- 1078 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Meyhane
Mutsuz bir çocuk varmış.
Babası sahnenin arkasında kanun çalarmış. Hayata dair hiçbir sevinci olmayan, kasveti üvey evladı olarak gören yaşlı bir adam, sahnenin arkasından güzel karısını izlermiş. Karısı beyaz tenli, ay yüzlü bir kadın, şarkıyı yaşayan tek insanmış belki de bu meyhanede. Bu aile portresi içinde bu küçük çocuk kâhin düşüncelerini hayattan saklayan o kibirli kurbağadan farksızmış.
Annesinin güzel elbisesinin içindeki titrek bacakları hiç hareket etmezmiş şarkı söylerken. Gözleriyle meyhaneyi anlatan bu kadın nasıl canlı dururmuş oysa, hikayeyi anlatanlar hiç çözememişler bunu. Meyhanedeki bütün kadınlar gerçeği bu meyhane olarak görür ve küçük çocuğun dışarıda bir hayat olduğunu umut etmesini hazin bulurlarmış.
Bu zavallı çocuk, her gün, annesinin aynı şarkı yaşamını, babasının baygın gözlerle kadınları süzmesini, diğer adamların annesine olan düşkünlüklerini anlamsız bir şekilde izler dururmuş. Bardaki yüzü yanmış kadına bakmaktan çekinirmiş, onun da gerçeği bildiğine inanırmış çünkü.
Dışarıdan gelenler çocuğun kesik bakışlarıyla karşılaşınca ürkerlermiş. Kâhin kurbağa olması da bundanmış zaten. Kötü ruh taşıdığına inandıkları gözlerin gördüğü gelecekten fena halde korkarmış hepsi.
Mutsuz bir çocuk varmış işte. Sahnede kafası kopmuş, bacaklarıyla şarkı söyleyen bir annesi ve barın arkasında yüzü yanmış kadınla sevişen bir babası varmış. Meyhaneye bakıp “yaşamaya devam edebilir miyim?” demiş kendi kendine.
YORUMLAR
işte o anda hikayeyi anlatanlar teker teker ölmeye başlıyorlar, geri kalan hikayeciler ise ölümün onların da başına gelmesinden korktukları için dillerini kesmeye karar veriyorlar ve ellerini de kuma gömüyorlar, buradaki küçük çocuk ve çocuğun hikayesini çalıp size anlatan bu küçük kız gibi.