Gene de bir iştir beklemek. bekleyecek bir şeyi olmamaktır korkunç olan.-- cesare pavese
selcanaktas
selcanaktas
@selcanaktas

ŞEHİRLİLER (5)

2 Mart 2008 Pazar
Yorum

ŞEHİRLİLER (5)

23

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1472

Okunma

ŞEHİRLİLER (5)

Şehir henüz üzerinden mahmurluğunu atmaya çalışan,canı tembellik yapmak istemiş bir çocuk gibi geriniyordu yeni sabahın ışıklarına.
Pazar günü sabahının rehaveti üstüne çökmüş de sıcak demli çaylar bardaklara doldurulmadan,taze ekmek kokuları köşe fırınlardan duyulmadan açılmayacaktı sanki gözkapakları...

Her tatil günü olduğu gibi ,bu pazar da simitçilerin sesleri duyuluyordu sokak aralarında..
Hafta arası mesai saati başlangıçlarında şehri anlaşılmaz bir uğultuya boğan,alışık insanın duymadığında yadırgadığı korna ve gaz sesleri kuşatmıyordu geniş caddeleri...

Çocuklar pijamalarından arınmamıştı henüz ,anneler demliklerde mis kokulu çay kaynatmak için hazırlanırken...
Babaların son gündemi içeren gazeteleri taze ekmek buğularına karışık bırakılmıştı şeffaf poşetlerin içinde,uykuya yenik düşmüş ailelerin kapı tokmaklarında hala öksüz alınmayı bekliyorlardı neşe dolu sofralara...

Günün sıcak olacağı besbelliydi daha güneş yüzünü gösterip gülümsemeye başlarken...
Nevresimlerine boncuk boncuk ter bırakanlar bedenlerini serin sularda temizleyip,bir bir yerleşince balkondaki kahvaltı sofralarına,sokak şenleniyordu çay kaşıklarının ince belli bardaklarda senfonisiyle...
Radyolardan gelen birbirine karışan melodiler her ailenin az çok müzik zevkini yansıtıyor,kimi içli şarkılarla uzaklara dalarken,kimi canlı melodilerle sohbetini neşelendiriyordu...

Kahvaltı sofraları toplanmadan hemen önce gazetelerin bulmaca ekleri yarı yarıya doldurulmuş,cevapsız kalan kelimeler piknik sepetinin içine ağaç altındaki yemeklere toz konmasın,üstüne örteriz diye çoktan yerleştirilmişti.
Bir günlük gazetenin ömrünün piknik sepetinin dibinde son bulması yetmiyormuş gibi bir de üstüne plastikten tabaklar,çatallar,bardaklar,mangala yarenlik edecek maşalar,baharatlar yerleştiriliyordu..

Ağaç altı iyi bir yerde mangal yapıp yemek istemek yetmiyordu kalabalık şehirlerde...
Erken çıkmak lazımdı evden yeşil boyalı yıpranmış piknik masalarında yapay su kenarlarında manzaralı bir köşede piknik sefası sürebilmek için.
Arabayı çoluk çocuk ,yaşlı büyük,konu komşu,akraba kim varsa aile efradından doldurup,bir oyun havasının ya da son moda pop müzik oynak bir şarkının eşliğinde kimbilir kaç kilometre gidiliyordu yeşillik bir alan bulabilmek için şehir merkezlerinde...

Neyse ki sıcak bir günün öğle vaktinde uzunca bir yolculuktan sonra varılan serin su kenarları herkese ’İYİ Kİ GELDİK.DEĞDİ VALLA.’ dedirmeye yetiyordu bir yandan münasip yer ararken bir günlük sefaya.
suya çok yakın olmamalı,oyun parkına nazır olmalıydı ki çocuklar sudan öte oyun parkının farkına varsınlar ,telaşlı anne de rahat rahat kurabilsin sofrasını...
Umumi tuvaletlere çok uzak da olmamalıydı ,yoksa yaşlı nenenin rahatsızlığı zehir ederdi pikniği diyordu genç adam..
Arabaya yakın olsun diyordu eşofmanın rahatını içine sindirmiş baba.
Eşyaları taşıyacaktı ya...

Nihayet bulunan ,ekose sofra bezlerinin serildiği yarı kırık piknik masasını salatalarla,sarmalarla,böreklerle donatıyordu genç anne ,bir yandan çocukları suyun yanına çok yaklaştırmamaya çalışırken.
Baba mangalda kömürleri közlüyordu bir yandan köfteleri içi de iyi pişsin deyip avuçlarında inceltirken.
Nene temiz havanın tadını çıkarıp öte taraftan ağır adımlarla etrafı keşfederken,büyük bir özlemle ağaç kabuklarına dokunuyor,toprağı avuçlarında hissediyor,bu şehrin her yanı ağaçla dolu eski günlerini yadediyordu ikindi namaz vakti yaklaşıyor abdest tazelemem lazım hanım kızım diye gelinine seslenirken..

Pişmeye durmuş köftelerin keskin kokusu herkesin iştahını kabartmış,genç anne neneyle birlikte toza bulanmış çocukları da ellerini yüzlerini yıkamak üzere umumi tuvaletlere götürüyordu.
Biran evvel sofraya oturmak siteyen herkes alelacele zorunlu işleirni bitirmiş,köpük köpük kolaları bardaklara doldurmuş,sofranın bütün nimetlerinden yararlanmaya çalışıyor,
akşam çökmeden bir de közde pişirilmiş türk kahvesinin tadını bakmak için acele ediyorlardı..

İlerden bir hışımla gelip de sofranın ortasında konaklayan bir futbol topunun beklenmedik ziyareti, babayı çığırından çıkartmış,topu aldığı gibi bıçak darbeleriyle ardından koşup gelen çocukların gözünün önünde mevtalara karıştırmıştı bile.
Öfkesini yenemeyip ,ağzına sopuk suya salınıp da buz gibi olmuş karpuzdan çatal çatal indirmişti midesine..

Kahve telvesi renginde akşam çökerken anne topladı eşyaları.
Baba taşıdı.
Çocuklar ’KOŞMA.TERLEYECEKSİN.ARABAYA DİKKAT ET’ uyarılarını duymadan geçirdikleri günün sonunda yorulup arabanın arka koltuğunda uykuya daldı, üstlerinde ızgara köfte kokusu.
Araba piknik yeri otoparkından çıkarken ,hiçkimsenin aklına gelmemişti mangalı söndürmek..
Közlendi durdu ağaç altında bir başına ...
İnin cinin top oynadığı saat gelince bekçi de bindi gitti arabasına...
Zaten akşama kadar çocuk gürültüseünden,mangal kokusundan başı dönmüş,bir an evvel evine kavuşmanın hayalini kurarak ne olacak canım bugün kontrol etmesem dedi içinden..
Kara talihine,kör yangınına ,kendi haline bırakılan yapay dereli piknik alanı kızıl ışıkları kucakladı önce,
sonra alevler içinde kayboldu karıncalar,kuşlar,ağaçlar ...
Vakitsiz gelen ecelin telaşına kapılıp da kaçabilenler ,kimbilir başka nerede bulabilecekti yeşillik bundan sonra...

Sabah olup da bekçi gelmeden önce kimsecikler şahit olmamıştı yeşilliklerin karalar bağladığına...
Suların mavi değil,is rengi gri aktığına....

Baba yeni bir mesai saatine uyandı.
İsteksizdi işe...
Kahvaltıya oturdu televizyonun kumandasını eline alıp da haberleri açtıktan hemen sonra...
Son dakika geçiyordu ajans.
- Sayın seyirciler.Ülkemizin ciğerleri bir bir yokolmaya devam ediyor.
Maalesef şehrimizin 50 km uzaklığında bulunan piknik alanı dün gece alevlere boğuldu.
Şans eseri piknik alanı yangınında ölü bulunmazken 100 hektar yeşillik alan kül oldu.
Yangından sorunlu tutulan bekçi gözaltına alınırken ,yangına piknik yapan ailelerin söndürmeyi unuttuğu ateşin sebep olduğu ihtimali üzerinde duruluyor.

Babanın çayından aldığı yudumu boğazında kaldı.
Dün akşam sinirle ağaçları ardında bırakıp,evine dönerken mangalı unutup, çocuklarına miras bırakması gereken zenginliğe nasıl da kıydığını acıyla düşündü..




Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Şehirliler (5) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Şehirliler (5) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ŞEHİRLİLER (5) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Zekeriya EFİLOĞLU
Zekeriya EFİLOĞLU, @zekeriyaefiloglu
12.3.2008
ŞEHİRLİLER (5)


evet şehirliydiler....


KALEMİNE KUVVET....
zarife2007
zarife2007, @zarife2007
6.3.2008
Bir piknikte yaşanan olyları akıcı bir anlatımla hikayelendirmeniz fevkalade güzel olmuş tebrik eder başarılar dilerim
Di
DilrubaNurayErenler, @dilrubanurayerenler
6.3.2008
Kurgusu alt yapısı donanımlı ayakları yerde doğa sevgisini yalın ve içten bir sunumla öyküleştirdiğin satırlarınızı okudum.Küçük bir kültürle büyük bir şehirde yaşamanın
getirdiği son(uç) lar bunlar.Et obur yaşamın zevkleri.Klestrolü azmış bir toplumda zevkli beslenme eğlenme algılaması. Soluklanma alanlarımızın katliamı..
Bİr daha hiç geri gelmeyecek olan yeşil ,mavi doku.Söylenmesi gereken çok şey var.Yaptırımlar çok önemli. Kaleminizle dokunduğunuz yüreklerimizden SAYGILAR... SEVGİLER
savaser39
savaser39, @savaser39
5.3.2008
Selcan beni bir kez daha kalbimden vurdun. İnsanların vurdum duymazlıklarına, adam bananeciliklerine karşı öylesine doluyum ki....şimdi tam patlama sırası benim için...kendi kendime de olsa...birkaç saatlik zevkler uğruna yapılan katliamların hesabını soramamak bitiriyor beni....Ben böylesi yaratıklara hayvan yakıştırması bile yapamıyorum. Çünkü onlar adlarını almışlar İN-SAN-cık-lar.
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
5.3.2008
Çok güzel bir öykü yazımış yazar.Sade ve akıcı anlatımıyla,okuyucuyu öykünün içine sürükleyip,uykudan uyandıran şamarı patlatıvermiş.Umarım ,bu öyküyü okuyan herkesipiknik yapmaya gittiğinde,yaktığı ateşi söndürmeyi unutmayacaktır.Yazar,sanatçıya düşen sosyal görevini layıkıyla yerine getirmiş.Benim tebriklerim en çok bu yönden.
İBRAHİM KARAÇAY
İBRAHİM KARAÇAY, @ibrahimkaracay
3.3.2008
ÜLKEMİZ GERÇEKLERİ BU MAALESEF.KENDİ EVİNDE BİR LİRALIK MALZEMESİ HASAR GÖRSE YAS TUTACAK İNSANLAR SÖZ KONUSU DEVLET MALI VEYA BAŞKASININ MALI OLUNCA AYNI HASSASİYETİ GÖSTERMİYORLAR.TEBRİK EDİYORUM HASSAS BİR KONUYA DEĞİNMİŞSİNİZ...SAYGILAR
kardelen26
kardelen26, @kardelen26
3.3.2008
Öğretmenim'in Arı misali binlerce çiçekten topladığı usarelerle biz insanoğlu'a bal yapışı gibi yazdığı öyküsü dimağımızda bal tadı ve lezzeti bıraktı.Biraz da dikkatli olmaya sevketti milli servetimize ve tüm canlıların oksijen depoları olan ormanlarımıza karşı.Teşekkürler bizleri bir pazar pikniğe davet ettiğin için.Ayrıca yaprak sarması da çok lezizdi eline sağlık. ÖĞRETMENİM.
SinanKARAKAŞ
SinanKARAKAŞ, @sinankarakas
3.3.2008
SELCAN HANIM YANGININ MİLLİ BİR FELAKET OLDUĞUNU NASILDA GÜZEL YERLEŞTİRMİŞSİNİZ YAZININ ALT KENARINA SRTESLEDE UNUTKANLIKLARDA ŞEHİRLİ OLMANIN GÖTÜRDÜKLERİ İNSANDAN.AMA BÜTÜN BABALARDA BÖYLE DEĞİL ZATEN ANA FİKİR YANGIN VE ŞEHİRLİLİĞİN GETİRDİĞİ BOĞULMA HİSSİ İLE PİKNİK SOLUNUM İHTİYACI.GÜZEL BİR KALEMSİNİZ KALEME HÜKMEDEN GÜZEL YÜREĞİNİZ VAR NE DİYEBİLİRİM Kİ GÜZELLİKLER KARŞISINDA SUSUP İZLEMEKTEN BAŞKA SAYGI SEVGİ VE SELAMLARIMLA DEĞERLİ DOST
kardanadam
kardanadam, @kardanadam
3.3.2008
çok güzel bir seçim
dolu doolu harika bir yazı okudum
başarılarının devamı dileklerimle
Olgun Ekinci
Olgun Ekinci, @olgunekinci
3.3.2008
Neredeyse unutulmaya başlayan, azalan simitçilerin sesleri...

Ve ahalinin pikniğe hazırlık koşturmacaları...yabancı gelmeyen telaşelerdi sanki...

Ama son bölümde üzülünce okumamış varsaydım, okudum ama üzüldüm oksijen katliamına..

Ama olağan bir manzara ve kesit...

Güçlü kalem, güzel öykü..

Sevgimle..
murat şahin
murat şahin, @muratsahin61
3.3.2008
tavsiyenize uydum


okudum


kutlarım

yudumyunus
yudumyunus, @yudumyunus
3.3.2008
Üstadem..

Çağdaşlığın vede gelişmişliğin simgesi olan şehirlerin
hali şehirli olup olmadığımızdan geçiyor herhalde..

Eğitim düzeyinin çok çok düşük olduğu toplumlarda
milli servet düşüncesinin yaygın kullanılmaması normaldır..

Bizde olduğuda budur millicilik dediğinde hemen politika
pisliğine bulaştırırlar seni istesende istemesende birde
kulp takarlar evel Allah..

Öykünüz okunası vede ders alınası bir şekilde kurgulanmış
ve başarılıda olunmuş bir eserdir..Kutlarım sizi vede düşünceşlerinizi..

Konu mükemmel giriş ve gelişme bölümü ise tam okuyucunun
istediği şekilde akıcı ve sıkmayan cinsdendi..Giriş bölümünde şehrin bir çocuğa benzetilmesi harikaydı..Bazı
nüanslar aşırı uzatılmış bazı özellikle vurgulanması gereken cümleler ise unutulmuş tıpkı (mangalın unutulmasımı yoksa södürülmeden kalan közün yere dökülmesimi) çünkü mangaldaki ateş biraz zor etrafa zarar verir..

Genede güzel ve okunası okunulması için tasviye edilesi harika
bir eser olmuş...Sıkılmadan vede zorlanmasan haz alarak
okudum kutlarım TEBRİKLER..

Selam ve muhabbetlerimle..yudumyunus
laledevri
laledevri, @laledevri
3.3.2008
güzel başlayan bir güm ve ardından gelen katliam.başka türlü yorumlanamaz zaten.dikkatsizlik malesef böyle acı yaşil katliamlarına dönüşüyor.
güzeldi.herkes kendinden bişeyler bulup ders çıkarabilir.
yazı ve öykülerinizde başarılar dilerim.
VedatAli
VedatAli, @vedatali
3.3.2008
Şehirliler 1 ve 5 i okudum.genel olarak geniş kelime dağarcığı ve konuya hakimiyet göze çarpıyor.anlatılan genelde şehirliler değilde gece kondu semti yani,sonradan şehirli olanlar ve onların çarpık bir kente adapte olabilme çabaları.eksik olan genelde biraz heyecan,sürüklemiyor. buda konu seçiminden kaynaklanıyor.öykünün net kahramanı ve daha ilginç konuların seçiminde ustalığınızın daha bir ortaya çıkacağını düşünüyorum.
saygılar ...
nan nanım ben
nan nanım ben, @nannanimben
3.3.2008
Neyse ki sıcak bir günün öğle vaktinde uzunca bir yolculuktan sonra varılan serin su kenarları herkese ’İYİ Kİ GELDİK.DEĞDİ VALLA.’ /dedirmeye/ yetiyordu bir yandan münasip yer ararken bir günlük sefaya.
suya çok yakın olmamalı,oyun parkına nazır olmalıydı ki çocuklar sudan öte oyun parkının farkına varsınlar ,telaşlı anne de rahat rahat kurabilsin sofrasını...



konu güzel....
özür diliyerek söylemem gerek...akışına biraz daha dikkat etseniz...okurken sanki bazı cümleler takılıyor..

yüreğine..ellerine sağlık...

sevgi ve saygılarımla..
Bedevi
Bedevi, @bedevi
3.3.2008
sevgili selcan hikayeyi özverli bir şekilde kaleme alıp doğa ve doğa unsurlarnı koruma ve yine kolama adına kaleme aldığınız için kaleminize teşekkür ediyorum.keyifle okdudum fakat sonucun şaşırtıcı olması şaşırtmadı aslında nedenine gelince duyarsızlığımın farkında olmamıza rağmen dahada duyarlı olabilmek için her hangi bir uğraş ve çaba sarf etmediğmizdir ve eminim ki bir greenpeace üyesi yada yeşilaycı da bu tür ihmalkarlıkları nedeniyle istenilmeyen sonuçlar doğurduğudur.Amaç optimum düzeyde çevreye insanların ve diğer canlı gurupların yaşam sınırlarına yaşam alanlarına zarar verilmeye çalışılmasıdır,yoksa insan başlı başına doğa için tehlike unsurudur.
teşekkür ederim

Bedevi
ilyas
ilyas, @ilyas
3.3.2008
saygılar...
soloyin
soloyin, @soloyin
2.3.2008
Güzel ve neşeli başlayan bir günün karalar bağlayışını adım adım çok güzel dile getirmişsin.Keşke tamamen yazarın kurgusu diyebilsek.Ne yazık ki gerçek bu öyküdekiler.
Saygılarımla.
çigdem
çigdem, @cigdem46
2.3.2008
hımm
eleştirmek için gelmiştim ama çok sevdim bu yazıyı:))
okurkende aklıma geçen sene araştırma yapmak için izin alan 2 üniversitede akademisyeninin koca bir ormanı yanlışlıkla yakmaları geldi:))
tebrikler...
kırmızı_siyah, @kirmizi-siyah
2.3.2008
okumaya ve okutmaya değer.

teşekkürler
AyşegülTezcan
AyşegülTezcan, @aysegultezcan
2.3.2008
Kurgusuyla, örgüsüyle ve konusuyla muhteşem bir öykü.

Sevgili Selcan tekrar yazmadan geçemiyeceğimi şiirlerin ve denemelerini de severek okuyorum lakin öykülerinin tadı bambaşka...

Kutluyorum sevgilerimle...
TUYSAL
TUYSAL, @tuysal
2.3.2008
Kurgu ya da gerçek olsun şehirliler, piknik yaparken dalgınlıklık ve dikkatsizliklerinden,köylüler meradan tarla kapma veya atılan bir izmaritten, rantçılar daha çok para kazanmak için, hainler ülkeye bir zarar vereyim de ne olursa olsun hesabından ve bilmem daha kimler ormanlarımızı içindeki bütün canlılarıyla yok ediyorlar.

Öyküde şehrin kişileştirilmesi ve sabah yataktan kalkan bir çocuğa benzetilmesi, taze çayların, fırından gelen ekmek kokularının anlatımı hoştu. Düğüm ve çözüm bölümlerinin kurgulanışı da iyi bana göre.

Önemli bir konuyu öyküleştirdiğiniz için tebrik eder, selam ve saygılar sunarım.
Toynak
Toynak, @toynak
2.3.2008


malesef gerçeğimiz...
bir orman çocuğu olarak,onun kıymetini pekde
iyi bildiğimi söyleyemem
Karadenizin en güzel ve en yeşli ormanında büyüdüm.
özgürlüğü
şiiri
sevgiyi ben ormanda keşfettim...
Taş...o kalbı olmayan soğuk şey bile ne kadar şanslı ormanda.
yemyeşil bir yosun onu sevgiyle nasılda sarar...

duyarlımıyız...
değiliz elbette.
Veysel ne güzel anlatır bu hırçın yanımızı toprak şiirinde...

"karnın yardım kazma ile belinen
yine karşıladı beni gül ilen."

ne güzel bir konu seçmişsiniz...
bir yorumcunuz size
öğretmenim diye hitap etmişti,tesadüfen okumuştum...
demek ki duyarlılık hem öğretmenlikten
hemde insanlığınızdan geliyor....

bir gürgen ağacına otuz yıl önce ismimi yazmıştım bir bıçakla...
canı yanmıştır ağacın mutlaka...

nerelere götürdünüz beni beni bu akşam...
para versem gidemezdim...
teşekkürler öğretmenim...
sevgilerle kalın kardeşim...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.