- 791 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KIRIK,SAKAT ZAMANLARVE NAMUS
Sebepsiz sancıların ,yüreğimi adeta bir mengene gibi sıktığı ,sanki aboneliğimi sürekli yineliyormuşcasına yakamı bırakmadığı günlerdi;
Öylesine sokaklara attım kendimi,nereye doğru gideceğimi bilmeden,bir müddet yürüdüm.Bir ırmağının kenarın da oturdum.Karşımda çıplak tepeleriyle kop dağı ve arada bir geçen vasıtalar.Daha ikinci sigaramı yeni yakmıştım ki ,belli belirsiz bir iki karaltının üzerime doğru geldiğini gördüm ,irkildim.Sigaramı ayağımın altında söndürüp,yere tam siper yattım.Hemen yanıbaşımdan burnundan soluyarak giden insanların sert adımları ,hiddetlerinin kapladığı acelecilikleri, beni epey tedirgin etmişti.
İyice uzaklaşıncaya kadar yerimden doğrulmadım,kasabanın ışıkları uzaktan san ki yanıp sönüyordu.Ne kadar da uzaklaşmışım,biraz hızlı adımlarla,iki de bir arkama bakarak kahvelerin önüne geldiğimde ,insanları sessiz ama ,asık suratlarıyla bir şeylerin kötüye gittiğini anlatan bakışlarıyla karşılştım.Kahvelerden arada bir oturduğuma girerek kapıya yakın olan masalardan birine iliştim.Yan masada oturanların konuşmalarına kulak kabarttığım da,köyümüzün güzellerinden Ayşe nin köyün gençlerinden biri ile sırra kadem bastıkları anlatılıyordu.
İçim rahatlamış tı,neyse birbirini seven iki deli gönül bi akşam vakti kendilerini bekleyen tüm risklere rağmen düşmüşlerdi yollara,içimden Allah yardımcıları olsun, umarım peşlerinden giden ,azrailleri olmaya can atan bu mendeburlara yakalanmadan gizlenebilecekleri emin biryerlere varırlar diye dua ettim.
Evime doğru yöneldim, ağır adımlarla demir kapının önüne geldiğimde, kapının açık olduğunu fark ettim.Allah Allah diye, homurdanarak,kim açık bıraktı ki,derken,içeriden sesler gelmeye başladı.Kim var orda?Diye sert şekilde seslenince, içeriden benim,hocam ben Ercan demez mi?
Az önce kahvede kendileri için hayır dua ettiğim delikanlı ve yanında Ayşe.
Ne işiniz var? Herkes sizi arıyor.Dedim ama nafile ,yiyecekleri haltı çoktan yemişler evimin kapısından içeri girerek benide suçlarına ortak etmişlerdi bile.Hoca istersen dedi.... delikanlı ve yutkundu çaresizce.
Eğer anlaştığımız arkadaş arabayla gelseydi,bizi satmasaydı ,haber vermeseydi onlara,sıkıştık ve kendimizi buraya atabildik dedi...Hadi geçin bakalım eve dedim ve hanıma seslendim .Hanım misafirlerimiz var. Hanım fısıltı gazetesinden haberi duymuş,bizleri kapının önünde görür görmez, aman Allahım, dedi ve öylece kala kaldı.Öyle ya kızın babası, ağbileri burnundan soluyarak düşmemişlermiydi peşlerine,artık onları kim durdurabilirdi.
Gençlerin ağzını bıçak açmıyor,hanım bişey demiyor ama o da burnundan soluyor.Hazırlanan yemekten hep beraber sofraya oturulmasına rağmen tabaklardan çok az yenilmiş olarak kalktık.Kimsenin ağzını bıçak açmıyor,ben , ne yapalım çocuklar böyle olsun istemezdim ama olan olmuş, şimdi ne yapmamızı istersiniz? Dedim.Genç bi kaç gün evde saklanabilirsek ,kimse buradan,sizden şüphelenmez ,dedi daha sonra,bi yolunu bulup İstanbul a kaçarız, dedi. Bir yandan da sizinde başınıza iş açtık kusura bakmayın deyip duruyorlardı.Gençler evde, ben hiç bir şey yokmuş gibi kahveye gidip haberler ne alem de,milleti dinliyorum.Hatta ertesi gün, kızın evine öğretmen arkadaşlarla gidip ,sıkıntılarını bile paylaştım.Şim di düşünüyorum da ne cesaret.
Şehir merkezindeki arkadaşlara durumu anlattım,birinin arabasıyla Bayburt,Gümüşhane,Torul, Kürtün üzerinden Giresun un Tirebolu ilçesinde, Rize otobüsüyle ceplerine bi miktar harçlık koyarak Allaha emanet uğurladık .Çocukların ettiği dualar hala kulaklarım da.
Aradan iki ay gibi bir zaman geçti,kasabada bi haber çalkalanıyor.İstanbul da Ayşe kızın ağbisi yapma,etme, denilmesine rağmen peşlerini bırakmadığı o zavallı,talihsizleri,Bağcılar da bulur ve malesef korkunç son...Namusunu,namussuzca ,kahbece temizler ve babasını arar,baba işlerini bitirdim...Gençlerin cenazeleri orada defnedilir,Allah rahmetiyle muamelede bulunsun.Oracıkta çökmüş kalmışım,nice zaman geçmesine rağmen, hala unutamadığım bu hazin olay,umarım namus temizleme anlayışımıza bir şekil verme de
DERS OLUR ,İBRET OLUR ,GENÇLERİMİZE AKIL OLUR DUASIYLA...
OCAK 1998 Doğuda bir kent
Kadir Çelik