- 575 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ULAN
("Çıt" diye kırılıyor kalemin ucu o sinirlilikle yazmaya çalışırken.)
İnsanın küfredesi geliyor,kalemin inat etmesine sana bu son mektubu yazmaya.Kırık uçla ve kalple ancak bu kadar yazılırdı her halde bir insanın son sözleri.Ne bir rüzgar var,ne bir dalga, ne de bir martı.Şehir sessiz,deniz sessiz,ben ise sensiz.Bir bana göstermedi önünde diz çöktüğüm arkamdaki bu fener.Dün olduğu gibi bugün de herkes senden yana.Ulan ne duruma düşürdün beni, annesini kaybetmiş çocuk gibi hem ağlıyor hem burnumu çekiyorum.Ulan seni bu kadar çok mu sevmiştim de bu kadar ağlıyordum.Evet lan seni çok sevdim her ne kadar sen anlamasan da.Seni senden çok sevdim tek suçum bu olsa da.Neyse lan bu kadar yeter her tarafım oldu salya sümük.Aha da ezanım okunuyor ben farkına varmasam da.Birazdan boynuma geçirip ilmiği çekeceğim sıkıca boğazıma.Gecenin,denizin.şehrin sessizliğini bozacağım ipe bağlı olan taşla.Ulan bunu iyi dinle seni hiç mi hiç sevmedim.Duydun mu?Seni hiç mi hiç.Oh be rahatladım.Şimdi bozabilirim sessizliği.............
Ulan inanmayacaksın ama ip bile inat etti kaya ile birlikte gitmedi.Şimdi boğazımda sadece sıkıca bağlanmış ucu boş bir ilmik.Neyse bir yönden de iyi oldu.Şunu da yazayım da tam olsun:
ULAN SENİ ÇOK MU ÇOK SEVİYORUM.
(Cebindeki yaşlı ama keskin bakışlı dostunu çıkarır ve kalbindekini de öldürerek denize atlar.Bulutlar ise ağlamaya başlar hıçkırırcasına bir anda.)