ?
Yiğit Türk delikanlısına ilk açıldığı günü unutmuş mudur ?
O ilk gün yiğidin kendisine söylediklerini unutmuş mudur ?
O ilk gün Yiğit Türk Delikanlısı kendisinin böyle bir sevdaya , birlikteliğe başlamasının zorluklarını anlatmıştır güzel sevdalısına....Ülkü denen nazlı gelininden bahsetmiştir.....
Sevdiği zaman adam gibi sevdiğini ...İnandığı için uğruna her şeyini adayabileceğini......
Kendisinin zor bir insan olduğunu.......Sevdiği insanı gözünden bile sakınacağını ......
Ve bir çok konuda düşüncelerini paylaşmıştır.....Yiğidimiz acı çekmek istemediğini ilk gün söylemiştir....
Karar verirken bunları göz önünde bulundurmasını istemiştir.....
Güzel sevdalısı her şeyi kabul etmiştir....
Kabul ettiklerinin neler olduğunu düşünmemiş midir?
Ayrılık kararını verirken yiğit Türk delikanlısının ne acılar çekeceğini aklından geçirmemiş midir ?
Güzel Sevdalısı da her fırsat bulduğunda yiğit Türk delikanlısını uzaktan da olsa görmek için otağının çevresine gelir....Fakat yiğit Türk delikanlısı bunu bilmemektedir.....
Günlerden bir gün Yiğit Türk delikanlısı göl kenarında eğitime ara verdiği sırada aklına Güzel sevdalısı gelir....
Düşünür bizim Yiğit Türk delikanlısı acaba , acaba Güzel sevdalımda beni hiç düşünür mü ?
Bir kıskançlık uğruna ayrılığa pişman olmuş mudur diye içinden geçirir.....
Bu sırada göl kenarında , ağaçların arasında birde ne görsün !
Bizim yiğit Türk delikanlısının Güzel sevdalısı karşısındadır.....
Şaşırır.....
Dudakları kurumuş , damağı yapışmıştır....
Heyecanlamış ......
Kalp atışları hızlanmış , tansiyonu ve nabzı yükselmiştir.....
Şaşkındır.....
Şaşkınlığı üzerinden hemen atar....
Yiğit Türk Delikanlısı
Selamunaleykum
Güzel Sevdalısı
Aleykumselam
Yiğit Türk Delikanlısı
Nasılsın ?
Güzel Sevdalısı
Cenab-ı Allah’a hamdolsun ... Sen nasılsın ?
Yiğit Türk Delikanlısı
Allah’ıma şükürler olsun ..... Hayrola nereye böyle ?
Güzel Sevdalısı
Karşıda ki otağda bulunan Hatice Nine’yi ziyaret ettim , hastalanmışta ...Oradan geliyorum...
Aslında karşıda ki otağın yolu buradan (gölün yanında ) geçmemektedir. Yiğit Türk delikanlısına böyle söyleme gereği duymuştur....
Duygularını yine kıskançlığın ve inadının kurbanı etmiştir. Yiğit Türk delikanlısını gördüğü ve konuştuğu için de mutlu olmuştur ama yiğide belli etmemek içinde elinden geleni yapmıştır...
Yiğit Türk Delikanlısı
Hatice Nine nasıl ? Sağlığına kavuşacak mı?
Güzel Sevdalısı
İnşallah daha iyi olacak. Cenab-ı Allah’ın izniyle sağlığına kavuşacak.
Yiğit Türk Delikanlısı
Allah acil şifalar versin ..
Güzel Sevdalısı
Amin . Neyse ben gideyim artık. Annem merak eder. Sağlıcakla kal . Cenab-ı Allah’a emanet ol .
Yiğit Türk Delikanlısı
Sende Allah’a emanet ol. Yolun açık olsun. Der.
Ve Güzel sevdalısı ağaçların arasından kaybolur evine doğru yol alır, gider.
Bizim yiğit Türk delikanlısının yüreği , bağrı yanmıştır..
Bir yandan da uzun zamandan beri görmediği Güzel Sevdalısını görmenin mutluluğunu yaşamaktadır.Bu mutluluk bile ona acı , ızdırap vermektedir...
Günler , aylar , yıllar geçtiği halde yiğidin yüreği Güzel sevdalısı için küllenen ateşin yeniden alevlenmesine sebep olmuştur...İçi içine sığmıyordur....
Yiğit Türk delikanlısı göl kenarında hayaller alemine dalmıştır.
Nedenini anlayamadığı bir ayrılık yaşamaktadır....
Bu da ona daha çok acı çektirmektedir.
Kafasındaki sorulara cevap aramaktadır.
Ama cevap verememektedir.
Karmaşık duygular içerindedir.
Acaba güzel sevdalısı ne düşünüyordur?
O da bizim yiğit Türk delikanlısı gibi heyecanlanmış mıdır ?
Eli ayağı karışmış mıdır ?
Ayrılığa pişman mıdır ? diye aklından çeşitli sorular geçmektedir...
Yiğit Türk delikanlısı öyle dalmıştır ki, taki otağıdan Ezan-ı Şerif’in duyulmasıyla kendine gelmiştir..Kalkmış , toparlanıp abdesttini tazeleyip 9 yiğit öğrencisiyle birlikte akşam namazını eda etmiştir..
Güzel sevdalısını gördüğü için Cenab-ı Allah’a şükretmiştir...
Acısını , ızdırabını , sevdasını bastırmak için kendini yiğitlere ve ülkü denen nazlı gelinine daha da çok bağlayarak dindirmeye çalışır....
Güzel Sevdalısı otağına varınca odasına kapanır, saatlerce ağlar ......
Ağlar çünkü yanlış zamanda tanıştığına isyan eder Yiğit Türk Delikanlısıyla.......
her şeyini dört dörtlük gördüğü Yiğit Türk delikanlısının ona karşı kıskançlığını kabul edemez...
Kıskançlığı bahane eder , bu acıların çekilmesine sebeb olur ....
Bahanedir kıskançlık...... Çünkü seven insan kıskanç olur...
( Dünyada tek bir varlık vardır eşini kıskanmayan, o da DOMUZ’dur...Domuz da dinimizce yenmesi haram kılınmıştır.....)
Annesi kızının odasına kapandığını, ağladığını görür ve dertleşmek için odanın kapısını çalar....
Güzel Sevdalı kapının çalındığını fark etmemiştir....
Annesi kapıyı açar ve başucunda saçlarını okşayarak........
Anne
Güzel kızım seni ağlatan , üzen şey nedir? Kıyamam ağlamana, dayanamam....
Güzel Sevdalı
Anne ben ağlamayayım da kim ağlasın ..... Bugün yiğidimi gördüm... Ve ben sırf beni kıskandığı için ayrılma kararımızı vermemize neden oldum.Çok iyi bir insandı. Çok iyi bir eş olacaktı. Yıllar geçmesine rağmen ben hala unutamadım onu... Hata yaptım....
Anne
İnsan elindekinin kıymetini bilmez kızım.... Kızım sende elindeki değeri kaybetmene sebeb oldun... Hatanı da anlaman erdemliktir...Evet o yiğit delikanlıyı bende sevdim, efendi, abdestinde namazındaydı .... Oyiğidi üzmemelisin , kendini de yıpratmamalısın .....
Kısmette , nasipte ne varsa o olur ?
Der ve kızını teselli eder....
Güzel Sevdalıyı annesi biraz değişiklik olsun diye bir başka Türk ilinde bulunan Teyzesine gönderir. Kafasını dinlesin..... Kafasındaki karışıklıklar dağılsın ister....
Güzel Sevdalıya hava değişikliği iyi gelebilir mi?
Yıllar geçmekte,Yiğit Türk delikanlısı nazlıcanına ve davasına hep sadık kalıyordu....
Her ikisine de gereken ilgi ve özeni göstermeye çalışıyor
Davası için gerekli fedakarlığı yapmaktan hiçbir zaman çekinmiyordu,
Yüreğinde sevdası, güneşin kavurucu ateşini taşıyor.
Fakat Davasından da ödün vermiyordu,
Gözleri nazlısını ararken ,
Bileği kılıcını tutuyor,
Beyninde şimşekler çakıyor fakat o hiçbir zaman ikisini karıştırmıyordu
Otağında yetiştirdiği Alperenlerine öğütler veriyor ve şöyle dua ediyordu;
Allahım sen bana evlatlarımıda yetiştirmeyi nasip et......
Senin yolunda hayatını feda edebilecek,Türk neslini devam ettirecek evlatlar nasip et bana,
Ben ve benim gibileri davalarından eli boş cevirme allahım ........
Yine bir gün otağında güneşin kavurucu olduğu saatlerde dinleniyordu;
Obasının geleceğini ve zamanlarla ne yapacağını düşünüyordu,
Nazlıcanınıda unutmamıştı bu arada bir yandan onu yaşıyordu yüreğinde.
Artık Alperenlerini tam manasıyla yetiştirmiş , onlarında yeni Alperenler yetiştirmesi için 9 Alperenini 9 Türk iline göndererek oralarda kendi otağlarını kurmasını ister....
9 Alperene gidecekleri yerleri söyler...
Alperenler yiğit Türk delikanlısı hocalarıyla helalleştikten sonra her biri atlarıyla gidecekleri Türk illerine doğru yola çıkarlar...
Otağlarını kurarlar ....
Kendileri gibi yiğitler yetiştirmek için 9’ar yiğit seçerler....
Zaman su gibi akıp gitmektedir..
Bizim yiğit Türk delikanlısı Alperenlerini de gönderdikten sonra yeni Alperenler yetiştirmeye başlar....
Yıllar geçmiş yeni Alperenler de gerekli eğitimi almış , Türk illerindeki Alperenlerde kendi yiğitlerini yetiştirmişlerdir....
Bir gün gölün kenarında dinlenirken yiğit Türk delikanlısı,
Aklına bir şey geldi artık bu kadar yeter dedi kendi kendine,
Ayağa kalktı ve kılıcını kuşandı ,
Artık yeter TURAN’a gitmeninin yolunu buldum dedi
Şöyle düşünüyordu;
Tüm Türk boylarından genç neferler toplayacak,
Büyük bir ordu kurup ,Büyük Çin’e Büyük darbeyi indirecekti....
Bu sayede Türklerin yolu açılır diye düşündü,
Bu fikir kafasında yer etmişdi,
Korkusuz ,cesur ve yürekli yiğid tüm etrafındaki Türk boylarına giderek
Cesur,korkusuz,mert alperenler toplayacaktı.
Türk illerindeki Alperenlerine haber saldı...
Hepsi buyruğu alır almaz yetiştirdikleri 9’ar Alperen’i de alıp hocalarının yanına geldiler....
99 Alperen yiğit Türk delikanlısının yanındadır artık....
Alperenlerine seslendi ve onları topladı bir araya ve öğle namazını eda ettirdi.
Alperenler namazın ardından dualarını edip kalkmak üzereydiki...
Türk yiğidi geriye dönerek Alperenlerine şöyle dedi...!
Ey Yiğitlerim şimdi bir namazımız daha var
Alperenler şaşırdılar acaba karıştırdımı diye düşünürken,
Şimdi dedi sefer namazı kılacağız dedi..!
Alperenler dahada şaşırdılar..
Bu namazımızla bugün yola çıkıyoruz
Şimdi eda edelim ve sevdiklerinizlede vedalaşın....
Alperenler namazlarını kıldılar lakin hala düşünüyorlardı...!
Yiğit Türk genci namazdan sonra hızla hareket edip,
Hemen atını kuşandırdı ve dokuz neferine şöyle bir baktı..
Ve şu konuşmayı yaptı Alperenlerine..!
Benimle yola çıkacaklar...! Bu yol,uzun,çetin.engellerle dolu,
Benimle gelecekler aklını ve gücünü bu soylu kavga için kullanacak,
Güçsüz,dayanıksız,iradesiz olanlar varsa içinizden şimdi geri dönsün,
Bu yoldan çıkmak,bu yoldan sapmak yoktur,
Kandaşlarını yarı yolda bırakan,bu yolda davamızda bize engel olur,
Geri dönmek isteyen varsa şimdi geri dönsün ve arkasına bakmasın......!
Turana giden benimle gelsin ve bu yoldan asla çıkmasın,
Zafer bizimledir gazamız mubarek olsun ............
Bu konuşmanın ardına tüm Alperenler evdikleriyle vedalaştılar ardından......hep bir ağızdan- ALLAHU EKBER- diyerek atlarına bindiler...
Bu Türk yiğidi kahramanımızı sevindiren en güzel nidaydı..
Bu nida üzerine o kadar çok sevindi ki o an sevincinden nazlıcanını bile unuttu.....
Oda bu nidaya kulak vererek ALLAHU EKBER DEDİ..............
Gözleri parlayan Alperenler atlarının çoşkusuna katılırcasına çocuklar gibi şen yola çıktılar...
Gözlerindeki parıltı güneşin onlara yansıması gibiydi..
Allah’tan gelen bir güç onları bu yolda ilerlemelerini emretmişti sanki.....
Yiğit Türk delikanlısı ardındaki Alperenleri ile onurlanma zamanı geldi diyordu içinden..
Bu kavgada kaybedecekleri bir şey olamazdı onlar artık Allahın neferleriydi..
Hiçbir zaman ölmeyecekler,hep yaşayacaklardı....
Alperenlerine hep bu sözü diyordu yiğidim.
Sizler asla ölmeyeceksiniz yol boyu bunları dedi ve onları çok düşündürdü..
Artık ölmeyeceklerine o kadar inanıyorlardıki yiğidin arkasında salınıyorlardı birer beyaz gelin gibi...
Ama alperenler delikanlının onlara siz ölmeyeceksiniz neferlerim dediğinde,
Akıllarına farklı şeyler getiriyorlardı....
Alperenler bu çıktıkları uzun yolun her adımında kendilerine söylenen siz ölmeyeceksiniz lafına artık kızmaya başlamışlardı.
Yatsı namazını zor ettiler sormamak için hep kendilerini tuttular ...
Namazın ardından büyük bir şelalenin aktığı yemyeşil bir ortamda oturmuş dinlenirken ,Alperenler Türk yiğidinin etrafını sardılar sohbet etmek için ama asıl onların amacı başkaydı sormak istedikleri farklıydı,
Alperenlerden biri çıktı ve şöyle dedi ;
-- Ey yiğit ustamız sana bir sual sormak isteriz ama çekiniriz yanlış anlarsın diye
-- Sakın kızma bu sualimize bilirizki sen bizden daha fazla erdem sahibisin
-- Vardır bir bildiğin,bir hikmetin
Yiğit Türk Delikanlısı Alperenlerine şöyle seslendi....
-- Sorun bakalım neferlerim sorun..
Alperenler şöyle bir sual sordular..
Ustamızsın ve bizi yetiştirensin yol boyu bize dedinki siz ölmeyeceksiniz.
Bunun nedeni nedirki bizde et ve kandan canlıyız haşa
Biz neden ölmeyelim neden hep yaşayalım
Bunun hikmeti nedir
Haşa sen Allah’mısın da bizim ölmeyeceğimizi söylersin usta..
Neden biz ölmüyoruz söylermisin..?
Yiğit Türk Delikanlısı Alperenlerine şöyle bir baktı ve iç geçirdi
Bu ne Allah sevgisi dedi içinden baksana bana bile neredeyse baş kaldıracaklar
İçinden sessizce Allahım sana şükürler olsun dedi..
Bu gençleri benim yoluma koydun sana binlerce şükür dedi ve Alperenlerine döndü....
Ey benim yiğit arslan parçalarım siz sanırmısınızki ben Allaha ortak koşacağım,Siz sanırmısınızki Allahın hikmetinden sual sorulur.Benim size demek istediğim asıl bu değildi ama bu soruyu bana sorma cesaretinizden dolayı sizleri alnınızdan öpüyorum.Demekki bu soruyu soruyorsunuz Allaha olan imanınız bana olan sevginizinde, saygınızında önüne geçti sizleri bu sualinizden ötürü kucaklıyorum arslanlarım benim dedi..
Ve konuşmasına şöyle devam etti
Bu yolda kan dökeceğiz,bu yolda baş keseceğiz,can vereceğiz,can alacağız...
Sanmayınki bu yoldan hepimiz sağ çıkacağız..
Ama bu yol o kadar kutlu ,o kadar soyluki ruhumuz Allah katına çıkacak..
Nerde neden öldün diyecekler
Sizde bu yolu anlatacaksınız Alperenlerim..
Unutmayınki bu yolda ölünmez tekrar size söylüyorum sizler ölmeyeceksiniz...
ŞEHİTLER ÖLMEZ ALPERENLERİM ARSLAN PARÇALARIM ŞEHİDLER ÖLMEZ....
Bunu asla unutmayın ve bu yolda ilerlemeye devam edelim.
Gerekirse hepimiz hakkın rahmetine koşacağız......
Güzel Sevdalı Türk ilinde teyzesiyle beraber atalarının geldiği topraklar olan Orta Asya bozkırlarına gitmeye karar verir. Gidecekleri yer Doğu Türkistan’dır.
Doğu Türkistan’a giderek orada bulanan akrabalarını ziyaret edeceklerdir....
Bizim yiğit Türk Delikanlısı da 99 Alpereni ile diğer Türk illerinden toplamaya başladığı diğer Alperenler ile askeri gücünü 999 çıkarmıştır......
Hergün yeni zaferlere kılıç kuşanmış , at koşturuyordur....
Çin’e doğru yaklaşıyordur.....
Güzel Sevdalısı aslında yiğit Türk Delikanlısından habersizdir ve merakta ediyordur,aklından çıkaramıyordur.....
Bilmiyordur Çin’e sefere gittiğini ........
Günler geçer yorucu yolculuktan sonra ata toprakları olan Doğu Türkistan’a gelir Güzel Sevdalı.........
Burada bulunan akraba otağlarını ziyaret edecektir.....
Hasret giderir......
İlk defa geliyordur ata toprakları Doğu Türkistan’a ......
Burada her gittiği otağda, her geçirdiği zaman zarfında yeni bir şeyler öğreniyordur......
Atalarına ve akrabalarına yapılan Çin zulmüne ortak oluyordur.....
Anlatılanları çok titizlikle , dikkatlice dinliyordur.....
Ve anlatılanlarla yiğit sevdalısının ona anlattığı konular birbirini tamamlıyordur....
O anda güzel sevdalıyı bir hüzün bulutu kaplar yüreğini.......
Yiğidi aklına gelir ......
Ve yaptığı hatanın büyüklüğü ata topraklarında bile yüzüne bir tokat gibi iner ......
Hüzünlenir......
Duygu seline kapılır.....
Göz pınarlarından yaşlar akmaya başlar ........
Hayallere dalar.......
Ve kendisiyle hesaplaşır......
Saatlerce ağlar ........
Yiğit Türk delikanlısı ne yapıyordur.....
Nerelerdedir diye geçirir aklından , ondan haber alamamanın üzüntüsüyle geçiyorduır zaman....
Yiğit Türk Delikanlısı rüzgar gibi esmektedir.....
Zaferden zafere koşmaktadır.....
Yiğit Türk delikanlısı ilk düşmanla karşılatıpta mücadele ettiği meydanda ilk öğrencilerinden , Alperenlerinden, 9 yiğidinin birini kendi kollarında ŞEHİT verir.......
Bu kutsal yolda ilk Şehit’tir....
Ve son olmayacaktır.......
Şehidine oracıkta bir kabir yaptırır .......
Cenaze namazının edasınıda kendi kıldırır......
Şehidin atı’da ağır yara almış ve o da şehitlik mertebesine ulaşmıştır.....
Şehidi, atı, , kılıcını ve elbiseleriyele beraber kabire kendi elleriyle , tekbirlerle defneder.......
Allah u Ekber Allah u Ekber
Lailahe illallah hu Allah u Ekber tekbirler getiriliyordur......
Dua ettiriyordur ve Alprenlerine dönerek şöyle seslenir......
" Ey Alperenlerim , koç yiğitlerim , çıktığımız bu kutsal Allah yolunda ilk şehidimizi Allah katına uğurladık.....
Hakkınızı helal edin........"der ve ,
Helal olsun diye çok güçlü bir ses yankılanır Alperenlerden ......
"Hocanız ve benim Alperenim şimdi hepimizin olmak istediği mertebede şehitlik mertebesinde........
Cenab-ı Allah’ta bizlerede o mertebeye ulaştırır, nail eder inşallah......
Gazamız mübarek olsun........
El Fatiha" der.....
Dualar okunur, tekbirler, selavatlar getirirlir.....
Allah u Ekber Allah u Ekber
Lailahe illallah hu Allah u Ekber .........
Allah u Ekber Allah u Ekber
Lailahe illallah hu Allah u Ekber............
Bu nidalar Türk illerinde dilden dikle yayılır......
Şehitlere üzülen ailer.......
Kazanılan zaferlere Çin’e yaklaşan Alperenlerden dualarını eksik etmezler ve evlatlarını şehit olmak üzere sefere Alperenlere yardıma gönderirler......
Doğu Türkistan’da duyulmuştur Alperenlerin sefere geldiği.....
Orada Çin zulmüne rağmen direniş için, destek için , özgürlüğe kavuşmak vatanlarında parya olmaktan kurtulmak için Alperenlere katılmak üzere hazırlanırlar......
Bizim yiğit Türk Delikanlısı seferde otağında düşünürken bir gece aklına Güzel sevdalsı düşer.....
Onu düşünür......
Ne yapıyordur?.....
güzel sevdalısının aklına geliyor mudur acaba.....
Nerededir?
Nasıldır?
Yoksa evlenmiş mi dir?......
Pişman olmuş mudur? .....
Bilmiyordur güzel sevdalısının Doğu Türkistan’da olduğunu ........
İki sevdalıda habersizdir birbirlerinden.........
Beklide yollarını kader ata topraklarında birleştirecektir.......
Birbirlerinden habersizlerdir....
Bizim yiğit Türk delikanlısı verdiği savaşın içerisinde nazlı canını sevdiğini hep düşünüyordur aklından atamıyordur.....
Bir gün Doğu Türkistan’da Türk otağlarından birinde konaklamak üzere otağa yerleşirler...
Bu otağ sevdalısının da bulunduğu akrabalarının otağıdır...Bizim yiğit bunu bilmemektedir...
Güzel sevdalısı ile karşılaşması an meselesidir.....
Otağda 3 gün konaklayacaklardır.....
Gece yarısı uyurken birden uyanır ve hava almak için dışarı çıkar....
Ay ışığı aydınlatıyordur her yanı....
O sırada bizim yiğit ayın o ihtişamlı manzarasına dalar gider.....
Sevdalısını düşünür.....Hayaller kurar.....Ve ettiği mücadeleden başarılı çıkmak için Cenab-ı Allah’a yalvarır....Hatta duasında şehitlik mertebesine ulaşmak için öyle bir dua ederki bizim yiğitin gözünden yaş gelir....
Güzel sevdalısının neler yaptığını aklından çıkaramaz.....Hep aklında o vardır.....
Güzel sevdalısı onu düşünmüyordur diye hep aklından geçirir.....
Ama haber alamamakta ona acı verir....
Otağdan ayrılma zamanı gelmiştir....
Çin ordusu Alperenlerin burada olduğunu öğrenir ve o gidecekleri gece ansızın baskın yapmayı planlarlar....Çok kalabalık ve güçlü orduyla hazırlık yapıyorlardır...Alperenleri oradan silmek istiyorlardır....O gece otağı saran Kızıl Çin ordusu teslim olmalarını ister...
Bizim yiğit cevap olarak elçiye şu sözleri söyler;
--- Beni ve ordumu teslim almak istiyorsa gelsin alsın...Biz savaşmadan kellemizi vermeden esarete boyun eğmeyiz....Git bunları aynen söyle....
Alperenlerine hazırlanmaları talimatını verir......
Savaş kaçınılmazdır artık....Kızıl Çin ordusu saldıya geçmiştir....Çoluk çocuk demeden saldırıyordur....Alperenlerde saldırıya cevap veriyorlardır....Bizim yiğitte er meydanında savaşıyordur...O sıra yiğit gözü güzel sevdalısını görür...Çinliler onada saldırıyordur....Yetişir onu onların elinden kurtarır....Ama ağır yara almıştır....Çevresini Kızıl Çinliler sarmış dayanacak dermanı kalmamıştır...Ağır yaralanmıştır....Güzel sevdalısının gözü önünde ölümle burun burunadır....
Güzel sevdalı kendinden geçer bayılır......
Güzel sevdalı kendine geldiğinde Çinliler çoktan uzaklaşmıştılar........
Hemen çevresinde yiğidini aramaya başlar ama bizim yiğit yoktur..........
Dağ taş her yere bakar ama bulamaz.........
Kan ve revan içinde gördüğü yiğidinin öldüğünü düşünerek hıçkırılıklara boğulur..
Kendisini sorgulamaya başlar........
Tüm bu yaşanan olayların sorumlusu olarak kendini görür güzel sevdalı.......
Yiğidinin öldüğünü , şehit olduğunu düşünüyordur.....
Çinlilerin yiğidini şehit edip komutanlarına cesedinin götürüldüğünü düşünüyordur....
Güzel Sevdalı
----- Bunun sorumlusu benim....Ben yiğidime sevdama sahip çıksaydım, evlenip yuva kursaydık, bunlar başına gelmeyecekti......Bir inat uğruna koskoca yiğidim gitti....Bunun tek sorumlusu benim Allah’ım diyordu......
Bunlar hiçbir anlam ifade etmiyordu artık. Çünkü yiğidi çok büyük yaralar almıştı ve ceseti dahi ortada yoktu....
Günlerce aradı....
Haftalar sonra aramaktan vazgeçti......Hiç değilse hatırasına cesetine sahip çıkayım diyordu....Ama bulamıyordu........
Beraber geçirdiği o güzel günler aklına geliyordu....
Nasılda ilk görüşte sevdalanmıştı yiğide.....
İlk bakışını .....
Ona sevdalanışını ve ona açıldığı o günü aklından çıkarmıyordu.....
Yiğidinin okyanus gibi masmavi gözlerini unutamıyordu.....
Ağlıyordu........ Ağlıyordu...........
Bir inatı uğruna yiğidini kaybettiğinen kendine zarar vermek istiyordu.... Ama yiğidinin ona söylediği öğütler aklına geliyor, bir kez daha irkilip hata yapmıyordu....Allah’a yakarıyordu affet beni diyerek....
Kahrolmuştur güzel sevdalı.....
İnanamıyordur yiğinin öldüğünü kabul edemiyordur....
Hep içinde bir umut vardı ama bulamadığı cesedi umut veriyordu beklide.....
Fakat iş işten geçmiş miydi acaba....
Yiğide ne olmuştu......
Ne bilen vardı ......Ne gören vardı...... Ne de duyan ......
Bir efsane gibi yaşananlar kulaktan kulağa yayılıyordu......
Kimi diyordu şehit oldu göğe yükseldi.....
Kimi diyordu Çinliler parçalayarak , Çin Sarayında timsahlara yem ettiler...
Herkes bir yorum yapıyordu.....
Yiğit sevdalıya ne olmuştu kimse bilmiyordu...
Güzel sevdalısı ona arıyordu....
Umudunu ümidini kaybetmeye başlamıştır....
Yine yiğidini aradığı bir gün hava kararmış otağına çekilmiş, yorgun, bitap şekil de uyuya kalmıştır....
Uykusun da öyle bir rüyaya dalar ki sormayın gitsin...
Yeşil bir vadide akıp giden ırmak kenarın da yiğidini aradığı sırada çok uzaklardan bir beyaz at belirir...
Güzel sevdalı atı görünce acaba gelen yiğidim mi, ya da yiğidimden bir haber mi geliyor, gelen kişi yiğidimi görmüş müdür diye düşünmeye başlar.
Beyaz at yaklaştıkça bizim güzel sevdalının kalbi sanki yerinden fırlayacakmış gibi oluyordur....
Beyaz at yaklaştıkça güzel sevdalının içi içine sığmıyor bir ümitle atın bir an önce yanına gelmesini istiyordur....
Beyaz at süzüle süzüle yanına yaklaşır....
Beyaz atın üzerinde ki kişi belli olmaya başlamıştır...
Güzel sevdalı beyaz atın üzerinde kinin yiğidi olmadığını görünce hayal kırıklığına uğrar...
Peki beyaz atın üzerinde ki kimdir?
Güzel sevdalı içinden Yiğidini görmüş müdür?
Tanıyor mudur?
Bir haber mi getiriyordur diye içinden geçirir.
Atın üzerinde ki yiğidin rüyasına giren ak sakallı dede dir....
Tabiî ki güzel sevdalı bunu bilmemektedir....
Beyaz at iyice yaklaşmış...
Atın üzerinde ki nur yüzlü ak sakallı dede tebessümle güzel sevdalının yanında durur....
Nur yüzlü aksakallı dede yüzünde ki tebessümle;
Selamunaleyküm güzel kızım
Güzel sevdalı;
Aleyküm selam nur yüzlü dede
Nur yüzlü aksakallı dede;
Kızım yalnız başına bu vadide ne işin vardır? Sende benim gibi Türk illerini mi dolaşırsın diyerek sorar.
Güzel Sevdalı;
Evet dedem Türk illerinde sevdalı mı kaybettim onu arıyorum....
Nur yüzlü aksakallı dede;
Sen yoksa selvi boylu Alperenlerin hocası yiğit kahramanın güzel sevdalısı mısın ?
Güzel Ssevdalı;
Evet dedem o benim, yiğidimi tanıyormusunuz?
Gördünüz mü?
Yoksa ondan bana bir haber mi getir diniz?
Nur Yüzlü aksakallı dede;
Yiğidini tanıyorum güzel kızım benimle bir lokma ekmeğini paylaşmış sıkıntısına ortak etmişti yalnız bir haber getirmiyorum ondan ..... diyerek güzel sevdalıdan namazını kılmak için müsaade ister ve namazdan sonra bir hasbihal edelim güzel kızım.....
Aksakallı nur yüzlü dede ırmak kenarına inerek abdestini alır....
Güzel sevdalıda içinden geçirir ne iyi güzel yürekli bir dede....
Acaba yiğidimle ilgili neler biliyordur?
Yiğidini nereden tanıyordur?
Gibi pek çok soru geçirir içinden .....
Dede abdestini almış namazını eda etmeye başlamıştır....
Güzel sevdalıda dedenin de yoldan geldiğini düşünerek dedeyle kendine oracıkta bir sofra kurar ve dedeye ikramda bulunmanın hazzını duyar....
Bakalım dede yiğidiyle ilgili neler anlatacaktır güzel sevdalıya......
Ak sakallı dede namazını eda eder güzel Sevdalının yanına doğru gelir sofraya oturur.
Bir yandan yemeklerini yerlerken bir yandan da Güzel Sevdalı meraklı bakışlarla kekeleyerek de olsa dedem yiğidimi nereden tanırsınız diye sorar?
Dede
Güzel kızım, soyu asil, sevdası yürekli kızım sana bir hikaye anlatacağım, bu hikayeyi iyi dinle diyerek anlatmaya başlar....
Bir zamanlar Mezopotamya’da güzeller güzeli bir Türk Kızı varmış....
Ailenin tek kızı olduğu için ayrı bir önemle, özenle yetiştirilmiş.
Her istediği, ağzından çıkan söz yere düşmeden anında yapılırmış....
Selvi boylu, yeşil gözlü bu asil Türk kızının her istediği ayağına kadar gelirmiş....
Güzelliği dillere destan ve tüm Türk dünyasına hatta Adriyatikden Çin Seddine kadar namı güzelliği dillerden dillere anlatılırmış.....
Her devlet hükümdarı bu güzel Türk Kızını zevcesi yapmak için Mezopotamya’ya seferler düzenlerlermiş.....
Bu Türk kızının namı Sultanlar Sultan’ı olarak bilinir her yiğidin hayallerini süslermiş....
Aynaya baksa ayna güzelliğinden çatlarmış....
Çiçekler bu güzellik karşısında onu gördükleri zaman açmaz olurlarmış.....
Geçit vermeyen dik yamaçlı sıra dağlar bu güzelliği gördüklerinde geçit verir olurmuş....
Akarsular, şelaler coşkuyla akarken deli divane olduklarından güzele bakarken durgunlaşırlarmış.....
Sultanlar Sultanı’nın dillere destanlığı ile önüne gelen evlenme tekliflerini hiç düşünmeden reddedermiş.....
Kimler neler vaat ettiyse hiç birini kabul etmiyormuş...
Sultanlar Sultan’ı kimseyi beğenmezmiş......
Kendi adına yapılan bir çok şenliklere katılır oradaki eğlenceleri seyredermiş....
Yine böyle bir şenlik de herkes çevresinde divane olurken şiirler, mesiyeler dizerlerken o hiç birini beğenmez ve bu ilgiden de bunalmıştır ama hoşuna da gitmektedir. Şenliklerdeki tüm erkekler Sultanlar Sultan’ına ayrı bir aşk ayrı bir divanelikle yaklaşırken içlerinden biri hep uzak durmaktadır. Sadece işi olan at bakıcılığı ile ilgilenmektedir.Sultanlar Sultan’ı şenlikten ayrılırken, atına binerken bu yiğit Mavi Gözlü Kumral Türk Delikanlısı ile o anda göz göze gelir. Yiğit Türk Delikanlısı bu güzellikten etkilenmemişçesine işini yapar kafasını diğer tarafa çevirmiş.
Sultanlar Sultan’ının bu durum hoşuna gitmiş ve yiğit Mavi Gözlü Kumral Türk Delikanlısında aklı kalmış. Bir görüşte vurulmuş bu yiğide.
Herkesin peşinde koştuğu Sultanlar Sultan’ı ilk görüşte aşkın tadına bakmaya o bakışmayla tatmaya başlamıştır. Atın üzerinde eve giderken o bakış aklından çıkmıyordur. O bakış Sultanlar Sultan’ını kendinden geçirmiş. Hayaller alemine dalmasına vesile olmuştur. Eve geldiğinde halen aklı fikri yiğit Mavi Gözlü Kumral Türk Delikanlısındadır.
Herkesin peşinden koştuğu güzel aşık olmuştur.
Aşık olduğu erkeğin kim olduğunu bile bilmiyordur.....
Evli midir onu da bilmiyordur....
Sultanlar Sultan’ının rüyalarına girer olmuş yiğit Mavi Gözlü Kumral Türk Delikanlısı ....
Her istediği anında olan güzeller güzeli yiğide vurulmuş yaa....
Onu da istemektedir....
Bir gün babası ve annesi kızlarının durgun olduğunu görerek ne sorunu olduğunu düşünürler ve aralarında konuşurlar. Babası annesine sen ağzını yokla diye söyler..
Anne de kızına Sultanlar Sultan’ı na ;
Güzeller güzeli kızım, derdin neyse derman olalım der....
Sultanlar Sultan’ı ;
Annem her istediğimi yerine getiren bir tanecik annem herkesin peşinde koştuğu ben, güzelliğimden aynaların çatladığı , ırmakların şelalerin durgunlaştığı, çiçeklerin açmadığı, geçit vermez dik yamaçlı sıra dağların geçit verdiği ben bir çift mavi göze vuruldum der...
Anne ;
Kimmiş o seni bir çift mavi gözle bu hale sokan güzeller güzeli mağrur kızım?
Sultanlar Sultan’ı ;
Benim için yapılan şenlikte atıma binerken atı tutan at bakıcısı diye cevap verir....
Anne durumu öğrenince eşine anlatır baba da anne de üzülüyorlardır çünkü her istediklerini yerine getirdikleri kızları herkesin peşinde koştuğu kızları, devlet başkanlarının ,kralların , zenginlerin peşinden koştukları kızları kim olduğunu bilmedikleri bir at bakıcısına aşık olmuştu. Ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Kızlarına bunun mümkün olamayacağını nasıl anlatacaklardı.
Kimdi bu yiğit Mavi Gözlü Kumral Türk Delikanlısı at bakıcısı?
Kızları neden böyle bir sevdaya tutulmuştu?
Öfkelenen kızan baba kızlarına bu işin olamayacağını anlatmaya çalışsa da kız anlamıyordur.
Aşkından, üzüntüden yataklara düşmüştür....
Herkesi kıskandıran o güzeller güzeli Sultanlar Sultan’ı sevdasından hastalanmıştı.
Aile çaresizdir...
Yiğit Mavi Gözlü Kumral Türk Delikanlısı aramaya koyulurlar....
Şenliklerin düzenlendiği yere gelen baba Mavi Gözlü Kumral Türk
Delikanlısının burada çalışıp çalışmadığını sorar.... Kime sorsa böyle bir at bakıcısı
olmadığı cevabını alır. Geriye döner. Durumu eşine anlatır. Eşi de kızına öyle birinin olmadığını
söyler.
Sultanlar Sultan’ı :
Nasıl olur anne? Ben ata
binerken göz göze geldiğim ve gözlerinin maviliğinde kaybolduğum o yiğit delikanlı oradaydı.
Herkesin peşinde koştuğu, kimseye bakmayan güzeller güzeli, Sultanlar
Sultan’ı aşkından hastalanır. Rüyalarından çıkmaz olur Mavi Gözlü Kumral Türk
Delikanlısı...
Ailesi çaresizdir...
Dillere destan güzel
aşkından yataklara düşmüş ve aşkının hayaliyle daldığı rüyadan bir daha uyanmamış.
Aslında Sultanlar Sultan’ı hayallerinde ki genci o anda hayal etmiş ve olmayan bir
simayı görmüştü. Ve onun yokluğuyla ve hayaliyle son nefesini vermişti.
Dede
İşte diyeceğim kızım, öyle bir kibirle yaşamış ki Sultanlar Sultan’ı,
öyle bir şımarıklıkla hayatını devam ettirmiş ki olmayan bir Mavi Gözlü Kumral Türk Delikanlısına
aşık olmuş ve dünyaya onun hayaliyle son nefesini vermiş.
Senin sevdan kutsal
kızım. Ben inanıyorum ki senin yiğidin yaşıyor. Onu bulmak için verdiğin mücadeleyi bırakma.
Anlattığım hikayede ki Sultanlar Sultan’ı sevdasını kendi aramamış, her şey
ayağına geldiği için sevdasını da babasının, annesinin bulmasını istemiştir. Belki de kendi
arasaydı Mavi Gözlü Kumral Türk Delikanlısını bulacaktı.
Sen yılma yiğidini
ara...
Arayan en sonunda Hakkı bulacaktır güzel kızım.
Şimdi
bana müsaade...
Hakkını helal et....
Allah seni yiğidine,
yiğidini de sana bağışlasın.
Güzel Sevdalı:
Helal olsun dedeciğim.
Hakkım varsa helal olsun, sende hakkını helal et.
Yolun açık olsun....
Sevdamdan vazgeçmedim, vazgeçemem...
Onu aramaya son
nefesime kadar devam edeceğim.
Yiğidimi elbet bir gün bulacağım....
Dede
Helal olsun kızım...
Ak sakallı, nur
yüzlü dede ufukta kaybolur...
Güzel sevdalı aramaya devam eder
yiğidini....
NOT: Bir Sevda Masalı’nın devamını çıkacak olan kitabımızdan okuyabilirsiniz.