- 494 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
bir gece
BİR GECE
Susardın. Susardım. Bir köpek havlamasıyla irkilirdik. Gece sabaha dönüyordu. Soğuktu. Camları buğulu odamda, birbiri ardına yakılan sigaraların dumanlarıyla ısınmaya çalışırdım. Rüzgarın acımasız uğultusu. Yürüdüğünü duyardım. Tuvaletin ışığı açılır, kapısının kolu yavaşça ‘tık’ diyerek aşağı indirilirdi. Yorganı atardım üzerimden. Oysa ne kadar soğuk, can alıcı…dişlerimi birbirine kenetlerdim. Kulağım sende olurdu. Girdiğin gibi çıkar, ağır ağır, hissettirmeyen adımlarınla yerine dönerdin. Yatmazdım daha. Kalkar, sıkıca giyinirdim. Otururdum masaya. Lambasını da açarak. bir şeyler yazılmalıydı. Hemen. Başlardım da. İki cümleden sonra geçilemezdi üçüncüsüne. Nokta. Balkona çıkardım. Güne inat o dehşetli sessizlik. Sanki huzur. Bir yalnızlık hissi verirdi.
- Zamandan zamana geçiyoruz. Her gün, öncekine değişerek. Konuşmada, düşünmede, oturmada, dide, yürümede… Hep aynı mı olmak… Kendim olabilmek. İlerleyene inat. Başarmak. Bilmiyorum.
Karşı evin ışığı yanıyor birden. Saate bakıyorum. Üçü otuz iki geçiyor. Hasan amcanın da uykusunun kaçtığını düşünüyorum, benim gibi. İçeriye giriyorum. Biraz olsun daha sıcak. Ürpermelerim odada bir sağa bir sola yürüdükçe azalıyor. Frenine yavaşça basılıp park edilmeye çalışılan bir arabaya benzetiyorum kendimi, motoru diniyor, duruyor, yorgunluğu geçiyor. Uyuyacak. Ayaktayım. Günler yetmiyor kendimle kaldığım gecelerde de. Kazağımı çıkartıyorum. Önden fermuarlı eşofman üstü beyaz atletimin üzerinde. Ellerimi birleştiriyorum. Bir sigara daha.
- İnsan zamanı kazanmalı. Bilmeden yaşamak ölümdür. Acı, tatsız ve sıkıntılı bir ölüm. Yaratmalı. Arta kalan ne varsa, oturmalı, şöyle bir iyice düşünmeli. Dünden bugüne. Görmeli kendini ve kendi eksenindekileri .
Öksürükle yeniden dünyaya dönüyorum. Ciğerleri deliniyor sanki. Hümkürüyor. Ne akıyor ki burnundan. Bir damla su. Mendiline. Kapının önündeyim. Açmalı, gidip sormalı! Olmuyor. Açmıyorum, belki de açamıyorum. Onu düşünmenin ona acı vereceğini bildiğimden mi? Evet-hayır. Kesiliyor sesler. Gömülüyoruz. O kendine, ben ona. Bilmiyor. Biliyor da hissettirmiyor. Susuyor. Arada bir de konuştuğu, ağzından dökülen kısa cümleler de olmasa. Uzanıyorum. Arkamı dönüp uyumak. Üç dört saat. Olmayacak. Gene uykusuz başlayacağız sabahtan güne. Avutmalıyım kendimi. Kandırabildiğim kadar. Oyun. Herkesin başkasına oynadığını kendime… Yapabilirim. Eminim. Gözleri önüme geliyor. Derinden bakışlar. O an titriyorum. İşte diyorum, vazgeçtin gene. Kaybettin. Başlamadın halbuki. Ama gene de kaybettin, oyuna başlamadan, geldi, baktı ve son. Olamadın. Kendinden başkası olamadın. Yorganı çekiyorum üstüme. Bir öksürük sesi, kısa, hemen kesiliyor. Sessizlik. Sen de sus lütfen artık. Bak sustu o. Susardın. Sus! Birazdan sabah olacak. Masa başında bulacaksın kendini. Çalan ilk telefonla uykun açılacak. Daha ki akşamımıza dek sürecekte. Gözlerimi kapıyorum. Saatim 6:30’ kurulu…
Merhabalar… Adım Onur Eryılmaz. 78 İstanbul doğumluyum. Muhasebeciyim. Beş yıldır öykü yazıyorum. Yazılarım bazı internet sitelerinde yayımlanmaya devam ediyor.
SEVGİLERLE…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.