GÜNAHIN BEDELİ
Soğuk bir kış sabahı İlhan adımlarını İzmir’İn Bornova semtinde M.Kemal caddesinde sıklaştırarak yol boyunca sağdaki dükkanlara baka baka yürümekteydi.Dükkanlardan birinde içeri daldı burası klima satan dar ve küçük bir mağazaydı .Tam karşısında duran genç,alımlı ve güzel bir bayan oturmaktaydı.Yanı başı masadaysa daha az güzellikte genç bir bayan sekreter,önündeki kağıtları kucalamakla meşguldü.
“Günaydın.Hayırlı işler”,dedi İlhan.Gözlerinin ışıldayarak kendisine ilgiyle bakıldığını farketti.Kadınların genelde erkek müşterilerine takındığı yerine getirilmesi gereken bir rol olarak algıladı ve pek önemsemeden masasının karşısındaki koltuğa oturdu dar ve küşük mağazayı gözleriyle taradı.Mağazadan çok sanki teknik servisçilerin işyeri görünümündeydi.
“Hoş geldiniz!Buyurun size nasıl yardımcı olabilirim?”diyerek hafif çekik gözlerini biraz daha irileştirerek yuvarlak biçimli yüzüne daha uygun getirdi genç kadın.Yüzüne baktığında İlhan’ın içinden her erkeğin sahip olmak istediği ve mutluluğu bu kadını kollarının arasına almakta yakalayacağını düşündü ve kadını inceledi.Oturmuş olmasına rağmen orta boylu hafif balık etli sevimli mi sevimli hoş ve çekici bir kadın olarak göründü İlhan’ın gözüne.Kadın hala ilgili yaklaşımını sürdürüyordu İlhan’a :
“Klima almanın tam zamanı diye düşündüm hazır soğuklar bastırmışken”
“Sanırım tam zamanı ve doğru adrestesiniz şu an”
“Sanırım doğru bir seçim yapmışımdır buraya gelmekle”
“Affedersiniz.Bir çay alır mıydınız?Soğukta iyi gider.”
“Zahmet olmazsa.”
“Rica ederim neden zahmet olsun”,kapı kenarındaki masada işiyle meşgul görünen sekretere seslenerek:
“Suna beyefendiye bir çay ikram edelim lütfen.”
Suna yerinden kalkıp mutfak olduğu anlaşılan iş yeri sahibesinin sağ arka tarafında kapalı duran kapıdan içeri girip az sonra elinde bir fincan çayla geri döndü .Çayı İlhan’ın önüne koydu ve tekrar yerine döndü gayet resmi olarak.Sekreterler genelde böyle davranırlar nedense.Patronları müşteriyle ilgilenirken adeta onların varlıkları o alanda hissedilmez.Bu da sanırım müşteriye bir rahatlık sağlamak açısından olsa gerek diye düşündü içinden İlhan. “Klimalarınızı elektrik teknisyeni bir dostum önerdi.Doğa dostu ve tasarruflu olarak.Yanılmazsam İlvertürlü olacak?Son sistem?”
“Evet arkadaşınız doğru söylemiş.Bunlar son sistem İlvertürlü yani doğru akım motoruyla çalışırlar ve saatte ellli kuruş yani ayda ortalama on ve onbeş YTL kadar bir tüketimle çalışan son sisitem Japon teknolojisi”
“Gerçekten mi? Bu kadar ucuz enerji harcadığını tahmin edemiyordum”
“Ya!Bizim farkımız da burada ortaya çıkıyor işte.Pardon kullanacağınız alan ne kadar?”
“Dur bakayım,elini çenesine koyarak düşünmeye başlar.Yirmibeş metre kare sanırım.Evet evet ahşap parkeci gelip ölçmüştü.Ordan hatırlıyorum.”
Kadın, eline hesap makinesini alarak hesap yapmaya koyuldu.İlhan bir yandan çayını yudumlarken, bir yandan kadının durmadan kendine telaşlı laf yetiştirmesi hoşuna gitmişti.
“Evet,dedi güzel kadın çekik gözünü biraz daha açarak.Size onsekizbin watla çalışan bir klima önerebilirim.”
“Hangisini?”
Katalogu önüne uzatır ve yerinden kalkarak İlhan’ın karşısına oturuverir.Aralaıında küçük bir sehpa olmasına rağmen kadının eğilirken tüm nefes alış verişlerini ve gözlerine takılan dolgun göğüsleri İlhan’ı tahrik etmesine yetti ve arttı bile.Kadın tahmin ettiği gibi uzuna yakın balık etli biriydi.Artık klimacı ile klima alan müşteri konumundan dışarı taşmıştı aralarındaki konuşmalar.İçilen çayların sayısını unutmuştu bile İlhan.Önceleri resmi davranan sekreter bile onları kırk yıllık bir ahbap gibi kendi hallerine bırakarak rahat tavırlar içersine giriyor,dudaklarının arasından sevdiği şarkıları mırıldandığı bile oluyordu.Bazen işinde yaptığı yanlışlıkta bile.
“Tüh Allah kahretsin.Şimdi yine başa dönmek zorunda kalacağım”,gibi İlhan’ın oradaki varlığı bile onu rahatsız etmeyecek derecedeydi.Hatta bazen onların esprilerine katıldığı bile oluyordu.
İlhan her ne kadar aniden ilerleyen güzel arkadaşlıktan her ne kadar zevk alsa da arada bir saate bakıp yapılacak diğer işleri gözden kaçırmamaya gayret gösteriyordu.Kadınsa bunun farkında olsa gerek,biten çayı tazeletiyor ve durmadan ikinci,hatta üçüncü seçenekleri İlhan’ın önüne sunuyordu.İlhan artık emindi.Satıcı bir insan, müşteriyi elinden kaçırmamak isteyince yapacağı ilk iş;öncelikli olarak en pahalı ve satılmayan bir malı satmaktır.Eğer ki müşteri olayı farkederse yani kandırıldığını o zaman daha ekonomik ve daha kaliteli malı raftan çıkarıp müşteriye sunmak ve kaçmasını önlemek.Ya da müşteri bir malda yeteri kadar ikna olmazsa ikinci ve üçüncü seçenekleri sunmaktır.Oysa İlhan henüz karar vermeden,kadın ikinci,üçüncü seçenekleri sunuyor.Bunda da anlaşılacağı gibi İlhan’ın o mağazayı terketmemesi için elinden gelen gayreti sarfettiğinden artık emindi.Bu hem onun hoşuna gidiyor,hem de bu ilişkinin nereye varacağı kendisinde merak konusu uyandırıyordu.
Nihayet İlhan alacağı klimada karar kıldı.Uzun,yorucu bir konuşmanın ardından adının Esra olduğunu öğrendiği ve ayağa kalkıp kilosuna boyunun denk düştüğüne sevinerek son bir kez alıcı gözüyle bakıp el sıkışarak ayrıldığında bu güzel ve alımlı bayanla aralarında başlayacak olan olaylar dizisine ilk adım attığını ve artık bu ilişkiden kaçamayacağını anlamış olmanın verdiği yarı sevinç yarı bir hüzünle mağazadan ayrıldığında sulu kar yağmaya başlamıştı bile.
“İyi ki klima almaya karar vermişim”,diye düşündü içinden.Esen soğuk hava ensesinden bıçak gibi yararak girdi.Kalın ve adaleli boynunu yukarı doğru kaldırdığı paltosundan içeri soktu.Beş santim kadar kısldığını sandı ve yoluna devam etti.
Esra çayını yudumlarken keyifle bir yandan İlhan’ı arkadaşı Nihal’e anlatmaktaydı.
“Görsen Nihal’cığım tam aradığım karizmatik ve olgun bir erkek.Ah!Nihayet yıllar sonra allah karşıma tam istediğim gibi bir erkekle karşılaştırdı.Bilsen ne kadar sevinçliyim.Acaba o da beni beğendi mi?Benim düşündüğüm kadar o da beni düşünüyor mudur şimdi?
“Orasını bilemem Esra’cığım ama anlattığına bakılırsa baban yaşında bir adamla ilşkiye girme derim ben sana.Sonuçta sende o da mutsuz olacaksınız belli bir şey.”
“Nedenmiş o?Hiç de değil.Bildim bileli hep ilşkilerimi kıskanmışsındır sen hep.”
“Sen de diğer kızlar gibi kendi akranların gibi davransan da normal arkadaşlıklar edinsen ben de bunları söylemek zorunda kalmam en azından.”
“Ne yapayım elimde değil.Olgun erkeklere bayılıyorum.”
“Özellikle evli erkeklerden?”
“Onlar benim tamamen seçimimin dışında olduğunu söyleyebilirim.Ama bunun için henüz bir şey söylemem erken.Onu da öğrenmem pek zor olmayacak yakında.
“Hiç sanmıyorum şekerim.Sakın özellikle kendi seçiminiz olmasın?
“Neden yapayım ki öyle bir şey?”
“Sanki babanın annene yaptıklarından dolayı annenin intikamını alıyormuşsun gibi geldi bana biraz”
Esra,beklemediği bu tutum karşısında öfkesine hakim olamaz masaya vurur.
“Neler saçmalıyorsun sen?Yıllar önce yaşanmış ve kapanmış bir meseleyi kurcalamak sana ne kadar zevk veriyor değil mi ?”
“Bu kadar tepki vermen benim tezimi doğrulamaz mı hayatım?”
“Sıkıldım.Senin aslı astarı olmayan senaryo kuruntularından da buradan da.Kalkalım artık”
Göz ucuyla ortalıkta gezinen garsonu arar.Bulunca da seslenir:
“Garson bey!Hesap lütfen.”
Nihal,uzun zamandan beri tanıdığı arkadaşının arada bir fevri çıkışlarına tanık olduğundan gayet soğukkanlı davranır.tutumunu bozmadan:
“Bu demektir ki yine seninle uzun zaman görüşemeyeceğiz ?”
Esra çantasından parayı çıkarıp garsona alel acele sinirli tavırla eline tutuştururken bir yandan da Nihal’e laf yetiştirme gayreti içersindeydi.
“Bu biraz da senin tutumuna bağlı şekerim.Bilmem anlatabildim mi?”
“Bana kalırsa duygularım,senin bir kez daha hayatının en büyük yanlışını yapmakta olduğunu söylüyor.
“Ha hay!Duygularını seveyim.Söyle o duygularına da sana bir an önce olgun yakışıklı bir koca bulsun emi?
“Sen alay et bakalım.Haticeye değil neticeye bakalım.”
“Bakalım hayatım.Bakalım.Hadi çav!”
İlhan telefonun öbür ucunda Esra ile görüşmekteydi.
“Esra hanım!”
“Evet benim.Buyurun”
“Selam.Ben İlhan.Geçen gün klima almaya gelmiştim hani.”
“Ha evet.Sanırım hatırladım.”Nasılsınız?”
“İyiyim şükür sizi sormalı.”
“Teşekkürler.Malumunuz kış soğuğunda insanlarımızı en iyi şekilde ısınması için çaba gösteriyoruz.Nasıl memnun musunuz bari klimamızdan?”
“Evet gayet memnunum”
“Bir sorun yok sanırım.”
“Ha !Yok yok.Öyle pek önemli bir sorunum yok.Sadece biraz kumandaya alışamadım o kadar.Katalogda ingilizce olduğundan malum.”
“Anlıyorum.Genelde bu sıkıntı müşterilerimizde yaşanır.Pek de önemli bir sorun sayılmaz bizim için.Şayet işiniz yoksa hem bir çayımızı içer hem de size nasıl kullanacağınız konusunda yardımcı oluruz.”
“Neden olmasın.Memnuniyetle.”
İlhan,tekefonu kaparken daha şimdiden Esra’yla ilerde kuracağı ilişkinin hayalini yaşıyordu.Tatlı bir serüven.Kendinden oldukça küçük bu sevimli,güler yüzlü kızın ona olan tutumu onu şimdiden heyecanlandırmaya yetiyordu.
Ayna karşısına geçti.Kendine çeki düzen verdi.Şakaklarının üzerindeki uzamış ve kırlaşmış kılları eline geçirdiği küçük makasla kısaltıverdi.Daha sonra sakal traşını olup ılk bir duş alıverdiğinde kendini bu büyük buluşmaya hazır hissetti.Tabii ki kendini olduğundan genç gösteren spor kıyafetlerini de eklersek.
Kış kendini gösteriyordu.Vitrinlere bakıp bakıp hızlı adımlarla evinin yolunu tutan ama sıradan bir karşılamanın ötesinde bulamadıkları bir hayata var gücüyle atılan insanlar.Monotonluğun ve alışılagelmiş bir hayatın cenderesinden ne diye lendilerini çekip sıyıramazkar diye düşündü İlhan Esra’nın ona ikram ettiği çayı yudumlarken.Esra bir yandan katalog üzerinde klimanın nasıl çalışacağını gösteriyor bir yandan İlhan’la ilgili ipuçları elde ediyordu.Örneğin :
“Eşiniz de memnun kalmıştır”, gibi İlhan’ın dul bir erkek olduğunu anlaması gibi.
“Genelde müşterilerimin özel yaşantısını kurcalamam gibi bir huyum yoktur ama sizi bir müşteri gibi görmek istemediğimi de belirtmek isterim ayrıca.
“Ah!Tabii ki sorabiliriniz.Bunda herhangi bir sakınca göremiyorum.Boşanalı yıllarca oldu.Kapandı bana göre o defterler.”
“Ne kadar oldu eşinizden boşanalı?”
“Durun bakayım…”
Elini çenesine dayayarak düşünmeye başlayınca Esra’nın ona merak ve ilgiyle baktığını farketti.Gülümsedi.Bir kadın tarafından özellikle genç bir kız tarafından ilgi görmesi onu biraz şımartmıştı.Oyun oynamak istedi biraz karşısındakiyle:
“Anladım”,dedi İlhan.Seni gidi gidi dercesine boşta kalan sol işaret parmağını sallayarak:
“Yaşımı öğrenmeye çalışıyorsunuz.”
Esra elinin tersiyle havayı iterek:
“Yok canım bunu da nereden çıkarıyorsun.”
Demesiyle artık İlhan karşısındakinin başlayacak bir ilişkiye hazır olduğunun işaretini çakmıştı şimdiden”sen”demesiyle.Aynı tonda devam etti İlhan:
“Hadi hadi saklama.Ben bilmez miyim.Sence kaç gösteriyorum?”
Esra hiç tepki göstermeden aynı oyuna devam etti:
“Dur bakalım.Bence pek öyle yaşlı durduğun söylenemez…”
“Yaşlı.Hım!Alacağın olsun.”
Şuh bir kahkahanın ardından:
“Ya!Ne olur yanlış anlama ya!Vallahi onu demek istememiştim.”Tüh!”
“Aşk olsun.Beni demek yaşlı gördün?”
“Ay!Yapma ya.Aklı balında bir adam için yaşın ne önemi olabilir.Tamam tamam sözümü geri alıyorum.Yaşını söylmen de gerekmiyor bence.”
“Söylerim madem o kadar çok istiyorsan ama bir şartla.”
“Şart ne?”,diye meraklı ve bir o kadar güzel çekik gözlerini açarken.
“Bana bir yemek borcun var.”
“Benim.”
“Evet senin.”
“Oo!İşimiz var desene her klima alana yemek ısmarlasak burada iflas bayrağı çekeriz vallahi.”
“Aşk olsun”,dedi İlhan yapmacıktan alınıyormuş gibi yaparak.Devam etti.
“Hani beni diğer müşterilerden farklı görüyordun?Demek bunlar laftaymış.”
“Onu demek istemedim.Canım sende hiç şakadan anlamaz mısın?”İstediğin yemek olsun.”
“Yok yok haklısın bana kalırsa.Yemeği bir bayanın ısmarlaması kadar banal bir şey olamaz.Yemek benden olsun.”
“Saçmalama ya.Ne farkeder.Benim öyle bir takıntım yok.Senin yaş gibi”,diyerek yan gözle alıcı gibi süzdü epey.Sonra bacağının birini öbürünün üstüne atarak hafifiçe yukarı doğru açıverdi.Sekreter bile bu durumu farketmiş olacak ki işini yarıda bırakıp yan gözle Esra’nın tavırlarını izledi.
“Yani”,diyerek konuşmasına son noktayı koyarken saçlarıyla oynamaya başladı.Bunun “Ben hazırım”anlamına geldiğini çok iyi bilen İlhan,acemice davranacak,bu ilşkiye zarar verecek davranış ve tutumlardan kaçınması gerektiğini kafasına iyice yerleştirdi.En azından yapacağı yanlışların minumum seviyede olması gerektiğini de.
“O halde.Bildiğim bir restorantta birlikte akşam yemeği yiyebiliriz seninle.”
“Benim bildiğim bir yere ne dersin?”
“Bak bu da olabilir.Benim öyle bir ısrarcı takıntım toktur.”
Birlikte gülerler.
İlhan mağazadan ayrılırken.Savaştan bir zafer edasıyla ayrılmış bir askerin coşkusunu yüreğinde taşıyordu.Çok güzel ve taze olan bu kızı istiyordu ne pahasına olursa olsun.Taze ve güzel.Tamam bu iş olmuş sayılırdı artık onun için.Kolay ve zahmetsiz.Bir an neden bu kadar kolay olduğunu düşünmekten kendini alamadı.Sonra böyle düşünmenin ona bir fayda getiremiyecğini de…Kendini akıntıya bırakıvermişti işte.
Kemanın büyüleyici sesi lokantadaki herkesi büyülemişti.Garson,önlerinde duran boş kadehlere Porto şaranı koyarken
Her ikisi de güzel bir gecenin hoş bir başlangıcı olacağının farkındaydı.
Sıcak yemekler gelmeden önce içilen kırmızı şarap eşliğinde önlerinde duran ordöv tabağından çatallarıyla ezme ve havyar damak tadında iştahla yeniyor,güzel,doyumsuz sohbete eşlik ediyordu.
“Yaşımı mı merak etmiştin.Söyleyeyim:”
“Yoo!Bu saatten sonra pek merak ediyorum denmez ama söylemek istiyorsan seni tutan da yok.”
“Sence kaç gösteriyorum?”
“Yine başa döneceğiz anlaşılan?,diyerek gülümsedi.
“Yok.Alınmayacağım söz.Söyle.”
İçkisinden bir yudum alıp düşünüyormuş gibi yaptı.
“Otuz altı”
“Doğru bildin sayılır bravo.Kırk iki.
“Ciddi mi?İnan o kadar göstermiyorsun.”
“Bırak canım.Alınmadım.Boşuna gönlümü alacaksın diye çaba sarfetmene de gerek yok bence”
“Yoo!Hayır gayet doğalım.”
“Bence de.O kadar doğal bir çekiciliğin var ki seni ilk gördüğüm andan beri unutamıyorum.”
“Sahi mi?”,dedi biraz utanmış havası vererek ama aynı zamanda gözlerininin içi sevinçten parlıyordu Esra’nın.
“Biliyor musun?Senin yaşında bir babam olacaktı .”
“Ya!Demek bir baba kız konumundayız şu an .Öyle mi”
“Hayır.Lütfen.Sen üzülesin diye söylemek istememiştim.”
“İçki bu kızım söyletir insanı.”
“Kızım dedin.Dikkat ettiysen.”
“Lafın gelişi.”
“Lafın gelişi de olsa söyledin ya.İçki bu söyletir.Değil mi?”
Çenesini okşar Esra’nın:
“Her dediğimi tekrarlamak zorunda mısın güzel kız?”
“Bazen söylediklerin hoşuma gidiyor.Tekrarlamak ihtiyacı hissediyorum kendimde.”
“Senden müthiş şekilde hoşlanıyorum.”
“Bende”,dedi Esra.İlhan’ın çenesini okşamakta olan avucunu öperek.”
Az sonra sıcak yemek olarak et sote ve çoban salatası önlerine konduğunda onlar bu büyülü gecenin rüyasına dalmış gibiydiler.Garson işini gayet iyi yapabilen biri olduğundan bu iki sevgiliyi rahatsız etmenin bir anlamı olmayacağının bilincindeydi.Usulca toprak çömleği önlerine koyarak,varlığını belli etmeden geldiği gibi gitmesini de bildi.
Gece ilerlemiş,ikinci şarap bile bitmişti.Hesabı ödeyen İlhan Esra’yı arabasına bindirdiği gibi doğru evinin yolunu tutmuştu bile.Bir an önce eve varmak,bu işi güzel bir şekilde sonlandırmak arzusuyla gaz pedalına yükleniyordu.Esra yanında içkinin vermiş olduğu rahatlıkla yarı sarhoş ir vaziyetteydi.Ara sıra İlhan’nın boynuna sarılıyor,öpücükler konduruyordu.
Gecenin ilerleyen sessizliğinde ay ışığını yatak odasına yansıtıyordu.Yatakta yatan iki çıplak beden sevişmenin getirdiği yorgunluktan iyice sessiz ve bitkin kalmışlardı.Nedense İlhan’ın kafasına takılan soruyu Esra’ya soramadan edemedi:
“Bu konuyu bir daha açmamak üzere soruyorum son kez.Baban öldü mü?”
“Benim için evet”,dedi Esra.İlhan’ın elini sıkıca kavradı:
“Babam gibi beni terketmezsin değil mi?”
“Bu asla olmayacak bebeğim.Buna inanmanı isterim.Peki baban sizi neden terketti?”
“Bir kadın yüzünden.”
“Ya demek bir kadın yüzünden,”Ne tuhaf diye düşündü nedense evlilikler hep bu ihanet yüzünden yıkılıyor.Kendi evliliği de aşağı yukarı böyle bitmişti.”Şu tesadüfe bak”,diye iç geçirdi içinden.Şiddetli geçimsizlik yüzünden eşiyle iki yıllık bir beraberlik bitmiş,ardından bir yaşında kız çocuğu bırakmıştı.Mahkeme,kız çocuğunun küçük olmasından dolayı annesinde kalmasını uygun görmüş,belli bir nafaka ödemesiyle boşanmışlardı. Tabii babanın aynı şehirde olmasından dolayı haftada bir görme hakkınında olduğunu söyleyerek.Gelgelelim ayrıldığı eşi çocuğu göstermememye başladı ilerleyen zaman sürecinde.
Hatta adres bile değiştirdiği bile oldu ilerkeyen zaman diliminde.Nihayetinde bu kovalamacadan bıkan İlhan boşandığı karısının başka bir şehire yerleştiğini düşünerekden bu işin peşini bırakmış bulunuyordu yıllardır.”Ne tuhaf.Yanıbaşında ona sarılı uyumaya çalışan gemç kızla kendi kızı aynı yaştaydı neredeyse.
“Yaşın kaç Esra?”
“Yirmi iki.”
Evet.Aynı yaş.”Neler saçmalıyorum ben”,diyerek düşüncelerinden uzaklaşmaya çalıştı.Sonra kendisi eşini bir kadınla aldatmamıştı ki.”Sadece tesadüf aynı yaşta olmaları”,diye düşündü ve sıkıca Esra’ya sarıldı.
Esra,elinde portakal suyu ile mutfaktan çıktığında telefonun sürekli çaldığını duydu.Arayan tanıdık bir kadın sesiydi.Annesi.
“A!Anne bu ne güzel sürpriz.Demek İzmir’desiniz şu an.Peki benim neden haberim yok o zaman.Ha anladım.Sürpriz.Yalnız mısın?Babam yanında mı?İyi.Ayrılma gelip seni alıyorum…Hayır!Hayır itiraz istemiyorum…Gelip seni hemen alıyorum..
Telefonu kapattığı gibi mağazadan çıkması bir oldu sevinçten.Sadece sekretere “İstanbul’dan gelen annemi almaya havaalanına gidiyorum “,demişti sadece.Ona o kadar çok anlatacağı şey vardı ki İlhan hakkında.O gece evlenmekten dahi söz açılmıştı.Apansız gelen aşk onda düşünceden eser bırakmamıştı.Deyim yerindeyse aklı balından gitmişti.İlhan da aynı duygular içersinde bu genç kıza tutulmuştu.İşindeki ofisinde sürekli onu düşünüyor,onunla ilgili gelecek planları kuruyordu.
Cep telefonu çaldığında onun sesini duyduğunda sevinci iki misli arttı.
“Alo hayatım nasılsın?”
“Bomba gibi.Sayende kendimi on yaş daha genç hissediyorum.Ya sen?”
“Harika.Az önce annem aradı İzmir’de şu an.Ha sahi İstanbul’da olduğunu söylemedim değil mi sana?”
“Hayır bebeğim sık sık sevişmekten pek fırsatımız olduğu da söylenemez ya…”
“Bak sen.Hala orada mı takılı kaldın?Uçkurunu bağlayayım da gör sen.”
“Lütfen aşkım.Bu lafı söylemen bile korkunç.”
“Peki peki.Bak ne diyeceğim.Seni bir an önce annemle tanıştırmal için sabırsızlanıyorum.”
“Doğrusunu istersen ben de öyle ama bugün tanıştırmaya kalma sakın.”
“O nedenmiş?”
“Hayatım diğer günlerin suyu mu çıktı.”
“Yahu kadın zaten bir haftalığına gelmiş.”
“Anladım o zaman yarın ya da öbür gün.”
“Tamam ben orasını ayarlarım.Hadi öptüm görüşürüz.”
“Görüşürüz tatlım.”
Esra havaalanından annesini karşılar.Annesi Serap hanım,yaşına göre gayet şık ve güzeldi.Doya doya öpüşüp koklaştılar.Esra annesinin elindeki valizleri alıp arabaya koydu.Araba hareket etti eve doğru yol aldı.
“Seni uzun zamandır böyle mutlu görmemiştim kızım.”
“Anne,dedi Esra.”Tanışmanı istediğim biri var.”,diyerek annesinin dizinin dibine oturdu.Annesi,kızını iyi tanırdı.Ne zaman böyle davranışlar içersine girse mutlaka olmasını çok arzuladığı bir işte direteceğinin belirtileriydi.Kızını tek başına büyüttüğünden hemen hemenher dediğini yapmış,ona babasının yokluğunu hissettirmemişti şimdiye dek.Bakalım bu kez nasıl bir sürprizle karşılaşacaktı.:
“Ee!Anlat bakalım.Seni dinliyorum.”
“Anne sen buradayken tanışmanı istediğim biri var.”
“Tanışalım bakalım.”,dedi ve ekledi anne.”Kim bu delikanlı?”
“Doğrusunu istersen bu seferki pek de delikanlı değil.”
“Ya?”,dedi anne.Demek boyundan büyük işlere kalkıştın bu kez de.”
“Anne.Bu farklı.Yaşın bende önemi yok artık.Yaşım az çok ilerledi.Farklı düşünüyorum.”
“Ne kadar yaş farkı mesela?”
“Eh!Epey yaş farkı var.”
“Söyle çekinme.Dinliyorum.”
“Kırk iki yaşında.Özel sektörde bir yönetici.Gayet olgun ve nazik biri.”
“Baştan hepsi öyledir kızım.Baban da öyleydi ilkin bana karşı.”
“Anne defalarca tartıştık bunları.Tekrarlamanın bir anlamı yok bence.”
“Öncekilerde yaşına göre değildi zaten.”
“Anlıyorum.Bir an önce bırak diyeceğini şimdiden seziyorum.”
“Kızım neticede senin hayatın biliyorum ama.Yaş farkı ilerde çok sorun doğurur.”
“Anne bir gör öyle değerlendir istersen.”,anne kızını ikna edemeyeceğini,inatçı biri olduğunu biliyordu.Uzatmanın bir anlamı yoktu ve öylece de yaptı.”
“Peki.Yalnız bugün olmaz çok yorgunum.Başka bir zaman”.”Tamam anne.sen annelerin en güzelisin,”,diyerek annesinin boynuna sarıldı Esra.
İlhan iş çıkışı Esra’yı almış Kordonun en güzel balık lokantasına götürmüştü.Önlerinde kırmızı Porto şarabı yine.İnsanın kış aylarında kanını ısıtacak en iyi ve de balıkla gidebilecek bir içki.
“Anneme senden söz ettim”,dedi Esra.İlhan şu an ona o kadar çok çekici geliyordu ki.
“Ya.”,dedi sadece İlhan.Doğrusu bu sürprizi pek beklemiyordu Esra’dan.
“Ne o?Pek de sevinmişe benzemiyorsun?”
“Doğrusu senden bunu pek beklemiyordum.”
“Ben ciddiyim ama.”
“Nasıl yani?”
“Anla işte.Diğer erkeklere benzemiyorsun.”
“Sende diğer kadınlara.Doğrusu içimde bir koku var sana karşı.”
“Yaşımın sana denk düşmediğinden mi?”
“Onunda rolü yok değil yani.”
Şuh bir kahkaha attı Esra.İlhan daha fazla ürktü.İçtiği içkinin tesirindendir diye düşündü.
“Hadi beni evine götür.Orada devam ederiz.”
Nedense hayır diyemedi Esra’ya.İçtiği içkinin tesirinden olsa gerek.
Hesabı ödeyip kalktılar.
Saatlerce İlhan’ın yatak odasında seviştiler tekrar tekrar.Sevişme bitince Esra,İlhan’ın yatak odasını incelemeye koyuldu.
“Düzenli bir yatak odan var.Pekde bekar evine benzemiyor evin.”
“Hizmetçim var yarım günlüğüne gelir evi düzenler.”
Konsolun kenarında duran bebek resmi dikkatini çeker:
“Çok tatlıymış.Senin kızın değil mi?”
“Evet.”
“Ayrıldığın eşinden?”
“Hı hı!”Görmeyeli yıllar oldu.”
“Ne kadar mesela?”
“Epey.Sorma.Kapatalım istersen.”
“Annesi mi göstermiyor yoksa?”
“Doğru bildin.Annesi.Bazı evliliklerde olur böyle şeyler değil mi?”
“Bence de takma.Bak ben varım artık yanında.”
“Evet.Doğru.”
“Yarın bize gelsene.”
“Biraz daha zaman lütfen.”
“Aşkım annem iki gün sonra gidiyor.”
“Tamam.Yarın .”
“Seni çok seviyorum.”
“Bende.”,diye yeniden sarıldılar biribirlerine.”
Dışarısının soğukluğu dinmek nedir bilmiyordu.Esra,İlhan’ın evinden çıkmış,evine doğru yol almaktaydı.Kafasında karmaşık duygularla beraber sevinçten esen sert rüzgardan etkilenmiyordu.Evlendikten sonra ya kızı çekip gelse beraber yaşamak istese ne yapardı.Bunları konuşmak için henüz erkendi.Yoldan geçerken bir iki tanıdık gördü selamlaştı.Hatta bazıları durdurup bir iki çift laf etmek istediysede Esra pek yanaşmadı.Üstelik yanına yaklaşan kişi şarap kokusunu hemen alırdı.Eve varınca hemen sıcak duşun altına girdi.İlerde ilhan’la birlikte yapacağı banyoyu bile düşledi.Tabii bu arada banyoda sevişirken şofbenden sızan gazdan haberi olmayan genç evli çiftleri anımsadı.İnsan banyo yaparken mutlaka banyo penceresini açık tutmalı diye düşündü Serap.Anne içerden seslendi:
“Karnın aç mıdır kızım?”
Ah!şu anne yüreği.Kendi de bir gün anne olacak mıdır?Ya İlhan’dan hamile kaldıysa.Kaldıysa kalsın ne var bunda.Nasıl olsa onu evlenmeye ikna etmiyecek midir*Şimdiden doğacak çocuğunu hayal edip durdu Esra.Annesine seslendi:
“Tokum anne ama bir az şekerli kahveye hayır demem.”
“Anlaşıldı.Yine zıkkımlanıp gelmişsin.”,diye sitemkar seslendi.İçinden.”Şu kız bir evlense de bir rahat etsem.”
İlhan traşını olmuş,siyah takımını giymiş elinde rengarenk gül demeti kapının ziline basmaktaydı.
“Geliyorum.”,diye içerden ses geldi.Tanıdık bir ses.Yıllar öncesinin.İlhan irkildi.Acaba?”
Kapı sonuna kadar açıldı.İki insanın belki de hayatta hiç karşı karşıya gelmek istemediği lanet bir anla karşılaşmamak,hayatta en çok arzuladıkları şeydi şu an.
“Aysel!”
“İlhan!
Gül demeti İlhan’ın ayakları dibine düşüverdi.Yüzü renkten renge girdi.Sarardı,soğuk soğuk terledi.Kravat takmayı işi gereği sürekli takardı.Ama şu an boynuna takılan bir kravat değil idamlık bir mahkumun boynuna geçirilmiş bir ipten farkı yoktu şu an.Şu an tek yapmak istediği Esra’ya görünmeden oradan kaçmaktı.Esra’nın sesi içerden geliyordu.Zavallı Esra’nın:
“Anne!Kapıyı açtın mı?”.Yanlarına geldi:
“Aa!İçeri girsene.Kapıda ne dikilip duruyorsun İlhan?
Gözü yerdeki dağılan güllere takıldı.Bir anlam veremedi.
“Aa!İlhan!Ço heyecanlanmana gerek yoktu hayatım.Annem.Sanırım tanıştınız?”
“Aman allahım!Neden?Neden bizi seçtin?”Günahımız neydi?”
“Anne ne oluyor Allah aşkına?”
Anne tırnaklarıyla yüzünü yırtıyor,bir yandan dizlerine vuruyordu.Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.İlhan bir türlü kendini toparlayamıyordu.Esra,tuhaf birşeylerin olduğuna kanaat getirmiş,korkmaya başlamıştı:
“Yoksa?Aman Allahım!Olamaz!Hayır!İlhan?”
“Sus!Bana İlhan deme!Hiçbirşey deme!”
Son gücünü toparlayarak merdivenlerden aşağı hızlı adımlarla iner.Beyni uğultular içersindeyken kulaklarında “Baba!Baba!”,diye yankılar çınlar.
Ertesi gün gazeteler, Bornova’da 63 sokaktaki evinde beynine silah sıkarak İlhan Tütenç adlı bir adamın meçhul intiharından söz ediyordu.
Metin İmer/İzmir Şubat 2008
YORUMLAR
Öncelikle yazı yazmayı biliyorsunuz ,dilbilgisi tam puan.Yalnız benim bazı eleştirilerim olacak bu öyküye.Tabi takdir sizin.Kısa bir öykü için o kadar çok detaylı giriş,gelişme vardı ki ,öyküde sonuca yaklaşmaya başlayınca kestirip attınız.Halbu ki sonuçta insanı çok rahatsız eden bir durumu -ki böyle bir şey yazmak cesaret işi-daha sanatsal anlatabilirdiniz.Adam kızın babası çıkıyor,evden koşarak kaçıyor ve intihar ediyor.Bu kadar kısa ve basit anlatılan bir sonuç olmamalıydı diyorum .Böyle bir öyküde detay ( bence tabi) uzun uzadıya anlatılan çay muhabbetinden çok gerçek meydana çıktığında ki psikolojik tanımlamalar olmalıydı.Kızın kendi çocukluk resmini görüp tanımaması biraz oturmadı sanki O kadar çok kız babam yaşında ,adamda kızım yaşında tanımlaması oldu ki ben bu öykünün böyle sonuçlanacağını anladım ortalarda.Ama her şeye rağmen büyük bir emek vardı yazıda.Tebrikler.