15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1530
Okunma
Babaların sabah erken işe gittikleri saatten hemen sonra evde hazırlıklar başlamış,taze poğaça kek kokuları evin kapısındna firar edercesine diğer komşuların kapılarını çalmaya başlamıştı bile.
Anne bir yandan sair zamanlarda çocukların kapısından bile girmesine izin vermediği misafir odasına çeyiz sandığından çıkardığı kolalı dantelalarını yerleştirirken,bir yandan da 15 lik kızının ona yardımcı olmamasından yakınıyordu habire..
- Ne varsa sokakta. Biz böyle miydik? Ayrılmazdık anamızın dizinin dibinden.
yeni moda sinema, kafe..
- Anne diye öfledi koridordaki aynaya yeni yeni boyu yetişmeye başlayan genç kız sallangaçlı küpelerini takmaya çalışırken...
Sarı saçlarını bir o yana bir bu yana savuruyor,güzel olduğuna iyice emin olmaya çalışıyordu Merve.
Annesine fark ettirmemeye çalışsa da; artık genç kızlığın,ilk kıpırdanmalarının kızının masum yüreğini kapladığını gören anne telaşını ancak babanın akşamki öfkesinde giderebiliyordu.
- Sen akşam göreceksin.Sözümü dinlemezsen babana verirsin hesabını diye mutfağa koşturdu homurdanarak..
Yanmaya yakın poğaçaları fırından ellerini yakarak çıkarmaya çalışıyor, kızına ve hayata manasız öfkesini fırının kızgınlığından çıkarıyordu Temmuz sabahının sıcak çökmüş dakikalarında.
Merve’nin umurunda değil, sabahki harçlığını kapmış kardeşiyle ağız dalaşına çoktan girmişti bile bir yandan kot ceketini sırtına geçirirken..
Babannenin kendi diktiği rengarenk kesenin içinden çıkan iki yeşil banknot kavgayı durdurmuş, küçük çocuk oyuncaklarına dalmış , taze kakaolu kek kokuları Merve’nin aceleden açık bıraktığı çıkış kapısından merdiven arasını doldurmuştu.
- Hep böyle yapıyor bu kız !! Havai işte bunlar. Ne olacak bilmem halimiz .Bu yaşta böyleyse??
_____________________________
Vakit öğleye yaklaşırken misafirler cicili bicili kıyafetleri içinde apartman kapısından girmeye başlamışlar, ikramların kokusuyla önce başlarını döndürmüşlerdi..
Parfüm kokularının yanık susam kokusuna karışık,uzun bir ayrılığın ardından ilk kez görüşüyormuş gibi selamlaştılar öpücüklere boğarak makyajlı simalarını.
Kürkler savruldu permaların röflelerin hakim olduğu renklerde ev girişinde...
Topuklu terlikler,ev ayakkabıları giyildi uğruna tonlarca para sayılmış bir iki saatlik nisbetler için konu komşuya...
Evin sahibesi pervane misali ortada dolaşıp evinde hatırlı konuklarını ağırlamaya çalışırken, demli çaylar yaldızlı bardaklarda bir dolup bir boşalıyor,sohbet konusu bir kocalara,bir kayınvalidelere,bir çocuklara dönüp dolaşıyordu.
- Şekerim bizimkisi beni salmaz öyle her zaman dışarı. Pek diktatördür.
- Aaaaa.O da birşey mi? Benimki bir bakış attı mı değil dışarı çıkmak oturduğun koltuktan kalkamazsın.
- Doğru valla.Anasına güvenir benimki de.Sözünden çıkmaz .Bana da eziyet ediyor anası memnun olsun diye.
Doğum hikayeleriyle devam eden muhabbet ,çocukların okul başarısından ,övünmelerden devam eder ,aslında okumaya pek de niyeti olmayan çocuklar ,annelerinin dilindeki başarılarını hayretle dinlerdi kapı aralığından.
- Mehmet’in öğretmeni pek memnun. İlla bu çocuğu okutun diyor ...
- Kübra’nın karnesinde hiç zayıf yok şimdiye. Babası özele verelim diyor ama gücümüz yeter herhalde..
- Şeyma’yı geçen gün bir deshaneden aradılar.Israr üstüne ısrar...İlla oraya gitsinmiş.
Bu çocuğu kaçıramazlarmış.Artık karar verceğiz.
Övünme sohbetleriyle, fıkır fıkır kaynayan kanlara (adettendir) oyun havasının müzik setinden yankılanan sesi eşlik edince sohbet bitmiş, kıyafet,takı ve aksesuarlarını yeterince gösteremediğine inanan hanımlar orta sehpaları kenara çekip salınmaya başlamışlardı bile alkışlamaların ahengine uydurdukları kalça hareketleriyle...
Yetmişlik babanne bile gençliğine kısacık bir dönüş yapmış, kızı,torunu yaşındakilerin hatrını kıramayıp bir kez o da salınmıştı meydanda gençkızlığından kalan aşinalığıyla.
Günün son ışıkları da ışıltılı,güpürlü perdelerin ardından kızıla çekerken kendini , mutfakta parçalanmış kek kırıntıları,bulaşık tabaklar, misafir odasında evlerine dönmeye hazırlanan kadınların parfüm kokuları kalmıştı.Çocukların ayakaltındaki oyuncakları bir yandan dikkatsiz adımlara kurban olurken bir yandan da ev sahibesinin öfkeli hışmıyla çocuk odasına fırlatılıyordu misafirlerine çaktırmadan.
Evin küçük çocuğu daha o anda anlamıştı başına gelecekleri ki banyoya saklanmıştı bile korkusundan..
-Hadi şekerim görüşürüz. Bak bana da beklerim her zaman.
- Olur canım.Tabi ki geliriz. Yine beklerim..
- Bak unutma bu kekin tarifini göndereceksin.
- Halil’i gönderiver de alsın yarın okuldan sonra...
- Olur şekerim.Hadi iyi akşamlar..
Hanımların bir koca günü canımlarla cicimlerle geçmiş,beylerin evin yolunu tutmasına az bir zaman kalmıştı güneş battığında.
Kendi mideleri kekle ,poğaçayla,mercimek köfteleriyle dolu ev hanımları beş dakika içinde eşlerinin önüne koyacak pratik tarifler listesini eşeliyorlardı kafalarında..
Kimi evden kızartma ,kimi evden menemen,kimi evden makarna kokuları yükseldi cicili bicili kıyafetlerin çıkarılıp,ev tarzı maksi eteklerin,eşofmanların giyildiği mekanlarda..