- 1454 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
ŞEHİRLİLER (4)
Babaların sabah erken işe gittikleri saatten hemen sonra evde hazırlıklar başlamış,taze poğaça kek kokuları evin kapısındna firar edercesine diğer komşuların kapılarını çalmaya başlamıştı bile.
Anne bir yandan sair zamanlarda çocukların kapısından bile girmesine izin vermediği misafir odasına çeyiz sandığından çıkardığı kolalı dantelalarını yerleştirirken,bir yandan da 15 lik kızının ona yardımcı olmamasından yakınıyordu habire..
- Ne varsa sokakta. Biz böyle miydik? Ayrılmazdık anamızın dizinin dibinden.
yeni moda sinema, kafe..
- Anne diye öfledi koridordaki aynaya yeni yeni boyu yetişmeye başlayan genç kız sallangaçlı küpelerini takmaya çalışırken...
Sarı saçlarını bir o yana bir bu yana savuruyor,güzel olduğuna iyice emin olmaya çalışıyordu Merve.
Annesine fark ettirmemeye çalışsa da; artık genç kızlığın,ilk kıpırdanmalarının kızının masum yüreğini kapladığını gören anne telaşını ancak babanın akşamki öfkesinde giderebiliyordu.
- Sen akşam göreceksin.Sözümü dinlemezsen babana verirsin hesabını diye mutfağa koşturdu homurdanarak..
Yanmaya yakın poğaçaları fırından ellerini yakarak çıkarmaya çalışıyor, kızına ve hayata manasız öfkesini fırının kızgınlığından çıkarıyordu Temmuz sabahının sıcak çökmüş dakikalarında.
Merve’nin umurunda değil, sabahki harçlığını kapmış kardeşiyle ağız dalaşına çoktan girmişti bile bir yandan kot ceketini sırtına geçirirken..
Babannenin kendi diktiği rengarenk kesenin içinden çıkan iki yeşil banknot kavgayı durdurmuş, küçük çocuk oyuncaklarına dalmış , taze kakaolu kek kokuları Merve’nin aceleden açık bıraktığı çıkış kapısından merdiven arasını doldurmuştu.
- Hep böyle yapıyor bu kız !! Havai işte bunlar. Ne olacak bilmem halimiz .Bu yaşta böyleyse??
_____________________________
Vakit öğleye yaklaşırken misafirler cicili bicili kıyafetleri içinde apartman kapısından girmeye başlamışlar, ikramların kokusuyla önce başlarını döndürmüşlerdi..
Parfüm kokularının yanık susam kokusuna karışık,uzun bir ayrılığın ardından ilk kez görüşüyormuş gibi selamlaştılar öpücüklere boğarak makyajlı simalarını.
Kürkler savruldu permaların röflelerin hakim olduğu renklerde ev girişinde...
Topuklu terlikler,ev ayakkabıları giyildi uğruna tonlarca para sayılmış bir iki saatlik nisbetler için konu komşuya...
Evin sahibesi pervane misali ortada dolaşıp evinde hatırlı konuklarını ağırlamaya çalışırken, demli çaylar yaldızlı bardaklarda bir dolup bir boşalıyor,sohbet konusu bir kocalara,bir kayınvalidelere,bir çocuklara dönüp dolaşıyordu.
- Şekerim bizimkisi beni salmaz öyle her zaman dışarı. Pek diktatördür.
- Aaaaa.O da birşey mi? Benimki bir bakış attı mı değil dışarı çıkmak oturduğun koltuktan kalkamazsın.
- Doğru valla.Anasına güvenir benimki de.Sözünden çıkmaz .Bana da eziyet ediyor anası memnun olsun diye.
Doğum hikayeleriyle devam eden muhabbet ,çocukların okul başarısından ,övünmelerden devam eder ,aslında okumaya pek de niyeti olmayan çocuklar ,annelerinin dilindeki başarılarını hayretle dinlerdi kapı aralığından.
- Mehmet’in öğretmeni pek memnun. İlla bu çocuğu okutun diyor ...
- Kübra’nın karnesinde hiç zayıf yok şimdiye. Babası özele verelim diyor ama gücümüz yeter herhalde..
- Şeyma’yı geçen gün bir deshaneden aradılar.Israr üstüne ısrar...İlla oraya gitsinmiş.
Bu çocuğu kaçıramazlarmış.Artık karar verceğiz.
Övünme sohbetleriyle, fıkır fıkır kaynayan kanlara (adettendir) oyun havasının müzik setinden yankılanan sesi eşlik edince sohbet bitmiş, kıyafet,takı ve aksesuarlarını yeterince gösteremediğine inanan hanımlar orta sehpaları kenara çekip salınmaya başlamışlardı bile alkışlamaların ahengine uydurdukları kalça hareketleriyle...
Yetmişlik babanne bile gençliğine kısacık bir dönüş yapmış, kızı,torunu yaşındakilerin hatrını kıramayıp bir kez o da salınmıştı meydanda gençkızlığından kalan aşinalığıyla.
Günün son ışıkları da ışıltılı,güpürlü perdelerin ardından kızıla çekerken kendini , mutfakta parçalanmış kek kırıntıları,bulaşık tabaklar, misafir odasında evlerine dönmeye hazırlanan kadınların parfüm kokuları kalmıştı.Çocukların ayakaltındaki oyuncakları bir yandan dikkatsiz adımlara kurban olurken bir yandan da ev sahibesinin öfkeli hışmıyla çocuk odasına fırlatılıyordu misafirlerine çaktırmadan.
Evin küçük çocuğu daha o anda anlamıştı başına gelecekleri ki banyoya saklanmıştı bile korkusundan..
-Hadi şekerim görüşürüz. Bak bana da beklerim her zaman.
- Olur canım.Tabi ki geliriz. Yine beklerim..
- Bak unutma bu kekin tarifini göndereceksin.
- Halil’i gönderiver de alsın yarın okuldan sonra...
- Olur şekerim.Hadi iyi akşamlar..
Hanımların bir koca günü canımlarla cicimlerle geçmiş,beylerin evin yolunu tutmasına az bir zaman kalmıştı güneş battığında.
Kendi mideleri kekle ,poğaçayla,mercimek köfteleriyle dolu ev hanımları beş dakika içinde eşlerinin önüne koyacak pratik tarifler listesini eşeliyorlardı kafalarında..
Kimi evden kızartma ,kimi evden menemen,kimi evden makarna kokuları yükseldi cicili bicili kıyafetlerin çıkarılıp,ev tarzı maksi eteklerin,eşofmanların giyildiği mekanlarda..
YORUMLAR
Hayatın gerçek ,abartılmayan yüzü ancak bu kadar güzel, net ve berrak anlatılır.
Oda Selcan Hanımın bu arif, bu İnsani Kamil anlatımında yer bulmuş
Yüreğinize sağlık Gönül İnsanı, yüreğinize Sağlık duygu insanı
Atatürk Türkiyesinin aydınlık yüzleri, yazdım' mı böylesine gerçekçi, böylesine yalın , böylesine berrak , böylesine hayranlık uyandıran Ve İnsanları geçmişine götüren, düşündüren, gülümseten,Vay ve hayat meğerse gerçekten böyle imiş dedirten
Güzel ve Saygın yazılar , hikayeler, Romanlar, Şiirler yazar
Ne yazıkki, Dünyada , Saygınlığı ve etkinliği ,ağırlığı her gün daha artan Kadınlarımızı Orta çağ gerisine çekmeye, dar köhne,bir anlayışa, ümmetçiliğe, erkek dünyasına iteat etmeye , onların istek ve zevklerinin aracı olmaya,cariye , köle, kuma, olmaya zorlanan bir Türkiye yaşıyoruz.
Kadının çağdaşlığından, medeniyetinden, güzelliğinden, bilgisinden, Dar bağnaz, yobaz düşünce rahatsız olmuş durumda.
Kadını, hiç bir yönetim kademesinde görmek istemiyor.
Sıkma baş peçe ile kafasını gözünü kara peçe ile kapatıp
Ayaklarını yıkatıp dizlerinin dibinde oturmasını, ve bey efendinin iteatkarı hizmetçisi, kölesi olacak.
İstediği ile istediği zaman evlenecek , beğenmediği zaman
üç kez Boş ol, boş ol , boş ol diyecek ve kadını kapı dışına atabilecek
Böylesi bir anlayışa gidiyor Ulusumuz,
Bizlerde bu İnsanlara ne yazıkki ,bir kilo makarnaya, beş yüz kilo kömüre bir çeyrek altına onurumuzu satıyor referans veriyoruz iktidarlara taşıyoruz.
Bu Yobaz , dar karanlık kafa, Kalkıp Atatürk Türkiyesinin Demokrasi nimetlerini kullanarak Laik Cumhuriyeti ,Çağdaş hukuku, Özgür modern çağdaş aydın Türk Kadınını Orta çağ gerisine götürmek adına Ana yasada değişiklik yapa biliyorlar
Sosyete, şakşakçı kadınlar ve çıkarcı çevrelerde bu olaya alkış tutuyorlar.
Türk Kadını direnmeli, Türk kadını Atatürkün kendilerine tadınıdığı çağdaş ve medeni normları bırakmamalı
Herkese vicdani görev düşüyor.
Bu güzel Ülke Kanla irfanla kuruldu, şehitler verildi gazilerimiz oldu.Kolay kolay pes etmemeliyiz,İran Afganistan, Sudi Arabistan, Malezya Olmayalım
Haydi Türk Kadını haykırma, ve Onurunu haysiyetini şerefini, kişiliğini İnsaniığını, Çağdaşlığını korumak zorundasın
ÜMETÇİ BİR ZİHNİYETTEN Kurtar kendini, Sen Çağdaş bir Ana, Bir bacı, Bir Sevgili, Bir eş, Bir Doktor, Bir Öğretmen,Bir pilot
Bir Millet Vekili, Bir Bakan, Bir Başbakan olmalısın
Sana çağdaşlık yakışıyor,sana güzellik yakışıyor, sana bilgi toplumunun her kademesinde yer almak
Erkek dünyasına yön vermek, Saygınlık kazadırmak, huzur şevkat merhamet, güzellik, barış kardeşlik getirmek yakışıyor. Sana şairlik ,yazarlık, yakışıyor
Çünkü sen bir Deya , bir Deniz, bir Okyanus, Bir Gök kuşağı, Yıldızlar topluluğu, Ay dede, Bir Güneş'şin sen
İyiki varsınız, iyiki yazıyorsunuz
Çağdaş Türk kadınına, Anasına Bacısınına yarenine ancak bu güzellikler yakışır
Saygılarımla efendim....
SELCAN HANIM
Size tüm samimiyetimle,içtenliğimle şunu söylemek
istiyorum...
SİZ ROMAN yazın...İnanın bana sizde bu alt yapı,birikim
ve kapasite var...
Aslında bende dah çok öykü yazıyordum...Yazdıklarımın
pek çoğu ulusal gazete ve dergilerde yayınlandı...Sitede-
de 15 tane öyküm var...BİZM KÖYÜN DELİSİ-GEÇ KALDIN
ONBAŞIM-BİR ÖLÜYE MEKTUPLAR-ÇINARIN ALTINDAKİ ADAM-
BEŞİNCİ VAGON-DUT MEVSİMİ...gibi
Amma bu sitede yeterince ÖYKÜ ye ilgi gösterilmiyor
S,izde benim öykülerime bir göz atarsanız sevinirim
Hele hele 6.ncı kitabıma isim olarak koymayı düşündüğüm
BİZİM KÖYÜN DELİSİ/TARİHÇİ SÜLEYMAN
Bir göz atarsanız sevinirim...
Yazın...Yazmaya devam edin...Zira yazmak size fazlasıyla
yakışıyor...yÜREĞİNİZE,KALEMİNİZE,EMEĞİNİZE SAĞLIK
Vallahi Selcan o kadar güzel resmetmişsiniz ki okurken sanki görüntüde varmış gibi hepsi gözlerimin önünde cereyan ediyormuş gibi geldi bana.Siz roman denediniz mi çünkü rahatlıkla roman yazabilirsiniz.Soğuk şehrin Sıcak insanı.Başarılı çalışmalarınızın devamı dileklerimle Saygılar ve Selamlar,yazılarınızı beğeniyle okuyorum,hatırlatırsanız sevinirim.
Sabah saatlerine baba gittikten sonra yansıyan o tatlı ve masum anne kızgınlığı...ki sevgiden aslında..
Ve ardından misafirlerin o gizliden aleniye dönüşen övünme çabaları...elbet her çocuk özel ve zekidir annelerin gözünde diye düşündüm..
Ve çocukluğuma gittim yazı bitince hemen...gelecek misafirlere yapılan hazırlıklar...
O mis kokulu sandıklar..
İkramlar, ağırlamalar...ve komşu teyzeler yazıdaki gibi hep ev hanımıydılar...
Nostaljiydi adeta bana...güzeldi..saf masum insanların güzel ilişkileri...
Ve yazarımız o kadar yalın kaleme almışki..her okuyan mutlaka bir şeyler bulacaktır kendinden..
Emekle kaleme alan yazarı kutladım.
Sevgiyle..