HAYALİMDİN..
henüz yirmi iki yasındaki genç soluk hızını minimuma ındırerek düşünmeye başladı.kafasında oluşan kaygıların hepsini bir kenara iterek sadece hayaline odaklandı.
“ardahanın bilbilan yaylarındaki sırt tepesınde kocaman bır atesın hemen yanıbasında göğe en yakın yerden,yıldızların en guzel kaydıgı doruktan ayı ızliyorum suan.buraların hiç kirlenmemiş yerlerine, yaşadığım yerlerin kirlettiği vucudumla uzanıp, hala saf kalabilmiş yüreğimle; hayatımda bu güne kadar ters giden şeyleri bi yana bırakıp, var olabilcek güzellikleri düşünüyorum ay’ın hiç bir zaman olmadığı kadar parıldadığı gecede.yanlızlık duygumu biraz olsun azaltan sıcak bir elin varlığını bedenimde hissetmek huzur veriyor bana.biten közün habercisi olan kıvılcımlara bakıp duyuyorum gözyaşlarımdaki haykırışları..yanımda olamadığın bunca yıl için soruyorum kendime tüm cevaplar sendeyken: neden? gerekli miydi? ve ben tüm bunlardan sonra gözlerimden akan yaşların sırayı kanlara vermesine izin vermeli miyim? keşke yanan ateşteki kıvılcımlar anlamsız közden değil bundan sonra ne olacağından haber verebilse…keşke hissetiğim bu el gerçekten burda olsaydı…hiçbir zaman itiraf edemedim kendime belki..hayallerimde bile…ama şunu biliyorumki yanlızlık umuda dönüşmez,umutsuz yaşanmaz…hayatımda öyle anlar yaşamışımki farkında olmadan biriken her şeyi şuan akıtabiliyorum yanımdan sessizce akıp giden sırt deresine ve fısıldıyorum ona:biliyorum,gelecek…sonra durup düşünüyorum gelsen ne farkeder kendi kendime telafi etmeyi denediğim yanlışlarımı, çırpındıkça batışlarımı. gecenin karanlığında iki yarasa birbiriyle oynuyor ve yalnızlığımda saçlarını okşuyorum senden uzakta. hissedebiliyorum derin nefeslerini. geleceksin buraya biliyorum. bekliyorum..sonra karsımda hıssedıyorum onu ve oymuscasına konusmaya baslıyorum en soluk yıldızların güneşe yaklaşma umuduyla…
- yakın mıydın huzara ben yokken? yokluğunda yıllarca burada bekledim, tek başıma. her geceyi güne bağlayan zamanlar “belki bugün” diyordum “gelir.” kaç yıldız battı tek başımayken. sen hangisi gibi koşuyorsun…
-sanırım kutup yıldızın oldum farkında olmadan,olamadan…sırtında kiliseler taşıyan adamlarla aynı romanı paylaşacak kadar cüretkar yılların ardından nefes alabilme isteğine boğuldum ve beklediğini bilmeden bekledim seni göl kenarlarında…
uzun bir müddet sustu genç adam.soluk alıp vermelerı hızlandı bu kez.heyecan vardı artık ortada ve beklemekteydi o güzel kadınından gelecek tek bir haraketi…daha fazla dayanamayarak ekledi genç adam…
- tüm göller gözyaşlarımdan artık. yine de bekledim, nöbetteydim dönersin diye… gidecek misin tekrar? affedilmeye müsaitken tüm olanlar ve unutmaya hazırken kiliseleri ve tüm inançları, gidecek misin tekrar?
-bilinmezliği affedemezsin asla..o sana veya bana ait değil..bilinmezlik bizim suçumuz değil..işte bu yuzden bırakmak zorundayım bütün inançlarımı..gitmek…kalmak için,bu ayrılığı unutabilmek için beni sende kabul edebilecek kadar neyin var somut kabuklu soyut dünyada?
- hayat yaşamaya değermiş, bunu farkettim sen yokken. bak güneş yeniden doğuyor. masumlaşıyoruz tekrar. sen giderken bir parçam sende kalmıştı, o parça seni bana çevirmiş. şimdi affediyorum kendimi. dün seni bugüne getirdiyse seni bekleyen somut kalbimde soyut olmaktan kurtulmuş duygular var.
-güneş doğuyor evet..peki yıldızlarımız..onlar yoksa ben de yokum..parlamayan bir yıldızın düşkırıklıkları arasında gitmek istemem bu saatten sonra..kötü niyeti olmasada güneş ışıklarının geceye doğduk biz ateşle…kayboluyor işte her şey gibi ay…her sey zamanla yok oluyor..bende yok olacaksam anlamı ne kalmamın?
-günler geceleri, yıldızlarsa güneşi kovalıyor. birimiz yıldızken diğerimizin güneş olması bütün gece beni burada beklemenin anlamsızlığında. bak dünya hala dönüyor, biz niye dünyadaki iki kalp olup güneşi, ayı, yıldızları hatta tüm tabiat olaylarını elele görmüyoruz? bunca ömür kaybolmadıysan içimde yer yüzündeki tüm yönlerin belli olmasındandır. ve sallanmayacak artık dünya bizden habersiz..tüm yönler bize aitken…
-şuan bendesın,aklın,bedenin,umutların…ama gitmek zorundayım çünkü vücudunun herhangı bır noktasını oynattıgında benımde soyutlugumu anlayacaksın ve ben yarın geceye kadar başka gecelerde başka yıldızların içindeki hayal olarak dünyayı yaşanılır hale getirmek için mücadele edicem..insanlar teşekkürlerini sunarken bana belki buruk belki aşk dolu bakıcaz bırbırımıze ama geç gelen hayatlarda yaşanılan acı sevgiler gibi bizim hikayemizde her gece yeniden tekrarlanıcak.başka bir tesadufe kadar bekler misin beni kavuşamama ihtimaline rağmen
-kendi kendime bu sefer oldu derken, başa döndüm. ay gibi tek, kendi kendime, karanlıkta sıkıştım. bak gece de bitti, ayda gitti artık. başka yerde başka insanlar teşekkürlerini sunarken sana gönlün huzura tutkun olabilecek mi benim sana tutkun olduğum kadar? burası ikimize her zaman açık ama bir gün toprak aklımı, bedenimi, umutlarımı çağırdığı zaman, gelince bulabilecek misin bu gördüğün somutluğu..
-toprak korkutur beni…seni hiç görememe korkusu bedenimi sararsa,avuçlarımda elini hissetmezsem,öpemezsem sana sarılamazsam…düşünmek bile beni umarsız çığlıklara sevkederken yaşamak…ölümü yaşamak..hem de senle…zayıf bedenim bu acıyı ancak ruhumu başka bedenlere ıade etmekte bulabılır…ölüm hayatımızda olucaksa varsın sönsün yıldızlar…varsın güneş ışınları süzülsün közlerin arasından..eğer el ele olacaksak nefesımız kesıldıgı o anda,dünyayı bırakmama degecektır..seninim..”
hayalini mutlu sonla bitiren bu genç tekbir şeyin farkında değildi..hayali her gece onu beklemekteydi zaten o bilmesede…
SERHAN-NANAL(09,11,20079)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.