KORKMA! SEVMEM SENİ...
Yıllarca sensizliğimin yaralarını sardım seni anlatmakla...Biliyordum başıma neler geleceğini çok öncede; ıssız gecelerimin karanlığına hükmedecek bir yazı getirecekti seni bana ve ben sana kendimi adayacaktım yıllar önce toy bir delikanlı edasıyla ve sevdamın gizemini senli kelimelerimle gün yüzüne çıkardığımda bir yazı, senin varlığını belki daha bulmadan kaybetme sebebim olacaktı. Bugün gerçekliğini hayalin gibi kaybettiğim andı ve tarihti zamansız kaçışlarla tekerrür eden...
Bir yazı yazmıştım senli özlemlerimi temize çekmediğim... önce gözlerini kaçırdın benden, kendimi bir masalın içine hapsolmuş çirkin kral gibi hissettim. Sonra hayalinin gölgesini çekip aldın benden... kahretsin, yine ter temiz duygularla sevmenin cefasını çekiyordum ve ben biliyordum seni yazmamalıydı bu kırılası ellerim. Sende yüreğimdeki sevda denizini görüp, boğulmaktan korktun sevgili. Sessizce aldın ruhunu benden ve ruhumu peşinde sürgün ettin, hayal kalemini; aşka dair; sevdiğim için bana karşı kırarak... Özür dilerim, unutmuşum bu devrin sevdalarının renksiz olduğunu unutup, maddi çıkarlara aşık olunan bir yüzyılda yaşadığını göz ardı edip seni sevdiğim için... Özür dilerim, ilahi aşkımın kutsallığını, aşkın elbisesini taşıyamayacağını bilmem gerekirken sana fazlasıyla bir sevgiliden öte değerle sevdiğim için... Korkma! Sevmem seni bir daha... Duymak istediğin böyle bir yalansa, işte söylüyorum sevgili. İnan, sevmem seni bir daha ama kalben böyle bir yalan söylememi bekleme benden. Söylüyorum, çünkü seni kaybetmekten korkuyorum.
Korkma sevgili, istenmediğim gönülde gölgemi bile bırakmam ben. Sözümün eriyimdir, çıkmam bir daha karşına ve mutlu olacaksan eğer yolumu bile değiştiririm. Seni yazmam diyemiyorum, nefessiz kalırım o zaman sudan çıkmış balıkçasına... Seni yazmazsam, senli kelimelerim de seni yaşayamazsam ben, yalnızlık hükmeder yüreğimi ve seni kendime sakladığım düşlerimi sensizlik işgal eder siyahi rengiyle... İşte o zaman ölürüm ben. Hani izin ver de, içimdeki ümidi bari bana bırak. Bir ömür gelmeyeceğini, sevmeyeceğini bilsem de bekleyeceğim seni. Orhan Veli’nin dediği gibi;
Bekliyorum,
Öyle bir mevsimde Gel ki,
Vazgeçmek mümkün olmasın.
Bugün inadına uzaktı hayalin bana. Ürkektin bir ceylan gibi ama bilmediğin bir şey vardı; ben avcı değildim. Özür dilemek istedim haylinin önünde diz üstü çökerek... Çok aciz hissettim kendimi, gülücüklerimi ayrılık çaldı benden ve sen sana karşı attığım her adımda kilometrelerce uzaklara gidiyordun. Anladım ki, bu aşk haram kılınmış bana....Gözlerimi açtığım ilk andan itibaren senin uğruna sürgün edilmiş bu firari ruh.
Haklısın bir yandan da; ruhunda sefil bir şair, yüreklerde soluklanmayı seven bir seyyah ve pis sakallı bir yazarı taşıyan bu adamı kabul etmemekle... Ne verebilir ki sana, boş olan bir aşk, tertemiz bir sevda ve üç kuruşluk ruhundan başka... Sen ışıklı şehirlerin prensesini, sana yakışmaz boş olan, karın doyurmayan aşk. Değer vermezsin sen, böyle şeylere; son model arabalar olmalı yalnız ruhunu bir şehirden başka şehre taşıyacak olan, sana hizmet edecek ya da sana sahip olmak adına yarışacak markalı takım elbiseler olmalı yetişmeli hayatında, öyle sıkılmamalısın gittiğin herhangi bir yerde maddiyatsızlıktan, imdadına yetişmeli ağzına kadar dolu cüzdanlar... Sana kızmıyorum, gücenmiyorum inan. Çünkü zamanın aşk anlayışı bu. Sende gençsin daha, çocukluğunu yaşacağın uzun yılları hesap edecek olursak, zamana ayak uydurman çok normal bir beklenti sevgili.
Sana göre değil bu yaşlı ruh, bir mum alevinde kara sevdalı gözlerle seni izleyecek, dizindeyken başı, saçlarını okşarken seni sevdiğini söyleyecek, ne kadar yorgun olsa da sana kavuşabilmek adına akşam olsun diye dualar etmenin yanında senin her istediğini alabilme gücü için gecesini gündüzüne katacak, gözü bir başkasını değil ölürken bile ellerini tutup, ismini zikredip son nefesini yanında verecek kadara delice seven biri, ruhuna uymaz değil mi?
Çocukluğuma ver, her ne kadar da hayat yaşlı gösterse de beni, seni sevmek girişiminde bulunmamı affet. Kokma, kaçma, varlığını alma benden... Sevmem seni bir daha...
Bak kalbimi kilitleyip,attım kilidini denize. Senden başkası girmese de sen, hayatında yaşadığın her yalancı sevdanda, bir de gerçekliğinin olduğunu unutma. Bilirsin, ben boşuna konuşmayı sevmem. Sen ciddiyetsiz gündelik sevdalara yelken açtığın her an, ben seni yazıp yaşacağım. Sevdam dan vazgeçmek adına savaşacağım ve sevgili satın aldığın her ucuz aşkta, satılığa asla çıkmamış bir aşkı olan bu adamı hatırla. Çünkü bu adam, sığınacak gündelik bir liman olarak görmüyor aşkı. Korkma!...
BAKİ EVKARALI
YORUMLAR
"Bilirsin, ben boşuna konuşmayı sevmem. Sen ciddiyetsiz gündelik sevdalara yelken açtığın her an, ben seni yazıp yaşacağım. Sevdam dan vazgeçmek adına savaşacağım ve sevgili satın aldığın her ucuz aşkta, satılığa asla çıkmamış bir aşkı olan bu adamı hatırla. Çünkü bu adam, sığınacak gündelik bir liman olarak görmüyor aşkı. Korkma!..."
Sana göre değil bu yaşlı ruh, bir mum alevinde kara sevdalı gözlerle seni izleyecek, dizindeyken başı, saçlarını okşarken seni sevdiğini söyleyecek, ne kadar yorgun olsa da sana kavuşabilmek adına akşam olsun diye dualar etmenin yanında senin her istediğini alabilme gücü için gecesini gündüzüne katacak, gözü bir başkasını değil ölürken bile ellerini tutup, ismini zikredip son nefesini yanında verecek kadara delice seven biri, ruhuna uymaz değil mi?
kutlarım saygılarımla...