KİLOMETRELERCE ÖTEYE SÖYLEMLER
Bunca vakit söylemeye çalışıp geçiştirdiği şeyin kendisi gibi başkaları da farkındaydı. Diğer yarısını ithaf ettiği kişi bile...
Bulutları bahane ediyordu bunca zamanın geçmesine. Belki yağmur yağabilirdi her ikisinin de üzerine. Lakin tüm zamanları yağmursuz geçmekteydi.
Geldiği yer, gittiği yerler hep yağmurun varlığından habersizdi. Ne olduğunu bilmediğinden korkmuyordu yağmurlu felaketlerden. Ne korkuya ne hisli anlara dair bir yağmur yaşanmışlığı vardı. Ortak bir bağ kuramıyordu yağmurla arasında. Bu sebeple hiçbir şey hissedemezdi yağmura ait.
Günlerce düşündü durdu. Diğer yarısıyla yaşayamadıklarıyla ilişkilendirdi bu hissizliğini. Önceden beri söylemeyi kurduğu cümlelerini anımsadı. Uzun bir bekleme sonrasında bir gün içinde bitiverdi her şey.
Önce yağmursuz hislerini yazdı diğer yarısına. Bilmediği her şeyin onu nasıl ilgilendirmediğini, görmediği şeylerin nasıl zihninde, kalbinin bir köşesinde yer edinemediğini açıkladı bir bir. "Yağmuru da görmeden, hissetmeden farkındalığına varamam." dedi. Kendine gene en yakın kendinden örnek vererek söyledi imkânsızlıkları.
"Bu denli uzağımdayken seni nasıl bilebilirim?" dedi. Nasıl bağlanabilirim sana? Kendime, sana ne denli güvenebilirim?
Olmuyor, yapamıyor, alamıyordu ruhuna kilometrelerce uzaktaki yarısını. "Varlığını hissetmediğin bilinmez, duyumsamadığın şey ne denli gerçek olabilir?" diyordu.
“Gün gelip anımsayabileceğin bir ısısı yahut yarının için ümidin olamaz hiçbir zaman.” diye ekledi ardı ardına sıraladığı ayrılık cümlelerine.
Eline bir şey geçmiyordu boş bir zaman yığılmasından başka. Aksi için yapabileceği bir şey de kalmamıştı artık.
Kilometrelerce ötemdeki adam diye seslendi son satırlarda."Daha ne kadar böyle sürebiliriz? Gerçekliğin dışında yaşanan bu birliktelik sanırım artık son bulmak zorunda." sözleriyle son buldu mektubu.
Zarfı yavaşça kapatıp son bir kez sarıldı diğer yarısına ulaşacak olana...
2006
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.