Sanal Aşk...
delikanlı, erzurum’da üniversite de okuyordu...kız ise antalya’da rehber...
kader onları bir İnternet oyun sitesinde karşılaştırdı...briç oynarken başlayan yazışmalar esprilere dönüştü...şakaları, sohbetleri, şiirleri, düşünceleri onları birbirlerine iyice yaklaştırdı...
artık oyun sitesi onlar için buluşma yeri olmuştu...başka kimseyi gözleri görmüyordu...hatta oynadıkları oyun da onlar için sadece bir araçtı; “gönül sohbet ister, briç bahane” demişti delikanlı...
o kadar uyumluydular ki, aralarında herhangi bir anlaşma olmamasına rağmen, tek kelime özel soru sormadılar...
beraberlikleri üçüncü ayını doldurduğunda hâlâ hangi şehirde yaşadıklarını, ne iş yaptıklarını bile bilmiyorlardı...
sadece ilk tanıştıklarında delikanlı şöyle yazmıştı:
- ismini sorsam nasılsa başka bir şey söyleyeceksin; onu alabilir miyim...
- haklısın…ben de gerçek ismini sormayacağım; sen bana YAĞMUR diyebilirsin...
- ben de EGE olayım bari...
yağmur, turist gruplarıyla bazen anadolu’yu dolaşıyor, bazen yurt dışına gidiyordu...
EGE için zor dönemler oluyordu bunlar...
gerçi kız, ilk fırsatta İnternet’e giriyor ve hemen buluyordu delikanlıyı...ama sohbetleri her an kesilebiliyordu yağmur’un ani ayrılmaları yüzünden...
aşklarını birbirlerine ilan ettikleri günlerde delikanlı, hiç olmazsa e-mail yoluyla fotoğraf istedi kızdan...
- anlaşmayı bozmak yok, diye yazdı kız...ne resim, ne ses...böyle gidecek...
ege:
- nereye kadar? ...
yağmur:
- ölene kadar...
- hiç evlenmeyecek miyiz örneğin, diye yazdı utana sıkıla ege...
yağmur şöyle cevapladı:
- evlenebiliriz kuşkusuz...ama biz sevgimizi eyleme geçirmedikçe bu yazışmalarımız evliyken de sürebilir...
- hayret...! sen önündeki hayatta bana hiç yer açmıyorsun...ben, bizim evliliğimizden bahsediyorum...
- bunlar bugünün konuları değil...büyüyü bozma... birbirimizden çok uzaklarda bir yerlerde de olabiliriz...
satırlarda dolu-doyum yaşanan bu sevgi tam bir buçuk yıl sürdü...
erzurum’da üniversite öğrencisi delikanlı ile antalya’da turist rehberi kızın, birbirleri hakkında hiçbir şey bilmeden, sormadan yaşadıkları bu ilişki, ondokuzuncu ayına girerken, balon gibi yavaş yavaş sönmeye başladı...
ne olduğunu ikisi de bilmiyordu üstelik...
sıradan ve ortalama yazışmalarının bir yerinde kız büyük harflerle sordu:
- NE OLDU BİZE EGE...
uzun bir süre yazmadı delikanlı...
sonra, karşı soruyla kurtulmaya çalıştı:
- sence? ...
kızdan şöyle cevap geldi:
- bak, dedi yağmur...: bir gün böyle üzücü bir geleceğin bizi beklediğini ikimiz de biliyorduk... ben, bir turist grubuyla iki günlüğüne bir anadolu şehrine gittim...(bu arada mesleğimi de öğrenmiş oldun...evet, rehberim.) hava güzeldi; güzel bir yere gittik kafileyle...onlardan ayrılıp tek başına gidip boş boş oturdum bankta...tam o zaman yanıma bir erkek gelip oturdu; böyle başladı...özür dilerim senden... kader bu...sakın üzülme...ta başında dediğim gibi seninle ömür boyu yazışırız yine...
delikanlı, kelimelerini bir an önce karşı tarafa ulaştırmak için öyle hızlı yazıyordu ki, neredeyse tuşları kıracaktı... heyecandan çoğu kelimeyi yanlış yazmıştı zaten:
evet sevgilim evet...kader bu...sen miydin o dünya güzeli? ? ? ... demek birbirimizi, birbirimizle aldattık! ... İnternet’ten çıkıp hemen telefon ediyorum sana Ebru! ...))))
25/10/2004
Ş.K
YORUMLAR
ğüzel bir olay konuşma arsinda farkina varmadan ğittiği yeri öğrenmiştir bu benim ğörüşüm saol
Akıcı olduğu kadar da ilginçti.Günümüzün aşkları galiba biraz sanal başlıyor.Her başlayan böyle bitmez her halde.
Bu emek için sizi kutlarım.
Yazı ve şiirlerinizin devamını beklerim.
Sevgiyle,sağlıkla kalın.