....
- namussuzluk ya da namus gibi kavramların olduğuna da inanmam ki ben.
çünkü onlar öğretilmiştir.bazı davranışları sergileyip sergilememek _bu nası tanımsa, belki de belki de aksine gizlice davranmak işte, nasıl yapılmak istenirse_ bunun tamamen kişinin kendi inisiyatifinde bulunması gerektiğine inanan birisiyim.
ve davranışların getirdiklerine de istenildiği gibi katlanılmasını ya da göz ardı edilmesi gerektiğine. her neyin ne şekilde yaşanılması istenirse. bunların sonucunda
- haa, bu davranış namussuzluktur. ya da;
- bu çok namuslu, onaylıyorum. yok yok onaylanırım da ben şimdi bide.. gibi düşüncelerin
sadece insanlar arası itibar ya da söylenebilecek sözlerin hangi yönde ilerleyeceğini tesbit eder ve sizin damganızı belirler toplum içindeki.
ama umrumda değil.
içimden alabilidiğine isyan etmek geliyor.
çok istersem de namussuz davranmak. olumsuzu yapmak, dışlanmak.
peki dr. namus denince neden cinselliği düşünür olduk. iffetle eş anlamda kullanılıyor namus?
neyse bu takıldığım bir detaydı sadece.
felsefe yapmak mı lazım? yine felsefe bilmek gerekir. aristo tales
- gülümsüyorsun. neyse olsun. ezberlemiş gibi anlatıyorum farkındayım.
......
- içimden susmakta geliyor, meditasyonda gibi.
budist bir rahip gibi. kendi ruhumu bedenime aldırmadan terbiye etmek.
günlerce yokmuşum gibi davranmak. sonra birde çılgın gibi dans etmekte geliyor.
hiç sevmem oysa.
söylesene neyim ben şimdi? sınıfım neresi, ait olduğum yer..
- bence insan. sence?
- ... bir ses duydum radyoda. dedi ki ’ seni çimden terkediyorum!’
- evet?
- hiç, bu kadar.
uzun bir sessizlik oldu yine alışılmış olduğu gibi artık.
- bazen ailemden ’ sen hala bizimle yaşamayı düşünüyorsun galiba’ gibi sözler duyuyorum.
evet, düşünüyorum.
ya da düşünmüyorum. sizsiz, bensiz, hiç kimsesiz kalmak istiyorum.
kimseyi düşünmek istemiyorum yaşarken.
yeminleimi bozmak istiyorum, tarifsiz.
kaptırmamamk ya da kendimi akışına
zamanın. kaldıysa tabi öyle bişey.
bana bakılmasının güzel olmasını istiyorum bigün.
sonra ölesye yalnız bırakılmak.
belki de zaten şuan yaşadığım da budur. içindeyken anlayamadığım. yavaş yavaş esaretinde eridiğim yalnızlığım.
benim bir yalnızlığım var! herkesin olduğu gibi.
üç gün, beş gün bilemedin birkaç ay.. sonunda bir günde, son anında, bir anda bitireceğim.
soluksuz dinliyordu yine genç doktor genç kızın anlattıklarını. onun sanki şuan her
zamankinden daha samimi olduğunu düşünüyordu. ancak anlattıklarına bakınca ’keşke bunları amaçlı söyleseydi’ diye geçiriyordu içinden.
- dilinde tamamen eridiği halde son durduğu yerden yayılması gibi hoş, marmelatlı tatlı mı
tatlı bir şeker gibi bitireceğim.
izim kalacak, sonra o da silinecek.
sonra;
insanın bir şeye asılıp kalması da saçma.
zamanı gelince çıkıp gitmeli, biraz da ilerlemeli
zamanla tıka basa dolu bir otobüste. sonunda itile itile inmek gibi en arka kapıdan.
’inilir’ evet, ordan inilir.
karşılarda yaman lambaların büyüsüne de kapılmalı, sanki hemen önünde sakin bir su varmış gibi titreyişlerine dalmalı uzuun uzun.
şavkına vurulmalu bazen de ayın. ulaşamadıklarımızın.
beklemeli, beklemeli...
gönül vazgeçmese de dili geçirmeli ondan. tam tersi bazen de.
sesi sessizliği değildir insanın sonunda ömrüdür biten.
tüm boşluğuna, tüm doluluğuna ve tüm doldurduklarına rağmen kainatta.
uzaktan uzaktan özlenendir. bazen de umutsuzca beklemeli, beklediğini bilmeden.
- bekletme beni! geleceksen ey tanımsız geleceğim. geldin mi yoksa isimsiz beklediğim.
fark edemedim.
bilemiyorum, belki bitişim.
ey son! gel hadi bekletme.
şiirsel değilim, sadece gelen bu bugün.
onun olur öyle şeyler diyen bakışı onaylayan başını takip etti bir süre.
- gereksiz bir kıyametti bu sessiz yalnızlığım. güçlü müyüm sence? ıssızım ben sadece..
belki de sadece
sevgiydi hayat.
bir kere değil binlerce kere beklemek istiyorum. sessizliği dinlemek mesafelerce.
bazen sahte bazen rüya, seni getirecek.
keşke b
aşka bişey dileseydim! hiç olur mu böyle şey. insan dilediği bişeyden hiç oldu diye vaz geçer mi?
uyanışlar hissediyorum bazen
’
yağmur, şu camı tam kapat kızım.’ diyor bir ses. ’kafan üşüyor
gece. kaç kere söyledim sana orda yatma diye.’
- ondan mı üşütüksün? diyorum kendime ayna da.
söylesene neyim ben şimdi?
- sen..
- sonsöz, anlatıcıdan. yorumlayıcı mı demeliyim, neyse. buydun dr. dinliyorum.
- sen yaşamak istiyorsun sadece!
farkında değilsin, güzel bir
gülümseme var yüzünde. şımarık, içi
güneşlerle dolu kıvırcık saçlı, tombul kollu eskiden kalmış bir
çocuksun sadece. o ruhum ruhum dediğim var ya, işte sen osun.kıvırcık saçlı, tombul kolları olan kız çocuğu.
- peki neden bu tipler her zaman korku filmlerinde yer bulurlar kendilerine.
al işte öğretilmiş bir şey daha!
...
gülden
20mart’08_yarını