- 780 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ZERRİN ANNE
On yaşlarına yeni gelmişti.O günlerde evlenmişti annesi üvey babasıyla.
Tombul yanaklı güler yüzlü azıcık kısa boylu, tüm yaşadıklarına karşın hayat dolu bir kızdı
Zerrin..
Sabah erkenden kalkmış annesinin hazırladığı kahvaltıyı üvey babasıyla birlikte yemişti.Şim
di aynanın karşısında saçlarını düzeltmekteydi.Az sonra okuluna gitmek için evden ayrılacaktı.
Kapı çaldı.O daha yakın olduğu için hemen açtı.Kardeşi Halil’di gelen.Kendisinden iki yaş ka
dar küçük olan, annesiyle babasının ayrılmasından sonra babasıyla yaşamaya başlayan Halil.
- Kimmiş gelen Zerrin ? diye seslendi içeride sofrayı kaldırmakla ilgilenen anneleri..
- Halil geldi anne ..diye yanıt verdi küçük kız.Meraklı bir şekilde yanlarına geldi anneleri.
- Hayrola oğlum niye geldin ? diye sordu oğluna sarılıp öpmeden...
- Halil mahçup biraz da kırılgan.Annesinin onu sevgiyle karşılamaması biraz da babasının öğrettiği yalan oyununu oynamakta zorlanması kızarttı yanaklarını.Küçücük boyu incecik
beli ve gövdesinin zor taşıdığı bir başı vardı Halil’in.Biraz da mahsunlaşınca düşecek gibi
oldu başı yere.
- Babam...çok hasta..ille de ablamı görmek istiyor...diyebildi zar zor.Yüzlerine bakmadan.
- Gideyim anne..ne olur hemen gideyim dedi küçük kız.
İçeriden üvey babanın meraklı sesi duyuldu.
- Ne oluyor Esma ?..kimmiş gelen ?
Koşarak yanına gitti kadın yeni kocasının.
- Babaları hastaymış güya.Halil’i göndermiş.İlle de Zerrin’İ görmek istiyormuş.
- Bana numara gibi geliyor.Kızını senden almak istiyor eski kocan.Bana kalırsa gönderme.
Yaşlı kurt kuşkulanmıştı olaydan.Sevmişti de küçük üvey kızını.Oysa baştan şart koşmuş-
tu çocuklarının babalarına verilmesini.Sonradan insafa mı geldi yoksa Zerrin’i sevimli mi
buldu nedendir,vermek istemiyordu işte babasına.
- Ne olur bırak gideyim anne.Ya babam ölürse ! Beni son defa görmeden ölürse ? Ne olur
gideyim anne..Böyle yalvarıyordu Zerrin.Kardeşi Halil ise tek kelime daha edememiyordu.
- Peki kendi başınıza nasıl gidersiniz şimdi babanızın köyüne ? diye sorduğunda kararını
vermişti anneleri.Gönderecekti kızını babasına.
- Dışarıda bizi bekleyen bir jeep var.Bizi o götürecek diye atıldı söze Halil.
Birlikte baktıklarında dışarıda beklemekte olan bir jeep gördüler.
Anneleri ne olduğunu bile anlayamadan çocuklar çoktan koşup bindiler jeepe.İçeriden el sallamayı da unutmadılar..
Bir ateş çöküverdi annelerinin yüreğine.Birden dışarıya koştu.Durdurmaya çalıştı ama
nafile.Jeep çoktan uzaklaşmıştı oradan.
Yüreğinden bir şeyler kopmuştu kadının.Anne yüreği hissetmişti olanları.Anlamıştı gerçeği
Kandırılmıştı ve kızı bir daha geri gelmeyecekti....
Tuzla jeep fabrikasında TSK için üretilen bu jeeplerin kontrolundan sorumlu emekli bir
albay Zerrin’i evlatlık almak için babasını razı etmişti.Annesinin yanından alabilmek için de
birlikte böyle bir oyuın hazırlayıp oynamışlar ve başarmışlardı işte...
Annesi sağ,babası sağ on yaşındaki Zerrin bundan sonraki yaşamını yabancı bir evde evlat
lık olarak yaşayacaktı.
Öğrendiğinde kıyametleri kopardı.Hıçkıra hıçkıra ağladı.Pahalı giysiler,oyuncaklar,takılar
çikolatalarla ikna edildi.Zengin bir yaşam,büyük okullarda okumak,büyük insan olmak vaad
leriyle kandırıldı.
Ne okutuldu ne de büyük insan olmanın yolları açıldı.Resmi bile olmayan evlatlık olarak veril
diği evin özürlü erkek çocuğuna bakıcı edildi Zerrin.
Babası ve erkek kardeşi sık sık ziyarete geldiler.Mutluluk oyunu oynarken onlara içine
attı çektiklerini.Annesi ayrı ağladı yıllarca.Bulamadı ulaşamadı kavuşamadı kızına.
Yaklaşık onbeş yıl sonunda kavuştuklarında gelinlik çağına varmıştı Zerrin.Kendi elleriyle
evlendirmek kısmet oldu anneye kızını.
- Kaderim böyleymiş...Allah böyle yazmış...kimseye kırgın değilim...halime şükrediyorum..
benden beter neler var..diyor şimdi Zerrin Anne.
O da çoluk sahibi oldu.Hatta onun da kızları gelinlik çağına vardı.
O abdestinde namazında oldu daima.Sarhoş bir kocaya düştü.Akşamları evine ayık geldiği
görülmedi adamın...
Sabretti Zerrin..şükretti yine haline...yıkmadı yuvasını...annesiz babasız koymadı çocuklarını.
En kötüsü yuvaların yıkılmasıydı ona göre.Kadınlar fedakar olmalıydı.Dünyaya getirdikleri
çocuklarına karşı sorumluydu en çok da anneler .....
Fikret TEZAL