- 769 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAMIN KÜFÜR ANLARI-7
Tolo,Rızgarın arkasına geçti.Belindeki tabancayı çıkardı.Üç,dört adım daha uzaklaştı.Önüne geçemiyordu.Yüzüne karşı onu vurmaya,ona ateş etmeye cesaret edemiyordu.Arkadan,ona görünmeden ateş edecekti.Öyle de yaptı.Rızgarın arkasına geçti,silahını doğrulttu.O an herşey sessizliğe büründü,donuklaştı,sustu.Dünya dönmez oldu adeta, soluduğum havanın dalgaları kırılmıyor beni boğuyordu.Sadece bir boşluk,bir yokluk anı çöktü üstüme.İnanılmaz bir basınç,ağırlık,havasızlık...Nefes alamıyordum.Gözlerim büyüdü,kaşlarımın anlımın ortasını geçtiğini hissettim.Büyüyen gözlerim yuvalarından fırlayacakmış gibi oldu.O an bir bağırma sesiyle ürperdim.Tolo bağırıyor,küfürler ediyor,elindeki silaha lanetler yağdırıyordu.Ağzı köpürmüş,tükürüğü sağa sola fırlıyordu.Yüzü tüm vücudu sırıl-sıklam ter içinde kalmıştı.Göz çanakları iyice içe çökmüştü,kan doluydu gözleri.Bütün yüzü,mimikleri, kaşları,elleri titriyordu"Lanet olası silah patlamıyor,tutukluk yaptı" diyordu.Koşarak bize doğru geliyordu.Gözlerim Rızgara takıldı.O hala kıpırtısız,sakin arkasına bakmadan duruyordu.
Tolo bağıra bağıra arabanın kapısına geldi."Bana on dörtlünü ver Timurlenk,ver şu silahını" dedi.Çılgına dönmüş gibiydi.Korkuyordu,titriyordu,acıdan kıvranıyordu.Bazen bu panik,bu korku onu daha da saldırganlaştırıyordu.Gözleri hiçbir şeyi görmez hale geliyordu.Bunun için "Özel birimde" günlerce eğitmişler,günlerce ona acılar tatırmışlar,filimler izletmişler.Beynindeki,ruhundaki tüm korkular böyle saldırganlığa dönüşüyordu.Halende tam rehabilite olmadığı söyleniyordu.(...)Sadece öldürmek için değil,öldürüp avından"Haz alma",avını parçalama,derisini yüzme,kulağını kesme,dilini kesme,gözlerini çıkarma,cesede işkence yapma"Ölüden ruh bulma,avıdan yaşam bulma"diyorlardı buna.Bazen bu "Haz"alma,bu doyuma ulaşma günler sürer.Bu yüzden cesetten koparttıkları parçayı bir hafta,on gün yanlarında taşırlardı,sakinleştiklerinde,"Haza,doyuma"ulaştıklarıda,yanlarıdaki kokmuş,çürümüş parçayı getirir mükafatlarını alırlardı.Ödüllendirilirlerdi.Onlar için artık bu bir hayat oyunu değil,bir küfür anıydı.İnsanın kendine küfürüydü...
Önce ve sonra
Timurlenk belindeki silaha davranınca gülümsedi.Silahı çıkarıp derin derin soluklanan Tolo’ya uzattı.Tolo silahı çekerek aldı.Alır almaz sırtı bize dönük olan Rızgara doğrulttu.Rızgar’ın başı dikti sakin duruyordu.Gözlerini alabildiğine en uzak noktaya dikmişti.DikBurun kayalıkların zirvesine bakıyordu.Sakin ve dingindi.Ölümü hor görüyormuş gibi bir hali vardı.
Tolo aldığı silahın tetiğine asılınca,yüzündeki bayağılık ve panik daha da artmıştı.Namludan çıkan mermiler inanılmaz bir dönme hızını alarak,önce yükselip sonra bir kavis çizerek Rızgar’a yöneldiler.Namluda ard arda fırlayan mermilerin sesiyle sarsıldım,beynimden vurulmuşa döndüm.Yüreğimin kopup aşağıya düştüğünü hissettim.Herşey tekrar durgunlaştı ve gerildi.Zaman durdu.Kıpırtısız bir an belirdi.Gerilen hava mermilerin anlık hızını da durdurmuş gibiydi.Beyaz atlar mermi hızında geliyorlardı karşıdan.Ön adımları toprağı yarıyor,deşiyordu.Pazıları yırtılırcasına gerilmişti.Mermilerden önce yetişseler Rızgar’ı götüreceklerdi. Olmadı
yetişemediler.Namludan çıkan ilk mermi Rızgar’ın sağ omuzunda kayboldu.Ardındakiler boynuna,sırtına,beline üst üste saplandılar.O durgun havanın içinde kıpırtısız duran Rızgar’ın bedeni önce öne,sonra arkaya doğru yaylandı.Mermiler göğsünü,karnını deşerek dışarı çıkıyorlardı.Rızgar’ın önce başı katlanır gibi vücudunun üzerine düştü,düşen başı tüm bedenini de çekerek yana devrildi. Yüzü toprağa gömüldü.Tolo hala parmağını tetikte oynatıyor,bağırarak Rızgar’a doğru koşmaya devam ediyordu.Silahtaki tüm mermiler bitmişti.Tolo Rızgar’a yetişir yetişmez,o durgunluk anı birden patladı.Önce Dik Burun kayalıklarında bir uğultu yükseldi.Böğürdü kayalıklar.Hışımlandı.Yer sarsılır gibi oldu. Kopan yüreğimin acısı beynime vurdu.Arabadan nasıl atlayıp bağırarak koştuğumu hatırlamıyorum.Besra’nın yarılan mezarı canlandı gözlerimde.Toprak yarıldı,açıldı.Besra kalktığında öfkeliydi.Bembeyaz kefeni pürüzsüz,ipeksi bir kıras gibi havanın dalgalı ritmini almıştı.Öfkeli yüzü ile Rızgar’a doğru koşmaya başladı.Ardından ceylan kanlı hali ile Besra ile ardı sıra dört ayağı üzerinde sıçrayarak koşuyordu...