Senden nefret edenleri sev; iyilikten başka üstünlük alameti tanımıyorum. -- ludwig van beethoven
KAR_DELEN
KAR_DELEN
@kar-delen

DÜŞLER EVİ

20 Şubat 2008 Çarşamba
Yorum

DÜŞLER EVİ

4

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

903

Okunma

DÜŞLER EVİ

[ iceri ]Uzun uzun ellerine baktı. Canı halâ yanıyordu.Ama yüreğindeki acı ellerindeki acıyı bastırıyordu. Taburenin üzerinde oturmuş,öylece odasına bakıyordu. Değişmişti odası..eski halinden eser kalmamıştı. Sonra penceresinden dışarı baktı güzel bir ilk bahar sabahıydı.her yer yemyeşil olmuştu kuşlar cıvıldıyor, çiçekler sanki hep bir ağızdan şarkılar söylüyordu. Ama hiçbir önemi yoktu onun için. Onun fırtınaları o küçücük kalbine sığmıyordu. Ayağa kalktı yatağının kenarındaki komodinin çekmecesini açtı içinden saçları yanmış elleri ve ayakları erimiş yanmış bir oyuncak bebek çıkardı.. odanın sol köşesine baktı , orada bir balık akvaryumu duruyordu. Ama daha üç ay öncesi bir oyuncak bebek evi vardı orada. Aklından silmek istediği o gün yine gözünde canlanmıştı.
Eline aldığı kibritle yakmıştı o oyuncak evini ve tüm odasını..alevler geldi gözünün önüne canını yakan, ellerini, saçlarını ve tüm unutmak istediği hayatını yakan o alevler. Haykırışları, çığlıkları ,kulaklarından gitmiyordu. Acı dolu bir gündü. O gün acaba yüreğimi daha çok yanıyordu yoksa yanan vücudumu.. bunu hiçbir zaman bilemedi.
Henüz 12 yaşındaydı. Büyük bir malikanede yaşıyordu. Babası bir iş adamı annesi ise sosyetenin en gözde hanım efendilerindendi. Dedesi kasabanın soylu ileri gelenlerindendi. Bu malikanede dedesinin mirasıydı onlara. Belki dışarıdan bakıldığında imrenilecek bir hayata sahiplerdi. Ama bu büyük evin içinde neler yaşandığını kim bilebilirdi? Güzel ve saygın bir okulda okuyordu çilem. Dadısı ,özel öğretmenleri ,hizmetkarları,seçkin arkadaşları vardı. Ama böyle sükseli bir hayat onun için ne kadar önemliydi. Yalnızdı . koskoca evde ,bu kadar kalabalığın içinde o yalnızdı. Paylaşabileceği ,konuşabileceği insanlar yoktu etrafında. Annesi partiden partiye gider ,geceleri o süslü arkadaşlarıyla konken oynar,çılgınlar gibi içki içer ve deliler gibi alışveriş yapardı. Bütün hayatı bunlardan ibaretti. Gün içerisinde annesini gördüğü anlar pek azdı. Babasının varı yoğu işti. Sürekli çalışırdı. Para servet ve itibar onun için her şeydi. Geceleri eve çok geç gelir, sabahta herkes uyurken işe giderdi. Babasını ancak evde verilen büyük partilerde ya da bazen evde kaldığı Pazar sabahları görebilirdi. Birde gecenin geç saatleri bağırışlarla ve çığlıklarla uyandığı o kavga dolu saatlerde karanlık koridorlardan hızla ve öfkeyle giderken kapısının aralığından görürdü babasını..
Annesi ile babası evde pek az karşılaşırdı ve o anlarda da sadece kavga ederlerdi. Çilem onların birbirlerini sevmediklerini düşünüyordu. Onların sevgisizliği çilemi de etkiliyordu.
Sıcak bir yuvaydı çilemin isteği. Neşe ile evin koridorlarında koşmak,annesi ile pikniğe gitmek, babasıyla ata binmekti. Akşamları sofraya hep beraber oturmak,şarkılar söyleyerek şöminenin başında kahkahalar atmaktı. Hep hayallerinde yaşamıştı bu isteklerini. Odasında ki o oyuncak evinde yaşatmıştı bu düşlerini. Gün gelir saatlerce kalkmazdı o düşler evinin başından. Çünkü orada yaşardı ve yaşatırdı tüm mutluluklarını.Anne ,baba ve küçük bir kız vardı bebek evinde. Orada annesi hep onunla ilgilenirdi. Ona masallar anlatır,beraber banyo yapar,saçlarını tarardı. Babası eve erken gelir beraber pikniğe giderlerdi. Orada mutluydu çilem.
Yine bir gün annesi ve babasının kavgalarına şahit olmuştu. Odasının kapısı ardından onları dinliyordu.ağlamaya başlamıştı. Sessizce gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Duydukları hiç hoşuna gitmemişti. Annesi ile babası ayrılmaktan söz ediyorlardı. Çılgına döndü. Bir an kapıyı açıp haykırmak istedi. Bağırmak onlara gücü yettiğince vurmak istedi. Yeter diyecekti yeter artık, bıktım sizden..ama sözleri düşüncelerinin içinde boğulup gitti. Sanki dünya başına yıkılmıştı. Koşarak yatağına kapandı. Yastığı olabildiğince kafasına bastırıyor. Artık bir şey duymak düşünmek istemiyordu. Deliler gibi ağlıyordu. Ne yapacağını bilmez bir haldeydi. Hızla yatağından kalktı. Oyuncak evinin yanına gitti.düşler evi artık ona anlamsız ve acı veriyordu. Çünkü yalandı,orada yaşadıkları yaşatmak istedikleri yalandı. Aynanın önündeki çekmeceyi açtı. Elektrikler kesildiğinde mumu yakmak için konulan kibriti eline aldı. Hiç düşünmeden oyuncak evinin başına geldi. Ve kibriti yakarak tutuşturdu düşler evini. Plastikten yapılmış ev birden alev aldı. Geri çekildi ve seyretmeye başladı. Ateş sanki orada değil çilemin yüreğinde yanıyordu. Bu alevlerle hayatında ki bütün olumsuzları yok edecekti. Alevler birden perdeye oradan da halıya sıçramıştı. Çilem korktu ve o korkuyla ne yaptığının farkına vardı. Söndürmek için bir şeyler yapmak istedi. Oyuncak evine yaklaşıp önce bebeklerini kurtarmak istedi. Ama alevler her yeri sarmaya başlamıştı. Annesi ile babasının olduğunu düşündüğü bebekleri erimeye başlamıştı. Küçük kızı kurtarmak istedi. Uzandığında ellerini acısını hissetti. Bebek yanıyordu umarsızca onu aldı ve birden yere bıraktı. Tekrar eline alarak ona sıkıca sarıldı..
Elleri yandı alevler üzerine sıçramış elbiseleri tutuşmuştu çilem çığlıklar atarak kendinden geçmişti.
Ve gözlerini açtığında hastanedeydi inanılmaz acılar hissediyordu. Vücudunun belirli yerleri yanmış. Sargılar içindeydi. Son iki gündür uyuyordu. O gece evdeki hizmetkarlar yangını fark etmiş ve hemen müdahale edip itfaiyeyi çağırmışlardı. Allah’tan yangın büyümeden söndürülmüştü. Çilem dumandan ve alevlerden oldukça yara almış bir vaziyette hastaneye yetiştirilmişti. Ama odası tanınmayacak hale gelmişti. Acılarla dolu iki aydan sonra çilem eve dönmüştü. Odası yenilenmiş , boyanmış ve yeni eşyalar alınmıştı. Yangından eser kalmamıştı. Oyuncak evinin yerine bir balık akvaryumu konmuştu. Çilemin psikiyatrisi bunun ona iyi geleceğini söylemişti annesi ile babasına. Onlarda büyük bir tane almışlar içini rengarenk balıklarla doldurmuşlardı. Bunun çilemin ruhundaki yaraları iyileştirmeye yardımcı olacağını düşünüyorlardı. Alevlerle dolu kabus bitmişti. Her şey geride kalmıştı. Ama çilemin içindeki yangınları söndürmeye hangi ilaç yardım edebilirdi. Düşler evindeki masallar yaşananlar,mutluluklar bir kibrit çöpüyle yok oluvermişti.
Elindeki yanmış bebeğine baktı ve tekrar odasına göz gezdirdi. O sırada kapı çaldı.dadısı doktorunun geldiğin söyledi. Onaylamak ister gibi başını salladı çilem.kapı kapandı. Elindeki bebeği tekrar çekmeceye koydu. Hayalindeki düşler evi,yüreğindeki yangınları ve yalnızlığıyla odadan çıktı..

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Düşler evi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Düşler evi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
DÜŞLER EVİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
nisanyagmuru80
nisanyagmuru80, @nisanyagmuru80
28.2.2008
Seninle sadece gözlerimle konuşmak isterdim
Yani aşkın başladığı yerde
Sadece ay ışığının olduğu bir mavi gecede
Seninle kıyı boyunca yürümek,
Denizin aydınlık yüzünü seyretmek isterdim
Kim bilir;
Belki de dayanamayıp sana sarılırdım
İşte ben seni bu kadar çok özlerken


sözcüklerin varmıyor uzaklarına,
birer birer dökülüyor bütün güllerim,
ağır yenilgiler alarak...
adresinde yokluğunu kıyamet bilerek,
sadece susarak özlüyorum seni,
.....
nisanyagmuru80
nisanyagmuru80, @nisanyagmuru80
22.2.2008
Sana dair tüm tümcelerin bir anlamı olsa bu kadar basit cümleler kurmazdım eminim… Düşlerinin ötesinde bir yerdeyim, kalp atışlarını hissedebiliyor musun bilemiyorum ama ben yüregimde senin kalp atışlarını hissettim sendeyim ben… tüm vücudumda tenini hissederim çünkü… seni seviyorum… seni sevmeme neden olan bişey var biliyorum…beni sana çeken bir şey var tarif edemediğim… aşk alevinde harmanlanıp savurdun beni bir meltem esintisinde en ıssız çöllere… aşkına susadıkça hep yanımda, hep içinde, her daim dudaklarımdaydım… seni sana anlatabilmek mümkün olsaydı keşke veya en azından aşkını yüreğine anlatabilseydim ya sen benim içimdesin yada yüreğinden bir parça kopmuş bulmuş beni… tam karşımda duruyor en samimi bi şekilde…her daim sevgine muhtacım senin sevgine…
nisanyagmuru80
nisanyagmuru80, @nisanyagmuru80
22.2.2008
Yüreğimi yakıp kavuran,beni parça parça dağıtan,ifadesi zor hasretine katlanmak KOLAY MI SANIYORSUN?Bulutlanan gözlerim,baktığım her gözde gözlerini ararken; sensizlikte titreyen ellerim,saçlarında dolaşacağı günün katlanılmaz özlemiyle yanarken,o kahrolası yokluğuna dayanmak KOLAY MI SANIYORSUN?
Şimdi,hangi duvara dayasam sırtımı?
Hangi kaldırımlara yazsam adını?
Sevdan yeter yüreğimi aydınlatmaya..
İzin ver,yüreğimi göndereyim sana..Isınsın üşüyen yüreğim,tutamadığım avuçlarında buluşsun avuçlarım. Yüreğim,ellerinde ezilir diye korkma!Senden gelecek herşeye razıyım yeter ki sen benden uzakta olma bu son da,Sensiz böyle yaşamayı KOLAY MI SANIYORSUN?
kardelen26
kardelen26, @kardelen26
20.2.2008
O küçücük yüreğiyle biz büyüklere çok büyük dersler veren
çileme saygılar.yazınızı çok güzel kaleme almışsınız.çocukların özlemleri.sevgileri ve beklentileri hep aynı yazınızın devamını bekler saygılar sunarım.
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
20.2.2008
Beğeni:
0
İzlenme:
903
Yorum:
4
BEĞENENLER
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.