- 822 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİR ÇİFT AYAKKABI
Yoksul bir sabah açıyordu yine ufukta her sabah olduğu gibi.Gecenin derin ve mağrur sessizliği deliniyordu yavaştan.Güneş kızıllığını sarartmaya başlarken kuş sesleri de kayboluyordu, koca şehrin birbirlerinden habersiz kalabalığında,her günkü yoğun koşuşturmaca başlıyordu işte,ama hiç kimse bilmiyordu isimsiz bir maratonda olduğunu.Yağmur ve nemle hiçbir ilgisi olmayan ve sadece zehirlemekle meşgul olan sis canavarıda,geceleyin konakladığı şehri terk ediyordu.Kimi arabasıyla kimi de halk otobüsü adı verilen ama içindekilerin halk olamadığı dört tekerleklilerle işe yetişmeye çalışıyordu.
Aynı sabahın ışıklarında Ali’de aynı kalabalık şehirde derme çatma, yazın serin kışınsa yağmuru içeriye davet eden evinde, annesinin çalışmaktan nasırlaşmış ellerinin sert yumuşaklığıyla uyanmıştı.Kardeşleri okul hazırlığını yaparken, rahatsız edici okul sıralarına hiç oturmamış olan Ali onlara hasretle bakıyordu.Kardeşlerinin hemen ardından Ali’de işine başlamak için, bulduğu işe yarar çöpleri koyacağı iki tekerlekli arabasını alıp evden çıkmıştı.Ali her gün sokakta insanların işe yaramadığı için attığı ama kendisine para kazandıran çöpleri toplayan çocuklardan sadece biriydi.Tüm gün yüzlerce insan görüyor ama aynı insanlar onun varlığını bile hissetmiyordu.Küçük çocuklarsa ona, anlam veremediği bir suretle bakıyor,bazıları da yanına geliyor ama daha yaklaşmadan anneleri pis çocuklarla konuşulmaz diyerek çocuklarını kaçırırcasına uzaklaştırıyorlardı.Ali tüm bunları şaşkınlıkla izliyor, neden pis bir çocuk olduğunu düşünüyordu.Çalışmak pis olmaksa eğer tüm insanlar pisti o zaman,çünkü Ali’de çalışıyordu,hırsızlık yapmıyor,dilenmiyor,para için kimseye yalvarmıyordu.O, sadece çalışıyordu.Günlük hayatın para,kariyer ve çıkar hırsı içinde yanındakileri bile unutmuş olan insanlar için Ali hiç bir şeydi.Ancak o,bunları düşünmek yerine işine devam ediyordu.O gün hava oldukça soğuktu, güneş bile üşüyordu adeta ve dünyaya çok soğuk bakıyordu.Ali üzerinde çok kalın denemeyecek bir giysi, ayağında hava almak için açılmamış olan ama her adımda hava alan deliklerin bulunduğu ayakkabısı ve yamalarla yenilenmiş pantolonuyla soğuğa meydan okuyordu.Yarım saatlik hızlı bir yürüyüşün ardından nihayet şehir merkezine gelmişti.Ali akşama kadar mağazalara yakın çöp konteynerlerini gezecek bu arada pahalı vitrinlere bakmaktan da kendisini alamayacaktı.Çarşı her zamankinden daha kalabalıktı ve insanlar sanki savaşır gibi birbirlerini geçmeye,bir yerlere yetişmeye çalışıyorlardı.Öğle vakti gelmiş Ali epey işe yarar çöp toplamıştı,karnının acıktığını hissedip son parasıyla kuru bir simit almıştı.Ali simidini küçük ısırıklarla yerken bir taraftanda etrafını bir ressam titizliğiyle gözlemliyordu.Annesi istediğini almadığı için kendisini yerlere atıp ağlayan şımarık bir kız çocuğu,tezgahtar kızı tavlayabilmek için yarım saattir aynı kıyafetlere bakan saçı jöleli bir genç çocuk,karısıyla yol ortasında para kavgası eden bir adam,kucağında bebeğiyle para dilenen genç bir kadın,ellerinde kitaplarıyla okula giden öğrenciler ve daha bir çokları.Ali tüm bunları izlerken simidinin bittiğinin farkına varmıştı.Yavaşça yerinden kalkıp tekrar çöpleri kontrol etmeye başladı,bütün çöpleri tek tek inceliyor bazılarını alıp, bazılarını gece gelecek çöp kamyonuna bırakıyordu.Ali el arabasıyla gezerken bir mağazanın önünde durdu ve vitrine dikkatlice bakmaya başladı.Vitrindeki mavi renkli,bağcıklı,kenarları ışıklı ve ayağını sımsıcak tutacağını düşündüğü bir ayakkabıydı.Ali önce vitrine sonra ayağına baktı ve kendisinin hiç böyle düzgün bir ayakkabısının olmadığını anımsadı.En sonunda Ali içeriye girip ayakkabının fiyatını sordu.Tezgahta tatlı gülümsemesiyle insanı kendine çeken bir kız duruyordu ama o anda kızın tatlı gülümsemesi Ali için bir tokat oldu.Çünkü kız Ali’yle alay etmiş ve ayakkabının yanına bile yaklaşamayacağını söylemişti.Ali kırgın ve üzgün bir tebessümle el arabasını alıp eve doğru yola çıktı.
Akşam olmuş,güneş soğuk yüzünü ardında daha fazla soğuk bırakarak çekmişti.Ali çoktan eve gelmiş ve babasını beklemeye koyulmuştu.Nihayet evin gıcırtılı yaşlı kapısı çalmış ve babası gelmişti.Fakir bir yemeğin ardından Ali babasına mağazada gördüğü ayakkabıyı söylemiş ve ondan bu ayakkabıyı zor da olsa isteyebilmişti.Ali çok heyecanlıydı,ancak babası tüm günün yorgunluğunu ondan çıkarırcasına Ali’ye saatlerce kızmıştı.Çünkü babası için günlük rakı parası ayakkabıdan daha önemliydi.O ayakkabının parası bir kaç günlük rakısına yeterdi.Ali hiç sesini çıkarmadan yatağına gitmişti ancak göz yaşları onu zorluyordu ve uyutmuyordu.Zaten Ali ayakkabıyı düşünmekten uyuyamıyordu.Gündüz gördüğü o küçük kız için bu ayakkabı hiç bir şeydi belki ama Ali için ya da onun gibi çocuklar için çok şey demekti.Herkes uyumuş ev sessizliğe bürünmüştü,sadece Ali uyanıktı ve hala düşünüyordu.En sonunda hızla yataktan kalktı ve üzerini giyinip sessizce evden çıktı.Sokağın sessizliğini köpek havlamaları bozuyordu,Ali korkmasına rağmen koşar adımlarla gidiyordu.Yarım saatten daha az bir sürede çarşıya gelmişti ve o mağazanın önündeydi.Soğuk Ali’ye inat şiddetini arttırıyordu ama Ali buna aldırmıyordu.Vitrine yaklaştı ve işte ayakkabısı oradaydı.Sanki elini uzatsa alacaktı,seninim diyordu sanki ayakkabı.Zaten kimseciklerde yoktu,camı kırsa kimin haberi olurdu ki.Ali elini cama koydu ve olduğu yere oturdu.
Saatin zili her günkü gibi inatla çalıyordu ve sonunda Ali’nin annesi uyanmıştı.Önce okula gidecek olan çocuklarını kaldırdı ve Ali’nin yatağına gitti.Ancak Ali yoktu ve el arabası hala evin önünde duruyordu.Aynı saatlerde şehir de artık uyanmış ve koşuşturmalar yine başlamıştı.Çarşı her zamanki gibi kalabalıktı ve Ali’nin babası da çarşıda iş arıyordu.Adam bir kaç yere çoktan başvurmuş ve hiç biriyle anlaşamayınca önceden işçi aradığını bildiği bir mağazanın önüne gelmişti.Ancak mağazanın önü oldukça kalabalıktı,adam yavaşça yaklaştı ve ne olduğunu görebilmek için kalabalığı yarıp en öne geldi.O anda büyük bir haykırış patladı,bu ses Ali’nin babasından çıkmıştı.Ufacık bir çocuk yerde cansızca yatıyordu ve bu çocuk Ali’ydi.Gecenin soğuğuna daha fazla kafa tutamamış ve bedenini ona teslim etmişti.Yanı başında,camların hemen arkasında da mavi renkli,kenarları ışıklı bir çift ayakkabı vardı.O küçük şımarık kız için hiç bir şey olan bir çift ayakkabı.
TOLGA