ISRARCI KOMŞU
Tepesinden akan soğuk su ne yaz sıcağında bunalan bedeni ne de içinde eriyik lav gibi akan sıcakkanın ateşini söndürebilmişti.Kanı bedeninin merkezine doğru çekileceğine kan beynine hücum ediyor banyo aynasından net bir biçimde beliren siluetinde yeşilimsi renkte ortaya çıkmış damarlarına gözü takılıyordu.
Bugüne kadar bir rahatlama terapisi olarak banyosunda aldığı duşların yerinde yeller esiyor. Uzak bir şehirde okuyan sevgilisine duyduğu özlemi dile getiren, hayata bağlılığı ona olan sevgisini ifade eden şarkıları kendi yorumu ile seslendirdiği bir açık hava tiyatrosundaymışçasına doğala yakın ses akustiği olan banyosunda çıkardığı tok ve gür sesi, yerini suskun, bitik bir adama bırakıyordu.
Hayallerini kurduğu her şey bir anda yitip gitmişti. Sevgilisi hayatından kendi isteği ile çıkarken, adamın bir ömür çalışıp dizdiği domino taşlarından oluşan hayat çizgisini tek bir dokunuş ile yerle bir etmişti. Yıkılan sadece hayaller değildi, peşi sıra pek çok duyguda kaybolup gitmişti terk ediliş eşliğinde. Giden yârin ardından güven, sadakat, sevgi ve aşk duyguları sanki daha önce hiç yaşanmamış hisler gibi belleğinden silinivermişti. Ama geçmişi unutturmayan duygulara da sahipti bu adam kin, intikam, öfke hat saflarda yer kaplıyordu ruhunun en yüzeysel kısımlarından en derin karanlık köşelerine dek. Bir gelecek artık yoktu, umut tedavülden kalkmış geriye sadece acılara bir son verme aşamasına gelmiş bir yaşam biçimi bırakıyordu.
Sisler içinde kayıp, balta girmemiş bir ormanda hiç görmediği bir yerli ile karşılaşmış gibi buğulu aynada yitik kendini tanımaya çalışıyordu.
Her zaman tıraş olduğu usturasındaki jileti değiştirirken yeni taktığı jiletin elini kesmesine aldırmadan jileti usturaya iyice oturttu.
Vicdan muhasebesi yapılmış, suçlu bulunmuş ve sıra infaz vaktine gelmişti.
Bu yolu seçmek onun biraz kadınsı ruhu olduğunu göstereceğini düşündü ölü bedenini yerde kanlar içinde bulacak yetkililerce.
Belki de bu yüzden bu kadar kırılgan bu kadar ürkekti hayatın kendisine ve sunduklarına. Önce bileğinin üzerine derisini ezecek kadar bastırdı sağ elinde usturayı, bileğini sol yanından kayıp giden ince bir çizgiden kırmızı damlalar akıp giden suda soyut tablolar oluşturuyordu. Tek bir hamlede yapması gerektiğini önceden sıkıca tembihlemişti kendisine, usturayı bastırmamalıydı ilk eline aldığında yapmalıydı bu işi hâlbuki.
Bu sefer hızlı olacaktı yaşamı boyunca hiç olmayı başaramadığı kadar ruh ve bedeni ölümü seçme konusunda ortak bir karar alıncaya kadar biraz daha zaman geçmesini bekliyorken şiddetli ve ısrarcı bir biçimde kapı tokmağı vurulmaya başlamıştı.
Ve bir intihar girişimi daha ısrarcı bir komşu tarafından böylece engelleniyordu.
İlay Demirer
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.