- 572 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İki uyanık
Tam bu arada şiddetli bir patlama ve arkasından devam eden diğer patlamalar Ramazan ayının ilk iftarını haber veriyordu.Ve minarelerden aynı anda yükselen ezanlar. Meral gülümseyerek ;
“ Hatice, iftarı beraber yapalım mı ?”
Hatice de gülümsedi. Gülümsedi ama göz bebeklerine biriken yaşlarla karışık bir gülümseme bu. Ancak bu yaşların farkına varmak için dikkatle bakmak gerekiyordu ki, Meral zaten bunu yapıyordu. Kızın ağladığını fark etti. Ama bir mana veremedi. Ağlamasında bile bir zayıflık görmedi Hatice’nin .Ama bu aynı zamanda geceden beri gördüğü rüyanın tabirine uygundu.Bu kız burada kendini bekliyordu. Derin bir ürperti geçirdi bunu hissedince. İyi de bu kız, bu kız nerden gelmişti?
Haklısın Meral. Bu kız seni bekliyordu orada. Senaryoyu yazan, oyunculara bir sonrasında ne olacağını bildirmediği için, Hatice de seni beklediğini bilmiyordu..
Aslında herkes bir yerlere koşuyor ya da herkes bir yerlerde,geleceği bekliyor ama; Kim, neyi beklediğini,kim, nereye koştuğunu bilmiyor.. Bildiğini sananlar ise “ zan” ları ile gönül eğleyenlerdi. Bazı oyuncular,gidişe bakarak gelişi,geçmişe bakarak geleceği, aşağı yukarı tahmin ederek bir şeyler yapıyorlardı ama ,işte o kadar..
Bazı uyanıklar ise, fizikten kurtulup meta fizik alanlara, maddeden kurtulup mana alemine, obje den subje ye, veya boyut ötesi boyutlara geçerek alemi farklı yorumlayabiliyordu. Ama çerçeve aynı. Hatice uyanıklardan.
“ İyi olur Meral abla.”
İşte onları birbirlerine çeken mıknatısın sırrı. Meral de uyanıklardan.
“ Haydi kızlar, iftarımızı açalım.”
Hatice, kulağını ezanlara verdi.Tıpkı doğduğu akşam vakti gibi..Saf, berrak bir suyun zikretmesi gibi. Acele ile iftarını açtı.
“ Abla, ben yemekten önce namaz kılacağım.”
“ Tamam, beraber kılalım. Zaten yemek sonuna kadar çok kalabalık olur.”
Ayak üstü oruçlarını açtılar. Ve akşam namazını kılmak üzere, Camii ye yöneldi uyanıklar!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.