- 926 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Geceyarısı çağrısı I.
I.
Adam telefonun tuşlarına yavaşça dokundu ve ardından kulağına götürdü.Karşıdaki telefonun çalışını duyduğunda gülümsedi.Telefonun üçüncü çalmasında birisi telefonu açtı ve:_Alo?" diye soru şeklinde karşılık verdi. Adam herhangi bir ses çıkarmadan gülümsemeye devam etti."Kimsiniz?" diye soruyordu ve bir kadın sesiydi karşıdaki..Kadın otuz-otuzbeş yaşlarında,sarışın oldukçada güzel sayılacak bir tipti.Yaklaşık 1.60-65 civarıydı boyu.Atalarından gelen Yugoslav kanı onun zamana karşı olan savaşını daha da güçlendiriyor gibiydi sanki.Üzerinde bornozu vardı ve banyodan yeni çıkmış, saçlarını kurularken çalan telefon birazda olsun keyfini bozmuş gibiydi.Arayan kişi ev telefonunu aramış ve şimdide sinir bozucu bir şekilde sessiz kalıyordu.Kadın tam telefonu kapatmak üzereydiki karşıdaki ses:_Merhaba..."dedi.Bu kalın ve oldukça etkileyici bir erkek sesiydi.Şu filmlerde dublaj yapan adamların seslerine benziyordu tıpkı."Kimsiniz?" diye bir kez daha sordu kadın.Adı Deniz’di.Ve karşıdaki adam kendisine adıyla hitap edince daha da şaşırmıştı."Deniz hanım..."demişti adam."Üzerinizdeki bornozla harika görünüyorsunuz."...
II.
Kadın bir öğretmendi ve bu kasabaya taşınalı fazla olmamıştı.Evi kasabanın biraz uzağında ıssız bir yerdeydi.Aslında bilinçli bir seçimdi bu.Küçük kızıyla birlikte geçirdiği sıkıntılı günlerden sonra birazda olsun kafasını dinlemek istiyordu bu gözlerden uzak yerde.Ama şimdi adamın biri gecenin bir vakti (saat 01.02’yi gösteriyordu) telefon açmış ve kendisini görebildiğini ima eden bir tonda konuşuyordu.Kadın bir an içinden geçen bir korku dalgasıyla sarsıldı.Hemen bahçeye bakan pencereye göz attı çünkü şu an mutfaktaydı ve dışardan görünebileceği tek yer burasıydı.Gözlerini kısıp karanlığın içine daha bir dikkatli baktığında siyah bir silüetin hızla kaybolduğunu gördü.Telefonu aceleyle kapattı ve polisi aramak için tuşları çevirmeye başladı.Karşıdaki telefonun çalmaya başladığı ana kadar geçen zaman kadına sanki asırlar boyu sürüyormuş gibi geldi.Telefon beşinci kez çaldıktan sonra nihayet açıldı ve bir ses:_........ karakolu buyrun ben Cenk"diye cevap verdi.Kadın heyecanla tam ne diyeceğini bilemeden:_Şeyy..ben Deniz Rona...az önce birisi beni telefonla aradaı ve...galiba şu an bahçemde... Çok korkuyorum.Ne olur bir an önce..."konuşma burada kesildi çünkü bağlantı da kesilmişti.Sinyal sesi birden gitmiş, bu karşıdaki polis memurunuda şaşırtmıştı doğrusu.Adı Cenk Yalın’dı ve bu karakolda işe başlayalı bir seneyi hemen hemen geçmişti.26 yaşındaydı ve çevresi tarafından oldukça sevilen bir tipti.Bir defa yakışıklı birisi olduğu halde kasmıyor,hatta kendisiyle bile zaman zaman dalga geçebiliyordu.Boyu 1.80 civarıydı.Atletik bir görünümü vardı.Ama kasabada herhangi bir kızarkadaş edinmemişti henüz.Kafası çalışan birini bulmak istiyordu doğrusu ve kasabada öyle birinede raslamamıştı şu ana dek.Telefon kesildikten sonra yanında oturan kel hafif göbekli memur arkadaşına döndü ve:_Deniz Rona diye birini duydun mu?" diye sordu.Adam seyretmekte olduğu televizyondan başını ayırmadan:_Kim?" diye sordu.Cenk bir kez daha sormadan cevapladı:_Ha, hatırladım şu yeni gelen öğretmen.Ne olmuş ona?"Şeyy...bilmiyorum" dedi genç adam."Az önce bir telefon geldi ve..."Oooo!"diye kesti diğeri lafını."Hadi hadi bakalım bekletme kadını" bunu derken de hafifçe göz kırptı.Cenk "Aman Allahım..." dedi bıkkın bir şekilde."Zannettiğin gibi değil,az önce bir telefon geldi ve kadının sesi kötü geliyordu.Oraya yakın bir ekip var mı gidip baksalar?" diye de ekledi.Bu sefer öbürkü kafasını kaşıdı biraz ve:_Yok hayır...Ekip şu an kasabanın diğer ucunda.Bir kavga mı çıkmış neymiş.Olmazsa sen bak" dedi ve ekledi "Ben şu yarışma programına bakıyorum.Belki ben de katılır ve emeklilik için planlarımı yeniden gözden geçiririm ha?" dedi ve pis pis sırıttı.Genç polis memuru memnuniyetsiz bir şekilde başını iki yana salladı ve karakoldan çıkmak üzere hareketlendi...
III.
Kadın içgüdüsel bir şekilde hemen yukarıya, kızının kaldığı odaya hareketlendi ve kızının odasına girip ışığı yaktığında gördüğü manzara karşısında dehşet içerisinde kaldı.Kızının olması gereken yerde yani yatakta kocaman bir boşluk vardı!"Melisa!" diye çığlık attı.O sırada cep telefonu çalmaya başlamıştı.Cep telefonunu salonda sehpanın üzerine bıraktığı aklına geldi ve ilk şoku atlattıktan sonra merdivenlerden aşağıya yavaşça inmeye başladı.Salona geldiğinde tireyen ellerle telefonu açtı ve ağlamaklı bir sesle "Alo?" dedi.Bu sırada gözlerinden akan bir damla salonun halısını ıslatmıştı bile."Deniz hanım...Nasılsınız bakalım?" diye sordu.Kadın bu kez öfkeli bir şekilde cevapladı soruyu:_Kızım nerede?Kızıma ne yaptın manyak?"Bu soru üzerine telefonda duyduğu sesi eş zamanlı olarak arkasında hissetti."Yoo...Böyle kelimeler sizin o güzel ağzınıza yakışmıyor Deniz hanım.Ne kadar ayıp?"Kadın o an refleksmiş gibi arkasını döndü ve gördüğü manzara karşısında dona kaldı...
IV.
Cenk, polis otosuyla biraz da süratle karakoldan aldığı adrese göre kadının evine doğru yol alıyordu.Tahminine göre on_ onbeş dakika içerisinde elindeki adrese varırdı ama içinden kötü birşey olmaması içinde dua ediyordu.Çünkü evin internetten bulduğu telefon numarasına geri döndüğünde telefonun çalmadığını anlamıştı.Yani evin hattı bilinçli olarak kesilmiş olabilirdi ve bu da kadının bir başkası tarafından rahatsız edilebileceği ihtimalini kuvvetlendiriyordu.Bu düşünceler içerisindeki genç adam gecenin karanlığında altındaki arabanın gaz pedalına biraz daha yüklendi...
V.
Karşısındaki adam kızının ağzını bir bantla kapatmış ve kçük kızın o narin boynunuda bir eliyle sıkıca kavramıştı.Boyu 1.90 civarıydı.Kilosununda 100’ün üzerinde olması gerekiyordu görünüşe göre.Kadın yanına bıçak gibi bir alet almadığına pişman olmuştu şimdi.Adam karanlıklar içinde duruyor.Salonu aydınlatan mumların ışığında kendini çok da belli etmiyordu.Derken küçük kızı birden kucaklayıp salondaki mobilyaların üzerine yatırdı aynen; kurbanlık bir koyun gibi...Kadın bu sırada ufak bir çığlık atmıştı."Hişşş...Merak etme" dedi adam."Dediklerimi yaparsan ne kızına ne de sana bir zarar gelecek...Şimdi ışıkları aç."Kadın bir an olduğu yerde donakalmıştı.Daha yarım saat öncesine kadar küvette köpüklerin içerisinde şarabını yudumlarken şimdi bu karşısındaki adamla kızının üzerine bir bahise girmiş gibiydi."Işıkları aç!" diye bağırdı adam.Kadın adamın o kalın sesiyle kükremesinin ardından birden daldığı hayallerden sıyrıldı ve salonun ışıklarına doğru seyirtti.Işığı açtığında karşısındaki adam daha da korkunç görünüyordu şimdi...
VI.
Cenk nihayet eve varabilmişti.Arabayı evin önüne park etti ve evin kapısına doğru yöneldi.Kapıyı çaldığında bir taraftanda içeriye dikkat kesilmişti.Derken kapı birden açıldı ve karşısına çıkan kadının güzelliği karşısında biraz afallmasına rağmen:_Immm...Bayan...Deniz hanım...Siz misiniz?diye sorabildi sonunda.Kadın ağlamaklı gibiydi ama gayet sakin bir şekilde:_Evet benim..." diye cevap verdi.Aynı ses tonuydu ama kadın sanki arayan kendisi değilmiş gibi bir hava içerisindeydi.Genç polis:_Yaklaşık bir...Yirmi dakika önce galiba sizdiniz...Bir telefon geldi ve..."Evet bendim" dedi kadın soğukkanlı bir şekilde.Cenk biraz da olsa kendini toplamaya çalıştı ve:Umarım...Herhangi bir terslik yoktur?" diye sordu.Kadın şöyle bir arkasına dönüp baktı ve:_Ben..Birini gördüğümü sandım ama...Galiba boşuna korkmuşum."diye ekledi.Genç memur bir anda kendisini aptal durumuna düşmüş gibi hissetti ama bir yandan da toparlamaya çalıştı:_Ama evinizin telefonuna dönmeye çalıştığımda...Çalmadığını farkettim ve..."Aaa..evet"dedi kadın."Zaman zaman oluyor böyle.Yarın telefon arızaya uğrarım bir ara"dedi ve zoraki bir gülümsemeyle adamın gitmesini istermiş gibi bir tavır takındı.Adam bu tavır karşısında biraz bozuldu ve:_O zaman ben...Gideyim?" dedi.Kadında karşılık vermeden kapıyı kapatmak üzereyken durdu ve"...Şey...Siz karakolda Ahmed beyle çalışıyorsunuz değil mi?" dedi.Cenk._Evet?" diye merakla baktı bu güzel ama endişeliymiş gibi görünen kadına."Ona kızının derslerinde biraz özen göstermesini söylerseniz sevinirim" dedi."Peki" dedi mahçup bir şekilde genç adam ve kadının kapıyı yavaşça kapatmasına bakakaldı...
VII.
Cenk "Nasıl olurda bu kadar aptal olabilirim?" diye soruyordu kendi kendine.Derken telefon çaldı.Arayan mesai arkadaşıydı."Ne olmuş?" diye sordu.Cenk birazda mahçup bir şekilde:_Yokmuş birşey..."dedi."Birşeyler gördüğünü sanmış sadece..."Ahmed:_Öğreneceksin zamanla bu işleri.Bak ben sıcak odamda televizyon karşısındayım.Tecrübe işte.Ha ha..."diye gülüyordu.Derken Cenkte bu espriye güldü:_Tamam ben de geliyorum.Çayı sıcak tut"diye ekledi.Tam telefonu kapatmak üzreydi ki:_Ahmed abi!"dedi."Evet?" dedi karşıdaki ses."Abi..."dedi Cenk."Yalnız şunu da ekledi;Senin kızın dersleri zayıfmış biraz...Çalıştırmanı istedi."Bu kez de Cenk gülüyordu ama aldığı cevap arabanın frenine birden yüklenmesine sebep oldu."Ama Cenk,benim kızım yok ki?İki tane oğlum var?"Arabanın yönünü tekrar aksi yöne çeviren genç polis eve bu kez kapıyı çalmadan girmeye kararlıydı...
YORUMLAR
Ve Cenk içeriye girdiğinde Deniz'i ve Melisa'yı .............
Devamı gelecek olan bu öykü mutlu sonla biter umarım.))
Bu film tadında olan öyküden çıkarılacak dersler var bence.
Şöyle ki;
1-Kızınla beraber yalnız yaşayan bir kadınsan kasabanın öyle en ücra köşelerinde oturmayacaksın.
2-Gece yarısından sonra gelen telefonlara bakmayacaksın.
3-Köpüklü banyoyu uzun tutmayacaksın.(Hele ki de yalnızsan)
4-Bornozla evde dolanırken perdeleri sıkı sıkıya kapatacaksın.
5-Bu alengirli durumdan zekanı kullanarak kurtulmayı bileceksin.(Sarışın bile olsan.)))